56. Bölüm- "Final"
İyi okumalar güzel günler dilerim✨
Bölüm şarkısıyla okumanızı ayrı tavsiye ederim.
***
Ruhumu ve bedenimi serinletip kirden arındırdığımda çok rahatlamıştım. Bugün çok güzel geçeceğinden emindim ve biraz da gergin.
Bir kaç gün önce Yaman şirketin başına geçmişti ve beni aradığında söylediği şey şok olmamı sağlamıştı. Tam da bugün beni istemeye geliyordu. Bunun için hazırlıklar yapılmıştı ve ben de duşa girip üstümü giymek için hazırlanıyordum.
Uzayan saçlarımı kestirmek istiyordum ama düğünden sonraya ertelemeye karar vermiştim. Saçlarımı dağınık topuz yapmak istiyordum ve tam da o anda kapı açılıp içeriye Yaprak girdi.
"Of ben bile çok heyecanlandım! Sen daha hazır değilsin." Dedi hemen yatağın üstüne koyduğum kıyafeti eline alıp incelerken.
Giyeceğim kıyafet, siyah tek omuzlu bir bir tulumdu. Ne çok abartı ne de çok sadeydi.
" Elim ayağıma dolaştı , ilk defa kendimi bu kadar heyecanlı hissediyorum. " dedim yaprağa doğru.
Yaprak heyecanımı anlayıp hızla yanıma geldi, ellerini omuzlarıma koyup beni makyaj masasının önündeki sandalyeye oturttu.
Eğilip aynadan göz teması kurarak :
" Şimdi sakin ol ve kendini bana bırak Yaprak Yavuz bunun için burada! " onun bu fazlasıyla gaza gelmiş hali beni güldürse de, onun gerçekten her şeyi halledeceğini biliyordum. O yüzden derin bir nefes aldım ve Yaprağın beni akşama hazırlaması için beklemeye koyuldum.
°°°
" Bunu bana nasıl yaparsın hala anlamıyorum? " dedi Ömer oturduğu yerden ağlayarak.
" Ne yapmışım ben acaba?" dedim ters bakış atarak.
" Bana ümit verdin, şimdi de el alemin kızına isteme çiçeği aldırmaya götürüyorsun." deyip şiddetli bir şekilde burnunu çekti.
" Üç çocukla ortada da bıraktın de tam olsun."
"Bir onu yapmadığın kalmıştı zaten, onu da yap tam olsun."
" Lan dua et araba kullanıyorum yoksa ben sana yapacağımı biliyordum."
" Yaman bi siktir git ya! Ne yapabilirisin, ne yapabilirsin Yaman, ne yapabilirisin delikanlılık yapmaya mı geldin buraya" incelttiği sesiyle sarf ettiği saçma sözleri tüm gerginliğime rağmen beni güldürmüştü.
Ensesine vurup şu cümleleri sarf ettim. " Ömer dalgayı bırak şimdi her şey mükemmel olmalı bugün, geldik zaten çiçekçiye in aşağı." Neredeyse her renkten her çeşitten çiçek var gibi gözüküyordu ama ben kıpkırmızı gül demeti yaptırmak istiyordum. Aslı'm için çok az kaldığını düşünüyordum ama aklıma başka bir çiçek gelmiyordu çünkü aklım akşam olacak şeylerdeydi ve uzun zamandır bu kadar heyecanlı olmamıştım.
Çiçeği ve çikolatayı yaptırdıktan sonra arabaya tekrardan bindik daha doğrusu bir kaç dakika arabada Ömer'i bekledim çünkü beyfendi elim boş gidemem deyip Yaprak hanıma da bir buket papatya aldı.
Arabaya binip kapıyı hızla çarptığında ense köküne bir tokat yedi. " Anam n'oluyo be!"
"Çiçeği yedireceğim şimdi sana göreceksin o zaman n'oluyoru , yavaş ol lan!" Dediğimde söylenerek önüne döndü ama dönerken ağzının içinden dediklerini de duymazdan geldim.
"Bu kadar gergin olma be abi."
Harbiden elim ayağım bi garipti ailesiyle yeniden bir araya gelecektik ve tüm işlerin resmî bi boyuta erişmesi için bu bir adımdı.
