10 | su dolu oda
Bölüm Şarkısı: The Boyz - Will Be
Herkes ne yapacağını bilmeksizin oraya buraya koşmaya başlamıştı. Gergin atmosfer herkesi yutarken benim ne yapacağım hakkında hala bir fikrim yoktu. Yanımdakiler ne yapıyor diye, anlamaya çalışırken arada işleyen zaman bize yardımcı olmuyordu.
Korkuyordum ama kendimi kurtarmam lazımdı.
"Yukarıya doğru asılmış olan borular!" Yükselen ses ile herkes borulara baktığında bana en yakın boruya yaklaştım. "İçinden inanılmaz kötü bir koku geliyor. Sanırım zehiri buradan verecekler," Younghoon düşünceli bir şekilde borulara bakarken sesli bir şekilde düşüncesini ortaya koydu.
"Borulardan uzak duralım," borulardan geri çekilirken etrafa doğru konuştum. İçinden ne çıkacağı belli olmazdı ve temas halinde neler olacağını bilemezdik.
"Açık olan sadece iki oda var."
Chanhee nefesini düzene koymaya çalışırken konuştuğunda sesi boğuk gelmişti ama herkes ne dediğini anlamıştı. "Bir odanın içi su dolu. Adım atsak boğulacakmışız gibi," Chanhee devam ettiğinde bahsettiği odayı işaret parmağı ile gösterdi. "Diğer oda da ne olduğunu göremedim. Karanlıktı," Chanhee yüzünü asarken yanımıza el feneri alamamak beni sinirlendirmişti. Hiçbir şey söylemeden bizi buraya getirtmiş bir de düzeneklerden doğru yolu seçmemizi bekliyorlardı.
Chanhee'nin bahsettiği ilk oda olan yere doğru ilerlemeye başladım. Juyeon da o odanın önünde duruyor, içeriye bakıyordu.
"Neye bakıyorsun?" Yanına geldiğimde kapının kenarına yaslanıp kollarımı göğsümde bağladım. "Karanlık bir odayı aydınlatmaya imkanımız yok ama bu odadan bir şeyler çıkacak gibi, ha?" Benim gibi düşünmüştü. Ben de karanlık odayı eleyerek bu odaya gelmiştim. Çünkü bu boş katta tam anlamıyla hiçbir şey yoktu. Kapısı açık sadece iki oda dışında. Diğer tüm odalar kilitliydi.
"Odaya bir adım atsak kendimizi suda bulacağız. Düzenek falan da gözükmüyor suyun içinde. Baksana," uzaktan suyun aşağısına doğru baktığımda o da kafasını kaldırıp bakmıştı. Su başımı döndürmeye başlayınca hızla geri çekildim. Şu an dengemi kaybedip kendimi suyun içinde bulmak, isteyeceğim son şeydi.
"Sizi bilmem ama ben bu karanlık odadan bir şeyler bulacağımıza inanıyorum. En azından tehlikeli görünmüyor," çok konuşmadığı için ismini zar zor hatırladığım ismi Jacob olan çocuk konuştuğunda ona baktım. Bu zamana kadar pek fikirlerini belli etmemiş genelde sürüye uyum sağlamayı tercih etmişti.
"Ben de öyle düşünüyorum," büyük kesimden de birisi ona katıldığında çoğunluk o odaya yönelmiş gibi duruyordu. Ben fikir belirtip kimsenin benimle aynı çukura sürüklenmesini istemezdim. Bu yüzden bir şey söylemedim. Çünkü kendimde ne yapacağımdan emin değildim ama o karanlık odanın bana hiç yakın gelmediğini belirtmeliydim.
"Sudan nefret ediyorum ama bu odaya girmeye bile cesaret edemeyeceğimizi düşünüp bu odaya sağlam bir düzenek yaptıklarını düşünüyorum. Boşuna bu odayı suyla doldurmamışlardır, herhalde?" Tek kaşını kaldırıp bize baktığında ilk kez aynı fikirde olmamıza şaşırsam da bir şey demedim. Sunwoo bizi geçip içeriye minik bir adım attı. Etrafa dikkatlice baktıktan sonra geri çekildi.
"Suyun altı simsiyah görünüyor," Sunwoo bize bakıp cevap beklediğini belli ettiğinde Juyeon cevap verdi. "Benim de ilgimi çekti. Belki içine saklanabileceğimiz bir denizaltı falandır?" Bu fikir daha önce aklıma gelmemişti. Denizaltı? Mümkün müydü?
"Karanlık oda fazlasıyla ürkütücü. Siz bu odaya mı gireceksiniz?" Kollarını ovuşturup yanımıza gelen Chanhee burnunu kıvırarak odaya baktı. Girmekte tereddüt gösteriyordu. "Bu ikisini bilmiyorum ama ben gireceğim," Sunwoo omuzları dik burnu havada bir şekilde cevap verince tısladım. Yanılmasını dilerdim ama ben de bu odayı doğru bulduğum için bir şeyde diyemiyordum.
Juyeon'un gözlerini bedenimde hissettiğimde başımı ona çevirdim. Gözleriyle bir şey anlatmak istiyor gibi bir hali vardı sanki. Anlamak için gözlerinin içine bakmaya devam etsem de bir sonuca varamamıştım. Ama düşüncemi öğrenmek istediğini düşünüp yanıt verdim.
