(No.21) Daniel Lindley
Louis, yatağı dışında bir yerde uyuyamazdı. Yeni odalara kolay alışamaz,yadırgardı. Onun uyuyacağı yer tanıdık olmalıydı. Bu onu güvende hissettirir, rahat bir uyku çekmesini sağlardı.
Fakat sabah saatlerinde üzerine çökmüş uykusuzluk göz kapaklarını zorlamaya başlamışken olduğu yere kıvrılmak dışında bir seçeneği yoktu. Birazdan içine sürükleneceği rahatsız uyku, uyandığında ona berbat bir baş ağrısından başka bir şey kazandırmayacaktı. Yine de aklını neredeyse ele geçirmiş yatağına gitme seçeceğini reddetti.
Harry, telefonundan bir şeyler kontrol ettikten sonra bakışlarını Louis'nin şişmiş yüzüne çevirdi. "Sırada Daniel Lindley var. Aslında onu bir sekiz kez listeden çıkarmıştım ama o sevimli yüze kimse hayır diyemez."
Louis tostundan bir ısırık aldıktan sonra ağzına dilimlenmiş domateslerden birini attı. "Onunla ilgili bu kadar özel olan şey ne?"
Harry, kendisine beklemesini işaret ettiğinde bakışları telefonuna geri dönmüştü. Kısa bir süre sonra Harry telefonunu, gözüne sokarcasına tuttuğunda Louis kendisini engelleyemeyerek bir küfür savurdu.
"Harry... Bu?? Tanrım! Harry, bu çocuk kaç yaşında?" Louis, telefonu hızla Harry'nin elinden çekerken bakışları karşısında oturan çocukla telefon ekranı arasında geziyordu.
"17." Harry, sahte öksürükle beraber itiraf ettiğinde Louis irileşmiş gözlerini tekrar Harry'ye yönlendirdi. "Bunu yapamazsın, Harry. O reşit bile değil."
Harry basitçe omzunu silkti. "Bu akşam için daha iyi bir seçeneğim yok."
Louis, telefonu sertçe masaya bıraktıktan sonra aralarında başka bir konuşma geçmemişti. Harry, gitmesi gerektiğini söylediğinde Louis yerinden kalktı.
Harry evden ayrılmadan önce Louis, onun elini yakaladı. "Dikkatli ol ve reşit olmayan bir çocuğa aşık olmamaya çalış."
Harry, bir süre kaşlarını çatarak ona baksa bile yumuşaması fazla zaman almamıştı. "Dikkat ederim."
Louis'nin akşam saatlerine kadar yatağında uyuklaması -iki saatlik sabah uykusundan sonra asla kendisine gelemezdi.- Harry'nin sertçe kapanan ev kapısıyla bölündü.
İşte gidiyordu.
Louis, onu anlamıyordu. On yedi yaşında, lise ödevlerinden kalan zamanlarında porno izleyen veletlerden birisinin gerçek aşkı olduğuna nasıl inanabiliyordu ki? Yanlış anlaşılmasın, tabii ki de Louis de o dönemden geçmişti. Fakat hiç kendisinden yaşlarca büyük birisine bedenini sunmak için bu kadar heveslenmemişti.
Hoş kimse de Louis'nin bedeninin kendisine sunulması için o kadar heveslenmemişti ama konu bu değildi. Resmen bütün fotoğraflarının arasında Harry, kendisine göstermek için kalçasını neredeyse belini kırarcasına çıkarttığı resmi göstermesine inanmıyordu. Yirmibirinci yüzyılda insanların aşka hiç saygısı kalmamıştı
Louis, neredeyse tutulmuş bedenini yataktan ayırdıktan sonra caddenin ön tarafına bakan mutfak penceresine yapıştı.
O, taksiye binene kadar görebildiği tek şey, geçen gün gördüğü evinin askılığında duran kahverengi monttu. Klasik siyah pantolonu ve aptal botlarının üzerinde olduğunu bilmesi için görme yetisine ihtiyacı yoktu.
