‹|20|›

SREİN
-yirminci bölüm-

Gecenin ilerleyen saatlerinde Hilal hala uyanıktı. Gözüne gram uyku girmemişti. Tedirgin bir halde, karanlık odada yatağın üzerinde öylece oturuyor, tam karşısında derginin üzerine koyduğu bebeği izliyordu.

Üzerindeki sıvıyı bir bez yardımıyla olabildiğince temizlemişti. Yine de lekeler bariz bir şekilde kendini gösteriyordu. Eskisinden çok daha ürkütücü göründüğünü düşündü, porselen yüzü eskisi gibi tertemiz olmuştu ancak saçları ve elbisesi berbat haldeydi.

Abisi değildi bunu yapan. Abisinin mizacını bilirdi. Neyin hıncını çıkaracaktı ki sanki bebekten? Hilal'i sözleriyle yeterince kırıyordu, bebeğe tenezzül etmeyeceğinin farkındaydı genç kız.

Yapan, konuştuğu yabancıdan başkası olamazdı. Amacı neydi? Belki de kızı korkutmaya çalışıyordu. Onun sözlerinin ardında çok başka bir gerçek yatıyor olabilirdi. Belki de sadece eğleniyordu. Hilal daha en başından beri bunun bilincinde olarak konuşmaya devam etmişti onunla, oyununa ayak uyduruyordu. Dürüstlüğüne güvenemezdi. Ona inandığını söylerken yanlış da olsa onun yanında olmasına izin verenin kendisi olduğunu biliyordu.

Yabancının tehlikeli olduğuna çoktan ikna olmuştu. Sürekli etrafında ve her şeyden haberdardı. Hayatını sanki onun gözünden izliyormuş gibi biliyor, her şeye müdahale edebiliyordu.

Daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı. Gecenin bir yarısı hala öylece oturması da bu yüzdendi. Bir yol arıyordu kendine. Yabancıya sorsa Hilal'e kendi doğrularını anlatacaktı. Geriye Evrim adındaki kız kalıyordu ki Hilal ona da zerre kadar güvenmiyordu. O kızda bir tuhaflık vardı, hisleri onu sürekli bu yönde uyarırken Hilal temkinli davranmaya kararlıydı.

Gerçeği öğrenmekti isteği, başkalarının doğrularını değil... Gerçeği öğrenmek istiyorsa kendi yolundan gidecekti. Yabancının sırrını çözmeye karar vermişti o gece. Şüphesiz ki bunun sebebi bebekti.

Telefonu eline alıp araştırma yapmaya koyuldu, dakikalar sonra çabası sonuç vermişti. Ekrandaki instagram hesabına baktı. Dört bin küsür takipçisi olan hesap gizli değildi, fotoğrafları incelerken gördüğü konum etiketleri ile çalıştığı yeri görmüş ve doğru kişiyi bulduğuna emin olmuştu. Geçen gün gördüğü haberi yapan kişiyi bulmaktı amacı. Haberi detaylı bir şekilde ele almış ve birkaç tanıkla konuşup onların sözlerine de yer vermişti. Elbette ki pek çok haber yapılmıştı cinayet ile ilgili, onu bu kadını aramaya iten ise konunun paranormal tarafını anlatmış olmasıydı.

Mesaj atmaya karar verdi, başka bir hesap açtı öncesinde. Niyeti kendisine olay ile ilgili başka bir tanık bulmaktı. Kiminle konuştuğunu, yazdıklarını kimin sözleri doğrultusunda oluşturduğunu öğrenmesi yetecekti.

Ne yazması gerektiğine karar veremezken parmakları tuşların üzerinde gezinmeye başladı. Ona bir koleksiyoncu olduğu yalanını atıp bahsi geçen bebeğin hikayesi ayrıntılı olarak öğrenmek istediğinden bahsetti. Yazdıklarının ikna edici olmasa bile konuşmaya bir yerden başlamaya yeteceğini umuyordu. İçinde bariz bir tereddüt vardı. Mesajı o görmeden geri çekmemek için içinde oluşan isteğine direnmek  oldukça zor olmuştu. Telefonu kenara bırakıp ayağa kalktı.

Bebeğin kutusunu, öncesinde durduğu köşeden alıp yatağa döndü. İfrini içine koyup iplerini sıkıca bağladı. Bu bebeği bir daha dışarıya çıkarmaya hiç niyeti yoktu. Onu eskiden olduğu köşeye koyacakken fikrini değiştirip gardıroba yöneldi. Kıyafetlerini çekip kutuyu içeriye koydu ve üstünü kıyafetlerle örttü.

Yatağa uzandı ve gözlerini kapattı. Biraz olsun uyuyabilmeyi dilerken çok geçmeden bunun mümkün olmadığını kavramıştı. Belirli bir saatten sonra uyanık kaldığında uykusu kaçardı normalde de. Olanlardan sonra uyuyabilmesi mucize olurdu.

