21.BÖLÜM ÇOCUKLUK AŞKIM
Baş ucumda çalan alarmın sesiyle yastığı kafama bastırdım. Annem içeri girdi.
" Beyza niye hala uyuyorsun ? Bak kalkmazsan uçağı kaçıracaksın. "
Dediğinde kafam daha yeni dank etti. Bugün izmir'e gidecektim.
" Ben onu tamamen unuttum ya. "
" Merak etme uçağın kalkmasına daha var. Sen git duş al ve hazırlan. Bende bavulunu hazırlayayım. "
" Tamam ama küçük bavul olsun. "
" Tamam. " Dedi. Bende hemen banyoya gittim.
Duştan sonra saçlarımı kurutup bol, beyaz bir tişört ve bol bir kot pantolon giydim saçlarım hafif kıvırcık olduğu için toplamakla uğraşmadım.
Bavulumu aldığım sırada annem geldi.
" Bu ne hal ? "
" A a! Ne varmış halimde ? "
" Bu yırtık pırtık pantalonlamı gideceksin ? "
" Evet. "
" Olmaz katiyen olmaz. Düzgün bir şey giy. "
" Anne bak uçağı kaçıracağım. Vaktim yok. "
" Of tamam ama bir daha o pantolonu görmek istemiyorum. "
" Bakarız. " Dedim.
Bir şey söylemesine fırsat vermeden bavulumu alıp aşağı indim. Aceleyle bir iki lokma şey atıştırıp kalktım.
Annem ve babamla vedalaştıktan sonra evden çıktım. Bir taksiye bindim. Bir süre sonra hava alanına vardım.
Bir saatlik uçuşun ardından izmir'deydim. Etrafıma bakınırken Hakan' ı gördüm. O da beni gördüğünde yanıma geldi.
" Hoş geldin avukat hanım. "
" Hoş buldum. " Dedim ona sarılarak.
İzmire gelme sebebim Hakan'dı. Şirketin eski ortağı onlara dava açmıştı. Bende davada onları savunacaktım.
" Hadi arabaya binde bize gidelim. Annemin geleceğinden haberi yok sadece bir misafir dedim. "
Yolculuk sırasında telefonum çaldı. Arayan babam dı.
" Alo. "
" Kızım az önce Nevzat amcam aradı. "
" Avukat olan Nevzat amca mı ? "
" Evet geleceğini duymuş gelsin bizde kalsın dedi. "
" İyide baba ben Hakanlarda kalacaktım. Zeliha teyzeler beni bekliyorlarmış. "
" E kızım sende bi uğra işte. Bak gitmezsen çok ayıp olur. "
" Tamam baba gideceğim. "
" Ne oldu ? "
" Ya babamın bir arkadaşı var Nevzat amca. Geleceğimi duymuş onlarda kalmamı istemişler. "
" E babam seni getirmediğimi görünce çok kızacak. "
" Tamam ben bir şekil halledeceğim. "
" Söyle bakalım neredeymiş Nevzat amcacığının evi ? "
Dedi dalga geçerek ona yolu tarif ettim.
Bir süre sonra ordaydık. Ben arabadan indiğimde o da indi.
" Bak unutmak yok. Arıyorsun, gelip seni alacağım. Akşam bizdesin. "
" Tamam ya unutmam. " Dedim ona sarılarak.
Bahçe kapısından içeri girdiğimde Melike teyze beni karşıladı. O sıra Nevzat amca da geldi. Onlara sarıldım.
" Hoşgeldin kızım. "
" Hoşbuldum. "
Birlikte içeri gidip salona geçtik.
" Ee nasılsın ? "
" İyiyim. Siz nasılsınız ? "
" Bizde iyiyiz. seni gördük daha iyi olduk. Duydum avukat olmuşsun. "
" Evet. "
" Ben hep derdim. Bu kız avukat olacak diye. Dediğim oldu da. "
" Biraz senden ve babamdan özenerek , birazda bu mesleğe olan merakımdan dolayı avukatlığı seçtim.
" Keşke Hasan ile Cüneyt'te senin gibi özenip avukat olsalardı. Ama kafe işleteceğiz dediler. Bende bu kararlarına pekte bir şey diyemedim. " Dedi
Cüneyt le yaşıttım. Hasan ise bizden bir yaş küçüktü. Hasan ile aram iyiydi ama Cüneyt pek iyi olduğumuz söylenemez.
" Söyle bakalım hangi rüzgar attı seni buraya ? "
" Bir arkadaşım var da. Şirketin eski ortağı onlara dava açmış.
Davayı ben aldım. O yüzden geldim."
" Zaten başka türlü yüzünü
göremiyoruz."
" E işlerim yoğun olmasaydı sizi sık sık ziyarete gelirdim."
" İşin yokken de ne zaman size gelsek illaki bir yerlerdeydin.
Babam da tutturdu 'istanbul'a taşınacağım ' diye. Ne güzel hep bir aradaydık."
"Uzun zaman oldu değil mi?"
"Evet. Sen on yaşındayken taşındınız. On beş yıl oldu."
dedi. Harbiden o kadar olmuştu.
