40- Ya Yoksa (Deneme)

...... Ardına baktığını hatırlarım. Yavaşça kafasını döndürdüğü anda gözlerinde öfke ve bir de acı olduğu halde öylece kala kalışına hala bir anlam veremiyorum.

Daha dün akşam yolun başında bekliyorken elinde bir sigara ve onun dumanında yükselen bir parça hüznüyle, dalgın dalgın bakıyordu üstüne bastığı kırık kaldırımın taşlarına

........Adını sordu. Boş ver aldığı en kolay cevap oldu. Sonrasını anlatması daha zordu. Yıllarını araladığı gün bu hikâyenin de başlangıcı olacak ve belki de sessizliğini tüm dünya duyacaktı.

.......Soru.

Sevdin mi hiç. Duralatan bir korkuydu. Evet demek neden bu kadar zordu sanki? Tek kelimenin ardında neden bu kadar yük vardı ki?

Sorgulama başladı dedi içinden ve amansızca iç geçirirken, susmakla arası bir şekle bürünüp, usulca ya yoksa dedi. Belki de ilk defa bu kadar basit bir kelime beni bu kadar korkutmuştu. Ne demekti ki şimdi bu?

İşte hayatın en büyük sorgusu. Yalanla gerçek arasına sıkışan ve her anında azaplar içinde çıldırtan şüphe miydi bu? Ya gerçek olmadıysa sevda dediniz mi hiç? Ya aslında hiç yaşamadım gerçek olanı diye geçti mi aklınızdan? Ve hiç sevmeyi becerdiğim anlarda bile sevilmedim galiba dediniz mi? içten içe. Ya aslında sevgi diye bir şey yoksa! Ya sevgi gerçekte varsa bile sizi hiç bulmamışsa! Ya yaşadıkların bir kaç kelimelik bir hikâye bile olmazsa!

.......Gözler buğulu.

Susmayı da öğrendiğini anladığı an ilk ne yaptığını merak etmeye gerek var mı acaba! Şimdi aklınıza gelen ilk sevdanızı düşünün bir. Ve ne kadar ne paylaşılmış. Onları şimdi tekrar yaşama imkânı olsa bu sefer yine aynı şekilde mi yaşarsınız? Ya aynı şekilde yaşanmazsa? Yaşananlar yalan olmaz mı acaba? Sus bir an. Ve dinle kendini. Akıl yürütmeye çalışma

......Cevap:

Her şey güzeldi.

İşte duymayı en çok istediğim ve buna en çok ihtiyacım olan kelimelerdi bu. Beni de bir an da rahatlattı doğrusu. Kendi kendimi haklı çıkardım sanki. Olsun dediniz. Ve bir anda kendinizi benim gibi iyi hissettiniz. Gerçek bu mu bilmek bile istemedim ben. Ben sevdim ve sevildim bir zamanlar demek ne kadar güzelmiş. Şimdi her şeyi geride bırakmak zorunda kalan bu sakalı kirli gibi bende susuyorum. Yine gözleri buğulu. Yine içinde öfke vardı. Belki o hayata o günden beri hep böyle bakardı.

.........Öğüt.

Asla pişman olma. Ki o sevdayı kaybettiğin an olur.

Asla vazgeçme. Ki o kendini kaybettiğin an olur.

Ve asla seni terk edene kızma. Ki sen bunu hak etmesen de bu vardır, kaderdir. Kaderi göze almadan çıkılan yolun sonu kederdir.

Bu son bir cümle oldu dudaklarından dökülen. Ayaklarının kıpırdadığını gördüğümde, gecenin soğuğundan çok yüreğindeki ayazdan şikâyetçi olmalıydı. O' susmayı yeğlerken belki de elinde kalan son şeyi kaybetmek istemiyordu. Ona kalan kederi de onu terk etmeden ve onu bir sonrakine bekletmeden tanıdık olanıyla yoluna devam etmeliydi. Öyle de yaptı.

Sağanak yağmadı

Yanaklar ıslanmadı.

Ben orda hiç olmadım.

Aklından geçeni duydum

Yaşamadım.

Ben daha nereye kadar gider bilmediğim yolumun üstüne çıkan her sevdaya saygı duyacağım. Ve asla ya yoksa dememek için sevdiğimi anında tüm dünyaya haykıracağım. Ki benim şahide ihtiyacım olacak bir gün. Kim ne zaman sorar bilmem ama sorduklarında 'O da ordaydı, bilir, sevdim yeminle dersem'

KIZMAYIN................

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top