(No.23) Zayn Malik

Asla yapmam dediğim bir şeyi yaptım ve midem bulanıyormuş gibi hissediyorum. Bunu yapmama sebep olan 'sevgili' kişi kendisini biliyor.

Bu bölüm senin için, tadını çıkar fjkdsdskjdf


Ertesi günün sabahında diğerinin kapısına dayanan kişi Louis oldu. Kapısının gürültüyle çalınmasına uyanmış olan çocuk, kapısının önünde hırkasına sarılmış bir şekilde bekleyene gülümseyerek baktı. "Beni çok özledin sanırım."

Louis, söylediğine gülüp onu ittirerek içeriye geçti. "Tabii ki, hatta sırf bu yüzden uyuyamadım."

Harry, kahve makinesine yönelirken Louis ise ilk defa geldiği evi incelemeye başlamıştı. "Duvara iki kere vursan yanına gelirdim. Yatağım bütün gece soğuktu."

Louis, Harry'nin söylediklerine karşı tepkisiz kalarak bir süre evin içerisinde gezindi. Hala yerleştirilmemiş kutular vardı ama evin içerisi düzenli duruyordu. Renkli L şeklinde ki turkuaz koltuk ve beyaz orta sehpa, yeni boyanmış açık renk duvarlarla uyum içerisindeydi. Hoş ve pahalı televizyon koltuğa karşı hizalanmış, televizyon gibi pahalı olduğu belli olan tablo ve aksesuarlar duvarları süslemişti.

"Harry?" Louis, arkasını döndüğünde çocuğun çoktan kendisini izlediğini görmüştü. Arka tarafında tezgah üzerinde duran kahve makinesi gürültülü bir şekilde çalışıyordu. "Ne iş yapıyorsun?"

Harry, neden sorduğunu anlamış gibi gülse de sorusunu anlayışla cevapladı. "Bir şirkette halkla ilişkiler bölümünde çalışıyorum."

"Ne şaşırtıcı ama." Harry, kupa çıkarmak için arkasını dönmeden önce yüzünü buruşturdu. Yüzündeki gülümseme olmasa Louis onun neredeyse alındığını düşünecekti. "Heey, alaycı yorumlarını kendine sakla. İnsanlar beni sever ve işimi iyi yaparım."

"Ona şüphem yok. İyi kazanıyor olmalısın." Harry, tekrar ona dönerken bu sefer elinde iki kupa tutuyordu. "Veya sevgililerim iyi bakıyor olmalı."

Louis, gülmeden önce onu onayladı. "Evet, o da seçenekler arasında."

"Süt?" Louis göründüğü kadar rahat olan koltuğa oturduğunda Harry'nin sorusunu onayladı.

Beş dakika sonra, Harry kesin bir dille evinde sigara içilmesine izin vermediğini söylediğinden dolayı kahvaltı için Louis'nin dairesine geçiş yapmışlardı.

"Hiç misafirperver değilsin." Louis, kahvesini tutması için Harry'ye uzattıktan sonra dairesinin kapısını açmıştı. "Tabii ki de öyleyim. Sadece sigara içenlere karşı değil. Üzgünüm ama çok pis kokuyorsun."

Louis, omuz silkerek evine girdiğinde Harry de arkasından ilerliyordu. Bir saat sonra, kahvelerini içmiş ve Louis, kendisine kahvaltı hazırlatırken evinin kapısı çalmıştı.

Louis, önüne konan pankeklere reçel sürmekle o kadar meşguldü ki Harry'nin şaşkın bakışlarını görememişti. "Evinin kapısı çalıyor?"

Louis, gözlerini devirerek ona baktı. "Ee?"

"Bu bir ilk. Yani burada çok fazla zaman geçirdim ve bir kişinin yanlışlıkla bile olsa buraya yolu düşmemişti." Harry, kapıya doğru ilerlerken alaycı ses tonu evde yankılanıyordu.

"Burada çok fazla zaman geçirdiğinin farkında olman güzel. Ay sonu kiranın yarısını yollarsın artık."

Louis, kendisinin görmezden gelinmesi ve sırtına vuran soğukluğa kızarak arkasına dönmüştü ki gördükleri parmaklarını gözlerine sokmak istemesine sebep olmuştu.

