53. Bölüm - "Ömer'den"
Bu karakter kartlarını yapan sevgisizcesevdi' Ye çok teşekkür ediyoruz. Ellerine sağlık ve onun hikayelerini de bir şans vermenizi istiyoruz.
Bölüm şarkısı- Emircan İğrek - Saman sarısı
İyi okumalar•
~~~
Ömer, Aslı onu endişeli bir şekilde arayıp Yaman'ı sorduğundan beri can dostu için kaygılanmıştı. Ömer'in yanında değildi, Aslı'nın yanında hiç değildi peki neredeydi bu adam diye düşünmeden edemedi.
Çalışırken bile aklına Yamanın gelmesi şaşırmadık şey değildi çünkü Ömer onu düşünürdü ama bu eğlence için değildi.
Ömer sıkkın bir şekilde Aslıyı aradı, Aslı açmazken bir kat daha endişelenmişti. Normalde Yaman ne yaparsa yapardı bir kaç kez daha Ömer'e söylemeden be yerlere uzaklaşmış sorun olmamıştı. Ama şimdiki sıkıntı Aslı'ya bile söylememiş olmasıydı.
"Yengem fena haşlayacak". Diye düşündü Ömer. Elleri saçında geziniyordu. Bir süre sonra kahvaltı yapacaktı ama iştahı ilk defa kesilince kendine bile şaşırdı. Ve öğle yemeği menüsünde kuru fasulye varken bu olasılık öyle imkansızdı ki Ömer kendine güldü. Masanın üzerinden arabasının anahtarını aldığında gideceği yer belliydi.
•••
Ömer'in ağzından,
Yolda giderken tekrar tekrar Aslı ve Yamana ulaşmaya çalışmıştım ama sonuç hep aynıydı ve bu beni daha da endişelendiriyordu. Dışarıdan çok kayıtsız gamsız ya da umursamaz görünüyor olabilirim hatta öyleyim de ama değer verdiğim insanlara karşı bu tutumum değişiyordu.
Uzun bir yolculuktan sonra yengemin çalıştığı otoparka giriş yapıp arabayı gelişi güzel park ettim. Hızla arabadan inip kliniğe giriş yaptım. Girişte bulunan resepsiyona yaklaştım.
" Bacım, yengem burada mı?" karşımdaki kadın anlamaz bir şekilde bana bakınca hemen sorumu düzelterek tekrar sordum.
" Aslı Çetin burada mı?" dedim bu sefer daha sakin bir şekilde
" Hayır beyefendi Aslı Hanım çıktı."
" Nereye çıktı?"
" Bilmiyorum Beyefendi çıkarken bir şey söylemedi." kadın bana deliymişim gibi bakıyordu hatta benim deli olduğumu düşünüyor birazdan birilerini arayıp bana beyaz önlük giydirip bir odaya sokmazlarsa iyidir.
" Peki, bu son sorum. Yengem aman yani Aslı hanım ne zaman çıktı. "
" Yarım saat önce beyefendi. " dedi karşımdaki kadın bıkkınlıkla. Yenilgi ile omuzlarımı düşürüp kadına mırıldanarak teşekkür ederek kliniğin cam kapısına doğru ilerledim tam çıkıp gidecekken aklıma gelen şeyle hızla resepsiyonun bulunduğu alana ilerledim hızımı alamayıp ahşap masaya çarptım, masanın ardında duran resepsiyonist kadın korkuyla bir kaç adım geriledi. Kadının korktuğunu fark edince elimi saçlarımın arasından geçirip sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümseme taktım yüzüme
" Yaprak, Yaprak Yavuz burada mı? Lütfen burada de." Dedim kadına yalvarırcasına
" Evet beyefendi Yaprak hanım burada" dedi. Rahatlıkla iç çektim.
"Peki söyle bakalım güzellik onu nerede bulabilirim?" Kadının çekici davranışım karşısında eridiğini hissedebiliyordum. Lüle sarı saçlarıyla oynamaya başlaması onun kolay bir av olduğunun kanıtıydı. Yüzünü utangaçlıkla bir gülümseme yerleştirip konuştu.
