Bölüm 07
San Wooyoung
Wooyoung'un aklı karışmıştı. Sadece aklı karışmamış şaşırmış ve delirmiş gibiydi de. Ve bunun nedeni sadece matematik değildi.
Choi San onun aklını karıştırmıştı. Aklıyla oynamış ve denemek istemesine neden olmuştu. Sorununun ne olduğunu bilmiyordu. Kötü çocuk olmalıydı, umursamayan aptalın teki olmalıydı. Ama San'ın yanında daha iyi olmak istemişti. Daha iyi olmak.
Bu onu korkutuyordu.
Kendisinden hariç başka birini umursuyor olmasının verdiği korkuya rağmen çocuğun evinden ayrılıyorken gülümsemesine mani olamamıştı.
Ve onu düşünmekten kendisini alamıyordu.
Tişörtünün içine sıkışmış halde San'ın güneşin öptüğü o sıcak, bronz teninin odasının ışığının altındaykenki görünüşünü düşündü. San'ın kızarışını, hiç çaba harcamadan Wooyoung'un kalbinin hızlandırmasını düşündü. San'ın ona bir şeyler öğretmek için olan kararlılığını, onu kendisine doğru çektiğinde parlak gözlerinin büyüyüşünü düşündü.
Gözlerini her kapattığında, San'ın o siyah kazağını sinir bozucu derecedeki kusursuz bedeninden arada sırada yukarı kaldırışını ve kumaşın altından o mükemmel, pürüzsüz tenini açığa çıkarışını hatırlıyordu. Sırf denemek için, San'ın teninin pürüzsüzlüğünü hissetmek için o zalim kazağın altından ellerini sokmasına çok az kalmıştı.
Başka bir gülümsemeyi engellemek için Wooyoung dudağını ısırdı, beyninde hortum yaratmış o düşünceleri dindirmek için elinden geleni yapıyordu.
Düşünmeyi kesmek istiyordu. San'ı düşünmeyi, her şeyi düşünmeyi.
Bu hisleri hissetmeyeli, hiçbir uyarı olmaksınız pusuya düşürülmeyeli ve mantıklı düşünceleri yerle bir olmayalı çok uzun zaman olmuştu. Wooyoung onları gömdüğünü düşünüyordu.
Erkeklerle ilgilenmiyordu.
Olduğu kişi bu değildi.
Daha önce bununla savaşmıştı ve tekrar savaşacaktı.
Ama ne yazık ki söz konusu San'dı.
Neredeyse sinirden çığlık atacak halde boş otopark alanına doğru adımladı. Motoruna binecek kadar güvenmiyordu kendisine. Kocaman, parlak siyah rengindeki güzel motoru her zamanki yerinde duruyor, diğer alanlar uzun zamandır boş olduğundan terkedilmiş, çöplük gibi duruyordu.
Güneş çoktan batmış, etrafı rahatlatıcı bir karanlık sararken geceye doğru yol açıyordu.
Eğer bir anca önce oradan ayrılmazsa yurdunun çıkma yasağı saatine kadar yetişemeyeceğine karar verdi. Wooyoung isteksizce motorunun deri kumaşının üzerine oturdu, kaskını taktı ve otoparktan hızla çıktı.
Trafik işaretlerini, ışıkları umursamadı. Kalabalık caddede hızla ilerlerken kulaklarında uğuldayan buz gibi rüzgarda sadece bir süreliğine düşüncelerinden kurtulmak istedi.
Artık çoğu zaman hissettiği korkuyu hissetmiyordu. Tek istediği unutmaktı.
••••
1 okunmamış mesaj
Küçükchoi🏔:
Uyuyamıyorum
✔️ İletildi 2:13
Wooyoung göğsünde hissettiği titreşimle inledi, karanlıkta gözlerini açtı ve tekrar kapatmadan önce iki kere esnedi. Neredeyse tekrar uykuya dalacaktı.
Küçükchoi🏔:
Üzgnm haha bu saatte sana neden msj attım bilmiyorum
✔️ İletildi 2:18
Wooyoung yastığına doğru inledi, o sabah okulu varken gecenin ikisinde hangi aptalın mesaj attığını görmek için telefonunu öfkeyle açtı. Mesajları okuduğundaysa anında uyanmış, hızla mesaj yazarken yatağında oturur hale gelmişti.
Hayır sorun değil!
Sana gelmemi ister misin?
✔️ Gönderildi 2:20
Küçükchoi🏔:
Bilmem
Neyse sorun değil, uyu sen
Hayır yine de gelece|
Sana sarılmak ist|
Artık uyandım ama
Küçükchoi🏔:
Özür dilerim
Merak etme
Benimle oda arkadaşı olmalısın
Oda arkadaşım gitti ):
✔️Okundu 2:29
Fakat San cevap vermedi ve Wooyoung yorgunluğuna esir düşerek tekrar huzursuz uykusuna geri döndü.
Wooyoung rüya görüyordu.
Park oldukça sessizdi ve tek başına oturuyor, terkedilmiş çocuk salıncağında ritmik bir şekilde ileri geri sallanıyordu. Wooyoung tozun içinde ayaklarını salladı, salıncağın daha da hızlanmasını istiyordu. Ve ayaklarına baktığında bir çocuğun ayaklarını gördü.
Bir kıkırtı kaçtı dudaklarından ve arkasından bir kadının kahkaha attığını duydu. Annesi.
"Aferin sana Woo," dedi annesi heyecanla ve alkışladı. "Devam et! Daha yükseğe! Daha yükseğe Woo!"
Daha hızlı sallandı, annesini memnun etmekten başka bir şey istemiyordu. Bu mutlu çocuksu cahilliği çok üzücüydü ama o zamanlar daha iyisini bilmiyordu.
