Yeni okul, yeni sorunlar
Yağmurun aniden bastırmış olması, evin içerisinde toplanan misafirlerin hiçbirini etkilemişe benzemiyordu, Harry dışında. Dakikalardır ilgilenmediği misafirleri çoktan unutmuş, evlerinin arka bahçesindeki o ufak ama ona her zaman yeterli gelmiş yeşillik alana ve ara ara toprağın üstüne konumlandırılmış taşlara bakıyordu. Önünde oturduğu pencerenin aralık olmasından dolayı içeri minik su damlaları girse dahi bunu umursamamıştı. Çocukluk anıları içerisinde çoktan kaybolmuştu bile. Gözünün önünde canlanan hatıraları, yine bu bahçede geçiyordu. O gün, babası hala evde ve annesi de hala hayattaydı. Üçü beraber mutlu bir şekilde dans ediyordu yalın ayak çimenlerin üstünde, hiçbir korku ve kaygıları olmaksızın. Babası onu birden bire kucaklıyor ve sonrasında sırtına oturttuktan sonra Harry yukarıdan her şeyi görebilmenin heyecanıyla mutlu bir şekilde çığlıklarını atıyordu. Güneş hiç batmasın isterdi o zamanlar. Böylece her gün annesi ve babasıyla evlerinin minik bahçesinde vakit geçirebilirdi. Anılar karşısında acıyla tebessüm etti Harry başını içerdeki sıcaklıktan buhar olmuş pencereye yaslarken. Camdan içeriye giren yağmur çisintileri üstündeki siyah elbisenin yumuşak kumaşını ıslatmıştı. Harry camı kapattı ve dolu gözlerini hızla sildi. Ona yardım eden insanlar olduğu için mutluydu, çünkü eğer onlar olmasaydı Harry bu kadar insanla asla baş edemeyeceğini biliyordu.
İçeri geçtiğinde insanların memnuniyetinden emin olmak için minik bir telaşla herkesi gözleriyle süzdü. Harry, bir anda kardeşini birkaç dakikadan uzun süredir görmediğini fark etti ve alt kattaki odalarda onu aradı kısa bir süre. Salonun boş köşesinde en yakın iki arkadaşıyla konuştuğunu görünce, Harry, hemen River'ın yanına gitti. Omuzları her zaman olduğu gibi düşük ve gözleri günlerdir ağladığı için hep kırmızı ve suratı da asıktı. Konuşurken insanların yüzüne bakamıyordu, arkadaşları ona destek olmak için gelmişti ve bu bile, Harry'i bir nebze rahatlatmıştı. "Karnın acıktı mı? Saatlerdir bir şey yemiyorsun. Sizin için bir şeyler getirebilirim."
"İstemiyorum." River isteksizce omuz silktiğinde, Harry ona kolunu doladı ve böylece onun da sarılması için uğraştı. Karşılık bulmasa dahi, Harry kardeşini sıkı sıkıya tutarken onu kendine getirebilmek adına her şeyi yapmayı deniyor gibiydi. "Ben yine de getireceğim. Yemen lazım River."
Kardeşi, ondan uzaklaşıp koltuğa oturduğu zaman iç çekti. Arkadaşlarını tanıyordu bu yüzden birinden onunla mutfağa kadar gelmesini rica etti. Cenaze evine gelen çok fazla yemek çeşidi vardı. Akrabaları, sağ olsundu onları hep düşünmüşlerdi cenaze işleri konusunda. Harry iki kişi kaldıklarından beridir bu yemeklerle ne yapılacağını bilmiyordu. Mutfak içi dolu sayısız yemek tabaklar ve tencerelerle donatılmış bir haldeydi. Bu yüzden River'ın adını hatırlayamadığı arkadaşına tabaklarına bol bol yemek alabileceklerini söyledi. Harry kardeşinin sevebileceği şeyleri bir tabağa koyarken, onu da arkadaşına verdi. Böyle olunca belki River, arkadaşları sayesinde yemek yiyebilirdi.
Mutfakta yeniden tek başına kalmıştı. Yağmur öyle hızlanmıştı ki, evdeki tüm gürültüye rağmen toprağa çarpan damlaların sesi yeterince kulak dolduruyordu. İçindeki isteğe engel olamadan mutfağın bahçeye açılan kapısını araladı ve kendini hiç düşünmeden yağmurun altına bıraktı. Bugün için giydiği kapkara elbisesi saniyeler içerisinde ıslanıyordu, ama Harry bunu umursamadı. Bulutlarla kapalı gri gökyüzüne bakmaya çalıştı. Havadan düşen su damlaları gözünü aralık tutmasına engel oluyordu. Harry acı bir tebessümle gözleri kapalı bir halde gökyüzüne bakmaya devam etti bir süre. Islanan kirpiklerini aralayarak bakmaya çalıştıkça, bir damla yaş gözkapağına çarpıyor ve son anda gözünü kapatmak zorunda kalıyordu. Annesinin sonunda tanrının cennetine gittiğini biliyordu, bu yüzden Harry gökyüzüne gülümsedi. Tanrı onun yanına gelişini yağmurla kutlamıştı, cenaze gününde.
