aşk

Ben daha önce böyle olmadım. Bu hissettiğim bambaska bir duygu. İlk değildi belki ama yaşadığım birliktelik ama böylesi duygu için ilkti.

Murat ile birlikte iken bu kadar delirdiğim olmadı, kendimi kollarında kaybetiğim olmadı, kokusunda aklımı yitirdiğim olmadı.

Güven de ise işler değişti. Adamın tek bakışı ile tutuşmam yeterliydi. Bana gülümsemesi kanımı kaynattı, basit bir öpücük aklımı kaçırmaya sebepti.

Kollarında olmak, onun tarafından sevilmek öpülmek ve dokunulmak hiç tatmadığım bir duygu. Bunun adı aşk mı?

Nefes nefese yan yanayız, ama nasıl içim içime sığmıyor benim. Bir yandan da korkum var. Adama sadece benimle bir iki gün geçirip sonradan yolumuz ayrılacak derken şimdi tenim teninden ayrılsın istemiyorum. Kafayı yemek üzereyim. Çıldırdım.

"Ne düşünüyorsun?" diye soruyor bana. Ne düşünmüyorum ki, mesela tek katlı geniş bahçeli evimizin pembe panjuru mu olsun yoksa apartman dairesi yeterli mi?

"Bence pembe panjur çok demode, daha otantik ve modern olsun evimiz."

Gülüyor, gülerken de göğsü titriyor. Ah ben ne hallere düştüm böyle.

"Gülme."

"Evin hayalini kuruyorum deme."

"Neden, olamaz mı?"

"Olsun tabi de kiminle yaşayacaksın o evde, esas önemli kısım o."

Her yanım birden buz kesiyor, yan dönüp üzerine çıkıyorum hemen. O ne biçim laf öyle. Ulan beş dakika önce deli gibi seviştiğin ve aşık olduğunu iddia ettiğin kadına bu mu denir dangalak.

"Ben seni paralarım."

"Paraladın zaten."

"Yok, boğayım en iyisi seni ben."

"Dudaklarınla onu yapmana izin verebilirim."

Yüzün ısınıyor kızarıyorum kesin. Terslenemiyorum, ne yapacağım. Kirpiklerimin altından bakıyorum sessiz bir süre. Uzanıp öpüyorum onu, hemen dudakları yakalıyor dudaklarımı. Nefes almaya ihtiyaçla geri çekiliyorum ve beni bırakıyor.

"Aşık oldum ben galiba," diyorum düşünmeden.

Öyle bir bakış yerleşiyor ki gözlerine, bayılacağım şimdi. Gülüyor yine ve çıkardığı ses hayatımda duyduğum en güzel ses. Nasıl da güzel yüzü var, tekrardan öperken niyeyse görüşüm bulanık oluyor. Yanağımı ıslatan gözyaşları ile şaşırıyorum. Güven hemen ciddileşiyor. Koca elleri yüzümü buluyor, çekiyor kendine hemen öpüyor her bir yeri.

"Nefesim," diyor bana öpücükler arasında. "incitmedim ya ben seni."

Yok bayılacağım kesin. Burnumu çekiyorum, yüzüm onun avucunun içinde. Yutkunup kelimeleri toparlıyorum.

"İncitmedin beni, incitme de emi?"

"İncitmem."

"Söz ver."

"Söz."

"Bir de," öpücükle susturuyor beni. Ne diyeceğimi biliyor gibi.

"Çok severim ben seni," diye tamamlıyor hemen cümlemi. Biliyor tabi beni. Bilmez mi hiç. Çok sev diyeceğimi bildiği gibi beni biliyor.

Söndü dediğim ateş o öpücükle yeniden alev alıyor. Harlanıyor, büyüyor. Koca alev ikimizi yutuyor. Biz bir dans tutturuyoruz tutulmamızla beraber, tek beden olup soluk soluğa seviyoruz birbirimizi.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top