"Şuanda arkanıza dönerseniz onu bulabilirsiniz beyefendi."
Bu beni amacımdan sapmaktan kurtaran şey oldu. Tek kaşımı kaldırıp ağır ağır arkama dönüyorken yapmayı ihmal etmediğim şey saçımı düzeltmek olmuştu.
Arkamı döndüğümde gördüğüm bu güzellik yüzünden saçımda kalan elim, saç tutamlarımın arasında oynuyordu. Resepsiyonist kadına dediğimi fark edince yüzümü buruşturup elimi çektim. Bir Ömer asla kolay av olamazdı, avı geçin. Ben bir avcıydım.
Tabi ava giden avlanır lafını da unutmayalım.
Kumral saçlarını geriye doğru savurup karşısındaki adama bir şeyler anlatan bu güzellik abidesi beni her an bir ok ile kalbimden vurabilirdi. Onla en son karşılaşmamız Gizemin ölümü olmuştu. Derin bir nefes aldım hüzünle. Şimdi senin ağabeyini arıyorum küçük siz Kılınçlar başa belasınız demeden geçmeyeyim diyordum. İç sesimle beraber her anlamda yürüdüğüm Yaprak'a şuanda somut bir şekilde yürüyordum.
Yanına geldiğimde karşısındaki adam gitmişti. Muhtemelen iş ile alakalıdır deyip beni fark arı etmesini bekledim. Hala dalgın bir şekilde adamın gittiği yere odaklanmış duruyordu. Bende omzumu onun boynuna doladım.
Anında irkilip kafasını bana çevirdi. Kahverengi gözleri, siyahlarımla buluştuğunda sırıtıyordum.
"Kırmızı yakışmış." Dedim. Üstünde kırmızı bir pantolon ceket takımı vardı. Teninin kokusu burnumu doldurduğunda yüzünde saçma bir ifade vardı. Afalladıktan sonra omzumu kendinden kurtarıp geri çekildi.
"Ne yapıyorsun sen be?" Diye cırladı minik fare. Sahte bir sinirle söylenmeye başladım.
"İltifat ediyoruz şurada ya bir şey yaptığım yok be ayrıca beni görünce dilin tutuldu hemen anladım." Dedim en karizma olan bakışlarımı atmaya çabalarken. Bu kız beni fazla zorluyordu. Benim tatlı ve seksi cazibeme karşı koyması beni ona fazla itiyordu. Ama içten içe fark ettiğim diğer şey bu kızla uğraşmanın hoşuma gittiğiydi.
"Ondan bahsetmiyordum da neyse hayırdır ne işin var burada senin?" Dedi çirkef sesini bastırmaya çalışarak.
"Yapraksız yapamıyorum falan deyip buraya geldim." Dedim dalga geçerek.
"Bak sen hislerimiz aynıymış bende seni düşünüyordum." Dedi sesindeki ciddiyeti ve az önce olan dalgınlığını buna bağlayarak sordum.
"Evet, ne duruyorsun o zaman sarıl veya öp beni." Dedim. Omzuma vurdu.
"Elinde taş gibi maşallahı var ama benim taş gibi gövdem elini acıtmış olabilir getir öpeyim. Dedim buraya neden geldiğimi unutuyordum resmen. Bana hayretle baktığında anında konuyu değiştirdim.
"Aslı Yengem nerede?" Yüz ifadesinin anında değişini izleyip yeniden sordum.
"Yengemi arıyorum açmıyor sen biliyorsundur diye geldim." Dedim.
"Ben bilmiyorum yoğundum bir kaç hastam vardı Aslı'yla fazla konuşamadım. Çıkmış mı klinikten?"
"Çıkmış ve benim onu bulmam lazım ve onun vesilesiyle de Yaman'ı." Dedim. Kırmızının en güzel tonuna boyanmış dudaklarını ısırışından dolayı gözlerim oraya kaydığında bunu fark edip ısırmayı bırakıp bir odaya girdi. Telefonuyla döndüğünde tahminim Aslıyı aradığı yönündeydi.
