7 ☸ Alev

☸ Alev ☸

Kendime geldiğimde nefes almakta zorlanıyordum, artık Gümüş Gölge değildim fakat neler olduğunu da hatırlamıyordum.

En son odama dönmeyi düşünüyordum, dönmemiştim. Fakat uyandığımda oradaydım. Neler olmuştu?

Zihnime aynı anda giren bütün bu düşünceler bütün uykumu benden çekip almıştı. Odadaki pencereden dışarı baktığımda havanın hala karanlık olduğunu gördüm. Sessizce ayağa kalktım. Odanın kapısına doğru ilerlerken dikkatimi çekecek bir şey arıyordum fakat hiçbir iz bulamamıştım. Ne yaptığımın bilinmesini istemiyordum. Ne yaptığımı kendimin bile bilmesini istemiyordum.

Korkuyordum. Hem de daha önce hiçbir şeyden olmadığı kadar kendimden korkuyordum.

Nereye gideceğime karar vermeme gerek yoktu bile. Ayaklarım beni Dimitri'nin yanına yönlendirmişti. Odasının kapısını açtığım anda uyanmıştı. Ben daha adım atamadan yanıma gelmişti bile.

"Luna?" diye sordu gözlerime bakarak. Gözlerinin yeşili pencereden giren yıldızların ışığından parıldıyordu. Hiçbir gümüş parıltı yoktu yeşil gözlerinde.

Yanıt vermem bir dakikayı geçti. Konuşacak cesareti bir türlü bulamamıştım. En sonunda konuşmaya başladığımda ise sesim korku doluydu. "Neler olduğunu bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Meredith, o-"

"Meredith mi?" Dimitri hiçbir şey anlamamış gibi görünüyordu. "Neler oluyor?"

"Dedim ya bilmiyorum." dedim çıldırmış gibi, büyük ihtimal öyleydim de. Birisine neler olduğunu anlatmam gerekiyordu ve o kişi kesinlikle Dimitri'ydi.

Derin bir nefes alıp pencerenin yanına doğru ilerlemeye başladım.

"Delirdiğimi düşünüyorsun, değil mi?" diye sordum kendimi tutamayarak. Hala gözlerimi Sardoniks'in manzarasından ayırmamıştım.

"Hayır." dedi keskin bir sesle.

"Ben senin yerinde olsam öyle düşünürdüm." diye itiraf ettim. Ben bile delirdiğimi düşünüyordum.

"Ama değilsin."

"Gerçek beni gördüğünde böyle söylemeyeceksin ama." dedim gözlerimi Sardoniks şehrinden Dimitri'ye çevirerek.

"Gerçek seni tanıyorum, Luna." dedi boşta duran elimi tutmaya çalışarak.

Elimi geri çektim. "Tanıdığını sanıyorsun-"

"Bana neler olduğunu anlat." dedi soru sormayan bir ses tonuyla. "Ve bırak da buna ben karar vereyim."

Gözlerimin dolmasını engellemeye çalışarak konuşmaya başladım. "Gümüş Gölge olunca ne yaptığımı hatırlamıyorum."

"Fakat bize-"

Sözünü kestim. "Size hatırladığımı söylemiştim değil mi Ametist'teyken? Hayır hatırlamıyordum, Dimitri. Meredith oradaydı. Bana bir şeyler diyordu. Fakat..." Zorlukla devam ettim. "Ne dediğini hatırlamıyorum. Meredith'e ne olduğunu bile hatırlamıyorum. Belki de onu öldürmüş bile-"

Dimitri tekrar sözümü kesti. "Seni tanıyorum, Luna." Sesi az önceki kadar kendinden emin değildi. "O sen değildin."

"Evet, bendim. Benim." dedim dediklerimin gerçek olmamasını umarak. "Gölge benim gölgem. Benim sayemde-"

Dimitri'nin yüz ifadesinin değişmesiyle sözüm yarım kalmıştı. "Benim yüzümden Gümüş oldun, Luna."

Yalan söylemeyecektim. "O zamanlar daha çocuktum."

"Bu benim yüzümden Gümüş olduğun gerçeğini değiştirmez. Gümüş olmasaydın Ametist'e gelmezdin, Gölge de olmazdın."

"Seninle de tanışamazdım." dedim ve devam ettim. "Ve biliyor musun? Bu her şeye değerdi."