Bir numaralı keş arkadaşı, Harry'ye bir numaralı yatak odası bakışlarından birisini gönderiyordu. Harry ise... Zavallı Harry büyük ihtimalle vücudunun eriyen kısımları kapıya yapışmıştı.

"Artık kapıyı kapatacak mısınız? İçerisi buz tuttu."

Harry, birkaç kez gözlerini kırpıştırıp kendisine baktığında Louis, önüne dönmüş ve pankekinden bir parça kesip çiğnemeye başlamıştı.

"Merhaba, ben Harry."


Yarım saat içerisinde gözünün önünde gelişen tüm olaylar Louis'nin bileklerini kesmek istemesine sebep olmuştu.

"Aslında bu akşam için bana gelebilirsin?" Harry'nin teklifiyle, Zayn masanın altından bacağını dürtüklemişti. Bakışlarını yanmakta olan sigarasının dumanından arkadaşının yüzüne çıkardı. O ise ilgiyle dinlediği karşısındaki çocuğu onaylayan cümleler kuruyordu.

"Tamam öyleyse, saat 8'de bendesin. Gidip kalan eşyalarımı yerleştirmeliyim, çocuklar. Sonra görüşürüz."

Harry'nin evden çıktığını Zayn'in kendisini sarsmasıyla anladı. "Bana niye ondan hiç bahsetmedin? Tanrım, o gözleri görüyor musun? Ya da o saçları- tamam dur bunları boşver de. Dostum, o bacaklar... Bu gece onun yatağına girmek için yapamayacağım bir şey yok-"
Louis, gözlerini devirerek ona baktığında onun hala konuştuğunu duyabiliyordu. Fakat dinlemeyi uzun süre bırakmıştı. Çayını alarak koltuğunun karşısına geçti ve kumandasıyla eski model televizyonunu çalıştırdı.



"O, doğru kişi değil Harry."

Harry, bir kez daha gözlerini devirerek sorusunu yeniledi. "Alerjisi olan bir şey var mı?"

Louis, kendisi için tutulan market kapısından geçti ve ondan önce davranıp market arabası aldı. "Ya bak, tamam muhteşem görünüyor. Tamam iki cümleyle tav ediyor ve dünya üzerinde ki en muhteşem insanmış gibi davranıp özel hissettiriyor ama öyle değil."

Harry, elindeki listeyi inceledikten sonra aradığını bulmak için reyonların arasında hızla ilerledi. "Zamanını kaybediyorsun, onunla mutlu olmayacaksın."

Harry, elindeki kalemle listede bir şeyleri kontrol ederken Louis'ye dönüp bakmamıştı bile. "Harry! O, doğru kişi değil. Niye-" Harry, çatık kaşlarının altındaki neredeyse alev almış gözlerini kendisine yolladığında Louis olduğu yerde birkaç adım gerilemişti. "Çok kıskanıyorsun değil mi?"

Louis, yapılan suçlamayla duraksadığında Harry iki büyük adımla önünde dikilmişti. Ona resmen tepeden bakıyordu. Yani, anlarsınız ya, işin içerisinde onun topuklu botları veya boy farkı olmadan tepeden bakıyordu. "Ona karşı bir şeyler mi hissediyorsun?"

Louis, kaşlarını çatarak dediklerine bir anlam vermeye çalıştı. "Sen- Ne? Sen ne dedin biraz önce?"

"Tabii ya, ona açıldın ama seni arkadaş olarak gördüğünü söyledi. Bu yüzden sana sürekli 'dostum' diyip duruyor." Louis yüksek sesli kahkahasını elini ağzına bastırarak gizlediğinde, karşısındaki çocuk her an üzerine atlayacakmış gibi duruyordu. "Şimdi de beni kıskanıyorsun."

Normal zamanda olsa ağlayana kadar buna gülebilirdi. Hatta Louis, şu an bile buna gülebilirdi. Fakat beklenmedik bir şekilde bu sözler canını acıtıyordu. "Beni kıskanıyorsun çünkü senin olmasını istediğin kişiyi çalıyorum. Zavallı Louis, çok acı çekiyor olmalısın."