•••
Şu an cidden heyecandan elimdeki tepsiyi kemirecektim. Tam karşımda Cem kahvesinin son yudumlarını alıyordu hafiften Yaman'a bakıp gülümseyerek ve Yaman ise ellerini önünde birleştirmiş neredeyse kırmızı olmuş bir yüzle gömleğinin bir düğmesini acıyordu.
Galiba kahvesine bir tık fazla pul biber atmış olmalıyım yoksa utangaçlık yapası mı tuttu da kıpkırmızı oldu.
Düşündüğüm şeyler yüzüme yansımış olmalıydı ki Yaprak beni dürttüğünde yüzümde ki sırıtış sona erdi ve biten kahveleri geri tepsiye koydum. Elim ufaktan bir titriyordu ve bunu fark eden Yaman ufaktan bi sırıttığında ona bunun hesabını soracağım anı bekliyordum. Mutfağa giderken zihnimin tam ortasında yankılanan sözler ise kalbimin hızla çarpmasına sebebiyet veriyordu.
"Allah'ın emri peygamberin kabri ile kızınız Aslı'yı oğlumuz Yaman'a istiyoruz."
Asla tahmin etmediğim bir şekilde aralarını düzeltmişlerdi ve gerçekten aileden birisi yani Cem, beni babamdan istemişti. Ve bu durum çok hoşuma gitmişti ama bundan daha çok hoşuma giden şey ise babamın ağzından çıkan cümle oldu.
"Verdik, gitti."
•••
Hayat bazen gerçekten kendini öyle güzel sorgulatıyordu ki insan çok şaşırıyordu. Biri çıkıyordu karşınıza ve tüm hayatınızı alt üst edip hayatınızın altının üstünden daha iyi olduğuna sizi inandırıyordu ve cidden hayatımın altı üstünden çok daha iyiymiş.
Şu an sıcacık bir yuvam yakışıklı güvendiğim bir adam ve huzurlu bi yatakta yatıyorum inanabiliyor musunuz?
Biricik eşimle akşam yemeğini yiyip bir kaç saat sonra yatağa geçmiştik normalde saat çok erkendi yani daha ondu ve bu saatte uyumazdık ve Yaman beni resmen yatağa sürüklemişti. Demek ki uykusu gelmişti ve bende onu kırmayıp kendimi yatmaya hazırladım.
"Aslı bana sakın başım ağrıyor deme uyuyacak mısın cidden?."
Ne?
"Uyumayacak mıydık yani?." Yüzünde ki ifade beni hemen yatakta toparladı ve oturur bi vaziyete geldim. Yaman da benim gibi karşıma geçti ve yatakta oturup beni kendine çekti. Sırtım göğsündeydi ellerini belimden sarmıştı ve şu an cidden huzur doluydum.
"Benim güzel karım..." dedi boynuma doğru, nefesi tenimi karıncalandırırken tebessüm ediyordum. Ve sırtım resmen bir dağa dayanmış gibiydi öyle çok güvende hissediyordum ki kolları arasında bu his bana çok tanıdık geldi ve onu babama benzettim.
"Efendim babacığım." Dedim der demez boynumda gezinen dudaklarını durdurdu.
"Mmmm.. babacığım mı?."
"Evet, babacığımsın ." Dedim kafamı hafif sallayarak. Ve hırıltısını duyduğumda bu kelimeyi tamamen farklı anladığını anlamıştım. Dediğim bu şey onu çok fena etmiş olmalıydı ki bi an beni kendi altına aldı.
"Babacığın sana ne yapsın istersin kızım?." Ateş gibi olan gözleri tam gözlerimin içini buluyordu ve evet iki aylık evliydik ama hala gözlerinin içine bu haldeyken bakmak benim için zordu.
"Babacığım kızına ne yapmak istiyor?" Dedim fısıldayarak, der demez üstümde ki ince askılı siyah dantelli ve saten olan askıyı omuzlarımdan aşağıya indirdi öperek konuştuğunda tüm tüylerim diken diken olmuştu.
"Ne yapmak istemiyorum kii." Anladığım kadarıyla bu gece biraz uzun geçecekti ve ben naz yapmak istemiştim. Anlık gelen bir dürtüyle ellerim göğsünü buldu ve ittim.
