1.BÖLÜM: "FELAKET"
'Bir felakete kurban gidiyorduk ve bildiğim tek şey hiçbir şeyden emin olmadığımdı.'
Kübra.k
1.BÖLÜM: "FELAKET"
Kullağıma gelen hafif müzik sesi insanın ruhuna dokunuyordu. Şarkı sözlerini içimden söylerken müzik ruhuma şifa verircesine beni ayakta tutuyordu. Yavaşça yerimde sallanıyor, ritime ayak uyduruyordum. Her şey sakin ve bir o kadar muazzam geçiyordu, duvarlara montelenmiş ışıklar o kadar göz kamaştırıcak şekilde göze batmıyordu.
Ermina'nın yanıma gelmesiyle hafifçe tebessüm ettim, yıllardır hayalini kurduğumuz otelde eğleniyorduk. Daha doğrusu Ermina delicesine eğleniyordu, ben sakin bir şekilde masada durmuş etrafı gözlemliyordum. Bulunduğumuz otelin yanında iki otel daha vardı şey gibiydi eski tarihi bir bina ama eşsiz manzarası buraya modern bir hava katıyordu. Oteller ne kadar ürkütücü gözüksede çok fazla takılmıyordum bu detaya, istediğim tek şey biran önce bu gecenin bitmesiydi. Zaten bir kaç saat sonra gidecektik biraz daha sabretsem sorun olmazdı.
Okulun balosu saattler geçtikçe daha eğlenceli ve coşkulu olurken herkes dansa birbirini kaldırıyor çılgınlar gibi eğleniyordu. Bu görüntüler hafızma kazınırken kolumda ki saati düzelterek derin bir nefes aldım.
Biz meyve suyu içerken çoğu kişi kaçamak yaparak bir kaç kadeh bira içiyorlardı, zaten onlar daha çok eğlence katıyordu ya bu baloya! Az önceden beri yanımda duran Ermina bana bakıp göz kırptı, yine ne haylazlık yapacak diye beklerken bana iki gün önce bahsettiği Yekta denilen çocukla dans etmeye başladı. Bu çocuk'tan hoşlandığını gözlerinden anlıyordum çünkü öyle bir anlatıyordu ki gözleri ışık saçıyordu.
Saatler hızla geçerken üzerimdeki bir çift gözün ağırlığını omzumda hissediyordum arkamı döndüğümde ise bir çift siyah gözle karşılaştım ona olan duygularım sarsılırken hiç onunla bu kadar fazla göz teması kurmadığımı fark edip utançla gözlerimi ondan çektim.
Bulunduğum ortama bakınca en az bir elli kişi olduğumuzu gördüm. Hocalarıda saymazsak olmazdı tabi bizimle birlikte on hoca daha katılmıştı baloya, ben bunları düşünürken müdür sahnede diplomaları dağıtıyordu. Çılgın bir şekilde herkes alkış tutarken göz devirdim bu duruma, bu kadar abartmalarına gerek yoktu. Sıra bana gelince diplomamı almak için sahneye ilerledim, müdürün övgü dolu konuşmasını dinlerken daha ne kadar beni sahnede tutacağını merak ediyordum. Sonunda diplomamı alarak arkamı döndüm. Merdivenlerden inerek masama doğru ilerliyotdum ki delicesine nefret ettiğim kişiyle yüz yüze geldim. Batu saplantılı psikopatın tekiydi yanında ise bir o kadar haz etmediğim Gaye vardı, Batu bana gülümseyerek bakarken Gaye bana ölümcül bakışlar atmakla meşguldü. Batu'nun bakışları ondan korkmamı sağlıyordu nedense, yüzünde ki sırıtış hiç hayra alamet değildi ama neyse diyerek yanında duran Gaye'ye baktım. Ah süslü bebek bu havada mini etek giyecek kadar özgüven sahibiydi bu kız! Ben hala onlara bakarken birinin kolumdan çekiştirmesiyle mecburen bende onun peşinden sürüklendim.