Harry alaycı bir şekilde elini onun yanağına doğru kaldırıp uzandığında, Louis hızla geriye çekilmişti. "Senin hiçbir şey bildiğin yok."

Louis arkasını döndüğünde hızla ilerlemeye başlamıştı ki duraksadı. "Zayn'in laktoza ve zencefile alerjisi var." Harry'nin yumuşayan yüz ifadesinden rahatlıkla biraz önceki 'büyük laflarından' dolayı pişman olduğu söylenebilirdi. Fakat bu Louis'yi durdurmadı. "Bu arada benim de basit orospulara ve onları kıskanmaya alerjim var. O yüzden, lütfen yarın sabah kırık kalbinle kapıma dayanmadan önce yanında alerji ilacı da getirdiğine emin ol."

Harry'nin tekrar çatılan kaşları ve şaşkınlıkla aralanan dudakları Louis'ye inanılmaz bir zevk vermişti.
Tamam, aslında gerçek şuydu ki tüm bu olanların bir saniyesinde bile eğlenmemişti.


Akşam saatlerinde televizyonun bile çalışmadığı dairesinde, yatak odasının duvarına kulağını dayamış konuşmalarını dinliyordu. Kayda değer bir şey yoktu ve son derece sıkıcıydılar. Üstelik kesik kesik gelen seslerden ne dediklerini anlamaya çalışmak artık Louis'nin başını ağrıtmaya başlamıştı.

Kendisine birkaç kere bütün bu olanları umursamadığını, hissettiği kırgınlığın geçici olduğunu fısıldadı. Kendisini buna inandırmaya çalışırken uyuyakalmıştı.


"Heyy, hadi uyan, lütfen." Gözlerine doğru düşmüş saç tutamının alnına doğru ittirildiğini hissetti. Gözleri yavaşça açılırken üzerine eğilmiş beden geriledi. Louis'nin yüzünü sabit tutma çabası yüzüne doğru tutulan ilaç kutusuyla boşa gitmişti.

"Gerçekten mi? O gerçekten alerji ilacı falan mı?" Louis, yeni uyandığından dolayı çatlayan sesinden boğazını temizleyerek kurtuldu.

Harry, basitçe omzunu silktikten sonra ilaç kutusunu yere bıraktı. "Sanırım sadece antibiyotik ama her neyse işte kırık kalbim için sende ne var?"

Louis, bir süre düşündükten sonra eliyle yorganı havaya kaldırdı. Harry, hızlı bir şekilde kendisi için açılan boşluğa yerleşti.

"Sigara kokuyorsun." Louis, başını sallayarak onu onayladı ve ona aynı şekilde cevap verdi. Yalan söylemiyordu, sigara kokusu Harry'nin parfümünü bile bastırmıştı. "Sen de öyle."

Louis, onun buruşan yüzünü ve kendisini onaylayıcı bir şekilde kafasını sallamasını izledi. "Zayn'i engelleyemedim. Haklıydın. Arkadaşın tam bir şeytan. Tanrım, birinin etkisine bu kadar kolay kapılmazdım ben. Kesin bana büyü falan yaptı."

Louis'nin kahkahası boş evde yankılandığında Harry arkasını dönmüş, Louis'nin kollarını kendine sarmaya çalışıyordu. Louis, sonunda ona istediğini vererek altında kalan kolunu onun boyun girintisine ve diğerini de beline koydu. "Ona niye aşık olduğumu şimdi biliyor olmalısın."

Harry, kötü bir şey hatırlamış gibi rahatsızca nefesini verdi. "Onunla iki saat konuştuktan sonra farkına vardım ki asıl sana aşık olan o. Tanrım, senden başka hiçbir şey konuşmadı resmen. O güzel görüntünün altında dünyanın en sıkıcı insanı yatıyor."

Louis, tekrar bastıran uykusuyla Harry'yi dürtükledi. "Hadi, uyu artık."

Harry, kafasını sallarken gittikçe azalan ses tonuyla konuştu. "Özür dilerim, seni kırmak istememiştim."

Louis, burnunu onun saçlarının arasına yaslamadan önce son kez konuştu. "Biraz uykunun halledemeyeceği hiçbir kalp kırıklığı yok. Bu yüzden, bırak uyuyalım."

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top