Bir kaç denemeden sonra "Açmıyor nerede olabilir ki ve ne zamandan beri arıyorsun?" Dedi. Ona beni Aslı'nın dün arayıp Yamanı sorduğunu ve ona ulaşamadığını söylediğini anlattım. Bugün de sabah aklıma düşüp buraya geldiğimden bahsettim. Anlayışla kafasını sallayıp odaya yeniden girip çantasını aldı.
"Sen öyle deyince endişelendim ve bence Aslı'nın evine gidelim.Belki izin falan kullanmıştır bilemiyorum evde olabilir." Dedi. Yanıma gelmek istemesi beni bir anlığına mutlu etmişti ama amacımdan sapmamalıydım.
"Tamam o zaman hadi gel arabaya." Dedim. İlerleyip son kez resepsiyonist kıza göz kırpıp klinikten ayrılıp beni bekleyen arabaya yöneldim. Hemde yanımda bir afetle.
Sürücü koltuğuna geçip yanıma oturan güzelliğe baktım. Bana baktığında yüzünde sinir olmuş bir ifade gördüğümde kaşlarımı çattım.
"Ne oldu be?"
"Her önüne gelene göz falan mı kırpıyorsun?" Dedi. Ona inanmayarak baktım bir süre , sonrasında kahkaha atıyordum. Vay be beni kıskanan bir kız demek.
"Her önüme gelene göz kırpmış olsaydım bundan nasibini almış olurdun." Dedim, onu sinir etmek için fazla gülüyordum. Gözlerini kısarak sinirle bana baktığında öfkesini kemerden çıkartmak istercesine kemeri çekiştiriyordu.
"Hey bu araba benim değerlimdir o yüzden daha sakin lütfen."
Onun önüne geçip kemerini taktığımda fazla yakın olmuştuk bir anda. Ve yanaklarının pembeleştiğini fark ettiğimde daha yavaş bir şekilde çekildim. Benimle göz teması kurmadığın da pencereyi açıp içeri hava girmesini sağladı. Bende çalıştırmış olduğum arabayı Aslı'nın evine sürdüm.
Aslı'nın bildiğim sokağına girdiğimde yanımdaki hatun gitmek için hazırlanıyordu. Yaprak bu sefer daha sakin bir şekilde kemerinin çıkarıp aşağıya indi. Bende arabadan inip yanına yürüdüm. Kapıya vurmak için hazırlanırken bende arabasına bakınıyordum. Kapıya vurmamıza gerek yoktu çünkü Aslı burada değildi bundan adımın yavşak Ömer olması kadar emindim.
"Burada değil." Kapıdan umudu kesip zile basan Yaprak durdu ve sevimli yüzündeki kaşlarını bana dönüp çattı. Uzaktan ayak sesleri geldiği sırada Yaprağın soğuk soğuk nemlenmiş elinden tuttum.
"Arabaya." Dedim. Bir yandan da hızla cebimden arabanın anahtarını açmak için çıkarıyor bir yandan da bana anlam veremeyen bu hatunu beraberimde sürüklüyordum.
"Bin çabuk!"
Dediğimi yapıp arka koltuğa geçti, bende hızla yanına geçtim. Aslı'nın evinin kapısına baktığımda kapıyı açan Annesiydi. Açacağı sıradaki yüzündeki mutluluktan eser kalmamış yüzü asılmıştı. Omzuma nefes nefese kalan Yaprak vurduğunda gülmeden edemedim.
"Evde yan gelip yatıyor olduğunu buradan anladım böylece şuna bak göğsün nasılda hızla inip kalkıyor." Baktığım yere bakmamı engellemek için dudaklarını büzüştürmüş gözlerini kısmıştı.
"Neden böyle bir şey yaptın?" Dedi.
"Çünkü Aslı evde değil bunu anlamak zor olmamalı." Hem annesini de endişelendirmek istememiştim.
