~2.bölüm: "Gizemli Tanışma" ~

Bana samimi bir şekilde, sanki yıllardır onu tanıyormuşum gibi gülümsüyordu.

" Merhaba. " dedi ve yanıma oturdu.

"Merhaba ? Tanışıyor muyuz ? " dedim kaşlarımı  çatarak.

" Ama tanışabiliriz değil mi ? Ben Taylor. "   diyerek elini uzattı samimi bir şekilde.

" Bende Madison." deyip, elini sıktım.

" Seni üzen şey nedir ? "  dedi. Yardımcı olmak istiyor gibiydi.

" Daha yeni tanıştık neden söyleyeyim ki ? " dedim birden.

" Biliyorum ama bana güvenebilirsin Madison."

" Ah, şey. Arkadaşlarım artık beni görmek istemiyorlar. " deyip omuz silktim.

" Hm. Peki, neden ? " diye sordu.

" Ortalığı birbirine katıyorum, düşüncesizlik ediyorum. Daha bir sürü şey sayabilirim. " dedim kendimden şikayet edercesine.

" İnsanlar hata yaparak öğrenirler. Bence onlar hatanın farkına varman için böyle yapmışlardır. Eminim onlar seni seviyorlardır. " dedi gülümseyerek.

Derin bir iç çektim. Yine gülümsedi. Cebinden kağıt ve kalem çıkardı. Bir şeyler yazıyordu.

" Al, bu benim numaram. Ne zaman istersen ara tamam mı ? Şimdi biraz işim var. Lütfen ara olur mu ? Saat kaç olursa olsun. Hoşçakal. " dedi ve ben daha bir şey demeden kalkıp gitti. 

Şaşkınca kağıttaki numaraya bakıyordum. Bu ne hızdı böyle ? Daha 5 dakika önce tanıştık ve numarasını vermişti. Ama iyi birine benziyordu. Sanırım bana yardımcı olmak istemişti.

--

Eve geldim ve kendime bir kahve yaptım. Kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan Walter' dı. Açmak istemiyordum. Çünkü yine söylenecekti, aramayı reddettim. Tekrar aradı ve tekrar reddettim. Kovması gerçekten de çok dokunmuştu. Niye açmalıydım ki ?

Kahvemi içtim, saat 5' e geliyordu. Odama gittim ve uyumaya karar verdim. Ama uyku tutmuyordu. Telefonun sesiyle biraz irkilmiştim, Jessica arıyordu. Bir an açmayı düşündüm ama Walter bana kızarken onların beni savunmamalarına da kızmıştım. Telefonu tamamen kapattım ve uykuya daldım.

--

Uyandığımda saat 8'di. Birşeyler yedim ve biraz müzik dinledim. Aklıma şu numarasını veren çocuk gelmişti. ' Acaba arasam mı ? ' diye düşünmüştüm, ama aramamalıydım. Daha kimin nesi olduğunu bilmiyordum. Zaten ben ona avcı olduğumu söylesem benden uzaklaşırdı. Acaba o ne iş yapıyordu ? Bu kadar yoğun olduğuna göre önemli bir işi vardı. Neyse ne işte. O beni ilgilendirmezdi.

En iyisi şu yaratığı araştırmak diye düşündüm. Belki bu sefer bir bilgi bulurdum. Bulunca Walter'a söyler, o da beni tekrar gruba dahil ederdi. Böylece hatamı telafi edebilirdim.

Laptobu açtım. Nerden başlayacağımı bilemiyordum. ' Ya cüceyse ? ' diye düşünmüştüm ve biraz cüceleri araştırmaya başlamıştım. Yok bu kesinlikle cüce değildi. Cücelerden umudumu kesmiştim. Birden aklıma süreklş kullandığım bir internet sitesi geldi. Site biraz da garipti. Orada bulmak ümidiyle resimleri karşılaştırmaya başladım. Derken bu varlığın aynısını internette buldum. Biraz daha araştırdım ve sonunda adını da bulmuştum. Adı Polong' muş. Hemen Walter'ı aradım.

" Ne var ? " dedi hırçınlıkla. Telefon ne var diye mi açılır ?