Taksi ana yola çıkan sokağa döndükten sonra Louis de camdan uzaklaşmıştı.
İki saat içerisinde dün aldığı dondurulmuş pizzalardan birisini yemiş ve Londra'nın soğuk havasından kalan esintiler onu bir süredir kullanmadığı balkonunda oturmasını sağlamıştı.
Yanında getirdiği telefonunu aldı ve ayaklarını mermere yaslarken oturduğu sandalyeye biraz daha yerleşti. Rehbere yeni kaydedilmiş ismin üzerindeyken fazla düşünmeden çağrı butonuna bastı.
"Heyy, Lou! Nasılsın?" Karşı tarafın neşeli çıkan ses tonu artarken arka planda çalan pop şarkısı silikleşiyordu.
"Hey. Bir şeyleri bölmedim değil mi? Sadece nasıl gidiyor diye öğrenmek için aradım."
"Yok, hayır. Bölmedin hatta biraz temiz havaya ihtiyacım vardı."
"Ee, hala eve dönmedin, randevun güzel geçiyor olmalı."
"Aslında, evet. Eğleniyorum."
Louis, boğazından gelen bir sesle onayladığında Harry onun konuşmasını beklemedi. "Sokak satıcısından ona bir şeyler aldım. Ben yemedim çünkü çok sağlıksız görünüyorlardı. Şu anda da bara geçtik. Buradaki bütün havuçları bitirdim resmen. En son boş mideye içki içtiğimde iki gün kusmuştum."
Louis'nin verebildiği tek tepki gülmek olduğunda telefon hattında bir sessizlik olmuştu ki bu gayet garipti. "Her neyse. Sen ne yapıyorsun?"
"Kendime sağlıksız dondurulmuş pizza hazırladım ve sonra tek başıma eğlenmek için balkona çıktım."
Hattın diğer ucundaki çocuğun kesik gülme sesinden sonra boğaz temizleme sesi duyulmuştu. "Aslında bende tam diyecektim ki... Sende gelmek ister misin?"
"Ben mi?" Louis üşüyen ayaklarını mermerden çekerken sırtını dikleştirdi. "Şu an bir randevudasın farkındasın değil mi?"
"Ee, ne olmuş yani? İkinize de yeterim ben." Louis, kıkırdadığında Harry'nin de güldüğünü duymuştu. "Ee, geliyor musun LouLou?"
Louis kimdi ki Harry'nin heyecanlı bir ses tonuyla ettiği teklife hayır diyecekti?
İşte tam da bu yüzden dolabındaki son temiz kıyafetlerin içerisindeyken telefonuna atılmış konumdaki barın önünde duruyordu. Yarısına geldiği sigarasından son bir nefes çekti ve yerde ki su birikintisine doğru fırlatırken içeriye adımladı.
Louis, uzun koridorda yürürken içeriden gelen müzik sesleri artıyor ve koridoru aydınlatan loş mavi ışık içerisinde artan adrenalini yükseltiyordu.
İçerideki hava, koridorun hoş detaylarından daha yoğundu.
Louis, tabii ki de sosyal çevreye veya gece hayatına sahip değildi. Fakat evden çıkarken tam olarak nereye gideceğini -eşcinsellerin ağırlıkta olduğu bir bar- biliyordu. Bu onu tabii ki de şaşırtmamıştı.
Ellerini siyah kot ceketinin cebine sokarken bedenlerin arasından sıyrılmaya başladı. Harry ve flörtünü bar kısmında konuşurken bulduğunda yanlarına doğru ilerledi. Elini Harry'nin omzuna koyduğunda başta yanındaki çocuğun uyarıcı bakışları kendisini bulmuştu.
"Heey." Harry, yerinden kalkarken Louis'nin omzundaki eli aşağıya, onun koluna, doğru kaymıştı.
Louis uzanıp yanağını onunkine yaslarken Harry, Louis'nin samimiyetinde bir gariplik görmedi.
"Louis, bu Dan. Yani Daniel." Louis, elini uzatırken çocuğun yüzündeki ifade yumuşuyordu. "Dan, bu da Louis."