"O zaman Yaman'la olmalı onu nereden bulacağız?" İçten içe artık aramanın gerekmediğini ikisininde gayet aklı başında birileri olduğunu söylüyordum. Ama bu güzel hatunla biraz daha zaman geçirebilirdim ve aynı zaman da belki onları bulabilirdim bu yüzden eskiden Yamanın kaldığı evin yoluna sürdüm.
Ana yola çıkmadan tanıdık bir araç ilişti gözüme. Sokağa girmek üzereydi. Kornaya bastığımda siyahla kaplı camlarını açtı. Uygun bir yer bulup kenara çektiğinde arkamda oda durmuştu.
Arabadan Yamanla Aslı indi. Yaprakla bende indiğimde Yaprak koşarak Aslının boynuna atladı onlar birbirine sımsıkı sarılırken bende Yamana döndüm.
Dişleri sıkılı ve gözleri sinirden koyulaşmıştı. Allah bilir yine ne oldu diye düşünerek sordum ona?
"Sıkıntı ne bebeğim?"
"Durumlar karışık." Dedi dediğime bile kızmamıştı ya da vurmamıştı. Durumun vahim olduğunu buradan anlamıştım. Anlatması için ona baktığımda dönüp Aslı'ya baktı. Göz ucuyla bende baktığımda Yaprak'la bir şeyler konuşuyorlardı.
"Cem Steven yine karşıma çıktı." Kaşlarım bu ismi duyunca iyice çatılmıştı.
"Cem karşıma çıktı ve olmamasını istediğim şeyler oldu." Dedi. Ruhunun en ucundaki acıyı kadar gördüğüm kardeşim şimdi yaralıydı. Bunu anlamak için çok yakını olmak yıllardır beraber olmanız gerekiyordu. Ayak üstü anlatılacak bir konu değildi bunu anlamıştım. Bende kızlara yanına gidip ortamı dağıtmak için bir şey söyledim.
"Neden beraber bir şeyler yapmıyoruz ki?" Yüzüme önce anlamayarak baktıklarında durumu onlar için açtım.
"Partiye falan gidelim diyorum ben sizi boşuna aramadım." Aslı'ya yönelttiğim bakışlarımda ısrar vardı. Kardeşimi dağılmış görmüştüm ve onu toparlanmaya ihtiyacı vardı. Konuşmaya dahil olan Yaman,
"Parti falan yok herkes evine gidiyor." Onun sesine aldırış etmeyip konuşacağım sırada Aslı ortaya partiden daha az eğlenceli olacak bir şey attı.
"O zaman dağ evine gidelim?" Dedi. Hay aklınla bin yaşa demek istedim ama partide tanışacağım kızlar buna engel olmuştu. Buda bir şeydir deyip kafamı sallarken Yaprak'da onaylamıştı. Ve Yaman ile Aslı birbirleriyle bakışıyordu.
"Ne yapıyorsunuz siz telepati yoluyla falan mı anlaşıyorsunuz?" Dedim. Yaprak bu dediklerime gülerken onu izledim bir süre. Gülüşüne engel olup benle göz göze geldiğinde etrafta bir kaç saniyeliğine olsa da sadece biz var gibiydik. Kendime gelmek için çaktırmadan ensemdeki bir kaç kılı çektim. Buda benim kendimi çimdikleme yöntemimdi. O sırada Yamanla anlaşması biten Aslı heyecanla konuştu.
"O zaman bize bir dağ evi, yiyecek ve film lazım." Sokağın ortasında konuştuğumuzu fark edip rahatsız olduğunu anladığım Yaman homurtular çıkardığında,
"Tamam karar verildi o zaman ben ayarlıyorum hemen." Dedim ve ekledim. "Ben şu yiyecekleri falan ayarlayayım sen kızları al götür." Yamanın itiraz etmesine fırsat vermeden hadi hadi diye sırtına vurdum.
Evet, kaşındığımı biliyordum ve sürünmeyi sevdiğimi de.