Sonunda durduğunda o siyah gözlerle karşılaştım, herkesin konuşmaya korktuğu okulun en yakışıklı ve zekiliği ile ün salan Karan bana ciddi bir şekilde bakarken ben ne yapacağımı bilemiyordum. Kalbim heycandan kasılırken bu ani hareketiyle, yönünü şaşıran damarlarımda ki kan nefessiz kalmamı sağlıyordu. Gözlerine bakmakta zorlanırken onun bana bu kadar güzel bakmasını kaldıramadım. Tam bir şey söyleyecekti ki birden çığlık sesleri duyduk o önden ben arkasından onu takip ederken sesler dahada artmıştı. Teras katında herkes daire şeklinde ortada olan bi şeye odaklanmıştı öğrencilerin arasından geçerken en son herkesin çığlık atmasına neden olan şeyi gördüğüm an kanım dondu. Böyle bir vahşeti kim yapabilirdi bilmiyordum ama büyük bir felakete kurban gideceğimiz ortadaydı. Kanımın çekildiğini hissederken az önce heyecandan hızlanan kalbim şimdi korkunun vermiş olduğu hissiyatı bedenime işleyerek yerimde donmamı sağlamıştı.
Ortada boylu boyunca yığılmış cesetin yanında oturan kız Eren diye çığlık atıyordu. Biraz daha yerde yatan bedeni görmek için bur adım öne doğru adımlayarak tam Karan'ın yanında durdum. Eren'in bedenini incelediğimde çocuğun gözlerinin birinin çıkarılmış olduğunu gördüm, bir çok yerinde bıçak izleri taşıyordu. Korkudan elimi dudaklarıma götürürken gözlerim çoktan dolmuştu. Bir adım geriye atarak etrafıma bakındım, benimle birlikte Karan'da etrafına bakınıyordu bu çok kötü bir durumdu ki hiç bir canlı böyle bir vahşeti hak etmezdi.
Okulumuza bu sene kayıt yaptıran Semih burdan çıkmalıyız diye bağırdı, onun korku dolu sesi beni sarsarken hala olayın şokundaydım. Koşarak terastan çıkarken onun arkasından gitmek için arkamı döndüm kolumdan tutan bir el sayesinde duraksarken Karanla göz göze geldim. Onun elini sertçe iterek sinirle gözlerine baktım, bu bana korkunun ve şokun vermiş olduğu bir cesaretti normal bir günde bu cesareti sergileyeceğimden pek emin değildim..
Terasta olmayan Semihi görünce göğsüm sıkıştı. "Semihhh." Diye bağırdım ama bir yanıt alamadım. Sesimin yankılanması beni duyacağını düşündürtsede beni dinlemeyeceğini adım gibi biliyordum. Herkes şoktan çıkamamış olmali ki ve buranın daha güvenli olduğunu idrak edememişti.
Bir kaç dakika sonra Semih otelden dışarı çıkarken hala bağırıyordu. Koşarak terastan aşağı baktım çok fazla eğilmiş olmalıyım ki belimden biri tuttuğu için sağ elimi refleks olarak bıraktım. Beni tutan kişiyi görmek için kafamı hafif bir açıyla çevirince o dipsiz kuyuyu andıran gözler ile karşılaştım Karan bana çatık kaşlarıyla bakarken terasın demirini sıkı bir şekilde tutarak kendimi güvene aldım.
"Dikkat et." Söylediklerinin etkisi altında kalmadan hemen gözlerimi kaçırdım ve Semihe odaklanmaya çalıştım. Belimden elini çekmesini beklerken o daha sıkı tutmuştu, bu durum rahatsız etsede düşme gibi bir ihtimalimin olmayacağını bilmek az da olsa rahat hissetememe neden oluyordu.
Semih aklını kaçırmış gibi arabaların bulunduğu ağaçların oraya koşarken birden durdu. Neden durdu diye etrafa bakarken çam ağaçlarının sık bir şekilde dolu olduğu yerden birinin Semihe yaklaştığını gördüm. Siyahlar içinde giyinmiş yüzünde kar maskesi olan adam elindeki kazık ile çok ürkütücü görünüyordu, kalbim bu adrenalini kaldıracak gibi değildi.