"Bana yapmak istediğin neyse onu istemiyorum." Dedim ve kenara kaymaya çalıştım ama sadece çalıştım çünkü üstümde şakasız bir dağ ayısı duruyordu. Omuzları görüş açımdaydı ve çok sertti. Alt taraflarıma baskı yapan sertliği saymıyorum bile.
"Bu gece anlaşılan birazcık canın yanacak." Diyip ellerimi hızla alıp kendi belimin altına koymamı sağladı ama koymadan önce hemen yanda ki komidinin içinden çıkardığı ve zamanında bana zorla aldırdığı tüylü kelepçeyi tutuyordu.
"Beni kelepçeleyecek misin?." Dedim gözlerinin içine bakarak çırpınmaya çalıştım ama o ise cevabını beni önce ters çevirip arkadan ellerimi bağlayarak verdi. Ellerim belimde ters bir şekilde kelepçelenmişti ve tam da bacaklarıma oturmuştu. Üstümden kulağıma doğru eğilerek konuştu.
"Çok fazla çırpınma aşkım canını yakmak istemem." Demesiyle hafiften sırıtıyordum bu şekilde oynamak hoşuma gitmişti. Üstümde ki gecelik zaten sıyrılmıştı ve neredeyse sadece iç çamaşırlarımlaydım.
Boynumdan başlayıp omuzumdan aşağıya doğru gittiğinde tüm bedenim adete uyarılmıştı.
"Canımı yakmanı istiyorum." Dedim muzipçe sırıtıyordum. Beni yeniden çevirdi ve şimdi gözlerim gözlerindeydi. Elim belimin altında kelepçeli bi şekilde dururken kendisi yatağın yanında ayağa kalktı ve beni yatağın kenarına çekti.
"O kutsal bacaklarını omuzlarıma koy." Dedi emir verircesine ve söyleneni yaptım. İç çamaşırımı hafif kenara kaydırıp oraları ıslattığında gözlerimi çoktan kapatmıştım.
"Seni istiyorum." Dedim sesim tahmin ettiğimden de derinden çıkmıştı.bacaklarımı kenara çektim ve gözlerimi gözlerinden hiç ayırmamaya çalışıyordum. Yüz hatları öyle seksi geliyordu ki şu an dudaklarına yapışabilirdim. Üstüme doğru eğildi içimi okurcasına. İçime girdiğinde dudakları dudaklarına yaklaşmıştı ama asla kavuşmuyordu.
Nefesi nefesim ile karışırken konuştu.
"Benim güzel kraliçem," dedi ve hızla nefes alıp verirken devam etti. "Benim cehennemimin cenneti, denizim, birtanem..."
Dedikleri içimi titretiyordu. Öyle çok hoşuma gidiyordu ki kalbimin sesini duyduğuna emindim.
Dediği gibi ben onun cennetiydim. Ve resmen bir cehennem olan adamlaydım.
Benim cehennemimin cenneti...
Gözlerinin içine baktım. Mavi hareleri koyulaşmıştı ve hafiften gözleri kızarmıştı. Bana denizim diyordu ama kendisi bir okyanus olduğundan habersizdi.
Cennetin tam içinde olan bir okyanus...
Kendisini cehennemin puslu siyah yerinden cennete doğru akıtmış bir okyanus...
Zihnimin en güzel mavisi,
Biricik sevgilim,
Kalbin kalbime, ben sana bağlıyım adam.
"Senin aşığınım..."
•••••
SON...
EVETTTTT SONUNDA YILLARDIR SÜREN VE ASLA BİTMEYEN BİR KİTABIN SONUNA HOŞGELDİNİZ.
HALA OKUYUCULAR VAR MI YOK MU BİLMİYORUM. VE İNANIN BİZ BU SERÜVENE BAŞLADIĞIMIZDA 14 YAŞINDAYMIŞIZ VE ŞU AN 19 YAŞINDAYIZ TABİ GÜLSÜM HALA 18 (kendisi Aralık doğumlu)
YANI UZUN LAFIN KISASI BİZİ OKUDUĞUNUZ İÇİN SİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ İYİ Kİ BU MECRAYA ZAMANINDA ATILMIŞIZ VE BU KURGUYU SİZLERE SUNMUŞUZ İYİ Kİ VARSINIZ.
BELKİ BU HİKAYEYLE DEĞİL AMA BAŞKA KURGULARIMIZLA GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞÇAKALIN...
Sevgilerle❤️
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top