7.BÖLÜM OYUNCAK
Sabaha kadar uyanmıştım, uyuyamamıştım yine.
Okul saatinin geldiğini anlayıp yataktan kalktım üzerimdekileri çıkartmaya halim olmadığı için taytın üzerine pantalonun tişörtün üzerinede switi geçirdim, günün sonunda nede olsa pislenecek değillermiydi
Elime asla açmadığım çantamı aldım ve evden çıktım bi annem yoktu babam kayıplardaydı en son ne zaman gördüğümü bile hatırlamıyorum zaten ev aynıydı yiyecek içecek ihtiyacımı kafede garsonluk yaparak kazanıyordum.
Okuldan içeri girdiğimde olabildiğince köşelerden gidiyordum dikkat çekmek en son isteyeceğim şeyler arasında dahi yer almıyordu sınıfa girip sırama oturdum en arkada tek başıma oturuyordum.
" Bak bak bak kimler gelmiş bende oyuncağım nerde kaldı diyordum "
İste yine yeniden berbat bir güne daha başlıyordum.
Okul benim için bir kabustu, eziktim, korkaktım, güçsüzdüm, tektim ve bunlar insanların sizle oynaması için yeterli sebeplerdi.
Kafamı kaldırmadım gelenleri zaten biliyordum okulun sahipleri
Seyhan ve yanındaki diğer kızlar ben zaten ezilmeye alışıktım küçüklüğümden beri eziktim ötesi hiç olmamıştım
" sen bizi dinlemiyor musun bakayım "
Elini çeneme yerleştirip kendi yüzüne doğru sertçe çevirmişti sıkıyordu tepki vermedim alışmıştım yüzüme bakınca yüzünü eşitti
" Gul yabaniye benzemiyormuuu ? "
Kahkaha attı yanındakilerde ona eşlik etti. Ne diyebilirdimki onlsr çoktu güçlüydü ne yapabilirdim
Seyhan denilen kız harici hiç birini tanıyordum onuda okulda sağdan soldan duymuştum
" Bugün sana bir sürprizimiz vardı bu seferki çokkk daha güzel " deyip tanımdan ayrıldılar
Sürprizi az çok tahmin edebiliyordum boya kocasını üzerime dökerler di pasta alıp yüzüme sürerler di yada tuvalete filan kitlerler di genelde olan buydu ve oyuncakları bendim gerçi yardım etmek isteseler bile yapamazlardı, kimse başına bela almak istemezdi. Hoş bu benim biraz işime geliyordu kendimi muhtaç hissetmiyordum en azından.
Kafamı sıraya gömdüm zaten okulda başka bir şey yapmıyordum. Benim için okul mesai saatti demekti ben bir oyuncaktım ve okul benimle oynanılan yerdi
Çok denedim çok çabaladım kaçmak için çok uğraştım ama neticede kimsesizdim nereye kadar kaçabilirdim. Yoruldum ve vazgeçtim çünkü her seferinde dahada yara aldım ve kurtulmaya çalıştıkça onlar daha çok yakaladı daha çok canımı yaktılar...
Her gece o gün yaşadıklarım için ağlıyorum durduramıyorum göz yaşlarımı ve akan soğuk terleriama öyle bağıra bağıra her yeri döke saça değil usul usul ağzımda hıçkırık seslerini bastıra bilecek bir yastık etrafı yıkmayayım diye elimin altında can çekişen bir yorgan sanki biri sesimi duysa gelip beni öldüresiye dövecek
" Anneni sen öldürdün " diye haykıracakmış gibi yine korkakça yavaş yavaş sesiz ağlıyorum duvarlar bile sırt çevirmişti bana duymazdan geliyorlardı hıçkırıklarımı
" Çağıl ! "
Kafamı kaldırdım ve edebiyatçımızla göz göze geldim
" Efendim "
" Sen ne düşünüyorsun "
Benim iç dünyamı sormayacağına göre, tahtaya baktım boştu soru filan yazmıyordu
" Hocam dediklerinizi tam anladım "
" Diyorum ki şair her daim bir dostun olacak yanında derken haklı mı ? "
Burukça tebessüm ettim haklıydı arkanı kollayacak yanlışta olsa seni savunacak çirkinde olsan çok güzelsin diyecek birini arıyordu insan yanında benim suskunluğum fırsat bilen biri
" Hocam o nerden bilsin "
Diyerek lafa atlamıştı başımı hafif o tarafa döndürerek çocuğun gözlerinin içine baktım ve hafif tebessüm ettim
"O haklı ben böyle şeyleri pek bilmem"
Derin bir nefes aldım ve devam ettim
" Ama şunlardan eminimki her insan arkasını kollayacak birini arar yanlışta olsa doğrusun diyecek çirkinde olsa güzel diyecek kötüde olsa iyisin diyecek birini yanında ister ancak bu insanın kendisini kandırmaktan başka bir işe yaramaz hani derlerya dost acı söyler
Dost acı söylemez hem yalnızlık iyi bilir ilaçtır
İnsanları gerçekleri göstermek için insanların aynanın karşısına geçmeleri yetmez bazen aynanın karşısına tek başına geçmeleri gerekir kimse olmadan o aynaya bakarak kusurlarını kendi yüzlerine söylediği zaman bi başkası gelip o kusuru ötmesin yada onun öyle olduğuna inandırmasın diye o aynanın karşısında o aynanın karşısında tek başlarında olması gerekir tabi cesaretleri varsa
" Sustuğumda kimseden ses çıkmıyordu hocaya göz atarak devam ettim "
" Tabu bazen bu ters tepe bilir insan o aynanın karşısında tek başına durdukça kusurlarını sevmeye başlayabilir mesela çirkinse bunu benim benimseyebilir acı çekiyorsa acıdan zevk almaya başlayabilir yada bunların üzerini örte bilir "
Dedim ve yerime oturdum galiba ilk defa bu kadar uzun konuşmuştum.