" Walter ben şu yaratığı buldum galiba."

" Gerçekten mi ? Yok. Sen kesin yanlış bulmuşsundur. Sana inanmıyorum. " dedi ve telefonu kapatmaya yeltendi.

"Dur !  Sana resimlerini , adını falan atacağım tamam mı ? Bu sefer bana inan Walter. "

" Ah, tamam bekliyorum. Diğerleri de burada zaten. Sadece bana at. "

" Tamam. "

Telefonu kapattım. Hızlıca resimlerini ve adını attım. 15 dakika sonra Walter aradı.

" Madison ? Evet doğruymuş. Kedi olalı bir fare tuttun sonunda. " dedi alayla.

" Bir kere de laf söylemesen olmaz mı ? " dedim bıkkınlıkla. Güldüğünü duymuştum. Walter fazla gülmezdi, biraz şaşırmıştım doğrusu.

" Tamam tamam kızma hemen. Hatamızı telafi etmek için seni tekrar gruba aldık. " dedi eski huysuz haline dönerek.

" Ne ? Gerçekten mi ? Ç-çok teşekkür ederim. Şey, olur yani. " diyerek sevindiğimi belli etmemeye çalıştım.

" Biz kızların evindeyiz. İstersen gelebilirsin. "  diye bir teklifte bulundu Walter.

" Biraz yorgunum, uyuyacağım. " dedim. Halbuki onlarla vakit geçirmek istiyordum.

" Tamam o zaman. Sonra görüşürüz. İyi geceler. " deyip telefonu yüzüme kapattı.

" İyi geceler. " dedim kapanan telefona, ama duymadığı kesindi.

Sevinçle etrafımda çığlık atark dönmeye başladım. Tekrar eskisi gibi olamayacağız diye çok korkuyordum. Bu arada Walter'a ne olmuştu böyle ? İyi geceler dilemezdi o bana. Demek onun da iyi bir tarafı vardı.

 İçim rahat bir şekilde yatağıma gittim ve uyumaya çalıştım. Ama uyuyamıyordum. Çünkü daha yeni uykudan kalkmıştım.

Biraz film izlesem hiç fena olmazdı. Bir film seçtim ve izlemeye başladım. Bir anda odamdan tıkırtılar gelmeye başladı. Televizyonun sesini kıstım. Neler olduğunu bir türlü anlayamıyordum. Odamın kapısı açıktı. Biraz odama doğru yürüdüm. Tıkırtılar daha da şiddetlenmişti. Yerde , masada ve yatağımın üstünde bir şeyler vardı. Hareket ediyorlardı. Küçücük ve simsiyahtılar. Bu da demek oluyor ki Polonglar odamdaydı ! 

Biri benim onları izlediğimi anlamış olacak ki bana baktı ve diğerleri de nereye bakıyor diye bakınca beni gördüler. Küçük bir çığlık atıp geri adım attım. Hemen telefonumu bulup, Walter'ı aradım.

" Walter ! Buradalar ! Onlar burada ! "

" Kimler ? Ne diyorsun, anlamıyorum ? "

" Polonglar ! "

" Hemen geliyoruz ! "

Telefonu kapattım ve hemen onlara vurmak için sert bir şeyler aradım. Ama ne sopa , ne vazo falan vardı. Sonunda elime sehpa aldım. Nefesim git gide hızlanmaya , kalbim delicesine çarpmaya başladı.

Görüyordum, yavaş yavaş bana doğru geliyorlardı. Gittikçe bana doğru yaklaştılar. Aniden durdular ve birbirlerine bakmaya başladılar. Ne yapacağımı bilemeden orada öylece duruyordum. Aramızda yaklaşık 1 metre kadar mesafe vardı. Sonunda cesaret edip konuşmaya başladım.

" Ne istiyorsunuz benden ? " dedim korkuyla. Evet korkuyordum. Çünkü internette onlar hakkında hiç hoş şeyler okumamıştım.

" Seni götüreceğiz. " dedi içlerinden biri. 

" N-neden ? "

" Efendimiz emretti. Seni ona götüreceğiz. "

" Efendiniz kim ? " diye sorduğum sırada kapı sesi duyuldu.

