1. BÖLÜM - "OYUN"
1. BÖLÜM
BÖLÜM ŞARKISI - LİL WAYNE, WİZ KHALİFA & IMAGİNE DRAGONS - SUCKER FOR PAİN
' Alevlerin içinden tut elimi, ben zaten alevlerdeyim...'
Her şey hazırdı. Buradan kurtulmama birkaç dakika kaldı. Her şey planladığım gibi işliyor bu hücreden, bu hapishaneden kurtulmam için birkaç dakika...
Şimdi o sarı kafalı gardiyanı çağırmam gerek.
" Gardiyan! Gardiyan!" diye bağırmaya başladım yakınında durduğum kapıdan.
" Ne var! Ne bağırıyorsun? " dedi karşımdaki siyah demir kapıdaki küçük bölmeyi açarak.
" Tuvalete gitmem lazım. " bu klişedir ama her zaman işe yarar hafifçe kafasını sallayıp hücremin kapısını açtı.
" Bir kaç dakika içerisinde burada ol yoksa olacakları biliyorsun. " umursamaz bir şekilde kafa salladım ve tuvaletin olduğu koridora doğru ilerlemeye başladım orada bekleyen birkaç adama kafa salladım ve hemen lavaboya girip postalımın içine sakladığım tıraş bıçağını çıkarıp tıraş olmaya başladım. Uzun zamandır traş olmamıştım ve işim bittikten sonra aynaya baktığımda karşım da bambaşka bir yüz vardı. Ben bile kendime bu kadar yabancı kalmışken onların beni tanımaları imkansızdı. Beni bu halimle tanımaları uzun sürecek, ben de bu esnada çoktan kaçmış olacaktım.
Tıraş olduktan sonra tuvalete sakladığım gardiyan kıyafetlerini çıkardım ve giyinmeye başladım son olarak da gardiyan şapkasını yüzümü kapatsın diye taktım. Kendi kıyafetlerimi de klozete soktum ve hızlıca çıktım kapının orada duran adamlara işaret verdim ve oyun başladı. Bu planı yapmam aylarımı almıştı ama şimdi buradayım ve her şeyin yolunda gitmesi gerekiyordu. Gitmek zorunda!
Adamlar kavga etmeye başladılar. Onları ayırmaya gelen gardiyanlara yaklaştım ve cebindeki kartı onlara hissettirmeden aldım. Hemen ilerlemeye başladım. İlk demir kapıya yaklaştım ve hızlıca kartı okuttum, kapı açıldı her yer birbirine karışmıştı tam da planladığım gibi. Şuan plan tam istediğim gibi ilerliyordu. Ama her şey için daha erkendi tek bir hata, tek ufak bir hata bütün planın mahvolması demekti.
İlerlemeye devam ettim ve dış kapıya geldim orada bekleyen adamımdan anahtarları aldım ve kapıyı açıp çıktım. Kapının önünde duran özel ajanlara kafa selamı verdim ve ilerledim ileride özel dizilmiş çelik kaplamalı arabalara doğru ilerledim ve kapısını açıp arabaya bindim. Kafamı aşağıya eğip alttaki kabloları birbirine temas ettirmeye başladım. Uzun bir uğraştan sonra v araba çalıştı, son gaz ilerlemeye başladım. Arkamdan bağıran adamlara dikiz aynasından el hareketi çekip arabayı gitmek istediğim yere sürdüm...
~~~
Önemli bir toplantının ortasına dalan adama baktım kaşlarımı çatarak.
" Efendim ben ajan Alex 318 nolu hücrede kalan Adam Davıs kaçmış. " dedi karşımdaki acemi duran ajan tedirgin bir şekilde
Hemen ayağa kalktım. " Bu nasıl olur nasıl kaçabildi? " Bu mümkün olamazdı. Bu adamı yakalamak için yıllarımı vermiştim. Şimdi onu elinden kaçırmış olamazdım.
" En ilginç yeri de bu efendim. " kaşlarımı çatarak, karşımda duran birinci düzey ajana baktım.
" Nasıl yani ? " dedim şaşkınlığımı gizlemeyerek.
" İsterseniz güvenlik odasına gidelim efendim. " Hızla ayağa kalktım.
" Tamam. " hemen toplantı odasından çıkıp koridorlardan geçip en sondaki güvenlik odasına girdim. Odada bir çok FBI ajanı vardı ve beni görünce ayağa kalkıp baş selamı verdiler. Bende hafif bir baş selamı verdim ve bir sandalye çekip oturdum görevli görüntüleri açtı.
"Bu Adam'ın ilk görüldüğü yer saat 13:00 " görüntüleri izlemeye başladım. Adam çıkıyor tuvalete giriyor 10 dakika sonra sakallar kesilmiş, üstünde gardiyan kıyafetleri ile bambaşka biri gibi çıkıyordu. Yavaşça ilerliyor, ileride duran adamlara işaret veriyor birkaç saniye sonra kavga çıkmaya başlıyor, adamları ayırmak için gardiyanlar geliyordu, kavgayı ayırmaya çalışırken Adam gardiyanlara yavaşça ilerliyor ve cebindeki kartı alıyor... En son görüntüde ise özel bir FBI aracıyla kaçıyor...