Hoca bi şey demek için ağzını açtı sonra tekrar kapattı ve dersi anlatmaya devam etti bende kafamı sıraya koyup gözlerimi kapatarak düşünmeye devam ettim.
5. derside bitirmiştik ve öğle arasıydı tedirgindim her zamanki gibi bugün fazla sakindi ama korkunun ele faydası yoktu
Galiba iki gündür su hariç hiç birşey yemiyordum ve ölmemek içi bi şeyler yemem gerekiyordu kantine indim sıraya falan girmedim çünkü girdiğim an itilip kakılacaktım onun yerine kantinin boşalmasını bekledim ve boşalınca gidip bir paket bisküvi aldım.
Sınıfa çıkmak yerine hava almak için bahçeye çıktım önceden ezici ve kınayan bakışlar yüzünden çıkmazdım ama şimdi umrumda değildi güneş qlan bir banka doğru ilerlemeye başladım
" Bizde seni arıyorduk "
Diyerek kolumdan birinin çekmesiyle geri sendelendim canım acıyordu morluklar ve çürükler tazeydi boş boş bakmaya başladım.Konuşmuyordum tepki vermiyordum sadece duruyordum işte, beni yere itti beni yere itti bende yere oturup bacaklarımı kendime çektim
" Bugün aslının doğum günü bil bakalım pastayı neyli istedik "
Bi tepki vermedim boş boş bakmaya devam ettim o sırada etraf kalabalıklaşıyordu sesleri duyabiliyordum
" Çağıllı pasta istedik ve şimdi onu yapacağız "
" ama önce saçını açalım ki iyice karışsın değil mi ? "
Deyip topuz yaptığım saçımdaki tokaı alıp attı
" Dökün "demesiyle başımdan aşşağa unun dökülmesi bir oldu yine tepkisizdim bitmesini beklemekten başka bi şey de yapamayacaktım zaten
" Hmm başka ne konuluyordu yumurta evet yumurta " dedi
Ve eline aldıkları yumurtaları üzerimde kırmaya başladılar bitmesini beklemekten başka çarem yoktu
" Başka ha su susuz olmaz pasta "
Dedi ve buz gibi suyu başımdan aşağı döktü
" Biraz da tuz "
Deyip başıma galiba biraz tuz septi biraz durup bekledikleri için
" Bittimi " diye sordum ifadesiz bir şekilde
Seyhan karşıma geçip alayla güldü
"Olurmu daha süslemelere geçmedik süssüz pasta mı olur ? "
Etraftaki bazı kıkırdamalar kulağıma geliyordu ama umursamadım nasıl olsa hıncı gece göz yaşlarından çıkardı
" Şimdi önce çikolata sosunu dökelim bence sonra krem şantiyi en son şu pulları dökeriz "
Dedi ve eline aldığı çikolata sosunu dökmeye başladı az kalmıştı bitecekti...
O sırada çikolata sosu iki metre uzağa fırladı
" Ne yapıyorsunuz lan "
Diye bi erkek sesi geldi kulaklarıma başımı kaldırmadım kim diye bakmadım her kimse aptaldı çünkü karşısına bütün okulu alacak kadar aptaldı koca bahçe bi anda sessizliğe bürünmüştü gözümün önünde bi el belirdi
" Hadi gel "
Dedi sesi şeffaftı sanki hiç duymadığım bir ses gibiydi kafamı kaldırmadan konuştum
" Git başına bela almadan git "
Öleydi benim yanımda olan herkesin başı belaya girerdi
" Geliyormusun ? "
Derdi neydi bilmiyordum ama bir an önce gitmeliydi
" Hayır "
" İyi ben getirrim "
Der demez belimde iki el hissettim ve havalandım korkmuştum şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim
" S- sen ne yaptığını zannediyorsun salak mısın başına bela alacaksın bırak beni onların arkaları çok güçlü seni gebertir azın burnun yer değiştirir baka "
Uyarmaya çalışıyordum ama dinlemiyordu, bacaklarımı oynatıyodum elimle vuruyodum ama bi şey fark etmiyordu çok zayıf güçsüz çelimsizin tekiydim
" Lütfen beni bırak "
Dedim en son ne yapalirdim ki elimden başka bi şey gelmiyodu
" Tamam ama gitmeyeceksin "
Başımı aşağı yukarı salladım hala yüzüne bakmamıştım ama güçlüydü galiba en azından benden güçlü ayaklarım yere değince aklıma yebi gelmiş gibi karşımdakinin üstüne baktım evet maffolmuştu kafamı aşsağı eydim elimden tutup beni okulun alt katında olan spor solununa götürdü
" Sen yıkan ben sen yıkanana kadar üzerine bi şeyler bulup gelirim "
" Hayır burda kalacaksın "
sert bir ses tonu kullanmıştı ve ben kimdim oyuncaktım oyuncaklar emirleri dinlerdi belkide artık onun oyuncağıydım bir şey demedim ve kalbine girdim
" Dur biraz " kafamı ona çevirdiğimde ilk defa yüzünü gördüm siyah saçlarının aksine beyaz bir teni vardı ve gözleri koyu kahveydi
" Az önce sert çıktığım için üzgünüm sadece sadece yardımcı olmaya çalışıyorum " dedi
" Tamam " dedim Başka diyecek bo şey bulamadım
" Adım rüzgar " elini uzattı
" Pek temastan hoşlanmıyorum bende çağıl " kafasın salladı
" Sen temizlen " deyip gitti ...
" Nefes "
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top