Gezen Bebek


Dingin sessizlik kapı ziliyle bölünüp Rüzgar ayaklandığında Baria da kimseye fark ettirmeden arkasını kontrol etti. Bir şey dürtmüştü içini, garip bir his. Tam da Rüya'yı andıkları gece ensesine gerçekten de bir nefes üflenmiş olabilir miydi? Rüya, diye düşündü kaşları endişeyle kavislenirken. Yoksa daima etrafımızda mıydın sen?

Israrla yokladı boş bahçeyi ama nafile, yapraklar esintiyle uçuşuyor, bir sokak köpeği Baria'nın bahçeye bıraktığı mama kapını tırtıklıyor ve kızıla çalan tüyleri ile Foxi, bu davetsiz misafiri izliyordu. Olağan dışı bir akış yoktu çevrede ve Baria içine doldurduğu nefesi hayal kırıklığı ile dışarı üfledi.

"Ne yapmaya çalıştığını biliyorum."

Baria irkilerek yanına sokulan Kayla'ya baktı. Başını iki yana sallarken "Tahmin bile edemezsin," dedi. Buruk bir gülüş çehresini süslemişti.

"Öyleyse sesli düşünüyorum." Kayla bilmiş bir ifade oturttuğu yüzünü Baria'dan uzaklaştırıp işaret parmağı ile yanağına vurmaya başladı. "İki yıl önce bir grup arkadaş, uğursuz bir varlıkla baş etmeye çalışır ve ne yazık ki... bir kayıp yaşarlar. Grup bu olayı aylar geçse de atlatamaz ve içlerinden biri ruhani varlıkları bizzat gördüğünden bahisle, kaybettikleri arkadaşının da çevrelerinde gezebileceği ihtimalini düşünmeye başlar." Bakışları yumuşaktı ama yüz kasları gerilmişti Kayla'nın. "Doğru tahmin ediyorum öyle değil mi?"

Baria yutkundu. "Bilmiyorum, birden bir esinti gelince ben sandım ki..." Sesi titriyordu.

"Gel buraya." Kayla kadim dostunun omzuna kollarını doladı. "O daima yanımızda, hep burada öyle değil mi?" Islaklıkla parıldayan kahve gözleri Baria'ya bakıyordu; eli ise ikisinin karşılıklı duran kalplerini işaret ediyordu.

Baria başını aşağı yukarı salladı ve burun direği sızlarken gözlerini sıkıca kapattı. Bilinçli gelen bu karanlıkta hayal ettiği her şey ki buna Rüya da dahildi, daima onunla olacaktı.

**

"Bayan Yeşilkan gelmiş." Rüzgar orta yaşlı kadının bir adım gerisinde ilerleyerek bahçeye adım attı ve sandalyelerden birini zarif bir hareketle Feraye'nin oturması için geriye doğru çekti.

"Çok naziksin Rüzgar ama bana Feraye demediğin sürece Deniz'in önüne geçemeyeceksin." Beyaz tellerin üşüştüğü saçı bukleler halinde omuzlarına dökülüyordu. Geçen aylar içinde saçını uzatmıştı Feraye ve sağlıklı bir insan kilosuna ulaşmıştı. Elmacık kemikleri hala çıkıktı ve gözleri bombeliydi ama etrafa parıltılı bir enerji yayıyordu.

"Dese bile geçeceğini sanmıyorum." Deniz böbürlenerek oturduğu yerde kasıldı. "Her kulvarda ondan öndeyim. İlk evlenen benim mesela, ilk baba olan bile benim."

"Çocuğundan daha da çocuk olacak olan ilk baba da sensin canım." Kayla kinayeli bir şekilde Deniz'e bakmıştı.

Deniz ellerini masaya yaslayıp huşu içinde Kayla'ya baktı. "En çok da senin bu karmaşık ama ahenkli cümlelerini seviyorum."

"Deniz." Uyarı dolu ve uzayıp giden bu sözcük de Kayla'nın ağzından çıkmıştı. Sonrasında ise Feraye'ye yöneldi bakışları. "Geciktin, yemeği çoktan yedik."

