‹|40|›

SREİN
-kırkıncı bölüm-

Koridorda yabancı ile konuşurken yavaş adımlarla ilerliyordu. Dikkati telefonun üzerindeyken ikiye katlayıp kolunun altına sıkıştırdığı, gazete haberinin fotoğrafının basılı olduğu kağıt biri tarafından çekilip alındı.

Hızlıca arkasını döndü. Evrim yüzündeki pis sırıtma ile kağıda bakıyordu. "Biliyordum." dedi gözlerini Hilal'e çevirirken. "Farklı olmadığımızı biliyordum."

"Ver onu bana." diyerek kağıda doğru bir hamle yaptı Hilal. Evrim geri çekilmedi ya da kağıdı vermemek için herhangi bir çaba göstermedi. Hilal kağıdı alıp aynı şekilde ikiye katlayıp ellerinin arasında sıkıca tutarak konuştu. "Neymiş bizi aynı yapan şey?"

Bilmezden gelip sorduğu bu soru içine düştüğü durumdan kaçmasına yardım etmeyecekti.

"Benim kadar iyi bir yalancısın." dedi Evrim, Hilal ile kendisini kıyaslarken. "Tek bir farkla." Gözlerindeki duyguyu okumak Hilal için neredeyse imkansızdı. Son söylediği sözler ise içini ürpertmeye yetmişti. "Çok fazla şey biliyorsun."

"Neden bahsettiği-"

Sözünü kesti Evrim "Onunla konuşuyorsun. Anlamadığım şey neden beni tanımana izin verdiği." Hilal'in üzerine yürüdü.

Hilal sakinleşmeye çalıştı, Evrim'i bu kadar hiddetlendirecek ne yapmıştı?

"Sen zaten biliyordun." dedi karşısında öfkeden köpüren kıza. "Sana ilk geldiğimde bana yalanlar anlattın. Onu korudun." Aralarında açıkça yabancıyı konuşuyorlardı.

"Bilmiyordum."diyerek karşı çıktı Evrim." Seninle konuştuğunu bilmiyordum. Sana açıkça bebeğin gerçek sahibinin kim olduğunu söyledi değil mi? " sinirle güldü." Tabiii söyledi, yoksa niye az önceki imayı yapasın... "

Şimdi anlamıştı öfkesini, açığa çıktığını düşünüyordu. Hem Hilal'e hem de yabancıya kızgındı. Hilal karşısındaki kızın öfkesinin ardına saklandığını o an anladı. Evrim, korkuyordu.

"Aynı olduğumuzu söyleyen sendin." dedi Evrime. "Neden bildiklerim senin için bu kadar büyük bir sorun oldu ki. Sakinleş."

Gülümsedi, samimiyetten oldukça uzak kendine fazlasıyla güvenen birinin, avucuna almak isteyeceği birine sunduğu sözde masum bir gülüştü yüzündeki.

"Aynı taraftayız."

Evrim yanıt vermedi, sıkıca kapattığı dudakları aralanmazken Hilal'in telefonuna bildirim geldi. Mesajın yabancıdan geldiğine adı gibi emindi.

"Tekrar karşılaşmamız bile sadece bir tesadüf." diye devam etti sözlerine. İkna edici olduğunu biliyordu çünkü yabancının ona yazdıklarını söylüyordu. "Beni tekrar görmeyeceksin."

"Umarım," dedi Evrim biraz olsun sakinleşmiş bir halde. Arkasını dönüp gidecekken konuştu. " Başım belaya girerse seni de beraberimde yakarım, haberin olsun."

Hilal tehtidi üzerine irkilse de içindeki fırtınayı gizleyip yansıtmamayı başlardı. Korktuğunu düşünmesini istemezdi.

"Vazgeçmeyi düşündün mü hiç?" Diye sordu geçmişi kast ederek." Tereddüt ettiğin oldu mu?" Evrim sorularını duyduğu an durmuş fakat yüzünü ona dönmemişti. Hilal cevap vermeyeceğini düşünürken fısıltıdan ibaret olan sesini işitti.

"Hayır,"

Evrim yanından uzaklaşırken Hilal onunla tekrar karşılaşmak zorunda kalmamayı istedi. Soğukkanlıydı Evrim, tek korkusu yaptıklarının ortaya çıkmasıydı. Eline bulaşan kanı sorun etmiyordu, tehlikeliydi.

Hilal, Evrim yanından ayrıldığında telefonuna baktı. Yanılmamıştı. Yabancıdan gelen mesajı açmadan önce Poyraz'a mesaj attı.

