12 ☸ Dünya ☸
☸ Dünya ☸
Aradan geçen zamanı kestiremiyordum. Dünya'daki ve buradaki zamanın farkını çoktan unutmuştum. Merkez'e döneceğimiz gün Kuzey Kulesi'ne bir haber geldi.
Dünya'dan.
Her şehrin Merkez'inde ve bu durumda Sardoniks'in kulelerinde de en güçlü iletişim cihazlarının bulunduğu bir oda vardı. Benim hologram yansıtıcım onlardan biri sayılırdı fakat yeterince güçlü değildi ve Dünya'daki Kurtarıcılarla olan bağlantıları da sınırlıydı. Kuzey Kulesi'nin bağlantısı ise güçlüydü. Mesaj gönderenin Kurtarıcıların başkanı Riley değil de benim Dünya'dan arkadaşım Gece olduğunu anladığım zaman koşarak o odaya gittim.
Odaya girdiğim anda gri-beyaz teknolojik cihazlarla dolu odanın en ucundan onun gözlerini gördüm. Hızlı adımlarla odanın karşısındaki masaya doğru ilerledim. Masanın önündeki sandalyeye oturamayacak kadar heyecanlıydım. Neredeyse elim kadar olan yansıtıcıların aksine bu hologram yansıtıcısı bütün masanın yüzeyini kaplayacak kadar genişti. Masanın metaline gömülmüş daire şeklindeki alanın kenarındaki yansıtıcıların ışıkları titreşiyordu.
Gece Dünya'daki en yakın arkadaşım değildi. Dünya'da çok fazla arkadaşımın olduğu söylenemezdi. Gece çoğu direnişe birlikte katıldığım biriydi.
Hologram diğerlerinin aksine renkliydi. Gece'nin yansıması neredeyse normal boyutundaydı. Fakat ondaki değişim, dehşet vericiydi. Bizim için aylar, onlar için yıllardı.
Gece şu an yirmili yaşların sonunda ya da otuzlu yaşlarının başında olmalıydı. Yüzü onu son gördüğüm halinden çok daha tecrübeli ve yaşlıydı.
En çok da gözleri...
Beni gördüğü anda parıldamaya başlayan ve giderek koyulaşan safir mavisi gözleri...
Birkaç saniye sessizlikten sonra ilk konuşmaya başlayan o oldu. Ses tonunun bile değiştiğini fark ettim. Sesine karışan onlarca duygu vardı. "Riley, beni Kurtarıcıların Başkan Yardımcısı yaptı." dedi gülümsemeye çalışarak fakat gülümseyememişti.
"Laurel de beni Sardoniks'in Koruyucusu yaptı." dedim.
Ardından yine sessizlik. Ne için bir mesaj gönderdiğini sormadım. Tahminlerimin hiçbiri iyi değildi. "Gece... ailem... onlar nasıllar?" diye sordum neredeyse fısıltıyla.
"Ben..." Bir şey diyecekken hemen ardından toparlandı. Yalan söylediğini anlayabiliyordum. "Bildiğim kadarıyla iyiler, Dolunay."
"Aylardır hatta yıllardır Carlos'un elindeler." dedim, yanıt olarak başını salladı. Hemen ardından zihnime hücum eden bir düşünce beni konuşmaya itti. "Dimitri'nin ailesine neler olduğunu biliyor musun?"
Gece birkaç saniye kararsız kaldı. Ardından sadece başını evet anlamında salladı. "Kardeşlerinden biri yıllar önce ölmüştü." Birkaç saniye süren bir başka sessizlik benim Dimitri'ye ailesi hakkında hiçbir şey sormadığımı hatırlattı. "Diğeri de sadece birkaç ay, yani size göre de birkaç hafta önce öldü. Carlos'un adamları tarafından olduğunu tahmin ediyoruz. Ona bunu söylemene gerek yok, zaten biliyordur."
Ardından ne dediğinin farkına vardı. "Düşüncesizin tekiyim." diye mırıldandım. "Başka?"