Kızlar arabaya geçtiklerinde kendi arabama binip bir kaç adamıma çeşitli abur cubur alıp arabamı doldurmaları için emir verdim.
•••
" Böyle mal mal birbirimize bakmaya devam edeceğiz?" diye ortaya konuştum. Yemekleri yemiş, üstlerimize rahat şeyler giymiştik ve şuanda da hepimiz kendimizi bir koltuğa atıp, birbirimize bön bön bakıyorduk.
" İyi bir fikrin varsa seni dinliyoruz Ömer." dedi Yaprak sıkıldığını belli ederek.
Düşünmeye başladım. Burada dördümüz sıkılmadan ne yapabilirdik ki?
Film izlesek? Kimse modunda değil.
Doğruluk cesaretlik mi oynasak? O da artık baymaya başladı.
Tabu? Onunda modası geçti artık.
Ne yapabilirdik?
" Buldum!" diye bağırıp heyecanla ayağa kalktım.
Herkes şaşkınca bana bakıyordu. Hızla duvarın yanında duran konsola ilerledim ve aradığım şeyleri bulup, aldım ve tekrar oturduğum yere geri döndüm.
Elimdeki kağıt ve kalemleri sırasıyla herkese dağıttım. Hepsinin yüzünde ne olduğunu anlamayan o aptal ifade vardı ve bu ifadeleri gülmeme sebep oldu.
" Herkes yere otursun." diye direktif verdim ve ben yere ortada duran küçük masanın bir kenarına oturdum. Aslı ve Yaprak ellerindeki kağıtlar ve kalemle masanın etrafına yerleşti.
" Siz takılın ben biraz dinleneceğim." deyip ayağa kalktı Yaman.
Çok yorgun ve bitmiş gözüküyordu. Belki biraz bizimle takılsa kafası dağılır iyi hisseder diye düşünüyordum o yüzden buradan gitmemeliydi.
" Abi,gel işte eğleneceğiz ne güzel." dedim ikna etmeye çalışarak ama pek ikna olacak gibi durmuyordu.
" Israr etme Ömer yorgun hissediyorum gidip biraz uyuyacağım." dedi yengeme bakarak.
Onu ikna edecek tek kişi yengemdi. Kafamı ona çevirip baktım bana baksın diye ama o da yüzünü eğmiş elindeki kalemle oynuyordu üzgün bir şekilde.
Bana baksın diye ayağımı uzatıp, ayağımla bacağını dürttüm. Kafasını kaldırıp bana ne oldu dercesine kafa salladı. Kaş göz işaretleriyle Yamanı işaret ettim. Tamam biraz elimi kolumu da kullanmış olabilirim ama zaten Yaman dalgın olduğu için fark etmedi bile.
" Yaman kal lütfen, sensiz tadı çıkmaz." dedi yengem şirin çıkartmaya çalıştığı ama hiç öyle olmayan sesiyle.
Bu sefer yengeme yaklaşıp kulağına fısıldadım ;
" Adamı ikna et dedim,kaçır demedim " dedim yengeme o ise sadece ters bakışlar atmakla yetindi.
" Aslım ben dinlensem daha iyi olur."
" Eğer sen oynamazsan bende oynamam. Hadi Yaman çok eğleneceğiz, lütfen." dedi yengem sesini daha çok incelterek. Sanırım kulağımı hissetmiyorum.
Yaman derin bir nefes verip kafasını salladı ve uzun, büyük cüssesini yengemin yanına yerleştirdi.
Yengemle çaktırmadan ellerimizi yumruk yapıp çaktık.
" Evet, ne yapıyoruz? " diye sordu Yaprak merakla.
Ellerimi birbirine vurup herkesin dikkatini üzerime topladım.
" Oyunumuzun adı... Daha önce hiç." dedim enerjik bir şekilde.
Abimin bildiğini biliyorum ama kızların bilmediği yüz mimiklerinden belliydi. O yüzden açıklama yapmaya başladım.
