43. bölüm - Kabus

İki dağın oluşturduğu vadiden, gökyüzünün engin ve derin ufuk çizgileri ötesinden kıvrılarak gelen mavi akarsu, hemen ağaçların önünde gürleyerek akarken, suyun şırıltısı, seksen yıllık koca çınarın yemyeşil yaprakları arasındaki dallar üzerinde ötüşen kuşların cıvıltısıyla karışıyordu.

Çınarın heybetli gölgesi altında birisini gördüm yüzü tanıdık gelince gülümsedim. ayağa kalkıp bana doğru gelince heyecanlanmaya başladım . bir anda hava kararmaya başladı .irkildim . o gölge gelmiyor, olduğu yerde duruyordu.

gülümsemem solarken kuşlar gölgenin üzerinde uçuşmaya başladılar. yağmur damlaları yerle buluşurken gölge ani bir hızla dibimde bitti . kalbim ağzımda atarken gölgenin elleri yanaklarımı okşadı.

Bu o değildi .

her bir zerresine aşık olduğum adam değildi .

Şuan Ateş yanaklarıma dokunuyor saçlarımı okşuyordu. Kokusundan midem bulanırken Yamanın mavi gözleri geldi gözlerimin önüne . İçim sadece bir kaç saniyelik huzur bulurken onun mide bulandırıcı sesi ile huzurumdan ayrıldım .

" Bana gel ! " Sözleri ile ruhuma büyük keskin iğneler batarken ilmek ilmek ruhum kanadı . Yamanı düşündüm ona gidersem belki her şey güzel olacaktı. Benim dışımda herkes huzurlu olacaktı belki ama bir işe yarama duygusu saracaktı benliğimi .

Artık içinden çıkılmaz bir hal aldı bu durum. Yanıyor içim. Boğazımda düğümlü bir çok kelime . Nefes alamıyorum. Acınacak haldeyim. Bakışlarımda bile bir çaresizlik. Yaşamak dert oldu. kulaklarımı sağır eden zihnimin çığlıkları , geceyi sonsuz bir kış'a çeviriyor. Çok üşüyorum. Ağlıyorum çaresiz. Gözlerimden akan bir avuç gözyaşı değil yitirdiğim. Yitirdi anlamını kelimeler. Binlerce ferman edildi yüreğimden, atladı uçsuz uçurumlardan.

" Geliyorum " Anlamını yitirmiş onlarca anı var gözlerimin dalıp gittiği boşlukta. Nefes alırken kalbim acıyor. Ben sensiz yaşayabilirmiyim bilmiyorum .

Kalp atışlarım durmak üzereyken soğuk nefesi boynuma çarptı . Dudakları boynumu keşfederken öylece kalakaldım.tıpkı bedenine saplanan bir bıçağa tepkisiz kalmak gibiydi .

" Güzel " Varlığı ölümün notalarından can bulan bir melodiydi adeta. Bedenim olanları kaldıramazken ileride beyaz elbiseli bir kız gülümsüyordu.

Sonra ağlayarak uzaklaştı mavi gözlerindeki derin acı , çaresizlik uzaktan bile belli oluyordu . Ateş beni kucağına alırken tepkisizdim . Katilimin kucağında bilinmezliğe gidiyordum . Küçük kızın çaresizliği , göz yaşları bana birini anımsatttı . Kendimi . Ne çaresizmişim öyle .

Gidişim yürekten değil zorunluluktan sevgilim .

Can hıraş bir hıçkırık kaçtı ağzımdan . Gördüğüm kabusun etkisi hala üzerimdeydi . Boynuma dokundum. Sanki o iğrenç dudakları hala ordaydı sonra yanağıma gitti elim o kanlı elleriyle yanağıma dokunmuştu. Damlalar çenemden aşağıya doğru kayarken gözüm komidinin üzerindeki telefonuma ilişti. Ne yapacağımı bilemez halde Yamana mesaja attım .

" Uyanık mısın ? " Cevabı beklemek bile aptalcaydı . Sabah olmasına en fazla 2 saat kalırken telefonu tekrar yerine koydum . Su içmek iyi olacaktı . Aşağı inip bardağa bir bardak su doldururken ışığı açmadım . Su metalik tatdaki ağzımın içini ıslatırken sessizce odama ilerledim.

telefonun titrediğini görünce heyecanla açtım . Yaman mesaja atmıştı . Mesaj attığına mı şaşırsam yoksa mesajda yazanlaramı bilemedim.