Sohbet ederken Melike teyze geldi.
" Kızım odanı hazırlattım.
Git bir duş al dinlen.
Akşam yemeğinde ben seni uyandırırım."
" Niye ki?
" Bahsettiğim arkadaşımın annesi,Zeliha teyze beni yemeğine davet etti.
Gitmezsem ayıp olur."
E bende sen geleceksin diye ne hazırlıklar yapacaktım."
"Sadece akşam yemeği için oraya gideceğim.
Yemekden sonra dönerim."
" Tamam o zaman odana çık. " Dedi
Evleri üç katlıydı. Bana ayırdığı oda en üst kattaydı. Kolidorun sonunda sağ tarafta bulunan odaydı.
Hemen duş alıp yatağa uzandım. Sadece bir saatlik yolculuktu ama bayağı yorulmuştum. Kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Uyandığımda saat on yedin olmuştu. Bu kadar uyuduğuma ben bile şaşırdım.
Hakan'ı arayıp gelip beni almasını söyledim. Sonra üstümü değiştirdim.
Aşağı salona indiğimde Hasan gelmişti. Beni görünce ayağa kalktı ve bana sarıldı.
O sırada gıcık Cüneyt' te geldi beni gördüğünde sadece yutkundu. Babasının ona baktığını görünce elini uzatıp
" Hoşgeldin. " Dedi
bende bana uzattığı eli sıkıp
" Hoşbuldum. " Dedim.
"Sanırım kapıda bekleyen müvekkilin."
dedi Nevzat amaca.
Pencereden baktığımda evet oydu.
Evin kapısını çaldığımızda
Zeliha teyze kapıyı açtı.
Beni görünce 'şaşırsam mı, sevinsem mi?' gibi bir hali vardı.
Birden Salih amcada geldi. Geleceğimden haberi yokmuş gibi
"Ooo bu ne sürpriz?" dedi.
Onlara sıkı sıkı sarıldım. Onları ne kadar özlediğimi onları karşımda görünce anladım.
Yemeğimizi yiyip, çayımızı da içtikten sonra biraz sohbet ettik. Geçmişi falan yâd ettik.
Hakanlarda Nisa'yı da görmeyi umuyordum ama o şehir dışında, teyzesinin yanına gitmiş.
Nisa be Hakan benim arkadaşlarım. Ayrıca birbirleriyle nişanlılar.
Hakan beni Nevzat amacalara bıraktı.
Arabayı evin orada durduğunda Cüneyt'te oradaydı. Elinde sigarası, Bahçe duvarına yaşlanmıştı. Düşünceli görünüyordu bizi gördüğünde elindeki sigarayı yere atıp üstüne bastı.
"Bizimkiler uyudu da sen gelince kapıda kalma diye bekledim." dedi
bir şey sormadığım halde.
Hakan'a baktı ve elini uzattı.
Tokalaştılar.
"Bu Hakan, kendisi müvekkilim olur. Bu da Cüneyt, bahsettiğim Nevzat amcanın büyük oğlu." dedim.
"Biz tanışıyoruz." dedi Cüneyt.
"Kendisi daima müşterimiz."
"A evet hatırladım. Kafeyi kardeşinizle birlikte
işletiyorsunuz değil mi?"
"Evet." dedi. Ne şans ama.
Hakanla birbirimize sarıldık.
"İyi geceler prenses."
"İyi geceler canım."dedim.
Sonra o gitti.
Yukarı çıktık. Cüneyt kaldığım odanın karşısındaki geçtiği esnada
"Bütün müvekkillerine karşı öyle misin?"
"Nasılım?"
" Yani böyle samimi misin ? "
" Tabikide hayır. Hakan benim için farklı. "
Dedim ve hemen odaya geçtim. Onunla karşılaşmak istemiyorken şimdi dip dibeyiz.
Üstümü değiştirip yatağa uzandım. Biraz kitap okudum sonra uyudum.
Sabah uyandığımda bir süre öylece durdum. Ardından pencereyi açtım ve gidip elimi yüzümü yıkadım. Üstümü değiştirdiğim esnada kapı çaldı. Melike teyzeydi
" Melike uyandın mı ?
" Evet. "
" Kahvaltı hazır. "
" Tamam geliyorum. " Saçlarımı toplayıp zaman kaybetmeden aşağı indim.
" Günaydın. "
" Günaydın. "
" Sana da günaydın. "
Kahvaltımızı yaptık Hasan ile Cüneyt kalkınca onlarla birlikte çıktım.
Cüneyt dün gece olduğu gibi hala düşünceliydi.
Hasan önden gidince bunu fırsat bilip Cüneyt ' in yanına gidip. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Birden
" Sigara içtiğini bilmiyordum. " dedim.
" Benim hakkımda bilmediğin o kadar çok şey var ki. "
" Söyle o zaman. "
" Bilmesende olur. " Dedi.
bende verdiği bu cevaba sinirlenip hızla yanından uzaklaştım.
Hasan bana seslendi
" İstiyorsan sende bizimle kafeye gel. "
" Ben müvekkillimle buluşacağım."
