"bağışlamak"
.Taha.
"Işığı kapatayım mı?"
Başını salladı. Yatakta toparlanıp bana yer açtı. Gerçekten bunu yapıyor muydu, inanamadım.
"Senden vazgeçmedim. Sen de aynısını düşünüyorsan yat şuraya Taha."
Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Sokak ışığıyla aydınlanan gözleri bir anneninki gibi merhametle bakıyordu. O artık anneydi. Ben artık... zihnimde bile tamamlayamıyordum cümleyi.
"İyi yatma." dedi örtüyü kendi üzerine çekerek.
Hızla ucundan tutup engel oldum. Yatağa uzanıp örtündüm. Yüzümü tavana çevirdim. Bakacak yüzüm mü yoktu yoksa çok fazla mıydı?
"Babanın bana ne dediğini biliyor musun?" dediğinde ona döndüm. Şaşırmıştım söylediğine, düğünde görmüştü Dilan'ı sadece. "Bizim oğlandan adam olmadı da damat olmuş." Güldü ardından.
Bense bozulmuştum. Yeni tanıştığı gelinine bunu mu söylemişti? O gelin bana bunu niye söylemişti? Gerçekten adam olamadığın için olabilir mi Taha?
"Baba hakkı dördüncü, bir şey demeyeceğim o yüzden."
Yüzümü bir süre inceledi. "Dördüncü... Bu sefer senden öndeyim."
Yüzüne detaylıca bakabildim günün sonunda. Kan çanağı gözleri bağırırken üzüntüsünü, dudakları gülümseyerek yalanlamayı deniyordu.
"Dilan iyiymişsin gibi davranma. Bağır bana, vur, yüzüme bakma, yanında yatmama izin verme. Neden yapıyorsun bunu? Eğer bebeğimiz içinse o her zaman bizim olacak."
Gülümsemeyi bıraktı. Karanlık yüzüne dokundu ilmek ilmek. Konuşmak istedi ama tekrar ağlamaya başlayacağını fark edip bir süre bekledi.
Sarılmak istedim.
"Sana o yıldızlı gecede aşık olmuştum. Balkonda oturup kesik kollarımdan ve inanmamandan bahsettiğimiz gece. İkimiz de bağırmanın başka yolunu bulmuştuk. Ben kolumu kesmiştim, sense inanmadığını söyleyerek zihnindeki karmaşayı açmıştın. Fark etmesen de beni Allah'a yaklaştıran sendin. Sana inandığımı söyledikten sonra sorgulamaya başladım. İnanıyorum ama neye, nasıl bir yaratıcıya... Allah o arayışı sonuçsuz bırakmadı elhamdülillah. O süreçte senin için çok dua ettim. Seninle olabilmek için de. Şimdi burada, yanındayım. Düğün günü bana inanmadığını gözlerinden anladığımda da yanındaydım."
"Ben-" diye söze girecek olduğumda parmak uçlarını dudaklarıma kapattı.
"Yanındayım. Bu yeterli olmalı."
Karanlıkta yüzümü görebiliyor muydu? Görmemesini istedim. Dudağım titremeye başladığında parmaklarını çekti üzerinden. Sarılmak istiyordum.
Kollarını gövdeme sardı. Boynunda duran yüzümü tenine yasladım. Tüm duygularım birbirine bağlanıp uçurum olan göz pınarlarımdan intihara kalkmış gibi ağladım. Bir an sonsuza kadar ağlayacakmışım gibi geldi. Dilan'ın saçımı veya sırtımı okşayışı teselli etmek yerine daha çok ağlamama sebep oluyordu.
Ne zaman uykuya daldığımı bilmiyordum. Gözümü açtığımda sabah ezanı okunuyordu. Göğsümde bir ferahlıkla uyandım. Hiçbir şeyi düzeltememiş olsam da her şeyi yere dökmenin, kırık olanları fark etmenin ferahlığıydı.
Kalkıp abdest aldım. Dilan'la kılabilme umuduyla onun kalkmasını bekleyecektim. Beklemenin basit bir tanımı yoktu. Bu bekleyişte yere dökülenlerden birazını toplamayı umut ederek kalem ve defteri elime aldım. Kitaplığın yanına, yere oturdum. Boş sayfanın bütün söylenmemiş sözleri karşılaması beklentisini kırmak istedim.
Dilan... Güzel gözlü karım... Ahirim... Çocuğumuzun annesi...
Anlamlı sözler yazmak Allah'ın sana bahşettiği bir lütuf fakat cüretkâr davranacağım bu sefer. Hiç yapamadım bunu. Sana söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki... Cesaret edemedim, korktum, kaçtım. Yargıladım. Yargılanacağım bu da muhakkak. Sana yaptıklarım... Bana yaptıklarım... Şimdi bunlardan bahsetmek istemiyorum güzel gözlüm. Sana böyle seslenmek istemişimdir fakat buna da cesaret edemedim hiç. Güzel olan ne varsa kaçtım. Soluğu öfkede, kıskançlıkta, yargılamakta, güvensizlikte aldım. Sana bunları niye yaptım ki? İnsanın en acımasız olduğu kişi en yakını oluyor. Sen benim en yakınımsın, soluğumsun. Affedilmeyecek şeyler yaptım. Affettin. O mavi gözlerinden düşüp gittiğimi sanarken beni tekrar irislerine aldın. Rabbim senin içini de dışını da ne güzel yaratmış. Ve bizi birbirimize yazmış. Yarım bir şiir vardı hatırlar mısın?..
Bu gözlerini tutmalı senin
tutmalı yeminler nişanlar
saklanmış vadilerine derin
yıkanmış derin sularından.
Tamam olsun artık güzel gözlüm, işte sana dair diğer satırlar:
fakat ellerin de var senin
tutup kalbimi ısıtan parmakların
kararmış yerlerinden dirilirdi
sen bu acize ne yaptın?
çırpınırdı sesim yanımdayken nefesin
bu cümbüş senden bana
göğsümden gök yüzüne dağıla
sandım ki ölümüm evla.
.bitti.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top