" Şimdi ellerinizdeki kalemle kağıdın bir tarafına yaptım , diğer tarafına ise yapmadım yazıyorsunuz. " dedim ve yazmalarını bekledim. O sırada bende kalemi alıp büyük harflerle kağıdın bir tarafına yaptım bir tarafına yapmadım yazdım. Diğerlerinin de yazmasını bekledikten sonra oyunu anlatmaya devam ettim.
" Ben mesela diyeceğim ki ' Sekiz yaşına kadar altıma yapmadım' eğer yaptıysanız yaptım tarafını, yapmadıysanız yapmadım tarafını çevireceksiniz. Bu kadar." deyip son noktayı koyduktan sonra. Abim dışında herkes bu oyunu oynamak için hevesli duruyordu.
" Tamam o zaman, hadi başlayalım! "dedi Yaprak büyük bir coşkuyla ona katılıp gülümsedim.
" İlk ben başlamak istiyorum. "diye de devam ettirdi sözlerini. Hepimiz onay verince de düşünmeye başladı.
" Hım... Hiç bir zaman hemcinsimi çekici bulmadım. " diyen Yaprak ile herkes yavaşça kağıtlarını kaldırdı. Benim cevabım belliydi yaptım.
Beni en çok şaşırtan yengemin cevabıydı. Yaman benden önce davranıp şaşkınlığını belirten cümleler kurdu.
" Aslı, sen hem cinsine ilgi mi duydun? " diye sordu Yamam şaşkın bir şekilde.
" Soruyu çarpıtmayın. İlgi duymak ayrı, çekici bulmak ayrı." dedi yengem kendini savunmaya çalışarak. Biz de ' Aynen, inandık' temalı bakışlarımızı attık. O da omuz silkerek bize karşılık verme gereği duymadı.
" Tamam sıra bende. Ee... Asla en yakın arkadaşıma aşık olmadım. " dedim ve muzipçe Yamana dönüp şu cümleleri kurdum,
" Sakın yanlış anlama bebeğim sana hissettiklerim aşktan da öte" dedim göz kırparak. Yaprak kahkahalara boğulurken yengem araya girdi.
" Ömer sevgilime yavşamayı kes!" dedi Aslı yengem alayla karışık sahte bir sinirle. Ben de üzgün bakışlarımı Yamana çevirdim.
" Duydun oğlum sevgilimi, ayağını denk al." dedi abim gülerek onunda keyfi yerine gelmiş gibi gözüküyordu.
" Tamam cıvımayın. Kaldırsın herkes kağıtlarını." dedi Yaprak gülerek.
Sırayla herkese baktığımda Yaman ve Yaprağa baktığımda yapmadım tarafını kaldırmıştı ama Aslı için aynı şeyi söyleyemiyordum o yine yaptım tarafını kaldırmıştı.
Herkesin şaşkın bakışları yine Aslının üzerine döndü.
" Resmen şuan sevgilimin gerçek yüzünü şimdi görüyorum." dedi Yaman şaşkınlıkla.
" Bunu ben de bilmiyorum. Kim Aslı?" diye sordu Yaprak merakla.
" Orta okulda takıldığımız Ege diye bir çocuk vardı ya işte ben o çocuktan hoşlanıyordum." dedi Aslı biraz utanarak.
" Vay be! Yengeme bak sen ne yere bakan yürek yakanmış." deyip yengemin omzuna sertçe vurdum. O da dengesini sağlayamayıp geriye düştü.
" Lan dengesiz ne yapıyorsun? " diye bana doğru bağırdı Yaman. Kendisi bu kadar güçsüzse ben ne yapayım yani?
Yaman, Aslının kalkmasına yardım etti. Yengem kalkar kalkmaz koluma sert bir şekilde vurdu. " Ah, ne yapıyorsun ya?" diye sordum acıyla.
" Hak ettin, sus! " dedi yengem de.
" iki dakika düzgün duramıyorsunuz ya. Hadi devam edelim." dedi aramızdaki en aklı başında kişi olan Yaprak'dı.
" Sıra bende! " dedi yengem heyecanla.