İçerideki misafirler, evin arka bahçesinde Harry'nin baştan aşağı sırılsıklam olmuş bir halde gökyüzüne baktığını gördükleri zaman, üzüntüden bu halde olduğuna emindiler. Herkes ona acımıştı hatta bu hale gelmiş olduğu için. Ama bilmiyorlardı, acımalarına gerek yoktu. Hiçbir zaman.
~•~
Başını önündeki sıranın üstünde duran kitaptan daha doğrusu, uzun uzadıya yazılmış edebi metinden kaldırdığı zaman, River sadece birkaç metre uzaklıkta olan pencereden dışarıyı görme ihtiyacı hissetmişti. Eğer pencerelerden birini daha açabilirlerse, nefes alabilecekti. Bu okula geleli, yeni insanların arasında kendine yer bulmaya çalışalı bir ay ya da daha az zaman olmuştu ve River, oturduğu sırada herkesin sessizce okumasını yaptığı sınıfın ortasında pencereyi açması için kime ve nasıl soracağını bilmiyordu. Birkaç dakika geçen gergin dakikalar içerisinde hırkasının cebindeki titremeyle kafası dağılmıştı tamamen. Telefonunu çıkarıp gelen mesajı okudu hocasından gizli bir şekilde.
"Merin: Sana bahsettiğim testi sınıf arkadaşlarına verdin mi? xx :) Yarın ödevi teslim etmem gerekiyor!! Ciddiyim River seni öldürmemi istemiyorsan-"
River eğer sınıf bu kadar sessiz olmasaydı mesajı okumayı bitirmeden gürültülü bir şekilde mızmızlanmaya başlardı. Harry'nin dün akşamki zorlama ısrarları ve bu konudaki ciddi sesi hala kulağındaydı. İkisi de oturma odasında otururken, Harry köşeye yerleştirilmiş masada ödev kağıtlarıyla ilgileniyor ve River da bu esnada her zaman olduğu gibi, şu aralar yeni eve ve yeni bir mahalleye taşındıklarından ötürü görüşemediği yakın arkadaşlarıyla mesajlaşıyordu. Kimse izlemediği halde televizyon açıktı ve bu onları hiç de rahatsız etmiyordu. Harry kara kara son sınıftaki tezlerinden birinin nasıl son aşamasını tamamlayacağını düşünürken, aklına gelen fikirle kalemin ucunu ısırmış ve bunu yaparken River'a dalmıştı gözleri. Uzun süre geçmeden, River, Harry'nin bakışlarını üzerinde hissetmişti. "Ne var yine?" diye sormuştu.
"İnternet üzerinden bir form hazırlayacağım ve sen de bunu sınıf arkadaşlarına çözdüreceksin. Lütfen bunu yapar mısın? Benim için?" Harry, dudağını büzerek sorarken, kardeşine kabul ettirmeyi diliyordu en içten bir şekilde. River başını iki yana salladı hızla. Sınıftaki kimseyi tanımıyordu ve tanışma konusunda da berbattı. Birisinden ricada bulunmak; River için çok zor bir şeydi, hele de bilmediği sınıf ortamında. "O zaman tüm sorularımı sen cevaplayacaksın. İlk sorum: 'çocukluğunuzdaki gelişiminizde anneniz mi etkili oldu yoksa daha çok babanız mı, neden?'"
"Tamam! Sınıftakilere formu yollayacağım. Bunu bana sorduğuna inanamıyorum Harry."
Ve Harry zafer kazanmaktan daha mutlu bir halde kendince minik bir alkış yapmış ve tezine geri dönmüştü.
River, dün akşam Harry'nin ricasını kabul ettiyse de, bunu yapma konusunda büyük sıkıntıları şimdiden yaşıyor gibiydi. Dakikalar sonra sınıftaki sessizlik bozulmuş, derste yeniden konuşulmaya başlanmıştı. Genellikle dersle alakalı konuşulsa da, kendi halinde takılan öğrenciler çoğunluktaydı. River bu fırsatta telefonundaki Harry'nin araştırma tezine ait formu bildiği numaralara gönderdi. Altına kısaca formu doldurmalarını rica ettiğini yazdığında gerginlikle arkasına yaslandı. Gözleriyle sınıfın tepkisini ölçüyordu. Bazıları başını hemen telefona gömmüştü bile. Kimseden ses çıkmıyordu. River bu meseleyi hallettiği için rahat bir nefes alıyordu ki, gelen mesajla aldığı nefesi geri vermeyi unutmuştu. "Bu ibne abinin ödevi mi? Öyleyse yapmayacağım."
