Son.3 ☸ Elçi
Düşündüm, dedim acaba nasıl daha karıştırabilirim olayları falan. Ve buldum. *güler*
5 kitabı bile geçer mi ki bu seri be. 6 falan mı olsa ki...
Tekrar ekleyeyim Yeni Dünya serisini genel olarak Dolunay anlatıyor. Yani onun kafası karışık olduğu için sizin de kafanız karışıyor. Benim de karışıyor, onun da karışıyor. Çünkü olaylar böyle gerekiyor...
☸ Karneol Şehri, Merkez Binası☸
Karneol şehri liderleri Elijah'ın ölümüyle sarsılmıştı. Şimdi ne yapacaklardı? Hissizlere ne olacaktı?
Lucius'un aklından bunlar geçiyordu. Elijah liderliği ona devretmişti. Kalsedon'a gitmeden önce ona söylediklerini hatırladı.
"Karneol'u diğer Hissiz bölgelerinden ayır." demişti. "Ne Garnet ne de Aventurin bize bağlı olmasınlar. Ben yapamadım fakat bunu sen yapabilirsin. Kyle ya da Meredith'in bize suç atmalarını engelle. Karneol'u koru, Lucius. Sadece sana güveniyorum. Ve bir şey daha, Dünyalılarla konuş. Laurel bize inanmayacaktır. Akılları Kuzeyde olacak. Sardoniks'ten yardım iste. Sana inanabilecek tek bir kişi var."
Lucius, o kişinin adını biliyordu. Elijah'ın haklı olduğunu biliyordu. Dünyalıların gücüne inanabilecek bir tek kişi vardı. O kişi aylar önce de Elijah'ın Dünya'ya geri dönmesine ve oradakilerle konuşup bilgi almasına yardım etmişti.
Dolunay Ateş.
Lucius, onu Karneol'a getirmenin bir yolunu bulmalıydı. Bunun için de tek bir yol vardı.
☸
"Sana inanmayacaklardır, Lucius. Elijah bile bizi dinlemedi. Fark ettiğinde her şey için çok geçti. Carlos-"
"Hayır, Riley. İnanacak birini tanıyorum." dedi Lucius, karşısındaki holograma. Riley Kurtarıcıların yani Dünya'daki dostlarının lideriydi.
"Hissizlere güvenleri kalmadı, Lucius." dedi Riley hologramdaki yansımasıyla. Eski arkadaşıyla konuşuyordu ve onu suçluyordu. "Ve haklı nedenleri de var."
"Sardoniks'i ele geçiremediğimizde bunu fark ettik. Karneol bize yeterdi." dedi hem onu hem de kendisini ikna etmeye çalışarak. "Fakat Kyle ve Meredith bizim yanımızda olmadı. Ve onların Labradorit ve Selestit'e saldırıları bize patladı!"
Riley başını evet anlamında salladı. Haklı olduğunu biliyordu.
"Haklısın, Riley. Beni dinlemeyecektir. Fakat bu görevi yapabilecek tek kişi de o. Şüphe çekmeyecektir. Dünya'da da aynıydı hatırlasana. Laurel'in üzerinde en çok durduğu kişilerden biriydi."
"Dolunay Ateş." dedi Riley kısık bir sesle. "Gece'den yardım isteyemem. Eski arkadaşını tehlikeye atmak istemez."
"Bu sır olarak kalmalı, Riley." dedi Lucius. Elijah ile aylardır bu planı düşünüyorlardı. "Şifacı'yla da konuşacağım. Kimse bilmeyecek."
"Ondan nasıl olur da bu kadar eminsin?" diye sordu Riley hayranlıkla karışık şaşkınlıkla. Öldürmeye çalıştıkları, şehrini yıktıkları kızın onlara yardım etmesine imkan vermiyordu.
"Az önce de söyledim." dedi Lucius derin bir nefes alarak. "Şifacı'yı kaç yıldır araştırdığıma dair haberin var mı senin? Kızın düşünce tarzını bile biliyorum. Laurel bu görevi özellikle bize devretmişti. Ne olursa olsun Gece'nin onu ikna etmesini sağlamalısın."
Riley hala kararlı görünmüyordu. "Gece'yi ikna ederim orası sorun değil. Asıl sorun Dimitri."
Lucius da bunu düşünüyordu. Şifacı kabul etse bile bunu Dimitri kabul etmeyecekti. Haklıydı da. Yerinde kim olsa kabul etmezdi. Üstüne üstlük söz konusu Dimitri Caine için Dolunay Ateş'ti. "Bir yolunu bulacağım." dedi sesli düşünerek. "Şifacı'ya her şeyi söylemeyiz olur biter."
"Anlamayacağını mı sanıyorsun? Gümüş Gölge olduğunu biliyorsun değil mi?"
"İşte onun için kızı buraya getirmeliyim." dedi Lucius kararlı bir ses ile. "Bunu reddedeceğini de sanmıyorum. Hele de söz konusu Dünya'daki ailesiyse... Bu işi olmuş bil, Riley. Kurtarıcılar rahata kavuşacak. Carlos artık size eziyet edemeyecek."