Semih gördüğü adam ile geri geri adımlarken birden yere düştü, ben ise olayın şokundan deli gibi bağırıyordum o kar maskeli adam ona yaklaştıkça kalbim daha hızlı atıyordu.
Semih diye bağırmaktan boğazım acır olmuştu bir kaç kişi yardım için aşağı inmek için tartışırken onlara bakmaya son vererek Semihe baktım. Adam elindeki kazığı kaldırarak boyun hizasında durdurdu, elini biraz arkaya doğru uzatırken boyun kısmına dokundu. Bu yaptığı ne anlama geliyordu bilmiyordum ama iyi şeyler olmayacağı kesindi, boyun hizasında tuttuğu kazığı semihe nişan alırken gözlerim şokla irileşmişti.
Semih'in boynundan akan kana odaklanmak ve o kazığın boynuna saplanması beni derinden sarsarken ayakta duramayacak kadar korkudan elim ayağım tiremeye başlamıştı. Az önce canlı bir cinayet işlendi ve biz buna şahit olduk! Sonu ölüm olan bu tarz cinayetlere daha şahit olacak mıydık?
Tam dizlerimin üzerine düşecektim ki arkamdaki beden beni daha sıkı tuttu. Nedensizce arkamda beni tutan kişiye sıkı sıkı sarılmak istiyordum, şuan kim olduğunu umursamıyordum sadece birilerine sarılmaya ihtiyacım vardı. Çünkü sarılmak bütün korkuları alıp götürüyordu ama ben buna cesaret edebilecek biri değildim ki. Bunu yapamazdım beni tutan kolların arasından çıktım çünkü bu görüntüye daha fazla katlanacağımı sanmıyordum. Ordan uzaklaşırken terasın köşesine oturdum dizlerimi kendime çekip hıçkıra hıçkıra ağlarken yüreğimin acılara daha fazla göğüs geremediğini far ettim.
Herkesi derin bir telaş sarmış ve büyük bir uğultunun oluşmasını sağlayan korkular, herkese az da olsa gerçeği göstermişti. Arkadaşlarının değerlerini yeni anlamış gibi birbirlerine sarılan öğrenciler telaşa kapıldıkları için öylece duruyorlardı. Kafası güzel olanlar ise yere oturmuş hala olanları idrak etmek için kendilerine zaman tanıyorlardı.
Matematik hocası Sema hanım öğrencileri bir araya toplayıp telaş içerisinde konuşmaya başladı.
"Çocuklar bu sizin için kolay değil biliyorum ama az önce iki cesete şahitlik yaptınız ve bunu yapan katiller bu otelde! Çok temkinli olmalıyız, burdan çıkmak için birlik olmalıyız. Hepinizin korktuğunu biliyorum ve bende korkuyorum bu yüzden birbirimizden ayrılmayalım ve bu otelden hemen çıkalım." Birlikte olmak çok iyi fikir gibi dursada benim için iyi bir fikir değildi.
Ben gerekirse tek başıma bir grup olacaktım ama asla hayatımın aptallığını yapıp katilin dikkatini onlarla birlikte olup üzerime çekmek gibi bir hataya düşmeyecektim. Kayilin dikkatini çekmek en son istediğim şeydi, bence gruplar olarak ayrılmalıydık en azından bir ihtimal dahi olsa katili şaşırtma ihtimalimiz olurdu. En azından tüm dikkatini bir guruba vermezdi.
Eğer şuan onlarla gidersem, sıramı bekleyen bir av olacaktım ve ben av olmak istemiyordum. Beni bir hayvan gibi avlamalarını istemiyordum, Semih ve Eren'in durumuna düşmek istemiyordum.
