GÖZYAŞI
İkinci dünya savaşında 65 Milyonun üzerinde insan yaşamını yitirmişti. Ölenlerin %33 ü asker, %65 i ise sivil Halktı. İkinci Dünya Savaşı ile salgın hastalıklar patlak vermiş, ekonomik krizler ortaya çıkmıştı. Ayrıca ülke sınırlarının yeniden belirlenmesine neden olmuştu. Bu bakımdan insanlık tarihi açısından en büyük felaketlerden ve savaşlardan biri olmuştu. Aradan 75 yıl geçmesine rağmen hala etkileri devam eden bir savaş olup savaşın ağır bilançosu son derece ürkütücüydü.
Peki ya Çanakkale Savaşına de demeli? oda 1.Dünya savaşı, 2 Dünya savaşı gibi milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştu.
Tarih acılarla doluydu.
GÖZYAŞI
ANKARA
"Hayatım neden ağlıyorsun" diye sordu Orhan, eşine sevgiyle sarılarak.
"Ölenlere ağlıyorum Orhan. Biz şimdilik hayatta kalmayı başardık, fakat milyonlarca insan öldü. Bir daha asla geri gelmeyecekler."
Orhan eşinin gözyaşlarını elleriyle kuruladı. Kalbiyle de kurulamak isterdi.
"Seni çok seviyorum döktüğün her gözyaşı benim kalbimdir sevdiğim."
"Sağol Orhan."
"Her zaman yanındayım."
"Bunu biliyorum. İyi ki varsın."
"Sende iyi ki varsın. Eğer sen olmasaydın inan bana yaşayamazdım. Mücadelem senin için, çocuklarımın geleceği için."
"Çocuklarımız her şeyimiz."
"Yunanlı bebeği seviyorum Selma. Lütfen başta ona önyargılı olduğum için beni affet, bağışla. Ben sadece başımıza bir şey gelecek diye endişe ettim."
"Seni affediyorum. Bilerek beni kırmadığını biliyorum. O masum Orhan."
"Elbette öyle. Onu asla suçlamadım suçlamam da. O artık benim de kızım".Bunu duyan Selma'nın acı gözyaşları yerini mutluluğun gözyaşlarına bıraktı.
1918'de Bulgaristan çökmüştü. Mısır bitik durumdaydı. Fransa, İngiltere, Almanya daha çok toprak, yer sömürmek istiyordu. Dört yıl süren 1.Dünya savaşında Osmanlı İmparatorluğunun yanında olan Almanya'nın amaçları çok daha farklıydı. Bu sonradan ortaya çıkmıştı. Rusya sıcak denizlere inme hedefinden asla şaşmadı. Bir yandan Kafkaslarda , diğer yandan da Karadeniz' de arkadan gelecek saldırıya karşı önlem almışlardı. Rusya'nın deniz donanması zayıftı. Türkler her cephede Irak' ta, Suriye' de, Filistin Cephesinde yenilince Almanlar "Biz battık daha fazla veremeyiz ordunuz bitti" dediler. 1940 Harbinde kimse Osmanlıyı Türkler'i yanında istememişti. Çok zor günler yaşanmaya başlamıştı.
"Ağlama anne" dedi Leyla.
"Güzel kızım benim" diyerek kızına sarıldı Selma.
"Lütfen üzülme anne sen üzülünce bende çok üzülüyorum, bunu biliyorsun."
"Tamam kızım."
"Karnım acıktı" diyerek araya girdi, Ahmet.
"Hemen hazırlıyorum" diyerek gözden kayboldu Selma. Bu esnada Melek ağlamaya başlamıştı.
"Anne bebek ağlıyor."
"Hay Allah."
"Anne sen yemeği hazırlamaya devam et onu ben sallıyorum ilgileniyorum" dedi Leyla.
"Sağol kızım."
"Biraz da ben sallayayım" dedi Ahmet.
"Sen ne anlarsın ki?."
"Niyeymiş o?."
"Sen onu sevmedin Ahmet".
"Hayır sevdim düşmanın bebeği diye, gavur diye, Yunanlı diye sevmeyecek halim yok herhalde."
"Böyle derken bile ayrımcılık ediyorsun."