"Biliyorum." Feraye bir süre parmak eklemleri ile oynadı; bir şeyler anlatmak istiyor ama sözcükleri toparlayamıyor gibi görünüyordu. Sonunda başını iki yana sallayıp sandalyeye sırtını dayadı. "Buraya gelirken tuhaf bir şey buldum." Yeşil renk, sert dokulu çantasını kurcalayarak ortaya bir bebek çıkardı. Oldukça minyatür, plastikten yapılma bir oyuncaktı bu. Bebeğin tek gözü kayıplara karışmış, yüzündeki boyası ise silikleşmişti. Bir zamanlar sarı olan plastik saçı ise çamur, toz ve toprakla koyu bir renge bürünmüştü.

Baria ilgiyle Feraye'nin elindeki şeyi incelerken bulmuştu kendini. "Bu bebeği hatırlıyorum." Ona çevrilen bakışlara anlık karşılık verip oyuncağı işaret etti. "Damla'nın defterini bulduğum gün onun odasını incelemiştim. Bir rafa dizili onlarca bebek vardı ve bir tanesi tamamen Damla'ya benziyordu. Bu o, öyle değil mi?"

Feraye gergince başını salladı; onaylamıştı. "Bir pantolon ve kazak giyiyordu bebek ama onlar ortada yoktu."

"Bir dakika," diyerek araya girdi Rüzgar. "Sen tüm bebekleri bir poşetin içine koyup göle atmamış mıydın o gün?"

Baria da bunu düşünüyordu. Herkes göle yeni bir anlam yükleyebilmek için sulara bir eşya bırakmıştı. Kötü anıların tetikleyicisinden de kurtulmuşlardı böylece ama Feraye'nin göle sundukları, Hırtık ile hiçbir bağı olmayan eşyalardı. Kimse buna bir anlam verememişti ama açıklama yapmayan Feraye'ye nedenini sorma gereği de duymamışlardı. Duyguların ayyuka çıktığı bir dönemdelerdi çünkü. Odaklanma sıfıra yakın ve bolca isteri krizi...

"Atmıştım, hem de her birini. Özellikle de bunu... Bu bebekleri attım çünkü her biri bana Damla'yı hatırlatıyordu ve takdir edersiniz ki Hırtık ile en büyük bağı da o kurmuştu." Feraye gerginliğini belli eden bir hareket ile saçını geriye doğru yatırdı. Kızından bahsedildiği nadir anlarda tuhaf bir ruh haline bürünürdü.

Gerçek Feraye ile tanıştıklarından beri çok yol kat etmişlerdi; birbirlerini tanımış ve yoldaş olmuşlardı. Adem sıkıntı çıkarmadan boşanmayı kabul etmiş ve o günden beri de görünmemişti. Feraye için yalnız günler başlamıştı böylece; bir zamanlar bir ailesi vardı ama artık bir başınaydı. Yine de güçlü bir kadındı o; tart kokuları ile mutfağını doldurmuş ve evini yeniden, yaşanılır bir yer haline getirmişti. Bazı zamanlar, çok nadir de olsa Baria onun ağladığını fark ederdi ama izlendiğini anladığında Feraye hızla toparlanır ve yaşlar ile bezeli bir gülüş saçardı. Yıllarca zayıf yanları eşi tarafından sömürülmüş bir kadındı o ve daima güçlü görünme isteğini Baria çok iyi anlıyordu. Şimdi de kasıyordu kendini Feraye çünkü o bebek, Damla'yı simgeliyordu. "Gölün yanında mı buldun peki?" Baria izin isteyerek bebeği eline almıştı; plastiğin yıpranmış bir dokusu vardı.

"Tuhaf olan kısım da o zaten." Feraye oyuncaktan bakışlarını kaçırmıştı. "Bebek kapımın önünde, paspasımın üzerindeydi."


Bakın kısa yazıyorum bölümleri diye yakınmayın art arda atıyorum çünkü. İsteyen biriktirip iki günde bir üç günde bir okuyabilir. ^^ Kulaklarım çınlamasın. Seviyorum sizi.

Ha bir de hızlı evlenme furyasını söylemişsiniz. Kahkaha attım. Gerçekten de öyle bir durum olmuş ama napiyim. Çevrem patır patır evleniyor bilinçaltıma işlemiş sanırım. Üstelik bunlar ilk kitapta bile yirmilerin sonuna yaklaşmıştı. Şimdi ise iki yıl geçmiş aradan evlenmişler o arada da benlik bir durum değil yani. jhgjghj

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top