" Tamam orada buluşursun." dedi.
ilk başta kararsız kaldım sonra kabul ettim. Bende onlarla birlikte arabaya bindim. Kafeye gelmesi için Hakan'a mesaj attım.
Kahvemizi içerken
" Bu Cüneyt niye bana böyle bakıyor? " dedi Hakan.
Baktığımda gerçekten de bakışlarını hiç ayırmadan ona bakıyordu.
"Boş ver. Belki dalmıştıt yine."
"Kızım bu sana aşık olabilir mi?"
"Yok daha neler."
"Niye olmasın ki? Seni onların evine bıraktığımda da böyle bakıyordu."
"Dün gece bana bütün müvekkillerimle böyle samimi olup olmadığımı sordu.
Bende senin benim için farklı olduğunu söyledim."
"Belliki kıskanmış."
"Yok be. Hem bu sabah ona
'sigara içtiğini bilmiyordum' dedim.
'Benim hakkımda bilmediğin o kadar çok şey varki' dedi. 'söyle' dedim.
'Bilmesende olur' dedi şimdi söyle bakalım sence aşık mı değil mi?"
"Bilemedim ki."
"Küçükken de beni pek sevmezdi."
"Niye ki?"
"Ya tam bilmiyorum ama bir kaç şey var. ÇOÇUKÇA BİR KAÇ ŞEY. Yani çocukluğumuzda olan bir kaç şey."
"E anlat."
"Dokuz yaşındayken bana'benim tek sevdiğim kız sensin' dedi. Bende dalga geçiyor sandım. Çünkü benimle çok şakalaşırdı ve bazen dlaga geçerdi. 'sende beni seviyor musun' diye sordu. Hala dalga geçiyor sanıyorum."
"Peki sen onu seviyor muydun?"
"..."
"Düştüğünü göre sevdiğiini kabul ediyorsun." Dedi gülerek...
"Ya sessiz ol,duyacak."
"Tamam devam et."
"Hala dalga geçiyor sandım.
Şimdi seviyorum desem belki dalga geçer diye düşündüm.
"Tabikide sevmiyorum. Niye seveyim ki' dedim. Sonra suratı düştü, birşey demedi. Dalga geçmediğini o an anladım. ' birşey söyleyeceğim' dedim ama beni dinlemedi."
" Yazık olmuş çocuğa. "
" Ama benim suçum yok ki. "
" Tabikide yok. Sadece ona yazık olmuş. Neyse diğer sebep ne ? "
" Bu olaydan sonra olmuştu kolumun üstünde bir böcek konmuştu. Bende korktum. Sağa sola hareket ederken ona çarptım. Yere düştü. O an bir şeye bastım. Tahmin et neydi ? "
" Ona mı bastın ? "
" Ya hayır. Bana hediye almış. Tahtadan küçük bir kutuydu. İçinde ne olduğunu bilmiyordum. Bilmemin bir önemi de yok zaten. Çünkü kutuyu kırdım. Yani basarken oldu, yanlışlıkla. Neyse işte benimle konuşsun diye peşinden ayrılmıyordum. Bizim mahalleden onların mahallesine kadar tek başıma yürüyordum. Sırf benimle konuşsun diye bunu yapıyordum."
" Konuştu mu. ? "
"Evet, yani pek sayılmaz. Gittim yanına özür diledim. 'Git. Sen yanıma gelince diğer kızlar gelmiyor' dedi." Hakan yine güldü.
"Hani tek sevdiği kız sensin.?"
"Baştada dedim ya çocukça şeyler diye. O yüzden ciddiye alma."
"Şimdi Cüneyt bu çocukca sebeplerden dolayı mı seni sevmiyor?"
"Evet. Yani bence öyle. Ha bir sebep daha var. En çok sen ve Nisa'yla konuştuğum için olmalı yani eskiden. Nisa'ya karşı bilmem ama Cüneyt sana çok gıcık oluyordu."
"Baksana hala gıcık oluyor.''
dedi bakışlarıyla Cüneyt'i işaret ederek. Hala ona bakıyordu.
"Yok ya. Seni o Hakan olduğunu bilmiyor ki. Sadece müvekkilim olduğunu biliyor. Birde aramızda bir şey olduğunu sanıyor yani ben öyle olduğunu düşünüyorum. Bir keresinde okuldayken biri bana çarpmıştı ama o buna sinirlendi ve çocuğu dövdü. Bunu yaptı diye ona kızmıştım ama benim için hala birşey yapıyor olması beni mutlu etmişti. Sonra elimden tutup eve götürdü."
"Kızım çocuk bile olsanız bu seni bal gibide seviyormuş." dedi.
Kahvelerimizin bittiğini görünce garsondan aynısından istedi. Ama kahveleri Cüneyt getirdi. "Afiyet olsun." dedi.
"Sağol."
"Ben bir lavaboya kadar gideyim." dedi Hakan.
O gidince sanki bir şey yapmışım gibi Cüneyt ters ters bana baktı ve kaşlarını çattı. Sonra gitti
"Geldim."
"Gelmeseydin."
"Tamam gidiyorum o zaman."
"Ya şaka yaptım gel otur şuraya."
"Ee nerede kalmıştık?"