"Ben de gireceğim," Juyeon'a bakarak konuştuğumda ona söylüyormuşum gibi anlaşılmasın diye diğer ikisine de baktım. Chanhee anladığını göstermek için başını salladı. "Tek başıma girmeye cesaret edemem ama sizler de girecekseniz, ben de varım." Kendini toparlamak için gülümsediğinde yalnız hissetmemesi için ben de tebessüm ettim. Birileri onu bir şeye itmese tek başına kararlar vermekte zorlanacak bir tipe benziyordu, Chanhee. Zayıf bedeni, pembe saçları, beyaz cildiyle her an kırılabilme kapasitesine sahip bir vazo gibi görünüyordu; narin ve kırılgan. Burada nasıl hayatta kalacağını merak ettiğim bir isimdi. Fazla konuşmaz ama konuştuğunda da genelde doğru şeylere değinirdi. Onun gibi kişiler genelde grubun arkasını toplayan, eli her yerde olan, sevimli görüntüsüyle de kimsenin ona ters davranamayacağı kişilikte ki insanlar oluyordu. Fark etmeden onun hakkında bir şeyler öğrenmiştim. Bu güzeldi. Herkesi yavaş yavaş tanımaya başlamak benim için güzel bir histi.
"Zehir aktif hale getirildi. Etkisi iki saat sürecektir."
Saatlerimizden gelen sesle içimi bir panik dalgası ele geçirmişti. Ciğerlerime son kez nefes dolduruyormuşum gibi derin nefesler alarak içime çektim. Kim, ne yapıyor diye son kez baktım. Birçok kişi hala ortada durmaya devam ediyordu. Birçoğu ise o karanlık odaya giriyorlardı. Bu odayı seçerek doğru karar verdiğimden de emin değildim. Tedirginlikle etrafa bakışlar atıyordum. Sunwoo adımı atıp suyun içine girdiğinde arkasından Chanhee de girmişti.
İkisinin suyun içinde olan görüntüsü yavaşça kaybolduğunda yutkundum. Nereye gitmişlerdi? Zehir etrafı ele geçirmeye başlamıştı. Yavaş yavaş bu odanın etrafına da geliyordu. Parmaklarım titriyordu. Etrafta dönüp duranlara baktım. Belki de zehir etkisiz bir şeydi, hm? Olmaz mıydı? Bu tezimi doğru tutmak adına onlara baktım. Biri yere düştüğünde korkuyla ona baktım. Diğerleri çığlık atmaya başlamış, bazıları da ağlıyordu. Ben ise ne çığlık atabiliyor ne de ağlayabiliyordum. Tutuklu kalmıştım adeta. Sadece titriyordum.
"Hyunjae!" Duyduğum yüksek sesle kendime gelip dolu gözlerim ile sesin sahibine baktığımda gözleri beni buldu. Korku dolu gözlerimle Juyeon'a baktım. Neden hala buradaydı?
"Gel buraya," yanıma gelip elimi tuttu. Tutuşu o kadar sertti ki çeksem bırakamayacakmışım gibiydi. Resmen donakalmış, hareket edemez hale gelmiştim. Juyeon'un sesiyle kendime gelmiş, elimi tutmasıyla hareket edebildiğimi hatırlar hale gelmiştim.
Elimi tuttuğu gibi hızla çektiğinde adımlarımı kontrol edememiş suya girmesiyle beraber peşinden paytak adımlarla kendimi suyun içinde bulmuştum.
Su beni kendime getirdiğinde Juyeon'un ellerinin arasından elimi çekip Sunwoo ve Chanhee nerede diye etrafa bakındım. Sağımız ve solumuz kapalı, üstümüz ise odaydı. Tek çare alt tarafa doğru yüzmekti. Donakalmış halimden kurtulmak için kollarımı açtım. Juyeon biraz önümde duruyordu. O da alta doğru yüzecek gibi görünüyordu. Tam yüzmeye başlayacakken bana döndüğünde yerimde kalmıştım.
Bakışları ne halde olduğumu ölçmek istiyormuş gibiydi. Gözlerinde ki endişe suyun altından bile belli oluyordu. Benim için fazlasıyla endişelenmiş görünüyordu. Gözlerinde ki o bakışa birkaç saniye de olsa takılı kalmıştım. Bana daha önce hiç kimse bu gözlerle bakmamıştı. Daha fazla böyle kalmaya devam edersek nefesimiz yeterli kalmayacağı için ona gülümsedim.
Ağzımı açmadan, dudaklarımın kenarını oynatarak ona adeta iyiyim, devam et demek istemiştim. Bunu anlamış gibiydi. Başını sallayarak karşılık verdiğinde arkasını dönüp ilerlemeye başladı.
O an kalbimin bu kaos dolu ortamdan değil de onun endişesinden ötürü çılgınca attığını hissetmiştim.
Merhabalar!!!
"Karanlık odaya gitselerdi ne olacaktı?" gibi soruların aklınızdan geçtiğini biliyorum ama sormayın lütfen çünkü ben de bilmiyorum ndwhidpex orası sadece karanlık o da tamam mı, bizimkiler de oraya girmediği için anlatmama da gerek yok ☺️😁
ACİLL MEDYAYA BAKIN ÇÜNKÜ SON SAHNE 😩🤩🏊🏻♂️
Gelecek bölüm için beklemede kalın!!
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top