16 ☸ Lider

☸ Lider ☸

Laurel o akşama kadar beni rahat bırakmıştı. Kabul etmek istemese de güçlerimden korkuyordu. Tüm Yeni Dünya şehirlerinin (Karneol ve Aventurin hariç) Kurucuları o akşamki toplantıya gelecekti. Laurel bu konuda bir önceki toplantıda olduğundan daha çok uğraşıyordu. 

Elbette ki beni uyarmadan edememişti ve saçma bir elbise giydirmekten. 

O gece oraya sırf Ametist'e bağlı olan şehirler değil bağlı olmayanlar da gelecekti. Ayrıca Kalsedon'daki arkadaşlarımızı da görebilecektik. 

"Sakın." dedim, Dimitri kapıyı açtığında. "Tek kelime etme."

"İstemezsen etmem." dedi gülümseyerek.

"Gülme de." dedim odadan çıkıp, kapıyı kapatırken. Dimitri'nin Merkez'deki odasının salonuna doğru ilerlerken yine de güldüğünü duyabiliyordum. 

"Luna..." dedi endişeyle. Anında ben de endişelenmiştim. 

"Evet?" dedim korkumu sesime yansıtmamaya çalışarak. Durup ona baktım. Bir şeyler söyleyecekti.

Son anda vazgeçti. "Yok bir şey." dedi ve ardından koltuklardan birine geçti. 

"Sardoniks hakkında düşünüyorsun değil mi?" diye sordum aramızdaki sessizliği bozarak. O an ne için oraya geldiğimi bile unutmuştum. Bir şey soracaktım ama ne? 

Yanıt olarak sadece başını salladı. Kuzey Kulesi'nde bir şeyler oluyor olmalıydı.

Dimitri'nin gözleri endişeyle duvardaki saate baktı. Toplantının başlamasına henüz on dakika vardı. Gümüş Gölge olmak her an onun için de benim için de zorlaşıyordu, bunu hissedebiliyordum. 

Hissettiği her duyguyu hissetmek bazen kötü olsa da ilişkimizi seviyordum. Daha birkaç gün önce bir daha hiç konuşmayacakmış gibiysek de şimdi ne için o duruma düştüğümüzü bile hatırlamıyorduk. 

Sanırım...

Her saniyesine değerdi. 

"Dimitri?" dedim dikkatini bana vermesini sağlayarak. "Kuzey Kulesi'nde ne oldu?"

"Beş dakikamız var." dedi gözlerini saatten ayırmayarak. İşte bu korkutucuydu. O beş dakikanın bu kadar hızlı geçmeyeceğini biliyordum. 

Endişeyle bana baktı. "Güçlerimiz yer değiştirdi." 

"Anlamıyorum." dedim ona bakarak. "Fakat Laurel-"

"Laurel, Gümüş Gölge olmak hakkında ne biliyor ki?" diye sordu sözümü keserek. 

"Hiçbir şey." dedim ona hak vererek. 

Dimitri konuşmaya başlamadan önce ayağa kalktı. Birkaç dakika içinde Merkez'in en üst katında olmamız gerekiyordu. Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerlerken günlerdir ondan beklediğim şeyi söyledi. "Biliyorsun değil mi? Eğer tüm gezegen için bile olsa kendine bir şey yaparsan, seni asla affetmem."

Yanıt vermedim fakat yüz ifademi saklamaya çalışmam çok şeyi anlatıyordu. Kelimelerin bile anlatamayacağı şeyleri. 

Ben olsam ben de öyle derdim.

  ☸  

Toplantıda mı yoksa baloda mı ya da savaş hazırlıkları yapan bir grup insanın içinde mi olduğumu anlayamamıştım.

Herkesin kıyafetinden hangi şehirden geldikleri anlaşılıyordu.

Laurel her zaman olduğu gibi mor giyinmişti. Ametist taşının renginin tonlarındaki uzun elbisesi göz alıcıydı ve boynundaki ametist kolye dahil her şeyi uyum içindeydi. Bu sefer mor rengi pelerinini de takmıştı.