"Hiçbir yerde."
"Anlatacakların bu kadarcık mı?"
"Varda anlatmakta kararsızım."
"E benim bilmemi istemiyorsan anlatma."
"Ya ondan değil. Sadece o zaman yaptığım doğru değildi o yüzden kararsızım."
" Sen bilirsin ama anlatmak istersen dinlerim. "
" Beş yıl önceydi. Bir bayram günü.Genellikle ya onlar bize gelir yada bizimkiler onlara gider.
Bu bayramda bizimkiler onlara gideceklerdi ama bayramın ikinci günü olunca gideceklerdi.
İlk gündü ve Hasan ile Cüneyt çıka geldiler. Bizim ev kalabalıktı o yüzden üçümüz mutfağa geçtik.
Hasan bir süre durduktan sonra bizimkilerin yanına gittim ikimiz tek kaldık.
O sırada Merve, komşunun kızı geldi. Çok şeydir kendisi. yani yakışıklı ekrek gördü mü dayanamaz illaki bir yakınlık kuracak.
Cüneyt'i görünce elini uzattı,tokalaştılar. Ama nasıl kıvırtıyor. Parmaklarını sarı saçlarının arasından geçiriyor, yapmacık yapmacık gülüyor falan delirecek gibi oluyorum.
Acayip sinir oldum.
Bir ara çıktı. Beş dakika falan geçti bende çıkacaktım ki geri geldiğini görünce hemen Cüneyt'in yanına gittim ve dudaklarına yapıştım."
"Ne yaptım dedim sen?"
"Dudaklarına yapıştım yani öptüm."
"Sen yapmamışsındır ya. Şaka
yapıyorsun bence."
"Keşke şaka olsa ama yaptım bunu. Bunun için çok utanıyorum ama bir hatadır oldu işte. Şimdi sadece Cüneyt'in değil senin gözünde de iğrenç biriyim."
"Tabiki de öyle biri değilsin. Benim gözümde de öyle biri değilsin eminim Cüneyt'te öyle düşünüyordur. E Cüneyt ne tepki verdi?"
"Halinden gayet memnundu.
Öpüp öpmeyeceğime bin pişman oldum. Her şeyi geç bizimkiler görseydi tek kelimeyle: REZALET. Neyse ki görmediler ama Merve gördü. Bende bunu fırsat bilip Cüneyt'in elini tutup
'Hadi baş başa olabileceğimiz bir yere gidelim.' dedim. Oda peşimden geldi."
"Eee"
"Esi evden uzaklaştığımızda
'öyle öptüğüme bakma o yılışık senden uzak dursun diye yaptım.' dedim. Tabi o sinirlendi Bağırdı 'ne yani bunun için mi öptün beni?' dedi. 'evet. ' dedim. Öyle bir baktıki gittiğinde dur bile diyemedim."
"Of Be."
" Zaten konuşmuyorduk birde babasıyla kaza yapınca aramadım. Arayamadım. Çünkü aramaya yüzüm yoktu. "
" Nisa kazadan bahsetmişti. "
" Ben onu arayamayınca Nisa'ya arattım. Kötü görünüyordu. Kem küm ediyordu. Pek bir şey demiyordu. Klasik Cüneyt' ti ama her zamankinden biraz farklıydı. Kırgın ve üzgündü. Sorumlusu kim ? Tabikide ben. "
" Kızım kaza yol bozuktu diye olmuştu. Yani senlik bir şey yok. "
" Ona demiyorum. Kırgın ve üzgün olduğu için kendimi suçluyorum. "
" Ne olursa olsun kendini suçlama. ' Bir hataydı. ' de ve geç. "
" Keşke bu kadar kolay olsaydı. Onu nasıl red ettiğimi bilmiyorsun. "
" Biliyorum dalga geçtiğini sanmıştın. "
" Yok o değil. Bayram olayından bor yıl sonra olmuştu. İstanbul'a işi düşmüştü.
Gelirken bizimkilere uğramıştı."
"Seni görebilme umuduyla gelmiş."
"Sanmıyorum. Eğer benim için olsaydı ben gelen kadar beklerdi. Neyse. O gün Fransa'dan kuzenim gelmişti. O kadar geçmiştik ki çok yorulmuştuk. Bende de yürüyecek hal kalmamıştı. Oda elimi tuttu destek amaçlı. Bize doğru gidiyoruz.
Kapıya geldik ki Cüneyt'i gördüm. Onun yanına gitmek için kuzenimin elini bıraktım. Daha yanına gitmeden aramızda öyle bir geçtiki neye uğradığımı şaşırdım.
Tabi ne kuzenim onun kim olduğunu biliyordu ne de onun, benim böyle bir kuzenim olduğundan haberi vardı. Kuzenim bunu yaptığı için peşinden gitti ama kolunu tutup buna engel oldum. O ise çoktan gitmişti. İşte bizde
içeri geçtik.
Gece yatamadım. Kalbim sıkışıyor, duvarlar üstüme üstüme geliyor ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım.
Mutfağa gittiğim de annemde uyanmıştı.
Biraz hava almak için dışarı çıkacağımı söyledim.
