Yedi
"Anne sal beni artık!" Genç kızın günlük rutini haline gelen o kelimeler, annesi için hiçbir şey ifade etmiyordu.
"Meleğim dışarı yalnız çıkamazsın bu kadar." Elizabeth'in sözleri katı ve net olduğu kadar kızıda isyankârdı.
"Her şeyin başına "meleğim" ekleyince cümle yumuşamıyor anne!" Genç kız annesinden gelen cevabı beklemeden sözüne devam etti. "Zaten yine taşınıyoruz. Son bir defa arkadaşlarımı göreyim."
Kızın zorlukla edindiği arkadaşlarıyla son bir defa vakit geçirmek isteme de haklıydı. Asosyal bir yapıdı yoktu fakat etrafındaki kişilerle zeka farklılığı olması ve ilgi alanlarının çok zıt olması arkadaş edinmesini zorlaştırıyordu.
Küçüklüğünden beri annesinin keşke kendi yaşında olmasını istemişti. Kendi gibi zeki olan ve ortak sohbet edebileceği bir arkadaşı olmuş olacaktı böylece ayrıca annesi bu kadar korumacı olmamış olucaktı.
"Korumayla gitmediğin takdirde hayır. Amerika'da senin kadar olmasa da zeki arkadaşların olur emin ol buradakiler gibi 7/24 erkeklerden bahsetmeyen arkadaşların olucak." Elizabeth kızının peşine gizlice adam takabilirdi fakat küçük kızının da kendisi gibi erkeklerden ağzı yanmasını istemiyordu. Özellikle Tony gibi birine aşık olmasını.
"Tamam muhabbetleri sarmıyor fakat arkadaşlarım onlar. Ayrıca anne sen hiç mi çocuk olmadın arkadaşlarınla gezmedin?" Kadın duyduklarıyla sendeledi. Kendisi onun yaşındayken nasıldı? Aklına gelen bu soru ile suratı biraz asıldı. Angelina kadar dikkatli olmayan birinin fark edemeyeceği bir milimetrik oynamaydı bu ifade.
Kendisi kızının yaşındayken anne babasına gelen ölüm tehditlerinden dolayı onları yalnız bırakmamak için elinden geleni yapıyordu. Peki sonra? Okula gittiği bir gün bütün her şeyi toz olup gitti. Geçmişiyle sorunu vardı evet fakat bunları atlatmıştı.
Kızını anlamaya çalışıyordu fakat bunun için kızının da onu anlaması gerekiyordu. "Meleğim sana bir şey olacak diye korkuyorum. Ben sana bir şey olursa yaşayamam. Sen her okula gittiğinde aklıma o patlama anı geliyor. Her gece bundan dolayı uyanıyorum. Seni anlıyorum fakat sen de beni anlamalısın. Amerika'ya gittiğimizde daha güvende olacaksın. Söz veriyorum sana arkadaşlarınla gezmene izin vericem ama zamanı var. En azından senin güvenliğinden emin olana kadar." Genç kız annesinin korkularına hak vermişti. Son zamanlarda bu konuda çok sorumsuzdu.
"Özür dilerim anne. Ama bana söz ver Amerika'ya taşındığımızda beni dışarıya salıcaksın." Dediklerinde az da olsa çıkarcı bir pay vardı. Konuşmalarından sonra annesine sarıldı. Gerçekten yaşlanmama iksiri içmişçesine genç görünen kadın kızını içtenlikle sarıldı.
"Söz tatlım. Hadi bavul hazırlayalım yarın yeni evimizde olucaz." Küçük kız annesinin sözleri üzerine annesinin kollarından ayrıldı. Son kez bulunduğu evine baktı. Neredeyse her yıl farklı bir ülkede yaşamalarına rağmen bu seferki farklıydı. Çünkü artık Amerika'da yaşayacaklardı.
Her gittikleri ülkenin dilini öğrenmek zorundaydı fakat bunu severek yapıyordu. Matematikteki başarısının yanında bir dili bir iki hafta gibi kısa sürede çok iyi öğrenebiliyordu.
Bavulunu hazırlamak için ve odasıyla vedalaşmak için kitaplarla dolu odasına gitti genç kız. Odasında bulunan kitapları alamadığına üzülüyordu fakat böyle durumlar için sevdiği kitapları not alıyor ve gittikleri ülkede yeniden satın alıyordu. Dedesinin söylediğine göre kalacakları yer kocamandı. Dedesinin tabiriyle kuleydi fakat görmediği için abartıp abartmadığını bilmiyordu.
Ama şu an umursadığı şey ona vaat edilen kocaman oda ve kitaplıktı. Kendisine anlatılana göre oda şu anki odasının dört katıydı ve kimsenin haberi olmamasına rağmen kızının odasını dizayn etme görevi Tony'nindi. Bunu özellikle Tony istemişti. Ve isteği üzerine övgüyü alacak kişi Pepper Potts olacaktı.
Tony başına gelen onca şeyden sonra, Elizabeth'e çektirdiklerini fark etmişti. O kadın en uzun ilişkisiydi ve severek yattığı tek kadındı. Kendisinin sarhoşken korunmamış olma ihtimali yüksekti ve ayrıca yapılan DNA testi vardı fakat o an sadece kaçmayı seçmişti.
Kızını göreceği için bir yandan eli ayağında dolaşmış haldeydi diğer yandan hâlâ yokluğunu hissettiği kadının onları olabildiğince uzak tutacağını biliyordu. Ama o an anlam veremediği tek şey yüzbaşının nedensiz mutluluğuydu.
Sanki uzun süredir görmediği birini görecekmişçesine heyecanlı davranıyordu. Ve bu herkesin dikkatini çekmişti. Siyahi ajan dışında kimse bunu bilmiyordu ama öğrenmeleri kısa sürmeyecekti.
Zaman kavramı içinde çok fazla şeye bölünürdü. Ve her bir parça hızlı bir şekilde yerini kendisinden büyük parçaya devrederdi. Saniyenin yerini dakikaya vermesi gibi. Zaman aynı zaman içinde farklı duyguları da barındırırdı. Acı, pişmanlık, heyecan, mutluluk, intikam ve merak gibi. Hepsi birbirleriyle alakasız olmasına rağmen birbirlerine bağlıdırlar. Ve bu hikayede birbirlerinden farklı insanların duyguları bir kişi ile birbirine bağlanmıştı. Bu düğümün çözülmesi yıllar alacaktı.
Benim aktiflik sorunum ile ne yapıcaksınız?
Diyecek bir şey bulamıyorum hemen sorulara geçeyim.
Nasılsınız?
Umarım her şey yolundadır.
Kitap hakkında ne düşünüyorsunuz?
Beni seviyor musunuz??
En önemli soru bu.
Sizi çok seviyorum <3000
Öpüldünüz <3
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top