"Ailelerinizin diğer fertlerine yeterince iyi bakılıyor diye tahmin ediyorum aslında. Carlos çoktan Laurel'e söylemiş olmalı neler olduğunu. Laurel size hiçbir şey söylemedi, değil mi?"
"Söyleyeceğini de sanmıyorum." dedim başımın dönmesine aldırmayarak.
"Eğer istersen yardım edebilirim. Kurtarıcıların kaynakları sınırsız ve ben de şu an onların başlarından biri sayılırım."
"Bu çok iyi olur." dedim gülümseyerek. "Mesajın neydi bu arada?"
Yüzündeki ifade ciddileşti ardından endişesini gizlemeye çalışan bir ifadeye dönüştü. "Bir şeyler dönüyor. Daha önce de söylemiştim fakat yine söylüyorum, Carlos olacakları öğrendi. Laurel'i durdurmak için elinden geleni yapacak."
"Aslında bu iyi bir şey." dedim. Kafam karışmıştı.
"Yeni Dünya'yı yok etmekten bahsediyorum, Dolunay. En güçlü Gümüşlerin ve Safirlerin olduğu yerlere özellikle-"
"Siz de her gün değişiyorsunuz." diye sözünü kestim. "Dünya'dakiler her gün ya Gümüş ya da Safir'e giderek dönüşmeye başlıyor."
"Benim gibi." diye ekledi.
"Senin gibi." diye onayladım. Tam konuşmaya devam edecekken Gece'nin gözlerindeki endişe daha garip bir hal aldı.
"Yaralı mısın?"
Başımı iki yana salladığım an anında pişman oldum. Başımın dönmesi sadece duyduklarımdan ötürü değildi. Güçlerim işe yaramıyordu.
"Dolunay?" Dikkatimi dağıtan yine Gece'nin sesi oldu. Ben gözlerimi tişörtümdeki giderek yayılan kandan alamıyordum.
"Ben iyiyim." dedim hem ona hem de kendime güven verircesine. Söylediklerime kendim bile inanmıyordum. "Birazdan iyileşir." Başımın dönmesini giderek artmıştı. Leo silahındaki şeyin kurşun olmadığını söylemişti, değil mi? Neydi o halde?
Hızla ayağa kalkarken ne yaptığımın farkında bile değildim. Kapının hızla açılmasıyla içeri kimlerin geldiğini anlamıştım. Benim iyileşmediğimi her nasılda ikisi de hissetmişti. Dimitri bana doğru koşarken Isabel ne yapacağını kestiremiyor gibiydi. Konuşmaya çalıştım fakat başarılı olamadım. Gözlerim kararmaya başlamıştı.
Isabel'in duyacağını umarak zihnimden ona bir mesaj gönderdim.
Gece'ye bak. Dünya'da olan şeyler hakkında...
Neydi bu?
Belime sarılan Dimitri'nin kolunu hissedebilmiştim. En azından bir şeyler hissedebiliyordum. Ağırlığımın çoğunu Dimitri'ye vererek kapıya doğru ilerlemeye başladım. Son duyduğum ses Gece'nin "O Şifacı değil miydi?" demesiydi. Hissettiğim son şey ise onun sesindeki korku ve endişeydi.
☸
Sardoniks'in Merkez'ine geldiğimizi hemen anlamıştım. Bilincim gidip geldiği sırada iyileştiğimi hissedebiliyordum. Bu sefer aradan geçen zamanı da biliyordum. Bir gün bile olmamıştı.
"Ne istiyorsun?" diye bağırdım elimdeki kağıt ve kalemi yatağıma bırakarak.
Yardımına ihtiyacım var.
Bu sözü ondan onlarca kez daha duymuştum. Hepsinde de istediği yardımdan çok bana zarar vermek gibi geliyordu.
"Uzak dur benden." dedim az öncekinden kısık bir sesle. Duyduğunu biliyordum.
Zihnime peş peşe gelen görüntülerle birlikte kaçma şansımın olmadığını çoktan anlamıştım.