" Evet, söylüyorum... Hiç bir zaman bir şey çalmadım." diyen Aslıyla herkese kağıtlarını kaldırdı.
Yamanla ben yaptım tarafını kaldırdık. Kafamı Yaprağa çevirdiğim de onuda yaptım tarafını çevirdiğini fark ettim.
" Hadi bu ikisini anladım da," dedi yengem parmağıyla bizi göstererek" sen ne çaldın? " diye sordu Aslı merakla.
" Küçükken bakkaldan sakız çalmıştım. " dedi Yaprak utanarak. Herkes onun bu haline tebessüm etti.
" Hadi Yaman sıra sende. " dedi yengem coşkuyla .
" Tamam. Söylüyorum... Hiç birine çıplak fotoğraflarımı göndermedim. " diyen Yamanla herkes kağıtlarını kaldırdı. Benim dışımda herkes yapmadım tarafını kaldırmıştı.
İlk yorum Yapraktan gelmişti. "Hiç şaşırmadım valla. " dedi gülerek.
" Açık söylemek gerekirse bende hiç şaşırmadım. Ömer ben senden her şeyi beklerim. Sadece tek merak ettiğim kime gönderdin?" diyen yengemle bakışlarımı Yamana çevirdim ve sinsice gülümsemeye başladım. Yaman bana anlamaz gözlerle bakmaya başladı. Sonra Yaman yüzünü kırıştırmaya başladı,benim ise sırıtmam daha çok arttı.
" Allah belanı versin, niye hatırlatıyorsun lan? Ne güzel unutmuştum." dedi Yaman bağırarak.
" Aşkım, unuttuysan tekrar atarım üzülme sen." dedim ben de cilveli bir şekilde.
" Yaman, sana mı attı?" diye sordu Aslı Yamana dönerek, gülmesini zor tuttuğu belliydi. Yaman, Aslının suratını avuçlarının arasına aldı ve yüzünü yüzüne yaklaştırdı.
" Aslım bak, her şey benim isteğim dışında gerçekleşti. Çok unutmaya çalıştım, çok çabaladım, başardım da ama şimdi bu p*ç her şeyi tekrar hatırlattı bana." dedi acıklı bir şekilde.
Bu sefer Aslı Yamanın yüzünü avuçlarının arasına aldı.
" Ben seni böyle kabul edemem Yaman. Sen... Sen kirletilmişsin ben bu ilişkiyi devam ettiremem. " diyen Aslının sözlerinden sonra herkes kahkahalara boğuldu. Kahkahalarımızın arasından Yaprağın sesi duyuldu.
" Ben çok yoruldum ya uykum da geldi. Artık uyusak mı? " dedi Yaprak o güzel gülüşünün arasından.
" Olur biz seninle yukarıda uyuruz. Yamanla Ömer de burada uyur." diyen Aslı yengemin söylediği sözlerle hemen öne atıldım.
" Olmaz!" diye bağırdım hızla.
" Neden? " diye soran Aslıya kaş göz işaretiyle Yaprakla yanlız kalmak istediğimi anlatmaya çalıştım. İlk başta anlamasa da köşeli jetonu sonunda düşmüştü.
" He, evet bence de olmaz çünkü Yaman bensiz uyuyamıyor." diyen yengemle Yaman şaşkın bir şekilde baktı. Yaman bir şey çaktırmasın diye ben devreye girdim.
" Aynen, o yüzden burada ikimiz kalacağız Yaprakcım. Bende ne kadar seninle kalmak istemesem de mecburuz. "dedim Yaprağa bakarak. Bulunduğu durumdan pek memnun gözükmüyordu.
" Başka oda yok mu ya? " diye soran Yaprak'la durumu kavramış olan Yaman söze girdi. İnşallah bir şey çaktırmazdı.