Nasıl olurdu bu? Yüksek güvenlikli bir hapishaneden nasıl elini kolunu sallayarak çıkabiliyor? Buna sebep olan herkesin cezasını kesmeliydim. Karşımdaki ajana dönüp şunları söyledim ;
" Bana Adam'ın bloğunun, katını ve hücresinin güvenliğini sağlayan tüm gardiyanları, birde o çıkışta duran özel askerleri buraya getiriyorsunuz, onlar ile özel olarak görüşeceğim" dedim öfkeyle ve diğer ajanlara döndüm.
"Hemen arabanın sinyalini bulun!" diye bağırdım.
~~~
Arabayı bıraktım çünkü birazdan FBI burayı basar hemen yakınlarda olan bir depoya gittim beni burada bulacaklarına eminim çünkü ben beni bulmalarını istiyorum... Beni bulsunlar ki istediğim şeyi elde edebileyim. Özgürlüğümü. Planın son aşamasıydı bu, bu ana kadar herşey kusursuz ilerlemişti, bundan sonrası ise çocuk oyuncağıydı.
Yarım saat geçti ve aşağıdan sesler gelmeye başladı. Güldüm çünkü böyle olacağını biliyordum. Merdivenlerden çıkan bot sesleri ahenkle kulağıma ulaştı. İlk gözüme Jack gözüktü, öndeydi onu görünce yüzüme alaycı bir ifade takındım.
" Vay vay vay, Jack seni gördüğüme sevindim beni çok onurlandırdın. " dedim sinir olacağını bildiğim bir yüz ifadesi takınarak.
" Neden kaçtın? Sonuçta senden böyle bir şey beklemiyordum " dedi bana sinirle bakarak.
" Neden kaçmayayım ki sonuçta orası bir hapishane. " Aslında doğru söylüyordu. Kaçmak ya da kefaretle çıkmak şuanlık planlarım arasında değildi çünkü içeriye girdiğimden beri daha çok iş yapıyordum ve hiçbir işin ucu bana dokunmuyor. Bu yüzden bir süre çıkmayı düşünmüyordum. Ama aldığım haberler çıkmanın tam vakti olduğunu gösteriyordu.
" Seni tanıyorum Adam ne oldu? Bir şey seni tetikledi ve kaçmaya karar verdin. " dedi. Evet haklıydı beni tetikleyen şey o kadar güçlü ki birazdan yapacağım anlaşmayı bana yaptıracak kadar güçlü bir sebep.
" Kes zırvalamayı! Seninle bir anlaşma yapmak için buradayım yoksa beni bulamazdın. " Ne kadar kabul etmesem de, karşımdaki bu adamın güçlü istihbaratına ihtiyacım var. Böyle bir konuda dışarıdan birine asla güvenemezdim.
"Biliyorum. " dedi ve sözlerini devam ettirdi " Ama hala neden kaçtığını anlamadım. " dedi sıkkın bir nefes bıraktım.
" Bunu aştığımızı düşünüyordum. " dedim
" Bana neden kaçtığını söylemezsen sana yardım etmem. " Biraz düşündüm kaybedecek hiç bir şeyim yoktu. Miley dışında her şey onun için bu savaş, bu oyun, bu mücadele her şey onun içindi.
" Miley son 3 aydır haber alamıyordum görüşmelere gelmiyordu. " sözlerime devam edecekken, sözümü yarıda kesti
" Bunun sonunda böyle olacağı belliydi. " dedi söyledikleri ne kadar sinirime dokunsa da dişlerimi sıkıp söylediklerini görmezden geldim ve sözlerime devam ettim
"Hapishaneye girdiğimden beri Miley'i takip altında tutuyordum. Biliyorsun mecrada ünüm pek iyi değildir. Sonra haber geldi Miley bir grup adam tarafından kaçırıldı. " diye sözlerimi bitirdim.
" Üstünden 3 ay geçmiş neden şimdi ?" Bu adamın bazen bu kafayla nasıl ajan olduğunu merak ediyorum.
" 2 ay önce beni karanlık hücre kapattığınız için haber alamadım zaten son bir aydır da kaçış planını yapıyordum. " dedim çocuğa anlatır gibi.
" Sence bunu kim yaptı? " kayıtsızca sordu.
" Bilmiyorum ama kimse ebesini sikeceğim! " dedim tehtidkar bir şekilde.
" Hiç düşman olduğun birileri var mı ?" Alayla güldüm. Bu adam ya beni gerçekten anlamıyordu ya da anlamamazlıktan geliyordu. Ama her iki durumda beni çıldırmaya yeterdi.