Dimitri şaşırmış görünüyordu. Birkaç dakika sessizliğin ardından konuşmaya başladı. Fakat dedikleri keşke o güzel sessizlik devam etseydi dedirtecek türdendi. "Ne kadar zamandan beri Gümüş Gölge oluyorsun?"

"İki haftadır." dedim.

"Platin'e gittiğimden beri." diyerek cümlemi tamamladı. Yanıt olarak sadece başımı salladım. "Luna, ben gerçekten... çok üzgünüm." dedi gözlerini kaçırarak. "Asla Ametist'i terk etmemeliydim."

"Senin suçun değildi." Konuşmamız tam tersine dönmüştü.

"Sadece o değil, Luna. Ben-" Sözü büyük bir gürültüyle yarım kaldı. Ardından gelen sarsıntı ise dehşet vericiydi. Koşarak dışarı çıktık. Isabel ve Augustus da bizimle aynı katta oldukları için hemen o anda dışarı çıkmışlardı.

Hepimizin yüzünde aynı ifade vardı. Ardından gelen bir sarsıntı daha bizi harekete geçirmişti. Asansörün tehlikeli olabileceğini düşündüğümüz için merdivenlerden aşağıya hızla indik. Merkez'in orta katlarından birine geldiğimizde Merkez'i karşıdaki gökdelenlerden birine bağlayan köprülerden birinin patlayıp yıkıldığını gördüm. Ardından gelen bir patlama da Merkez'in batısındaki köprülerden birini daha yok etti.

Nova Alys hızla bize doğru koşuyordu. "Aşağı!" diye bağırmasıyla hepimiz daha aşağıya indik.

Sardoniks için bodrum katı denebilecek kattaydık artık. Nova Alys bizi kontrol odası dedikleri yere götürdü.

Kapıdaki muhafızlardan biri bizimle konuşmaya başladı. "Merkez'in yanına hiç kimse yaklaşamaz, bunu içeriden birisi yapmış olmalı."

Biz daha ona yanıt veremeden odanın kapısı açıldı. İçeriden kim olduğunu bilmediğim mavi saçları olan benim yaşlarımda bir çocuk çıktı.

"Kamera kayıtlarını buldum." dedi fakat ses tonunda anlayamadığım bir şeyler vardı.

"Kim yaptı bunu?" diye sordu Nova hızla ona dönerek.

Mavi saçlı çocuk yüzünü bana çevirmeden önce kimin yaptığını anlamıştım zaten. "Kayıtlarda bombaları koyanın sen olduğunu gördüm." dedi başka hiçbir şey demesine gerek yoktu.

Etrafta o çocuk, muhafız, Nova, Dimitri, Augustus ve Isabel'den başka hiç kimse yoktu.

Tek kelime etmedim. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Daha önce hiç korkmadığım kadar korkuyordum. Kollarımı bedenime sardım.

Ardından duyduğum ses beni kendime getirmişti. Sağ tarafıma baktığımda Dimitri'nin gözlerinin tamamen gümüş rengine döndüğünü gördüm. Bunu fark eden herkesin dikkati benden ona çevrildi.

Dimitri'nin gücü... o anda orada bulunan herkesin gücünün toplamından daha tehlikeliydi.

Sözü sadece muhafız, Nova Alys ve kayıtları inceleyen mavi saçlı çocuğa değildi fakat sözlerini onlara bakarak söylemişti.

"Eğer bundan birine söz edecek olursanız." Gözlerinin yeşil rengi tamamen ortadan yok olmuştu. Gümüş rengindeki gözleri o sırada daha da koyulaşmaya başlamıştı. Cümlesinin devamını getirmesine gerek yoktu.

Nova, muhafız ve çocuk adeta taş kesilmişlerdi. Kanları tutulmuştu.

Ben ise... sanırım daha önce hiç olmadığım kadar berbat hissediyordum kendimi.

Gücümü kontrol edememem Sardonikslilerin canına mal olabilirdi


Düzenlenme Tarihi: 07.12.2016

Seviyorum ben bu çocuğu var ya :') Dimitri <3

Her neyse daha uzun yazmayı planlıyordum. Fakat fark ettiğiniz gibi geçiş bölümü oldu bu.

Sizce Dolunay'a neler oluyor?

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum :)

-Yarınki sınava hiç çalışmadım. Ayrıca kısa da olsa bu bölümü yazmak için bayağı uğraştım :)

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top