Hepsi kapıya doğru baktılar. Walter göründü , aradan da Brandey ve Marcus. 3'ü birlikte ellerindeki ağı onlara fırlattılar ve yakaladılar. Polonglar kaçmaya çalışıyorlardı ama başaramayacaklarını anlayınca öylece durup bana bakmaya başlamışlardı. 

Sonra içeriye Sara ve Jessica girdi. Ellerinde de orta büyüklükte bir kare fanus vardı. Fanusu masaya koyup yanıma geldiler.

" İyi misin ? " diye sordu Jessica.

" Evet. Ama siz yetişeme- " 

" Tamam Madison. Yakaladık işte onları. Rahatla biraz. " dedi Sara çatık kaşlarıyla.

Aslında çok küçüklerdi ama asıl küçük olanlar zarar veriyordu. Daha önce de böyle küçüklükte varlıklarla uğraşmıştık, çok tehlikelilerdi.

Brandy ve Marcus evi dolaştılar, ama bir şey bulamadılar. Walter'da fanus'a dikkatli bir şekilde Polongları koydu ve küçük delikleri olan kapağı kapattı.

Walter derin bir iç çekti ve koltuğa oturdu.

" İyi misin ? " dedi bana dönüp.

" İyiyim. " dedim yere bakarak.

"Bu zor bir konuya benziyor. Baksana küçücükler. Neyin nesiler öğrenemedik. " diye soludu sinirle.

" Walter ? "

" Evet ? "

" Onlar beni istiyorlarmış. Efendileri emretmiş. Beni götüreceklermiş." dedim hızla.

" Ne ? Sen bunu nasıl öğrendin ? "

" Onlarla konuştum. Dilimizi biliyorlar. "

"Hm, bu güzel işte. " dedi alayla.

Ayağa kalktı ve yavaş adımlarla Polongların yanına gitti.

" Siz Polonglarsınız değil mi ? "

" Evet. " dedi içlerinden biri.

" Neden Madison' u götürecektiniz ?"

" Efendimiz böyle istedi. "

" Ama siz çok küçüksünüz. Onu götüremezdiniz. "

" Bizim böyle olduğumuza bakma ! Zihnimiz bizim en önemli silahımız!" dedi tuhaf yaratık.

" Nasıl yani? " diye sordu Walter şaşkınlıkla.

Hepsi de kahkaha atmaya başladılar. Gülünce yüzleri biraz görünüyordu. Dudakları da vardı. Ama simsiyahtı. Ağzının içi tıpkı insanların gibiydi. Ama dişleri sivriydi.

" Gülmeyi kesin ! Efendiniz kim ! " diyerek bağırdı Walter, çok sinirlenmişti. 

Ama cevap vermediler. Sonunda Walter tekrar koltuğa oturdu ve bize daha çok araştırma yapmamızı söyledi. Jessica, Brandy ve ben araştırıyorduk. Sonunda ben bir bilgiye ulaşmıştım.

" Walter ! Sanırım ben birşeyler buldum." Walter bulduğum yazıyı okumaya başladı.

" Boyları 3 cm'dir. Çok küçük varlıklardır. Cadılara kan karşılığında hizmet ederler. Zihinlerinin ve gözlerinin sırrını kimse çözemedi. Grup halinde yaşarlar. ( diğer Polonglar ile birlikte) "

Okuduktan sonra Polongların yanına giderek :

" Evet boylarınız 3 cm gibi görünüyor. Demek Cadılara hizmet ediyorsunuz. Cadılar size kan veriyor ve onların hizmetini yapıyorsunuz. Siz kan ile besleniyorsunuz. Siz de bir çeşit vampir sayılırsınız. Daha önce sizin gibi bir şeyle hiç karşılaşmadık. Tamam küçük gördük ama cadıya hizmet, bilemiyorum. " dedim ifadesizce.

Saat 12 ' yi geçiyordu. Hepimizin uykusu gelmişti. Herkes uyumak için odalara dağıldı ama Walter Polongların yanında duracağını söyledi.