" Benim dostumdan çok düşmanım var. "dedim soğuk çıkan sesimle. O düşmanı bir bulayım, dünya üzerinde öyle biri kalmayacak.
"Peki... Anlaşma ne ?"dedi umursamaz bir şekilde.
" Sen beni bırakacaksın ben de Mıley'yi bulacağım "depoyu doldurulan büyük bir kahkaha attı .
" Şaka mı yapıyorsun? benim bunda ne çıkarım olacak. " Ah şu insanoğlu çıkarları olmadan hiçbir işe girmezlerdi.
" Ha! Doğru çıkar ilişkisi ama söyleyeceklerim seni çok mutlu edecek. " merakla kaşlarını çattı .
" Hani şu hiç bulamadığınız uyuşturucu şebekesi var ya işte onu çökertmenize yardım edeceğim. "önce ağzı şaşkınlıktan açıldı ve hemen kendini toparladı biraz düşündü.
" Hayır olmaz. Buna izin veremem kaç yıldır senin peşindeyim,seni yakalamışken asla elimden kaçıramam. " güldüm. Bu sözleri biraz egomu okşadı, haklı bende olsam benim gibi her yerde aranan azılı bir suçluyu elimden kaçırmak istemem ama bende çok cüretkar bir teklifte bulundum.
" iyi sen bilirsin arar durursun o şebekeyi. " biraz bekledi bir şeyler düşünüyordu ama ne?
" Bir şartım var. " ne şartı bu? adama reddedemeyeceği bir teklifte bulundum ama o hala şart diyor var ya topunuzun... biraz düşündükten sonra teklifi merak ettim.
" söyle! "
" Bileğinde bir kelepçe olacak ve biz bu kelepçe sayesinde senin nerede olduğunu göreceğiz. " biraz düşündüm ben o kelepçelerden kurtulurum nasıl olsa deyip teklifi hemen kabul ettim.
" Tamam kabul. " birden gülmeye başladı neye güldüğünü anlamadığım için sinirlenmeye başladım,sinirlendiğimi görünce sustu ben ona ters ters baktım.
" Ah! Adam o kelepçeyi çıkarmaya çalıştığın an kelepçeden vücuduna bir elektrik akımı geçecek ve vücudun yarım saat şokun etkisinden çıkamayacak. " şimdi anladım piçin neye güldüğünü kendince benimle alay ediyor.
Fakat şunu da bilsin ben ne yapıp ne edip o kelepçeden kurtulurum.
" Ee, gitmiyor muyuz? Sorgu odasını çok özledim. " deyip ardından ekledim ;
" En çok da sarışın ajanın götünü." dediklerime sadece ters bir bakış atmakla yetindi.
" Hadi yürü! "
" Lütfen ajan jack önden buyurun. " deyip elimi öne uzatıp diğer elimi karnıma koyup hafifçe eğildim bana ters ters bakıp geçti eğer bana lazım olmasaydın o gözlerini oyup köpeklere verirdim ama hadi neyse depodan çıktık dışarıda bir sürü araba vardı.
" Benim için bu kadar hazırlık duygulandım. " dedim. Jack bana göz devirip arabaya bindi benimde geçmemi bekledi. Arabaya geçip yerleştikten sonra Jack de karşıma geçip yerleşti.
Arabayı çalıştırma emri verdikten sonra, sürücü arabayı çalıştırmış ve biz ilerlemeye başlamıştık. Jackin arada bana attığı bakışlara karşılık olarak sırıtmakla yetiniyordum. Bu yüzümdeki sahte sırıtış, kötü düşüncelerimin maskelenmiş haliydi. Araba yolculuğunun sonuna geldiğimizde, bir çok güvenlik testine tabii tutulduktan sonra, bir kaç özel ajan tarafından sorgu odasında tek başıma bırakılmıştım.
Şuanda o camın arkasında beni izlediklerine ve ne yapamaya karar vermeye çalıştıklarına eminim. Tam karşımdaki siyah cam panele odaklanıp sırıtmaya başladım. Bugün, bu oyunun içinde olan herkesin hayatı değişecek . İsteseler de, istemeseler de. Onlar sadece figürandı. Ve figüranlar sadece ölmek için vardır. Heleki bu oyun için hazırdı.
Peki ben hazır mıyım bu oyunu oynamaya ?
Evet hemde hiç olmadığı kadar.
Peki siz, siz bu oyunun doruklarını yaşamaya hazır mısınız?
Kanla, kinle, nefretle yoğrulmuş bedenlerin, intikam uğruna attıkları her adımın getirdiği tehlikeyi, aldıkları her nefesin başkasından kesildiğini bildiğiniz halde, sizi günaha davet eden bu insanların hikayelerini okumaya hazır mısınız?
Okumaya devam edenler cehennemin kapılarını araladılar.
CEHENNEMİMİZE HOŞGELDİNİZ!
♧♧♧
SEVGİLERİMLE...
⚩ GÜLSÜM DEMİR ⚩
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top