" Maalesef yok. Bu bulunduğumuz katta bu oturma odası, mutfak, birde kiler bulunuyor. Üst katta ise banyo, tuvalet, iki tane normal oda bulunuyor birinde Aslı ve ben kalacağız diğeri ise benim için önemli bir oda olduğu için kimsenin kalmasına izin veremem. "diye açıklamada bulunan Yaman durumu kurtarmış gibi gözüküyordu. Üzüntüsünü içten içe yaşasada kardeşini hep düşünürdü.
Yaprak pes etmiş gibi gözüküyordu. Hafifçe kafasını sallayıp kabul ettiğini belli etti. Yüzümdeki zafer gülümsemesini silmeye çalıştım.
" Tamam o zaman biz yukarı çıkıp size çarşaf yastık falan getirelim." Dedi Aslı yanında Yaman'ı da sürüklerken. Onlar yukarı çıktığında rahatsız edici bir sessizlik oluştu aramızda. Gözleri ne yapacağını bilemez halde etrafı inceliyordu. Bende onu.
"Neyse ki L koltuk rahatsız olmanı istemem." Dedim. Onu rahatlatmak için. Belki de benden rahatsız olurdu bilemiyorum.
"Ah, sorun yok." Dedikten bir kaç dakika sonra merdivenlerden yüklü bir şekilde inen Yaman ve Aslı'ya baktık. Yaman'ı yastık taşırken görünce gülümsemeden edememiştim. Eski bir mafyaya bunu yaptıran daha neler yaptırırdı kim bilir?
Yaprak, Aslı'nın elindeki çarşafları aldığında Yaman koltuğun üzerine bıraktı yastıkları. Arkasını dönüp kafamın arkasına hafifçe vurdu.
"Ne sırıtıyorsun lan?" Hiç dercesine salladım kafamı.
"Tabi başbaşa kaldın ya kızla." Diye devam ettiğinde Yaman gözlerim anında açılmıştı. Benimle beraber Yaprak da aynı tepkiyi vermiş birşey diyemeden kızarmıştı.
"Size iyi geceler." Dedim onları hızla uğurlamak için. Aslı gözlerini kısıp bana çakal dercesine bakıyordu. Merdivenlerden çıktıklarında yastıklarımız ve çarşaflarımız yerlerine yerleştiriyordu Yaprak. Kendi istediği gibi ayarlayıp yastıkları kafamız aynı yere gelicek şekilde koymuştu. Bu iyi oldu hem daha yakın olurduk hemde benim ayağım kızın kafasına gelmezdi.
Biraz çılgın yatarım da.
Bende lambayı söndürüp daha az yanan bir lambayı açtım. Etrafta loş bir ışık oluşmuştu. O sırada Yaprak tepeden topuz yaptığı saçlarını daha rahat bir şekilde yatmak için açmıştı.
Ben bir bardak su içmek için mutfağa gidip geldiğimde üstü örtülü bir şekilde uzanmıştı. Uzun saçları yastığının yanlarına ve yanağının bir kısmını örtmüştü. Bu beni sinirlendirdi çünkü yüzünü tam görmek istiyordum. Bende hızla yerime geçip oturur vaziyette elimi yüzüne uzattım. Uykuda dalmak için gözlerini kapatmıştı. Yaklaştığım şurada açılan irisleri parmaklarımı takip etti.
Yanağının kenarında duran bir kaç tutamı yüzünden çekerken parmağım teninde oyalanmıştı. Yavaşça ellerimi çekerken tepkisini görmemek için bende koydum kafamı yastığa. Bir müddet sonra ben hala uyuyamazken nefes seslerini bozan naif bir ses oldu.
"Tatlı rüyalar."
O bunu söylerken yüzümde oluşan tebessüm beni daha çok huzurlu uyumaya teşvik etti. Bugün kendime sürekli tekrarladığım bir ikaz zihnimdeki kapısını aralayıp gün yüzüne çıktı.
Amacımdan sapmamaktı amacım.
Ama ben amacımdan çoktan sapmıştım.
•••
Ve bölüm sonu.
Çok eğlenceli bir bölüm oldu bizim için. Okuduğunuz için teşekkürler.
3154 kelime.
Oy sınırı 20 oy
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top