'Kuzenini uyandırayım birlikte gidin.' dedi ama istemedim. ' o zaman telefonunu da yanına"
kuzenini uyandırayım birlikte gidin.' dedi ama istemedim. 'o zaman telefonunu da yanına al ve Çok uzaklaşma.' dedi.
Dediğini yaptım.
Öyleyce yürüyordum. Hala aynı hissediyordum. Kötü. Birden telefonum çaldı. Kayıtlı olmayan bir numaraydı. Kapattım.tekrar aradı tekrar kapattım. Beş altı defa böyle devam etti.
Bende tanıdık biri olabileceğini düşündüm. Belki başka numaradan arıyorlardı. Açtım vee onun sesi. Derdin derin ve hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.
Belliki sinirlenmişti. 'seninle konuşmak istiyorum.' dedi. 'Madem benimle konuşmak istiyordun karşılaştığımızda konuşsaydın.' dedim. ' dedi.
İstemediğimi söyleyecektim ama sesi titriyo Bende kesin kötü şeyler söyleyecek diye düşündüm.
Ama yinede 'Tamam.' dedim.
'kapının önüne çık geliyorum.' dedi.
'Evde değilim. Dışardaydım.' dedim.
'sen deli misin? Bu saatte dışarı çıkılır mı? Hiç mi düşünüyorsun başına bir şey gelecek diye?', dedi.
Endişeleniyorum ayağı falan herhalde."
"Bence basbayağı endişelenmiş."
"Çocukça sebepleri geçtik. Ciddiyete bürünmüş meselelere geldik. Sanırım asıl sebepler bunlar. Neyse.
'Neredesin?' dedi.
Evden çıktığımı ve dümdüz, bir yere sapmadan yolda yürüdüğümü söyledim. Sonra kapattım. Yürümeye devam ettim.
Birden ara sokaklardan birinden biri çıkıp verdi. İlk başta korktum ama o olduğunu görünce korktum geçti. Geldi ve uzun zamandır görmemiş gibi sıkıca sarıldı.
'Bir daha tek başına dışarı çıkma tamam mı?',
'Niye?'
'Ne demek niye? Ya başına birşey gelirse.'
'Bunu umursuyor musun?
'Deli misin? tabikide umursuyorum.'
'Eğer umursasaydın çekip gittiğinde üzüleceğimi hesaba katardın. Ayrıca eğer başıma kötü bir şey gelirse suçlusu sensin. Senin yüzünden bu saatte dışarıdayım. Bir şey olursa sorumlusu da sensin.'
'Merak etme sana bir şey olmasına izin vermem.'
'Ne diyecektin sen?'
'Ben seni seviyorum. Bunu bilmeni istedim. Aslında onu yanında görünce bazı şeyler için pişman olmak istemedim. Peki sen beni seviyor musun?'
Eve gitsem iyi olcak. Annem çok uzaklaşmamı söyledi.' Kolumu tuttu.
'Bir cevap bekliyorum.'
'Ne cevabı?'
'Seviyor musun sevmiyor musun?
'Ne sevmesi ya?'
'Allah peygamber aşkına niye bunu yapıyorsun? Önce öpüyorsun sonra o kız uzak diye yaptım diyorsun. Kimse kimseyi bu sebepten öpmez. Eğer seviyorsan söyle artık. Vallah dayanamıyorum.' dedi.
O an göz yaşlarına şahit oldum. İlk kez karşımda ağlıyordu
Tabi buna ağlamak denirse. Yani hüngür hüngür ağlamıyordu. Sadece ara ara bir kaç yaş süzülüyordu gözlerinden."
"Taşıda ağlattın ya helal olsun sana. Merak ettiğim bir şey var. Sen hiç mi buna şans vermedin,hiç mi duygularını açmadın?"
"Hayır. Biliyorum niye diye soracaksın. Şans vermedin çünkü kırılırım kırılırım diye. Bir sürü şeyi kaldırabilirim ama kırılmayı asla kaldıramam. Duygularımı ilk başta açamadım çünkü duygularımı açarsam aşık olduğumu tam anlamıyla kabul etmiş olurum ve vazgeçmek çok zor olur. Ama kabullendim."
"E sevgili olacaktınız yani unutmayı gerektiren bir şey yok."
"Peki ya kırılırsam..?"
"İşte o ayrı."
"Neyse işte."
'Daha gözlerimin içine bakamıyorken seni sevip sevmediğimi ne yapacaksın?
'Bakamıyorum değil bakmaya kıyamıyorum. Bir tek benim için baksınlar istiyorum ama yinede bakmaya kıyamıyorum."
'Bak biraz daha konuşursak birbimizi kıracak laflar edebiliriz. O yüzden ben gideyim. Sende git.'
'Bak bunu yapma işte.
Çekip gitme. Artık hiçbirine dayanamıyorum o yüzden yapma bana bunu."
"Anlamaya çalışmıyorsun.
Birlikte olamayacak insanların listesi yapılsa ikimiz ilk sırada olurduk. Yani biz olamayız. Sen sinirli ben sinirli olmaz işte. Kendi kırılmamdan bile geçirebilirim ama seni kırabilirim. Onu hiç düşünmüyor musun?"