Hilal: Onlardan başka iki ortak daha varmış ikisi de Rıza beyin meslektaşı ancak biri ölmüş geçtiğimiz yıllarda hastalığı yüzünden, diğeri de yurt dışındaymış uzun süredir.

Poyraz: Sanırım onlarla vakit kaybetmemize gerek kalmayacak.

Poyraz: Oğuz kesinlikle büyük bir şeyler saklıyor. Kaan ile konuşurken bana dava boyunca amirlerini sık sık ziyaret eden birinden bahsetti.

Poyraz: Bil bakalım bu usta gazeteci tüm meslek bağlantıları ile ne öğrendi.

Poyraz : Tamam sadece arkadaşımın amiri tarafından sevilmesi sayesinde edindiğim bir bilgi... Neyse konuya döneyim.

Son attığı mesaj gülümsemesine neden olmuştu. Mesajlar ardı ardına gelirken okumakla yetindi.

Poyraz: Oğuz Asil olayın üstünü kapatmış.

Poyraz: Turnalı cinayetinden bahsediyorum. Bu olayın arkasından da o çıktı. Bebeği bulmak bir yana bence bununla ilgili bir kanıt bulmalıyız. Amiri arkadaşımı uyarmış, olayın üzerine gitmemesi için.

Hilal'in yüzünde beliren gülümseme solarken bir an ne yazacağını bilemedi. Poyraz işin farklı bir boyuta gitmesine neden olacaktı bu gidişle.

Yabancının sözleri dönüyordu aklında. 'Ölen kişi Oğuz' un oğluydu... '

Hilal: Bebeğin varlığı adına zarar verir diye yapmıştır.

Poyraz: Bu kadar basite indirgemezdim.

Poyraz'dan gelen mesajı okurken bildirim paneline Yabancıdan gelen başka bir mesaj göründü.

05***: *fotoğraf*

Mesaja tıkladı, az önce attığı mesajı okumamıştı, şimdi gelen fotoğraf tedirgin olmasına neden oldu.

05***: Sınırlardan bahsetmiştim sana. Arkadaşın sınıra çok yakın.

Attığı fotoğraf da Poyraz'ın fotoğrafıydı. Karşında yaşıtı bir erkek ile bir yerde oturmuşlardı. Kaan olmalıydı yanındaki. Hilal korktu, yabancının Poyraz'a bu kadar yakın olması onu çok korkutmuştu.

Yabancıya yanıt verdi.

Hilal: Onu durdurmak istiyorum.

Hilal: Olayın peşini bırakmaz.

Hilal: Seni riske atacak bir şey yapmadım.

05***: Seni uyardım. Tek derdim etrafında olması. İstediği kadar araştırsın. Bulamaz beni, senin etrafında olmadığı sürece. Kendini boş yere riske atıyorsun.

Poyraz'ı durdurması gerekiyordu, ya da belki de sadece kendinden uzaklaştırmalıydı. Görünüşe göre yabancı Hilal'den uzak kaldığı sürece sorun etmeyecekti Poyraz'ın varlığını.

Hilal: Tek sorun bu mu?

05***: Evet.

Hilal: Tamam, çözeceğim.

Poyraz'ı biraz olsun tanıdıysa Asil'in peşine düşerdi. En büyük zararın Yabancıdan geleceğini düşündü o an. Poyraz güvende değildi. Şimdi Oğuz Asil'in peşine düşerse işin sonunda kendi yaptıkları da ortaya çıkar mıydı? Yabancı tek sorun yakınında olması demişti. Açığı verecek tek kişi kendisi miydi. Zincirin zayıf halkasıydı...

İfrin hala Hilal'in elindeydi. Genç kız korktu. Başından beri hata ettiğini düşündü. Kendi başına hareket etmesi gerekirdi.

Poyraz: Kaan'a her şeyi anlattım, bebeği ve geçmişini. Delice fikirlerini kendine sakla dese de içindeki şüpheyi gördüm. Korkak biri değildir, bize yardım eder.

Hilal: Poyraz.

Hilal: Kendi hayatım ile ilgilenmem gerekiyor.

Hilal: Bu işin peşini bırakıyorum.

Hilal: Her şey için teşekkür ederim.

Hilal: Ben vazgeçtim.

-Bu kişiyi engellediniz. -

Poyraz: Ne demek vazgeçtim? [iletilmedi]

Poyraz: Yok artık... [iletilmedi]

Poyraz: Neden kaçar gibi gittiğini öğrenmeden peşini bırakmam. [iletilmedi]

Poyraz: Öğrensem de bırakamam seni. [iletilmedi.]

<><><><>

Poyraz'a bir geçmiş olsun...

<><><><>

|19|9|19|21|17|2¦

SONSUZSİYAH

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top