Gün iki saat sonra doğana dek biraz daha düşüncelerin içinde kayboldu, bir ara kitap okumaya çalıştı. Kitaba verdiği dikkati günün ağırmasıyla dağılırken telefonu alıp saate baktı. Yediyi geçiyordu. Kilidi açınca gece gazeteci Mine Ulu ile yaptığı konuşma belirdi ekranda. Uygulama açık kalmıştı, gördüğü şey ise keyfini kaçırmıştı.

Kadın sohbeti görmüştü. Hilal cevap vermemesi üzerine köşeye sıkıştığını hissetti, tüm planı buhar olup uçarken yine de bu işin peşini bırakmaya niyeti yoktu.

Yataktan fırlayıp hazırlandı. Mevsim geçişi nedeniyle sabahları biraz serin olan havaya uygun şekilde giyinip evden ayrıldı. Neyseki ilin merkezinde yaşıyordu, bu sayede Mine hanımın çalıştığı yere çok fazla bir uzaklıkta değildi. Onu çok zorlanmadan bulabilmeyi dileyerek otobüs durağına ilerledi.

Saat sekizi geçerken haber merkezine varmıştı.  Etrafta onu sorabileceği birini ararken tam da aradığı kişiyi buldu gözleri. Elindeki kahve bardağından ara ara birkaç yudum alırken, binaya doğru yürüyordu. Kısa küt kesim koyu kahve saçları ve sade giyimi ile oldukça zarif ve güzel olduğunu düşündü. Hilal, daha fazla oyalanmadan yanına yaklaştı hızla.

"Mine Hanım!"

Yüksek sesi yolda yankılanırken kadının bakışları Hilal'i buldu. Hilal onun yüzünde gördüğü ifade ile az önceki güzel olduğuna dair içinde oluşan düşünceyi silip attı. Kadın onu gözleri ile süzerken, kibirli bir ifade takındı yüzünde.

"Birkaç dakikanız varsa konuşmak istiyorum, ya da daha sonra. Hiç fark etmez."

"Hangi konuda?" dedi karşısındaki kadın umursamazca.

"Turnalı ilçesindeki olayla ilgili."

"Vaktim yok."

Mine Hanım, biraz ileride duran taksi ile ondan uzaklaşıp yok sayarak araçtan inen kişi ile selamlaştı. Hilal sinirlense de ısrarcı davrandı.

"Tanıkların ifadesine yer vermiştiniz, kısa röportajlar yapmışsınız, en azından onların isimlerini öğrensem yeter."

"Kimin ismi?" Az önce taksiden inen kadından gelmişti bu soru. Mine'den daha ilgili davrandığı bariz bir gerçekti. Mine ise onu kolundan tutup çekiştirdi. "Geç kalıyoruz."

"Turnalı ilçesindeki cinayetle ilgili yapılan haber. Bir bebeğin varlığından bahsedilmiş. Bir koleksiyoncu olarak ilgimi çekti. Bilgi almaya çalışıyorum."

Hilal kendini açıklarken esen rüzgar ile karışan saçlarını yüzünden çekti. Kadın ise başını salladı." Senin gidemediğin olay değil mi? "diye sordu daha sonra arkadaşına.

Mine isteksizce başını sallarken arkadaşının bunu söylemesinden rahatsız olmuştu.

Hilal kafası karışık halde kalırken, insan kalabalığının ortasında kalmıştı. Binaya girmek üzere yanından geçen insanlara baktı. ." Turnalı ilçesine gidip bilgi toplayan kim?

" Bilmiyorum. "

Hilal boşa kürek çektiğine karar verirken, Mine arkadaşını da peşinden sürükleyerek içeriye girdi.

Elinde koca bir hiç vardı şimdi. Bahsi geçen kişiyi nasıl bulacağı hakkında düşünmeye başladı. Tam o anda arkasından az önce Mine'nin yanında olan sarışın kadının sesi geldi.

"Bakar mısın! Hey!"

Arkasını döndüğü anda genç kadının yalnız olmadığını gördü. Genç, uzun boylu, beyaz tenli bir erkekti. Hafif uzun kahve saçları buraya hızlıca geldiğini ele verecek şekilde karışmıştı. Ona seslenen kadın Hilal'in dikkatini çektiğini görünce yanındaki kişiye dönüp konuşmaya başladı. Hilal onlardan uzakta olduğu için duyamıyordu sözlerini. Sakin adımlarla onlara yaklaştı.

Yanlarına vardığında kadından açıklama beklercesine ona dönse de önüne uzanan el konuşmasına engel oldu.

"Merhaba," dedi sakin bir sesle. "Sanırım beni arıyorsun,"

Hilal duydukları ile birlikte rahat bir nefes alırken konuştu, "Evet, yani haberi yapan kişiyi arıyordum."

Karşısındaki erkeğin havada kalan elini kavrayıp sıkarken kendini tanıttı. "Hilal ben."

Karşısındaki kişi ise hafifçe gülümsedi, "Poyraz."

<><><><><>

Poyraz'ın başını yakar bu kız.

Poyraz'ı isteyenler vardı :) kavuştuk.

<><><><><>

|2|8|19|21|2|

SONSUZSİYAH

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top