" Kapıyı aç " telefonu şaşırdığım bir sakinlikle bırakırken aşağıya indim . Kapıyı sessizce açarken karşımda duruyordu . Gülümsedim . Boynuna sarılırken oda bana sarıldı .

" Neden uyamadın ? " beklemediğim bir soruydu . kollarımı boynundan çekerken derin bir nefes aldım . Gördüğüm kabusun silik görüntüleri puslu gözlerime ulaşırken tepkisiz kaldım.

" Ne oluyor ? " Sesindeki endişeyi hissederken tebessüm etmeye çalıştım . Yamanı endişeli görmek beni huzursuz ediyordu .

"Ölümlere sebep olan kabuslar görüyorum, hepsi bu ." Ellerini saçlarından hızla geçirirken yeni duş aldığını anladım. Saçlarından şampuanının kokusu geliyordu . Derin bir nefes verdi. Ne olmuştu ?

" Ne tür kabuslar ? " Cevabı beklerken elleriyle kapıda ritim tuttu. Dışarısı soğuktu ve ben neden adamı dışarıda tutuyorum ki ? Kapıda biraz aralık bırakarak dışarı çıktım eve mi alıcaktım ? Ya annemler uyanırsa. Ya abim görürse ?

" Üşüyceksin " Soğuk rüzgar yüzümü yalarken ürperdim. Soğuktu. Bir kalın pijama ve beyaz bir tişört giymiştim.

" Üşümüyorum . " Hayır tam aksine donuyorum . Kollarımı bedenime sardığımda kollarım bedenimden çözüldü . Yaman kolumdan tutarak beni evin içine soktu. Bu Ruh hastasından her şeyi beklerdim ama bunu yapmasını beklemezdim şuan .

" Üşüyeceksin demiştim dağ keçisi . " Cümlesinin son 2 kelimesi beni benden alırken elleri hâlâ kolumdaydı . Hiç de sessiz sayılmayacak kadar adım atıyordu. Merdivenlerden çıkarken konuştum.

" Biraz daha sessiz olamaz mısın? " Odama doğru yaklaştığımda ayağını yere vurdu. Bu adam beni sinir etmeyi çok iyi biliyordu.

" Olabilirim "Oflayarak odaya girdiğimizde hâlâ üşüyordum ama fazla değil

" Peki neden çok ses çıkarıyorsun ? " Yatağın üzerine otururken çaprazımdaki sandalyeye oturdu .

" Çünkü öyle istiyorum " Gözlerimi devirirken hafif tebessüm ettim. Gözleri gülüşümde oyalanırken dudağımı ısırdım. Gözleri yoğun bakınca kafamı önüme eğdim. Bana doğru bir adım attığında aradaki mesafe kapanmıştı. Bacaklarını görüyordum kafam eğikti . Bedeni biraz eğilirken işaret ve baş parmağıyla çenemi tutup ona bakmamı sağladı .

" Neden kendime o dudaklardan mahrum bırakacak kadar ceza vermemi sağlıyorsun ? " Aman Allahım . Ne dedi o . Kendisine ceza mı veriyormuş. Kaşlarım çatılırken merdivenlerden ses geldi. Ani bir heyecanla Yamanı yatağın yanına doğru iteledim. " Birisi geliyor " Yaman zeminde oturdu. kapıyı açan kişi Yamanı göremezdi .

" Onu anladım zat - " İşaret parmağımı susması için dudağına bastırdığımda gözlerinin bir an yoğunlaştığı gördüm. Öylece donup dururken parmağımı öptüğünde bedenime bir ısı yayıldı. Dudaklarının değdiği yer karıncalanıyordu.

" Parmağını çekmen için ısırmam mı gerekiyor ? " Elim hâlâ öyle dururken parmağımı hızla çektim. O sırada kapı açıldı . Annem kapıdan gözleri hafif açık bir şekilde konuşmaya başladı

" Kızım sabah sabah ne o ses ne biçim merdiven çıkma şeklidir o " Merdivenleri çıkarken değişik bir ses çıktığı için görmesekte birisinin çıktığını anlayabiliyorduk lakin şuan ki sorun bu değildi.