"Ben size katılmayacağım." Yükselen sesle birlikte öğrenciler sessizliğini korurken, konuşan kişinin o olduğunu biliyordum. Bu sesi unutmak imkansızdı dizlerimin arasına gömdüğüm başımı yavaş bir şekilde kaldırdım. Yaşlı gözlerimle ona bakarken benimle aynı düşünme ihtimali var mı acaba diye bir süre düşüncelerimin esiri oldum. Bir ihtimal benimle aynı düşünüyor olabilir miydi? Eğer ki bir ihtimal düşüncelerimiz birse onunla gidebilirdim.
Yarım bıraktığı cümleyi tamamlamak için dudaklarını açtı ve yavaş bir hareketle kafasını yan çevirerek bana baktı sonra topluma dönerek "İsteyen benimle gelebilir." Dedi ama kimseden çıt çıkmadı, normal bir günde çoğu kişi onunla gitmeyi kabul ederdi fakat şuan durumlar karışıktı, çoğu öğretmenlerin daha güvenilir olduğunu düşünüyordu.
Onun yanında olmak nasıl bir duygu bilmiyordum ama kendim için bunu yapmak istiyordum, ya da duygularım ile hareket ediyordum şuan doğru düzgün düşünemediğim için ağlamak istiyordum.
Oturduğum yerden kalkarken titreyen bedenimle onun arkasında durdum. Sağ tarafına geçerken hafif bir rüzgarın esmesiyle saçlarım havalanırken güzel bir kokunun burnuma dolmasıyla kaşlarımı çattım. Böyle tarifsiz bir kokunun kaynağının bir adım önümde duran kişiye ait olduğunu adım gibi biliyordum, rüzgarın etkisiyle asi saç tutamlarının özgürce dans etmesi o kadar güzel bir görüntü sunuyordu ki bir an o yumuşak saçlarına dokunmak isteyen yanıma engel olarak yumruğumu sıktım. Kalemle çizilmiş sivri burnu ve sert yüz hatları elmacık kemikleriyle birlikte sert çehresi ondan korkmamı sağlıyordu, yüzünde ki ciddi ifadesi ne hissettiğini anlamamda zorluk çektiriyordu. Uzun boyu ve yapılı vücudu tanrının onun için özel bir gün ayırdığını bas bas bağırıyordu. Yüz hatları onu kusursuz kılarken ses tonunun tınısı onu tamamen mükemmel kılıyordu. O gerçekten güzelliğiyle kâinata karşıydı.
"Burası sizin için daha güvenli olacak, Karan babanı arıyorum lütfen bekle." Matematik hocası Sema hanım telaşlı bir şekilde konuşurken Karan sol elini kaldırarak durmasını sağladı.
"Sema hanım şuan benim için bir öğretmen değilsiniz burada ki herkes mağdur durumda, öğretmenliği onlara yapın bana değil. Son olarak şebeke çekmiyor ve teras katında olduğumuz için buraya çıkmadan önce açık alan olduğu için uyarı yaptılar. Arama yapmak için alt kata inmeniz gerekecek gibi görünüyor." Karan konuştukça yükselen sesler artmıştı.
"Müdür bey nerde?" Edebiyat hocası etrafına bakarken Müdürün terasta olmadığını görmek hepimizi şaşırtmıştı.
"Tuvalet ihtiyacı olduğunu söyleyerek aşağı ineceğini söyledi." Selin korkuyla konuşurken birinin daha ölmüş olabileceğini düşünmek kanımı donduruyordu. Zehra yanında duran Meryeme sarılırken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.
"Müdür beyi bulmalıyız çıkışı sadece o biliyor." Sevde telaşlı ve korku dolu bir şekilde konuşurken gözlerinin kan çanağına döndüğünü fark ettim.
"Ben biliyorum müdürle birlikte buraya geldim." Gaye rahat bir şekilde konuşurken matematik hocası Sema hanımda ona katılarak bize baktı.