Jared McCorrin, safir mavisi bir takım elbise giyiyordu. Onun yanında Joseph de tıpkı onunkine benzer bir takım elbise giymişti ve Darya kalsedon ve safir taşlarının renginde ve o taşlarla süslenmiş bir elbise giyiyordu. 

Geçen gördüğüm Selestit'in kurucularından sadece kadın gelmişti bu sefer. Yüz ifadesi berbattı, Selestit'te bir şeyler oluyordu.

Birkaç hafta önce öğrendiğim Garnet şehrinin kurucusu olan adam, şehrinin koyu kırmızı renginde bir takım elbise giyiyordu. Hafif kızıla dönmüş gözlerinden anladığım kadarıyla bir Karneolluydu. Üzerine giydiği kan kırmızı pelerin bahse girerim kendini değil bizi korumak içindi ve bakışları dehşet vericiydi.

Jade'in lideri kadın, yeşim taşının renginde bir elbise giyiyordu ve bir Gümüş'tü. Ametist'in bulunduğu kıtanın en üzerindeki şehirdi Yeşim yani Jade. Yanında kızı olduğunu tahmin ettiğim on dört-on beş yaşlarında bir kız vardı. O da besbelli bir Gümüş'tü.

Labradorit'in lideri genç bir adamdı, benden büyüktü belki de Dimitri'nin yaşlarındaydı. Bir Melez'di. Yani Safir'e dönmek üzere olan bir Ametistliydi. Nedense gözleri bendeydi. 

Obsidyen'in lideri benden çok da büyük olmayan bir kızdı. Siyahlar içindeydi. Oniks'in lideri olan ondan biraz daha büyük bir kızla ve yardımcısı olduğunu tahmin ettiğim bir adamla beraber kenarda duruyorlardı. 

Bense, Laurel'in ısrarları üzerine sardoniksi temsilen altın ve kızıl renklerinde bir elbise giyiyordum. Dimitri'nin gücüne sahiptim, bu yüzden aylar önce benim olan ve en sonunda takmayı akıl edebildiğim beyaz pelerini giymiştim. Ne kadar işe yarayacağını merak ediyordum. 

Dimitri, gri ve siyah giyinmişti. Kurallar umurunda değil gibi görünüyordu. Normalde bu kadar koyu giyinmezdi oysaki.

İkimizin de tek yaptığı şey kenarda durup etraftaki kişileri incelemekti. Arkadan gelen sözsüz ve kısık bir müziğin eşliğinde Laurel'in konuşmasını bekliyor ve Dimitri'ye bakmamaya çalışıyordum.

"Madem benden nefret ediyorsun o halde neden hala yanımdasın?" diye sordum etraftaki yüzleri incelerken.

"Senden nefret etmiyorum." Yalan söylediğini biliyordum.

Aşk ve nefret ha? En sevdiğim ve en sevmediğim.

Söyleyeceğim şeyleri toparlamaya çalışırken yanımıza doğru gelen Joseph ve Darya dikkatimi dağıtmıştı. Söyleyeceklerimi o an, o saniye unutmuştum.

"Uzun zaman oldu." dedi Darya gülümseyip bana sarılarak. "Corrin sizden çok..."

"Ne çok?" diye sordu Dimitri. Darya'nın gülümsemesi anında soldu.

"Yok bir şey, sadece..." Darya'nın kelimeleri yarıda kesiliyordu. Gözleri ise çoktan safir rengine dönmüştü. "Gelen var." dedi bize doğru gelen kişiyi işaret ederek.

"Karneollu." dedi Dimitri fısıldarcasına. 

"Kapa çeneni." dedim dudaklarımın arasından. Ona bakmadan önce son bir şey daha söyledim. "Hepsi kötü değildir değil mi?"

"Son kez biz Hissiz'e güvendiğinde neler olduğunu çok iyi biliyorsun, Luna." dedi gözlerini dikkatlice yanımıza doğru gelen kırmızı pelerinli adama dikerken.