"Kırılcaksam sevginle kırılayım. Ama böyle olmaz. Sevgisizliğin çok zor geliyor."
"Peki seni istemiyorum, aşk maşk umrumda değil kimseyi hayatımda istemiyorum desem hâlâ sevgimi ister misin?'
'Bu ağır oldu işte.' dedi.
'işte bundan bahsediyordum.
Seni sürekli kırmayı göze alamam. Sürekli kırılmayı da ve 'Şimdi bana böyle diyorsun ama bir gün... Bir gün biri olursa yüreğinde, bakışlarında işte o zaman ben dayanamam. Ben olmayacaksam bir başkası da olmasın, istemiyorum.'
'Bunu sana soracak değilim. Sen yapacaklarıma karışamazsın.'
'Tamam öyle olsun.' dedi. Gittiğim sıra 'Gitme. Bu gece benden gitme. Sadece bu gece için yüreğimi sende hissedeyim.' dedi.
'Saçmalıyorsun şu an.'
'Haklısın. Kesinlikle haklısın.
Saçmalıyorum çünkü haddimden çok seviyorum seni.'
'Sırf üzüleyim diye mi erkek arkadaşınla karşıma çıktın.'
'Ne erkek arkadaşı ya?'
'Elinden tutan o piçten bahsediyorum.'
'Bak onun hakkında düzgün konuş yoksa kötü şeyler olacak.?
'Ben yanımda durmanı isterken niye her seferinde diğer erkekler için karşımda
'Şimdi bana böyle diyorsun ama bir gün... Bir gün biri olursa yüreğinde, bakışlarında işte o zaman ben dayanamam. Ben olmayacaksam bir başkası da olmasın, istemiyorum.'
'Bunu sana soracak değilim. Sen yapacaklarıma karışamazsın.'
'Tamam öyle olsun.' dedi. Gittiğim sıra
'Gitme. Bu gece benden gitme. Sadece bu gece için yüreğimi sende hissedeyim.' dedi.
'Saçmalıyorsun şu an.'
'Haklısın. Kesinlikle haklısın.
Saçmalıyorum çünkü haddimden çok seviyorum seni.'
'Sırf üzüleyim diye mi erkek arkadaşınla karşıma çıktın.'
'Ne erkek arkadaşı ya?'
'Elinden tutan o piçten bahsediyorum.'
'Bak onun hakkında düzgün konuş yoksa kötü şeyler olacak.?
'Ben yanımda durmanı isterken niye her seferinde diğer erkekler için karşımda duruyorsun ?
" Kimse için karşında durduğum yok. Sadece istemiyorum. Lütfen anla beni. "
" Tamam. Öyle olsun. " Dedi ve gitti.
Gitmesini istiyordum ama onun gibi bende gitmesine dayanamıyordum. Neyse ya seninde canını sıktım. "
" Lan o ne biçim laf öyle ? Tabikide dinleyeceğim. "
" İyikide varsınız. Siz olmasaydınız vay halime. "
" Asıl sen olmasaydın vay bizim halimize. "
" Kalkalım mı artık ? "
" Olur. "
" Hesabı ödüyeyim gideriz. " Dedi
Cüneyt yanımıza geldi.
" Gidiyor musun ? " Dedi. Orda bir tek tek ben varmışım gibi.
" Evet. "
" Kal. Birlikte gidelim. "
" Yok ya. Hakan beni götürür. Size zahmet olmasın. "
" Yav ne zahmeti ? Allah'tan aynı yere gidiyoruz. " Dedi.
O sırada Hakan'ın telefonu çaldı.
" Öyle mi ? bir şey oldumu peki ? Taman gelmiyorum. " Dedi.
" Kötü bir şey yok değil mi ? "
" Şirkette bir sorun çıkmış. Babam gelmemi söyledi. Hemen seni bırakayım ordanda şirkete gideceğim. "
" Sen git ben kendim giderim. Zaman kaybetme. "
" Olmaz ya bırakayım. Öyle giderim. "
" Aslında ben bıraka bilirim. " Dedi Cüneyt.
" Zahmet olmaz değil mi ? "
" Yok biz aynı yere gideceğiz zaten. Sadece biraz beklemesi gerekecek. "
" Yok istemiyorum. Ben kendim giderim. Hem biraz yürürüm. "
" İnat etme işte ben seni götürürüm. Ayrıca zahmet olmaz aynı evde kalıyoruz. Hatırlatırım. " Dedi.
Hakan ile vedalaştık.
" Bir şey olursa ara beni. "
" Tamam. " Dedi ve gitti.
" Neyse ben kalkayım artık. "
" Nereye ? "
" Gideceğim."
" Birlikte gideceğiz. "
" Yok olmaz. "
" Niye ? Yanımda olmaktan huzursuzluk mu duyuyorsun ? "
" Tabikide hayır. "
" O zaman birlikte gideceğiz. Sadece biraz beklemen gerek. "
" Tamam ya. "
İki hafta sonra
Buraya geleli iki hafta oluyor. İlk iki günüm normal geçti. Yeni geldiğim için Hakan beni bunlarla darlamak istemiyordu. Ama sonrasında dava üzerinde bayağı durduk. Bir iki pürüz çıktı ama davayı biz kazandık.