--

Gece yarısı su içmek için mutfağa gittim. Su içtim ve tam odaya gidecekken bir şey fark ettim. Polonglar uyumuyorlardı ve hiç kıpırdamadan Walter'a bakıyorlardı. Walter ise uyuyakalmıştı. Sonra Polonglar beni fark ettiler ve gözlerinden kıpkırmızı bir ışık saçmaya başladılar. Çok korkuyordum. Ama tuhaf bir şekilde onlara doğru ilerlemeye başladım. Beni kontrol altında tutmaya çalışıyorlardı. 

" Walter ! " diye bağırdım. Walter irkilerek kalktı. Beni ve Polongları gördü. Hemen bir örtü alıp fanusu örttü. Ben neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordum. Walter :

"Demek zihin ve gözlerinin sırrı buymuş. İnsanları kontrol altına alıyorlar. Bir şeyler yapmalıyız. " dedi düşünceli bir tavırla. Uyku sersemliği ile başını okşadı.

" Buldum. " dedim. Aklıma bir fikir gelmişti. 

" Şimdi,  içlerinden bir tanesini serbest bırakacağız. O bizi diğer Polongların yanına götürecek. Orada hepsinin icabına bakarız. Ama nasıl ölürler bilemem." diye fısıldadım.

Walter hınzırca gülümseyerek cebinden çakmak çıkarttı ve örtüyü kaldırdı. Çakmağı yaktı. Polonglar korku içinde geri adım atmaya başladılar. Anlaşılan ateşten korkuyorlardı.

" Kalan diğer Polongları da evde kalanlar yakarlar. " dedi hınzırca. Anlaşılan planım kafasına yatmıştı.

--

Ertesi sabah planımızı diğerlerine anlattık ve harekete koyulduk. İçlerinden bizimle konuşan Polong'u seçtik. Marcus, Walter ve ben Polong'u takip ediyorduk. Jessica, Brandy ve Sara evde diğer Polonglara bakacaklardı. Polong bizden habersiz bir şekilde hızlı adımlarla ilerliyordu. Planımızdan haberi yok gibiydi.

Bir ormandan geçti. İlerledi, ilerledi ve ilerledi. Sonunda kumluk bir araziye gelince durdu. Biz ise biraz geride, ağaçların arkasından onu izliyorduk. Kulakları tırmalayan bir sesle çığlık atmaya başladı. Diğer Polonglar kumun içinden çıkarak toplanmaya başladılar. Biz şaşkınlık içinde izlerken bizim Polong bir şeyler diyordu ama anlayamıyorduk. Sayıları ortalama 1000 kadardı. Walter harekete geçti. Eline 3 tane ok aldı. Birini bana , birini Marcus'a, birini de kendi aldı. Ok' un uçlarını yaktı ve onlara doğru atmaya başladık. 

Çok korkmuşlardı. Kaçmaya çalışıyor, ama başaramıyorlardı. Marcus ve ben ok atmaya devam ederken Walter bir elinde çakmak , bir elinde benzinle onlara doğru yaklaşmaya başladı. Korkudan geri gidiyorlardı ama duvar olduğu için kaçamadılar. Oldukları yerde durarak Walter'a bakıyorlardı. Walter benzini üstlerine, daha sonra yere döküp çakmağı yaktı. Hepsi acı acı bağırıyorlardı. Bir an onlara üzülmiştüm. Fakat onlar cadılara yardım ediyorlardı. İçlerinden biri:

" Bize yaptığın gibi efendimiz de size yapacak ! Sizi bulacak ve kölesi yapacak !!" deyip eliyle beni işaret etti.

" Özellikle de seni ! Cadı seni istiyor. O eninde sonunda seni bulacak ve kölesi yapacak ! "dedi ve öldü.

Çok korkuyordum. Ya söyledikleri doğru çıkarsa ?

Walter korktuğumu anlamış olacak ki yavaş yavaş yanıma geldi ve bana sarıldı. 

" Korkma. Cadı sana zarar veremez. Ben varım Madison, ben varım. "

Arkadaşlar desteğinize ihtiyacım var. Lütfen votelerinizi esirgemeyin. Vote vermek saniyenizi alır.

Vote verenlere de çok teşekkür ederim.

Her zaman mutlu ve esen kalmanız dileğiyle.. :)



Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top