Neden bu rüyayı görüyorum? diye düşünürken buldu kendisini. Ve sanki bir komut verilmiş gibi rüyası değişti. Artık büyümüştü.
"Erkekler erkeklerden hoşlanmaz Woo." Ne? "Bu yanlış."
Rüya tekrar değişti ve kendisini hala büyümüş haliyle buldu. Ama bu artık bir anı gibi değildi. Daha çok bir hayal, uyanmak istemediği gerçek bir rüya gibi hissettirmişti.
"San," diye soludu, onu birkaç adım ilerisinde dikilirken gördü. Arkasına dönüp Wooyoung'a sıcacık gülümserken soluk yeşil saçları rüzgarda uçuştu.
"Wooyoung!" San daha büyük gülümsedi ve kollarını onun etrafına sarıp, sıcak bir sarılışa doğru çekerken Wooyoung'un kalbi tekledi. "Sen çok iyisin Wooyoung," diye fısıldadı, ensesine doğru gülümsüyor sıcak nefesi Wooyoung'un tenini gıdıklıyordu.
"Çok iyisin," diye tekrarladı ve ona sanki sözlerine inandırmak istermiş gibi güven dolu gözlerle baktı.
Çok iyisin...
Wooyoung aniden soğuk soğuk terlemiş halde uyandı, kısa ve kesik kesik nefes alıyordu.
Siktir, neler oluyor? diye sordu kendi kendine. Oturdu ve kendisine gelmeye çalıştı.
Rüyanın etkisinden kurtulmak için yüzünü ovuşturdu. Rüyayı hiç görmemiş gibi unutmaya karar verdi.
Erkeklerden hoşlanmıyorum, dedi kendisini rahatlatmak için ve banyoya doğru ilerledi.
Ve kesinlikle San'dan hoşlanmıyorum. Wooyoung buz gibi suyun altına girerek dondurucu suyun onu uyandırmasına izin verdi.
Wooyoung San
San okula geç kalmıştı.
Nasıl olduğunu bile anlamamıştı. Sabah 4'te uyanık olduğundan emindi ama uykuya daldığını hatırlamıyordu.
Deli gibi kampüsün içinde koşarken sinirlenmiş öğrencilere çarpıp her iki saniyede bir özür dilerken İngilizce sınıfına oldukça çabuk yetişmeye çalışıyordu. O anda (ve bir daha asla) Bay Lim'in umurunda olmayacağı için matematik dersinin olmasını diledi. Ama onun yerine Bayan Wang'ın dersi vardı ve onu muhtemelen öldürecekti.
Umarım öldürür, diye düşündü kapının önünde beklerken. Ardından temkinli bir şekilde kapıyı açtı ve olabildiğince sessiz bir şekilde içeri adım attı.
"Bay Choi." Siktir.
"Evet?" Masum bir şekilde gülümserken öğretmeni gözlerini kısarak ona bakıyordu.
"İngilizce konuşarak sınıfını neden geç kaldığına dair bilgilendirir misin?"
Bir şey diyemeden önce kapı tekrar açıldı ve sınıfa giren Jung Wooyung'dan başkası değildi. San'ın yanına kadar adımladı ve kollarını göğsünde birleştirdi.
"Benim suçum Bayan Wang, benimleydi-" Kadın boğuluyormuş gibi bir ses çıkardı, San'ın darmadağınık görünüşünü ve Wooyoung'un havalı duruşunu süzdü. Gözleri ikisinin arasında gidip gelirken yüzünü panik olmuş bir ifade kapladı.
Zavallı öğretmeninin uğradığı şoktan rahatsız olmuş duruşuna gülmemek için dilini ısırdı.
"...tekerim patladığı için bana yardım ediyordu. Kendisi iyi kalpli biri," dedi Wooyoung, söylediği yalan bir gerçekmiş gibi dudaklarından kolayca çıkıyordu.
"Pa-patlak tekerine yardım ediyordu," diye tekrarladı kadın, gözlüğünü ve duruşunu düzeltti. "Elbette. Ehem. Oturun çocuklar."
San Felix'in yanındaki sırasına doğru ilerledi, sandalyesine çöker çökmez orada yok olmak istedi. Kızların çoğunlukta olduğu kıskanç, sorgulayıcı gözler sınıfın her bir köşesinden ona bakıyordu.
"Dostum." Felix ona döndü, ağzı açık halde bir açıklama beklediği belliydi. "Patlak teker mi? Emin misin?" Arkadaşı yürek yemiş gibi ona sırıttınca San da onun göğsüne yumruk attı.
"Kapa çeneni," diye mırıldandı, sözleri yüzünü kapattığı ceketin kolları yüzünden sessiz çıkmıştı. "Ayrıca sinek kaçmadan önce ağzını kapat."
Felix gözlerini kırpıştırdı, kahkaha atarak kolunu San'a doladı. "Pekala Choi, sen ne dersen o."
Wooyoung sınıfın diğer tarafındaki sandalyesinde San'ın tüm hareketlerini sessizce ilerken ve dudaklarına bir gülümseme yerleşirken ona atılan tüm bakışları görmezden geldi.
"Eğer tek kelime edersen Felix hayatını cehenneme çeviririm." San ona somurtarak baktı ve başını sırasına gömdü.
"Ama San! Sen benim arkadaşımsın o yüzden hayatım zaten cehennem." San ona tekrar vurdu ama Felix önüne dönmeden önce San'a şefkatle bakarak güldü.
________________________________________
Woo daha fazla inkar etme istersen...
Oy ve yorumlarla desteklerseniz beni çok mutlu edersiniiz 🌸
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top