Son gecemdi ve Hakanlarda kalacaktım. Hasan'nın beni götürmesini istiyordum ama Cüneyt götürdü. Bir nevi emri vaki yaptı.
" Son gecendi keşke bizde kalsaydın. Yani annem öyle istiyordu. "
" Malesef zeliha teyzeye söz verdim. Ama sabah gitmeden önce annenle babana uğrarım. "
" Sen bilirsin. "
Yolda giderken pek konuşmadık. Vardığımızda oda benimle birlikte arabadan indi o sırada Zeliha teyze de geldi.
" Hoş geldin kızım. "
" Hoş buldum. "
" Arkadaşında geçmez mi içeri ? "
" Yok onun işi var. Gitmesi gerekiyor. Değil mi Cüneyt ? "
" Evet teyzeciğim. " Dedi. Bir süre bekledi sonra gitti.
Akşam yemeğine yardım ettim. Birlikte çok iyi vakit geçirdik.
Gece yatmadan önce de Hakan ile dışarı gezmeye çıktık. Ne kadar istanbul"a alışmış olsam bile izmir'den uzak olmak çok zor geliyor bana. Özlenilmeyecek gibide değil.
" Ee sadece böyle gezecekmiyiz ? "
" Evet "
" Ben sıkıldım. Bir şeyler yapalım. "
" Zillere basıp kaçalım. "
" Avukat hanım hiç oldumu bu ? "
" Ya avukat beyza bunu istemiyor. Çocuk beyza bunu istiyor. "
" Olma ama. "
" İyi bir fikrin varsa buyur. "
" En iyisi yürümeye devam etmek. "
" Tamam yürüyelim. "
" Cüneyt'i seviyor musun ? "
" Nerden çıktı bu ? "
" Ya konuşuyoruz burda. Seviyor musun sevmiyor musun ? "
" Ne fark eder. "
" Mesela hayatınızı birleştirirsiniz. Mutlu mesut yaşarsınız. "
" Öyle mi oluyor ? "
" Evet. "
" Karışında avukat var. Kaç boşanmaya şahit oldum. Demekki neymiş her evlilik her hayat birleştirme güzel sonuçlar doğurmuyor. Hemde bizim gibi iki kişinin yaptığı evlilik hiç mi hiç iyi sonuçlanmaz. "
" Bak benim dediğim çıkar. Siz ikiniz çok iyi çift olacaksınız. "
" He he olacağız. "
" Bence senin cesaretin yok. Olsa hiç beklemez gider karşısında durur ve onu sevdiğini söylerdin. Hatırlıyor musun ? Nisan'nın beni sevdiğini, benimde Nisay'ı sevdiğimi biliyordun. Ama ikimizede söylememiştin sonra beni gaza getirip ' Kaybedecek neyin varki ? ' demiştin. Eğer o gün Nisay'a gitmeseydim şuan nişanlı olmazdık. Şimdi söyle bana. Seni. Kaybedecek neyin var ? "
" Öylemi yapayım yani ? "
" Bu benim tavsiyem. Sen ister yap ister yapma. Sadece gerçek anlamda kalbinin dediğini yap. "
" Tamam. Gideyim de kalbimin dediğini yapayım. "
" Şimdi mi ? "
" Kaybedecek bir şeyim yok zamanımda başka. "
Dediğim de bir ses geldi iki erkek tartışıyordu. Sokak lambası yüzlerini görmemi sağlamıyordu ama sesleri tanıdık geldi.
Hasan ile Cüneyt' ti. Hasan Cüneyt'in koluna yapışmış geriye doğru çekiyordu. Cüneyt ise kolunu ondan kurtarmaya çalışıyordu.
" Lan oğlum bırak kolumu. Gideceğim diyorum. "
" Olmaz. İzin veremem. "
" Lan bırak diyorum. Yoksa alacağım ayağımın altına. "
" Öldürsende bırakmam. "
" Tamam bir şey yapmayacağım. "
" Yav gece gece derdin ne ? Delirdin mi ? "
" Derdim yok. Gidip sadece konuşacağım ve eve getireceğim. "
" Başkasının evinde misafir. Ayıp olur. Hem ya gelmek istemezse.. ? "
" Gelecek. Ya gelecek ya da gelecek. "
" Babamın kulağına giderse çok kötü olur. "
" Söylemezsen hiç birşey olmaz. Lan tabi söylemem ama kulağına giderse diyorum hiç düşünmüyor musun ya istemezse diye ? "
" En azından denerim kaybedeceğim tek şey gururum. Şimdi bırak beni. "
" Yok bırakmam. Delirmişsin. Öyle laflar ediyorsun. Hatta aklın başında değil. "
" Aklım başımda. Kalbimide bırakmaya gidiyorum. "
" Laflara bak laflara. Şimdi sorsan seviyorumda dersin. "
" Lan gururumdan bahsettim. Daha anlamadın mı sevdiğimi ? "
" Anladım sevdiğini ama yarın sev. Millet rahatsız olacak. Gündüzler çuvala girmedi ya ? "
" Lan sen harbi malsın. İnat ettim gideceğim diyorum. "
" Tamam ya. Yeter ! S*ktir git. Kırsın kalbini. Hem ya kızın sevgilisi varsa. "
" Ya sus artık sus. Karşıma bana. " Dedi.