" Napayım anne öküz gibi ayaklarım var " Hafif sırıtırken Yamandan bir homurdanma duydum. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

" Çıkardığın sesleri duymasam ayakların küçücük diyeceğim de neyse yat uyu bakayım sen " Annemi onaylar bir bakış attım. Annem kapıyı kapatıp çıkarken bir süre sonra adım sesleri azaldı " Tamam Yaman tehlike ge- " Diyemeden Yaman üzerime çıktı elleri yatakta bedeni ise üzerimdeydi ama bedenlerimiz değmiyordu .

" Tehlike geçmedi, Ben hâlâ burdayım. " Kalbimde bir Hamster çiftetelli oynarken aklıma gelen soruyla gözlerimi kıstım.

" Sen neden gelmiştin ? " Yanıma doğru yatarken elleri sıkıntıyla saçlarından geçirdi. Sonra hafif kalçasını kaldırarak cebinden bir kağıt çıkardı. Gözlerim soru sorar bir şekilde bakıyordu haliyle.

" Mektup ... Gizemin ölüsünün yanında buldum , oku . " Mektubu elinden ağır hareketlerle alırken o tavana bakıyordu. ikiye katlanmış mektupu yavaşça açarken kağıdın nemli olduğunu hissettim. Muhtemelen gözyaşları ile ıslanmıştı. Her bir satırını okurken tüylerim ürpermiş , gözlerim dolmuştu . Yaman ise donuk ifadesi ile tavanı izliyordu. Aklıma bir soru takıldı .

Gizem ölmeden önce nasıl annesini görmüştü ?

abi asla istemeyeceğim birşey oldu Annemi gördüm . Canlı kanlı gördüm . Çok güzeldi bana benziyordu ama gözleri seni andırıyordu .

" Annen ... Annenizi nasıl gördü ? " Gözleri tavandan çekmezken yutkundu. " Bende bunun için gelmiştim . " Sonra aşağıdan kapı açılma sesi duyuldu . Kapı kapandı. Ayak sesleri gittikçe uzaklaştı sonra dış kapı büyük bir hışımla kapandı. İrkilirken Yaman hızla kapıyı açıp merdivenden aşağıya baktı sonra odama tekrar gelip camdan dışarı baktı.

" Abin gidiyor " Kaşlarım havaya kalktı. Abim nereye gidiyordu ki bu saatte dah yeni hava aydınlanıyordu. Polis olduğu için bu durumu normal karşılamak gerekirdi aslında ama son olaylardan sonra sanki her evden çıktığında Ateş için gidiyor gibiydi .

Yamanda zihnimi okumuş gibi " Ateşe gidiyor " Dedi. Yaman aşağıya inerken bende arkasından koştum. Adımları bu sefer sessiz ama aceleciydi.

" nereye gidiyorsun ? " Kapıdan uzaklaşırken arabasına yaklaştı , aramızda en fazla 5 adım vardı.

" O Ateş abinide almadan gitmem lazım ! "

*

Merkezden gelen bilgilere göre hareket ettiler . Telefonun sinyali son olarak o ambarda baş göstermişti . Telefonun sinyalini ise Ateş aradığı zaman görülmüştü.

" Nerdesin lan sen piç kurusu " Dedi Poyraz artık kendine hakim olamıyordu.

" Ben söylersem ne anlamı kalır ki ? " Alaycı ses tonuyla birlikte Poyraz sıkıntılı bir nefes verdi. Çenesi seyiriyordu.

" Aramızda" Dedi Poyraz. " büyük bir fark var "

" Neymiş o "

" Sen korkup kaçan bir varlıksın biz ise burdayız . Aramızdaki fark bu "

Şuh bir kahkaha bastı Ateş ardından ise şu sözleri kurdu.

" Zaman bulamıyorum siz ahmak ahmak gezerken, ben bir düzene adam asıyorum belkide aramızdaki fark budur ha ne dersin ? "

~~

EVET BÖLÜM SONU GÖRÜŞLERINIZI BURAYA ALALIM .

BiRDE TEKRARDAN DUYURUSUNU YAPAYIM -

WP GRUBUMUZ VARDIR GELMEK İSTEYENLERIN MESAJ ATMASI YETERLİ OLACAKTIR.

ALLAHA EMANET OLUN, ŞAHSEN BEN SUSADIM...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top