Louis, elinin kavranmasıyla kendisini gereksiz bir sarılmanın içerisinde bulduğunda Harry'ye yüzünü buruşturmuştu.
"Harry, niye bu kadar tatlı bir arkadaşın olduğunu söylemedin? Onun için birini getirirdim ve çifte randevumuz muhteşem geçerdi."
Daniel, kendini Louis'nin vücudundan ayırdıktan sonra bedenini Harry'ninkine yaslamıştı. Harry, kolunu onun beline sararken çocuk elini Harry'nin göğsüne çıkarmıştı.
Louis, onları görmezden gelip kendisi için bir içki sipariş etti.
"Ee sen okuyor musun?" Louis içkisinden ilk yudumu alırken çocuğa doğru konuştu.
"Evet, liseye gidiyorum." Çocuk Louis'nin kalkan kaşlarını, gerilen dudaklarını ve Harry'yi bulan bakışlarındaki alayı göremedi.
"Senin burada olmaya iznin var mı?" Louis, bu sefer sesindeki alayı saklamadı. Fakat çocuğun neşesinden hiçbir şey eksilmemişti.
"Sahte kimliğimden mi bahsediyorsun yoksa yorganımın altındaki yastıklardan mı?"
Louis sahte kahkahasını havaya bırakırken karşısındaki kumral, koyu kahverengi gözlü çocuk da gülmeye başlamıştı.
"Dan, hadi dans edelim."
Harry, çocuğu arkasından sürüklerken, Dan Louis'ye el sallamıştı. Louis birasından bir yudum alırken barın içerisine göz gezdirdi.
Birası neredeyse ısınana kadar olduğu yerde durdu ve gözlerini müziğe uygun tek vücut haline getirdikleri bedenlerini hareket ettiren ikiliden çekmek için uğraştı.
Birkaç kere yanına "Yalnız mısın?" sorularıyla gelen orta yaşlı, saçları kelleşmeye başlamış adamları reddetmişti ki bu özgüvenini yükseltmeli miydi bilmiyordu. Acıma seksi veya tek gecelik ilişkiler için bulaşılması gereken son insandı.
Eğer çabuk bağlanan yapısı ona eve birini götürmek için izin verse gecikmiş ağda zamanı onu durduruyordu.
Neredeyse birasını yenisiyle değiştireceği sırada ikili yanına nefes nefese geri döndü. Daniel'ın rengi atmıştı ve Harry sinirlenmiş gibiydi.
"Hey, ne oldu?" Louis'nin merakla sorduğu soru karşı taraf açısından ilgi olarak algılandı.
"Kardeşim mesaj attı. Annemler yastıkları bulmuşlar." Daniel, kızararak söylediği şeyle Harry yaslandığı bar sandalyesinde duruşunu sabitleştirdi. "Harry, özür dilerim. Bunun böyle sonlanmaması gerekiyordu. Belki yarın İspanyolca kursumun önüne gelebilirsin?"
Louis, içerideki fazla müzikten onları duyabilmek için biraz daha yaklaştı. "Üzgünüm yarın iznimin son günü. Evde bitirmem gereken işler var."
"Evet, haklısın. Peki Harry acaba bana verebileceğin fazladan taksi paran var mı?"
Louis, açılan gözlerini ve gerilen dudaklarını Harry'ye çevirmek için onun cüzdanını geri cebine koymasını bekledi.
"Eve gidince yazarım." Harry'nin dudaklarına aldığı küçük öpücükten sonra Louis kendisini ikinci bir sarılmanın içerisinde buldu. "Görüşürüz, çocuklar."
Çocuk, bedenlerin arasından sıyrılırken Louis gözlerini ondan, yanında bekleyen adama çekmişti.
"Buradan çıkalım mı?" Louis kolunu Harry'nin omzuna atarken sordu. "İstersen taksi param da var."
Harry, gülerek Louis'nin karnına oyuncu bir şekilde vurduktan sonra Louis çoktan ceketini almış çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top