Kızıl renkli bir gökyüzü, kızıl binaların olduğu bir şehir. Bir tutan kızıl saç ve altın rengi gözler.
Laurel, geleceği görmüştü. Anlayabildiğim tek şey görüsünün Karneol'la ilgili olduğuydu.
Sadece çizmeni istiyorum, Luna. Karneolla ilgili olan görüleri anında unutuyorum. Yardımına ihtiyacım var. Sen Gümüş Gölge'sin. Gücümü kullanacaksın, soru sormuyordu, emir veriyordu.
Hayır, dedim. Laurel'in geleceği görürkenki halini biliyordum, acı çekiyordu, sevdiklerinin ölümünü izliyordu.
Tıpkı Dimitri gibiydi.
İkisinin gücü de zordu. Güçleri sadece onlara özgüydü. İkisinin gücünün de onlardan başkasının kullanamayacağını biliyordum. Özellikle de benim.
İtiraf etmeyi sevmesem de asla onlar kadar güçlü olamayacaktım.
Sana soru sormadım, Gümüş Gölge. Zihnimden bile sesindeki ikna gücünü hissediyordum.
Karşı koyabilirdim. Hayır, karşı koyamazdım.
Laurel yıllardır bir Gümüş'tü. En güçlüsüydü. Hayır, en güçlüsü o değildi.
Laurel düşüncelerime hakim oluyordu. Ona karşı koyabilirdim fakat o bunu engellemesini iyi biliyordu.
Yıkımın, elimdeki iki kelimeye bağlı, Gümüş Gölge. Yeterince güçlü olduğunu sanıyordum.
Onun kadar değildim.
Ne zaman ve nerede öleceğini biliyorum.
İşe yaramadı. Tek kelime etmedim.
Yeni Dünya'nın ve bir zamanlar yaşadığımız Dünya'nın yok oluşunu görebiliyorum.
İçimde bir yerlerde bir şeyler hissetmiştim. Fakat yanıt vermedim.
Güneş'in, Gece'nin, Isabel'in, kendimin...
"Yeter!" devamının nereye gideceğini biliyordum.
Ve hatta Dimitri'nin ne zaman öleceğini biliyorum, Şifacı.
"Dur artık!" diye bağırdım. Odanın dışındakiler beni duyuyor olmalıydı. Daha sessiz olmalıydım.
Safirler, Gümüşler, Gümüş Gölgeler... hepiniz artık sadece hislerinize bağlısınız. Ve özellikle siz, Gölgeler...
Karneol zafere ulaştığında hepimiz yok olup gideceğiz.
Kapı çalınmaya başlanmıştı. Ardında kimin olduğunu hissedebiliyordum.
Durdur onları. hiçbir şey olmadığını söyle. Kendinle birlikte onları da yeraltına çekme, Gölge.
"Tamam." diye fısıldadım. "Geleceği göster bana."
☸ Sardoniks Şehri, Merkez Binası ☸
Kapı kilitliydi. İçeriden sesler geliyordu. Hiçbirisi ne kızın odasına ne de kızın zihnine ulaşabiliyorlardı.
Dimitri neler olduğunu biliyordu, olanları durduramıyordu.
Ne olanları ne de olacakları.
Onun gücü buna yetersiz kalırdı.
Düzenlenme Tarihi: 13.12.2016
LYS-4'e hiç çalışmamıştım yok yok çalışmıştım ama birazcık fena geçmedi artık hayırlısı.
Bugün de benim için asıl sınav Lys-5 yani Dil sınavı var. Dayanamadım yine yazdım. Kapağı yine değiştim, eskisi daha güzeldi biliyorum fakat şu sınavlar bittikten sonra çok daha güzellerini yapacağım. Ve bunları da buraya bir daha bakınca hatırlayayım diye yazıyorum işte:
Ametist: 83973 okunma, 3837 oy, 931 yorum
Kalsedon: 30982 okunma, 2172 oy, 411 yorum
Sardoniks: 4580 okunma, 410 oy, 212 yorum
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top