" Kızım bu seni almaya geliyormuş. Hemde bizim evimizden, bizim misafirimizi bizim evimizden zorla alamaya geliyormuş. "
Ben hâlâ dediğinin şokundayım. ' Daha anlamadın mı sevdiğimi ? ' seviyormuş meğer. Kalbini bırakmaya, beni almaya geliyormuş. Şaka gibi ama gerçek. Tavırları sadece kızdığındanmış. Duydum herşeyi ama gerçek ile hayal arasında ince çizgi de gibiydi.
Hakan'ın dürtmesiyle kendime geldim.
" hadi git. Bu iyi bir fırsat. Korkma sakın tamam mı ? "
" Ya terslerse..? "
" Terslerse ben burdayım. Hem duymadın mı ? Senin için gelmiş. Ayrıca unutma kaybedecek bir şeyin yok. " Dedi.
Küçük adımlarla ona doğru yürüdüm. Beni fark ettiklerinde tartışmayı kestiler. Benim karşısında olduğuma inanmamış gibi bir süre öylece durdu.
Sonra az bi mesafe kalmışken o da bana doğru yürümeye başladı.
" Karşılaşacağımızı tahmin etmezdim. "
" Bende. "
( ... )
" Sen benim için mi geldin ? "
" Evet. Belki olmak istediğin başka yerler vardır diye geldim. "
" Neresi mesela ? "
" Anla işte. "
" Ya orda yerim yoksa ya da oranın bir sahibi varsa.. ? "
" Evet. Oranın bir sahibi var. Ama sanırım onun bundan haberi yok. "
" Ben miyim o ? "
"Evet. Hep sendin.Hepte sen olacaksın."
" Bu gerçek mi ? Çünkü ancak bir rüya bu kadar güzel olabilir. "
" Ama senin kadar değil. "
Allahım ne diyordu bu ? İnanamıyorum. Demekki sandığım gibi başkası da yokmuş.
"Hakan'la aramızda bir şey yok. O bizim Hakan, çocukluk arkadaşım olan" dedim tek nefeste.
" Tahmin ettim. Seni. İcin farklıydı çünkü arkadaşımdı. "
" Ben gideyim artık. " dedim. Saatin geç olduğunu fark ettiğimde.
" Gitme ya. Bu gece olmaz. "
" Yarın gideceğim ya erken uyanmam gerekiyor. "
" Gitmekte kararlısın yani ? "
" Gitmeyeyim mi ? "
" Hayır. Bu sefer gitme, bu sefer gitmeyelim birbirimizden. " Dedi
Ona yaklaştığımda tereddüt ettim. Ama oda bana yaklaşınca bir iki adım daha attım. Sıkıca sarılmak, öpüp koklamak geliyordu içimden.
Kıza bileceğini hesaba katarak vazgeçtim. Ama o bunu anlamış olacak ki bana yaklaştı nefesini, bakışlarını yüzümde hissedecek kadar.
İlk başta ne olduğunu anlayamadım sonradan öptüğünü anladım. Karşılık vermem için kollarımı kendi boynuna doladı.
Hala tereddüt ediyordum ama ' kaybedecek neyim var ki zamanımdan başka ? " Cümlesi kafamda yankılandı.
Tüm içtenliğimle öpüyordum. Kıskandım için değil sevdiğim için öpüyordum. Oda o gün mutfakta öptüğü gibi öpüyordu. Duyguları gibi öpmeside değişmemişti.
Hakan'ın sesiyle sesin geldiği yöne baktım.
" Hadi bu kadar yeter. Evli evine köylü köyüne. " Dedi
Cüneyt yardıma muhtaç kedi yavrusu gibi bakıyordu.
" Hadi Beyza. Her şey hal olduğuna göre gidelim. "
Dediğini yaptığım da Cüneyt elimi tutu. Bende gitmek istemiyordum. Ama sanırım gitmek zorunda da değildim. Öyle bir sarıldım ki. Sanki bütün dünya gelse kollarımı ondan ayıramazmış gibi.
" Sen git istiyorsan ama o kalsın burada. "
" Tamam ama sakın bir şey olmasın yoksa canını okurum."
" Merak etme ben yanında olduğum sürece hiç bir şey olmasına izin vermem. " Dedi.
Kahramanım. Harbiden insan birini sevince güzel olan tüm sıfatlar onun oluyor.
Şimdi herşey farklı. İzmir'in sokaklarında birindeyim. Sevdiğimin kollarındayım. Dünya yansa umrunda olmaz. Nefesi tenimde geziniyor. Koca bedeni sarıp sarmalıyor resmen.
Şimdi dünyanın en mutlu insanıyım. Bir insanın sevdiği yanındayken başka ne isteyebilir ki ?
" Çubuk kraker "
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top