Bizden ne istiyordu?

"Onlardan uzak dur!" Yüksek bir kadın sesi adamı durdurdu. "Selestit'e yaptıklarını Sardoniks'e de yapamayacaksın." Beyaz elbiseli kadın benim yanıma doğru gelmişti. 

"Sakin ol, Açelya." dedim Türkçe. Kadın da benim gibi Türk'tü.

"Asla bir Karneollu'ya güvenmemeliydik, Dolunay." dedi, etrafımızdakiler ne dediğini anlayamıyorlardı. "Garnet'ten biri, bir Hissiz, kocamı öldürdü."

Ağzım açık kalmıştı. O halde burada ne işi vardı? Laurel yine neyin peşindeydi? 

"Demek Altın Kraliçe'yi tanıyorsun. Onu Dünya'ya gönderen de sendin, değil mi Şifacı?" Adamın sesi zehir gibiydi. Onunla aramda rahat beş adım vardı fakat adamdan yayılan enerjiyi hissedebiliyordum. Anında güçsüzleşmiştim bile.

"Kesin şunu." Labradorit'in lideri olan adamdı bunu diyen, ne ara yanımıza geldiğini anlayamamıştım. "Laurel Ametist'in konuşması birazdan başlayacak."

Hepimiz dikkatimizi salonun sonundaki platforma verdik. Anlaşılan o ki tüm kurucular ve liderler gelmişlerdi.

Laurel Yeni Dünya'nın insanlarını selamlarken yanımızdakiler ona doğru ilerlemeye başlamışdı. En geride ben ve Dimitri kalmıştık.

O kadının konuşmasını duymayı ikimiz de istemiyorduk.

"Özür dilerim." dedim Türkçe.

"Luna." Ses tonu en az benimki kadar hüzünlüydü.

"Lütfen sadece, sorma." dedim hızlı adımlarla ondan uzaklaşıp Laurel'in konuşacağı yere doğru ilerleyerek. Birkaç adım sonra yanımda olduğunu hissetmiştim.

Laurel'in sözlerinin yarısını gerek düşüncelerim gerekse hislerim yüzünden duyamamıştım. Arada Laurel'in yanında birkaç kişi daha çıkıyor ve o şehirdeki sorunları söylüyordu.

"Selestit'in kurucularından birinin ölmesi, Labradorit'in kurucusunun istifa etmesi ve diğer şehirlerde yaşanan sorunları biliyorum. Elimden geleni yapacağım... Fakat sevgili Kurucular ve Liderler... Dünya'yla Karneol'dan sonra ilgileneceğiz..."

"Luna?" Dimitri'nin beni sarsmasıyla kendime gelmiştim. "Dakikalardır gözlerini aynı noktadan ayırmadın. Beni duyuyor musun?"

"Neler oluyor?" dedim gözlerimi kırpıştırarak önümdeki kalabalık gitmişti, Laurel'in konuşması bitmişti ve ben bunların hepsini yeni fark etmiştim.

Herkes birkaç kişilik gruplar halinde konuşuyordu. Dikkatimi yeniden Dimitri'ye yönelttim.

"Ben..." Ondan birkaç adım daha uzağa giderek neler olduğunu anlamaya çalıştım. Başım dönmeye başlamıştı.

Merkez'in terasına doğru ilerlemeye başlarken Dimitri'nin beni takip etmiyor olmasını umdum. Başımın dönmesi her saniye daha da artıyordu.

Cam kapıyı açarken her taraf değişmeye başladı. Nerede olduğumu bilmiyordum. Daha önce hiç görmediğim bir şehirdeydim.

Aventurin'deydim. 

Düzenlenme Tarihi: 15.12.2016


Ametist bilim kurgu 1

Sardoniks 19

Kalsedon da geçen 12.

Not: Balıkesir Üniversitesi, Tarih bölümünü kazandım *-*

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top