River mesajı okuduğu anda başını mesaj sahibinin oturduğu tarafa çevirdi. Kendisini sakinleştirmeyi denemedi bile. Kalkıp ona saldırırken ne düşündüğünü bilmiyordu ama kesinlikle kendince haklı sebepleri vardı. Arka sıralarda oturan çocuğun boğazına sarıldığı anda, sınıftaki herkes ayaklandı ve gürültülerin arasında, çok geçmeden sınıftaki edebiyat öğretmeni, River ve mesajın sahibi Robin'e müdahale etti. İlk yaptığı şey onları ayırmak olsa da, her şeyden habersiz bir şekilde, suçlu olana -yani River'a- müdürün odasına gitmesini söyledi.
River hala sinirliydi. Bu yüzden sınıftan çıktıktan sonra kendini sakinleştirmek için derin nefesler almaya çalıştı. Tıpkı tüm bu olaylar öncesinde kendini nefessiz kalmış hissettiğinde çabaladığı gibi. Derin ve temiz soluklar almaya çalışıyordu. Arkasından gelen kapı sesiyle, edebiyat öğretmeni Bay Tomlinson, sınıfı sonunda eski düzenine soktuktan sonra River'ı müdür yolunda durdurmuştu. "Styles. Seninle konuşabilir miyiz biraz?"
River yerinde durdu ve ellerini cebine soktuktan sonra başını eğdi. Açıklama yapmaktan nefret ederdi. Bu adama ne diyeceğini bilmiyordu. "Bak River. Okula yeni geldin ve uyum sağlamakta zorlandığının farkındayım. Ama böyle yaparsan herkesin işini zorlaştırırsın."
"Aileme hakaret etti-"
Louis ona karşı bir adım attığında, River hala ayakkabılarının ucuna bakıyordu. "Robin'in de hatası olduğuna eminim. Bir konuda anlaşalım. Derste telefonla oynamak yok." River başını hızla salladı. "Şimdi biraz temiz hava al ve sonraki derse girene kadar sakinleşmek için çabala. Müdürün odasına gitmene gerek yok. Ama bir daha tekrarlanmayacak bu."
"Teşekkürler Bay Tomlinson."
Ayak sesleri ondan uzaklaştığında, River başını kaldırıp tekrardan sınıfa dönen Bay Tomlinson'a bakmıştı. Sinirle titreyen mimiklerine sebep olan şey, Harry'di. Onun yüzünden olmuştu tüm bunlar. O ve onun aptal istekleri, ya da her ne haltsa.
~•~
Sabahki dersi çoktan bitmişti. Öğretmenler odasının içerisindeki filtre kahve makinesinin başı normal zamanlarına göre hiç de kalabalık değildi. Etrafına bırakılan temiz kupalardan birini alıp kendine kahve doldurdu -genelde burada çalışan herkes kendi kupasını getirirdi, ama o hayatı hiçbir zaman yanında kahve bardağı taşıyacak kadar sevememişti. Müdürün odasından rica edip aldığı dosyayla beraber öğretmen odasındaki boş masalardan birine oturdu. Zaten hepsi boş sayılırdı. Öğle arasında birçoğu hava almak için okul bahçesine çıkardı ya da başka yerlere giderdi. Aslında o bunları pek de umursamazdı. Öğretmenler için ayrılan bu salonda saatlerce oturup zil çalıncaya dek tek kalkmadan durmayı sevmediği halde başka bir şey yapmazdı da. Bazen telefonundan haber sitelerine girerdi ya da tek başına satranç oynardı. Bu sene hiç de iyi başlamış sayılmazdı Louis Tomlinson için. Geçen seneki sıkıcı rutinlerini değiştirmeyeceğe benziyordu.