"Bana bak ayrımcılık, veya ırkçılık değil bu. Bebeğin Yunanlı olduğunu söylüyorum. Türk değil tamam mı?Arap yahut Fransız'da olabilirdi, ne olmuş yani? ne var bunda?."
"Hişt çocuklar çok ayıp tartışmayın."
"Anne o başlattı ben Yunan'lı bebeği sevdim tamam mı? abisiyim artık onun."
"Kızım Buket üzme abini."
"Peki abi öyle olsun umarım söylediğinde ciddisindir onu sevmediğini düşündüm bir an için anne kusura bakma."
"Baksana şuna sevilmeyecek gibi mi?" diyerek Yunanlı bebeği kucağına aldı Orhan. Bunu gören Selma'nın bir anda yemek hazırlarken gözlerinin içi güldü. O anda çok mutlu hissetmişti.
"Abinden özür dile Buket." dedi Orhan.
"Özür dilerim abi."
"Affettim sıkıntı yok " dedi Ahmet.
"Ahmet artık Yunanlı demek yok tamam mı? o bizden biri Türk tıpkı adı gibi bir Melek o tamam mı? o bizim kızımız sizinde kardeşiniz."
"Haklısın baba o bir Türk kızı o bizim Meleğimiz" diyerek karşılık verdi Ahmet'de. Bunu duyan Orhan güzel çok güzel pişt, pişt diyerek kucağında kızını sallamayı sürdürdü.
KIZIM NEREDE?
ATİNA
Gözyaşları içinde yatıyordu kadın. Tavanı izliyordu umutsuzca. Günlerdir bir şey yemiyordu. İntihar etmek istiyordu. Yaşayacak gücü, umudu kalmamıştı.
O yaşayan bir ölüydü artık.
"Yeter artık. Toparla kendini. Yemek ye. Sen ölürsen ben tek başıma kalacağım lanet olsun" diyerek eliyle masayı yumrukladı Abderus. Yunanlı adam çok üzgündü.
"Kızımız bebeğimiz öldü biz öldük."
"Ya sen Lena sen ölürsen ben ne yapacağım?."
"Elimde değil" diyerek her zamanki gibi gözyaşlarına boğuldu kadın.
"Bana bak lütfen beni terk etme lütfen ye."
"Deneyeceğim" dedi kadın.
"Lütfen sevdiğim."
"Onu kurtaramadım. O kollarımdaydı. Sonra her yerden silah sesleri gelmeye başladı. yaralanınca bayılmışım. kollarımdaydı Abderus anlıyor musun? sonra gözlerimi açtığımda yoktu artık yanımda değildi". diyerek ağlayarak konuştu kadın.
"Ağır yaralıydın. Ölmek üzereydin. Acıdan dolayı bayılmış olmalısın. Kızımızı ise düşmanlar yanından alıp öldürmüşlerdir. Senin o esnada savaş anında yapabileceğin hiç bir şey yoktu. Anlıyor musun? artık daha fazla kendini suçlama. Lütfen benim için yaşa. Yaşamayı dene. Lütfen bir şeyler ye. Resmen kendine ölüm orucu uyguluyor, günden güne gözlerimin önünde eriyip gidiyorsun. Kızımız öldü evet, ama, senin de ölmeni, seni kaybetmek istemiyorum. İleride savaş bitsin bir çocuk daha yapmayı deneriz. Ölen kızımızı ise onu asla unutmayacağız sevgilim. O zaten yaşıyor burada kalbimizde" diyerek eliyle kalbini işaret etti Kocası. Yunanlı kadın kocasına sevgiyle sarıldı.
"Tamam yaşamayı deneyeceğim."
"İşte bu" dedi adam. İki Yunanlı evli genç ağlayarak birbirlerine sarıldılar. Acıları büyüktü. Türkiye'deyken bebekleri ölmüştü.
Oysa bebeklerinin hayatta olduğunu bilmiyorlardı. Bebeklerinin yeni bir ailesi vardı artık.
Oda Selma'nın yanıydı.
Mucize bebek hayattaydı.
Ve onun yeni ismi artık Melek idi. Atina 'da zorlu günler devam etmekteydi.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top