Riley başını salladı, en sonunda ikna olmuştu. "Gece'yle konuşacağım. Haklısın, biri bunu yapmak zorunda. Ve o biri de Şifacı. Bu görevi ondan başka kimse yapamaz."
☸ Elçi ☸
"Sır istemiyorum." dedim karşımda oturan Laurel ve Corrin'e bakarak. "Yeni Dünya gezegeni ile ilgili tüm bildiklerinizi anlatın."
Corrin, Laurel'e baktı. Laurel yanıt vermedi ve ardından Corrin konuşmaya başladı. "Her şeyden önce buranın Dünya'dan çok daha farklı olduğunu bilmen gerekiyor. Enerjisi sizin hislerinizi tetikliyor ve bu da sizin güçlerinizi kullanmanızda yardımcı oluyor."
"Peki ya siz?" diye sordum. "Güçlerinizi Dünya'dayken de kullanabiliyordunuz?"
"Evet." dedi Laurel. "İnsanla sonradan kendi kendine eklenen genler bulaşıcı hastalıkmış gibi yayılıyor. Eğer Dünya'da kalsaydık çok daha fazla kişinin Dünya'dan uzaklaşması gerekecekti."
"Ne biz Dünya'da ne onlar burada yaşayabilirler artık." dedi Corrin onaylayarak.
Daha soracak sorularım vardı. Kapının çalınması ile hepimizin dikkati dağıldı. Gelen muhafız hızla Laurel'in yanına gelerek ona fısıltıyla bir şeyler anlattı. Laurel'in yüzü duyduğu her kelimeyle birlikte değişiyordu. "Neden o?" diye sordu muhafıza.
Muhafız omuzlarını silkti. "Riley sadece bunları iletmemi söyledi." Ardından hızla oradan ayrıldı. Hepimiz Laurel'e bakıyorduk o ise bana bana bakıyordu.
"Dünya'dan mesaj göndermişler. Dolunay için."
☸
Geri döndüğümde yüz ifadem öyle bir haldeydi ki tüm herkes sürekli olarak bana endişeli bakışlar atıyordu. Hiçbirine yanıt vermedim.
Yerime geçtiğim gibi Corrin'e baktım. "Bize söyleyeceklerin varmış."
"Evet." dedi şaşkın bir şekilde. Bunu nereden bildiğimi merak ediyor olmalıydı. "Aklımda bir fikir var."
"Seni dinliyorum, Jared." dedi Laurel.
Corrin projesini anlatmaya başladı. "Bu benden çok seninle ilgili aslında, Laurel. Yeni Dünya'nın tüm şehirleri hakkında bilgi edinmek istiyorsun, tıpkı benim gibi. Sadece Kuvars Kıt'asında olanlar da değil. Oniks, Beril ve hatta Garnet. Ametist hükümetini temsilen her şehre bir elçi göndermeyi düşünüyorum. Yeni Dünya'yı birleştirmemiz gerekiyor."
Herkes onaylamış görünüyordu. Ben hariç. Kalbim az önce duyduklarımla birlikte sanki göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atıyordu. Ne onlar bana her şeyi söylemek istemiş ne de ben onlara her şeyi sormuştum. Öğrenmek istememiştim. Güvenlerini boşa çıkarmak da istememiştim.
Dehşet. Belki de bu kelime anca hislerimi tarif edebilirdi.
Laurel başını salladı. Bunu önceden biliyor gibi görünüyordu. Büyük ihtimal biliyordu da zaten.
"Ve bunun için de bize ihtiyacınız olacak." dedim duygusuz bir sesle.
"Düşmanınız olduğumuzu unutuyorsunuz sanırım?" dedi Dimitri gülerek.
"Size kendinizi kanıtlamanız için öneri veriyorum." dedi Laurel.
"Buna ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum." dedi Dimitri. Göz ucuyla ona baktım. Onu ne kadar süre göremeyecektim?
"Kabul ediyorum." dedim sanki zorla demiyormuşum gibi. Birkaç kişi bana delirmişim gibi baktı. "Nereye gideceğim?" Aslında nereye gideceğimi gayet iyi biliyordum.
"Buna siz karar vereceksiniz." dedi Laurel. "Fakat her ihtimale karşı birinizin Sardoniks'te kalmasını öneriyorum."
"Dimitri kalacak." dedim onun adına da konuşacak. İtiraz etmesine izin vermedim. "İki gün içinde yola çıkacağım."
Laurel bile şaşırmıştı.
"Yalnız baştan uyarayım diplomaside hiç de iyi değilim." dedim hiç kimsenin gözlerine bakamayarak. "Gideceğim yeri biliyorum."
Seçmemiştim.
Biliyordum.
Bana oraya gitme görevi vermişlerdi. Bir amaç uğuruna.
"Nereye gideceksin?" diye sordu Laurel, sanki bilmiyormuş gibi. Belki de emin olmak istiyordu.
Gözlerimi kapadım. "Turmalin." dedim kısık bir sesle. "Turmalin'e gideceğim."
Düzenlenme Tarihi: 11.01.2016
Veee... Bitti.
Evet, cidden bitti. Sadece küçük bir ek bölüme benzer bir son olacak.
Bu arada Ametist 278, Kalsedon 72, Sardoniks 30bin.
12.01.2016
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top