İçindeki kahvesinin dökülmemesi için düz beyaz kupayı masada biraz daha ileri koydu ve elindeki dosyayı da önünde açtı. Sayfalar arasında yeni öğrencisinin ismini ararken sıkıntıyla nefesini veriyordu. Sorun çıkartan bir çocuğu müdürün odasına göndermekten son anda döndürmesi onun başına bela açabilirdi. Ayrıca üçüncü sınıfların danışman hocalığını bu dönem Louis üstlenmişti. Okuldaki çoğu öğrenciyi tanıdığı ve belli bir seviyeye kadar ilgilendiği de söylenebilirdi. Ama Louis de dahil, River'ı kimse tanımıyordu. Bu sene yeni gelmişti ve sorunlu bir çocuğa benziyordu, Louis itiraf etmeliydi. Lisedeki o kavgacı erkek tiplemelerinden yıllardır bıkmıştı ve sorunu erkenden çözebiliyorken fırsatını değerlendirmeliydi. İsmini sonunda dosyanın içerisinde bulduğunda, bu sayfada River Styles'a ait tüm bilgiler bulunuyordu: evinin adresi, telefon numarası ve ebeveynlerinin bilgisi. Aslında bu bilgilendirme formunda çok fazla eksik vardı. Özellikle veli kısmındaki bilgilerin bir çoğu boş kalmıştı. Tek bir isim ve numara vardı. Louis dosyayı biraz ileri ittirip kahvesine uzandı. Aynı zamanda kağıtta yazan numarayı telefonunda tuşlayıp beklemeye başlamıştı. Telefon birkaç kere çaldıktan sonra, Louis ulaşamayacağını düşünerek çoktan sıkıntıyla üflemeye başlamıştı ki telefon sonunda açılmıştı.
"Efendim?" Louis duyduğu sesin yumuşak sakinliğiyle ve tatlı tınısıyla şaşırdı. Çünkü kağıtta yazana göre, sesin sahibi belki biraz daha kalın sesli olabilirdi.
"Ben Kuzey Liverpool Lisesi'nden Louis Tomlinson. River Styles'ın velisini aramıştım, ama?"
"Evet! Bir saniye." Louis hattaki kişiyi beklerken arkadan gelen kalabalığın sesini umursamamaya çalıştı. "Evet, River benim kardeşim."
Louis ona hangi ismiyle hitap edeceğini düşünürken, anlamsızca önündeki kağıda bakıyordu. "Harry-Merin Styles, siz onun abisi mi oluyorsunuz?"
Karşıdaki ses, Louis'e güldüğünde, anlamsızca kaşları çatılmıştı. "Merin'i tercih ediyorum. Harry doğum ismim- Ah, her neyse bu kısmı geçebiliriz. River'la ilgili bir problem mi oldu?"
Louis arkasına yaslandı konuşmadan önce. Ona, River'ın sınıfta kaygısızca arkadaşının boğazını sıkmasını ve kavga çıkarmasından bahsetti. Bu süreçte, Merin onu endişeyle dinlemişti. "Yani bu konuda bir şey yapmanız gerekiyor, lütfen anne ya da babanıza bu konuyu açabilir misiniz?"
Telefondaki ses, bir anda kesildi. Louis onun hattan düştüğünü sandı ama kulağına gelen araba sesleri, sadece onun konuşmadığının, sessiz kaldığının ispatıydı. "Sizi dertlerimizle boğmak istemem ama River'ın yaşayan tek aile üyesi benim. Şu ara derslerimden dolayı onu çok ihmal ettim, sizden özür-"
Louis duyduklarıyla, daha şimdiden pişman olmuştu kendi söylediklerinden dolayı. "Hayır hayır, ben çok üzgünüm. İnanın bana bilmiyordum. Saygısızlığımı mazur görün. Yarın okula uğrayabilir misiniz peki öyleyse?" Merin, ona yarınki tezinin son günü olduğundan bahsetti kısaca. Yarın, gelmesi imkansızdı. Louis telefonu tutarken sessizce iç çekti.
"Peki ya bugün?" Merin merak içerisinde sordu. "Birkaç saat içerisinde okul saati bitmeden okula uğrayabilirim."
Louis'in öğle arasından sonra sadece son sınıflara bir dersi vardı ve o da son saatti. O zamana kadar çokça boş vakti vardı. "Evet, bugün daha iyi olur herkes için."
"Teşekkür ederim, görüşmek üzere."
Telefon kapandığında, Louis hala River'ın bilgileri yazdığı forma bakıyordu. Ne kadar da aptaldı. River'ın böyle saldırgan ve hassas oluşu şimdi açıklığa kavuşmuş ve mantığa oturmuştu bir miktar da olsa. Louis ise, bir çocuğun neler yaşadığını bilmeden üstüne böyle davranması onu pişman hissettirmişti. En azından, şimdi abisiyle -ya da ablasıyla, Louis ortada ne olduğuna dair en ufak fikri yoktu- konuşarak yeni öğrencisi için çözüm üretebilirdi.
Yazar notu: normalde ilk bölüme yazar notu bırakmayı tercih etmem tamamen sizin yorumlarınıza bıraktığım için, aama şunu söylemem gerekiyor: ilk defa böyle bir kurgu yazıyorum, sorularınız olacak ve belki hoşunuza da gitmeyecek:( geri dönütleriniz benim için çok önemli...
Lütfen, 'a harry kız olmuş' gibi düşünmeyin, aksine cinsiyet spektrumunda oradan oraya savrulan bir karakter 🏳️🌈🏳️🌈🏳️🌈
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top