"Bende biliyorum Müdür beyin aracını takip ettiğim için yolu öğrendim. Şimdi söyleyeceğim her kelimeyi aklinizda tutun, olurda bir cinayete kurban gidersek bir diğerinin kurtulma şansının olmasını istiyorum." Sema hoca titrek bir sesle konuşurken herkes onu sessiz bir şekilde onaylayarak başını olumlu anlamda salladı. Cebimde bulundurduğum kağıt kalemi çıkartarak Sema hocanın söylediği her kelimeyi not aldım. Yol tarifini yazdığın yaprağı kopararak not defterini sağ tarafta çaresiz bir şekilde bir şeyler bulmaya çalışan kıza doğru uzattım.
"Bakar mısın?" Kız bana dönerken tebessüm etmeye çalıştım.
"Evet?" Titrek bir sesle konuşurken bir yandan da göz yaşlarını siliyordu.
"Al bunu buraya yaz." Sakin bir şekilde not defterini uzatırken teşekkür ederek not defterini ve kalmi aldı.
"İşin bittikten sonra diğerlerine ver. Şuan birbirimize yardım etmeye çalışıyoruz." Kafasını olumlu anlamda sallarken tekrardan yerime geçerken için arkamı döndüm.
Karan bana tuhaf bir şekilde bakarken ona karşılık ben bakışlarımı telaş içinde ne yapacağını düşünen öğrencilerde gezdirdim. Sınıfımda ki çoğu kişilerle iletişim bile kurmadigim için şuan ne derece endişelendiklerini tahmin edemiyordum. Gözlerim Ermina'yı ararken terasın sağ tarafında Yekta ile ayakta durmuş bir şekilde korkuyla etrafina bakıyordu. Yekta elinde tuttuğu şu bardağını Ermina'ya uzatırken Ermina titreyen elleriyle bardağı alarak teşekkür etti. Sudan bir yudum alırken titreyen elleri sayesinde bardak elinden düşerek yerle buluşmuştu, cam bardak parçalara ayrılırken herkesin anlık dikkatini çeken ikili ortamın sessizliğe gömülmesine neden oldu.
"İrem." Gelen çığlık dikkatleri o yöne çekerken birinin bayıldığını fark etmem saniyelerimi almıştı, şuan bende bayılmaya aşırı derecede müsaittim. Çoğu kişi İrem'in etrafında daire oluştururken bir çoğu umursamamıştı bile. Şuan herkes kendi canının derdine düşmüştü bu yüzden kimse pek önemsememişti İrem durumunu.
"Arkadaşlar çekilin kızın başından, temiz oksijene engel oluyorsunuz." Sema hoca İrem'in etrafında duran öğrencileri uzaklaştırırken öğrencileri hemen itaat ederek geri çekilmişti.
On dakikanın sonunda İrem kendine gelirken idrak ettikleri sayesinde ağlama krizine girmişti. Arkadaslari ona teselli verirken ben masanın üzerinde bulunan su bardağını alarak bir yudum içtim. Karan'ın yanında dururken etrafı incelemeye devam ettim.
"İçecek misin?" Karan'ın sorusuyla birlikte su bardağını kast ettiğini anlayınca başımı olumsuz anlamda salladım. Gözlerini kısarken elimde ki su bardağını alarak tek dikişte hepsini içerek cam bardağı yere attı, ikinci bardak faciasını bu kez bilerek bize yaşatan Karan umursamaz bir şekilde ona bakan kişilere bakıyordu.
'Bir felakete kurban gidiyorduk ve bildiğim tek şey hiçbir şeyden emin olmadığımdı.'
Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi aşırı derecede merak ediyorum...😉
Sormak istediğiniz sorular olursa çekinmeden sorun. Elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım. 🤗
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:) özellikle satır arası yorumlarınızı❤
Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın sizi seviyorum ❄ tanelerim.
👉 KARSAZ buradan hesabımı takibe alabilir yapacağım çoğu duyurudan haberdar olabilirsiniz.
Instagram: @karsazx hesabından yazabilirsiniz. Alıntıları Instagram hesabından paylaşıyorum sorularınız varsa sorabilir benimle iletişime geçebilirsiniz.
Bu arada Instagramda: @karsazx hesabını takip etmeyi unutmayın seviliyorsunuz.❤️
🌠 Temas et⛄
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top