51. Bölüm- "Paramparça"

Ve yeni bölüm

Ve Medyada Yaman bey var.
•••

Siyah kot pantolon ve yine klasını bozmadan siyah tişörtü ile hazırdı, hızla siyah deri ceketini aldıktan sonra arabasına binmişti.

Hapsihanedeyken Ömer'e araştıttırdığı adam artık Türkiye'ye yerleşmişti. Şimdi ise Yaman onunla bir görüşme yapacaktı.

Daha doğrusu yüzleşme.

Oraya Ömer'de gitmek istedi ama Yaman Ömer'i bu aile meselesine karıştırmak istemedi evet aile meselesi.

Arabasını terk edilmiş izbe bir iş yerinin önüne park ettiğinde torpidodan çıkardığı silahını pantolununa sıkıştırdı.

Önlem alması lazımdı elbette.

Arabadan indiğinde henüz ortalarda kimse gözükmüyordu.  Arabasından yavaşça uzaklaştığında kendisi gibi siyahlar içindeki adam heybetli adımlarla ona doğru ilerledi.

Yaman onu görmeyeli epeyce uzamış hatta neredeyse kendi boyuna gelecekti.  Adam siyah gözlüklerini havalı bir şekilde çıkardığında Yaman'ın içi bir anlığına özlem ile dolsada bu hissi def etti.

Özlem ona artık yabancı gelmiyordu, özlem onun bütünüydü.

"Mapustan çıkmışsın" dedi adam sırıtarak dalga geçiyordu. Yaman dişlerini sıkarak konuştu.

"Çıktım ve bunu fırsat bilen akbaba ise karşımda duruyor."

"Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur atasözünün karşılığısın biliyorsun değil mi?"

"Senin aksine belirli bir karakterim var diyelim." Yaman kendini sakin tutmaya çalışıyordu çünkü karşısındaki adam ona babasını hatırlatıyordu.

"Değişmişim değil mi?" Yaman ona cevap vermeyerek kafasını salladı. Oda sözlerine devam etti. "Değişen tek şey fiziksel özelliklerim değil soyadımı da değiştirdim." Yaman anlamsız gözler ile ona bakınca adam kendini tam olarak tanıttı.

"Ben Cem Steven ve bu düşündüğün gibi takma soyismim değil bana babamdan kalan tek şeyin o kılınç soy adı olmasını istemedim." Ama Cem yanılıyordu çünkü babasından tek ona kalan şey tek o değildi. Yaman ona cevap vermedi.

"Senin düşündüğünün aksine neden bir arada kalamadık , neden gittin diye ağlamaya gelmedim buraya..." Yaman hafif sırıtarak cevap verdi.

"Ona ne şüphe"

"Bir anlaşma için burdayım." İşte şimdi Yaman'ın dikkatini çekmişti.

"Ne anlaşması bu?"

"Farkındasındır ki oteriten sarsıldı hatta artık bizim içimizde adın bile geçmiyor ve sen bu durumdan hiç de rahatsız gibi durmuyorsun?"

"Artık bir hayatım var çünkü." Karşısındaki adam kafasını sallayarak konuştu.

"Ah tabi kendine makul bir kız buldun." Yaman  sinirle ona yaklaştı. Ne bildiğini öğrenmek istiyordu.

"Adı şeydi sanırım ayla ah hayır hayır Aslı." Yaman öfkeyle onun boğazından tuttu. "Onun adını ağzına alma!" Tehditkar bir şekilde konuştuğunda karşısındaki adam ölmek istiyor gibi sırıtıyordu. Yamanı tutan tek şey onun kardeşi olmasıydı şuanda kardeş katili olmak istemiyordu.

"Peki sakin ol ve ellerini çek üstümden." Yaman ellerini gevşettikten sonra ağır ağır geri çekildi.

"Her neyse benim işim sevgilin ile değil benim işim sensin o yüzden İngiltere'den buraya geldim. Yunanistan'da babamın bize bıraktığı birkaç tapuları aldım. Birinin bununla ilgilenmesi gerekiyordu çünkü."

"Tapular nerde?"

"Bunun içinde ofisime gelmen gerekiyor orada bizi bekleyen bir tanıdık var."

•••

Yaman'ın baya düşündükten sonra verdiği karar üzerine Cem'in ofisindeydiler. Sahil kenarında güzel bir mekandı. Burada kaldığı süre boyunca zamanı buna yetmiş olmalıydı.

Şuanda sandalyelerinde oturmuş önlerindeki masadaki kağıtları inceliyorlardı ve yanlarında babasının eksi yardımcısı duruyordu.

"Yaman ve Cem oğlum babanız ileride olacak miras kavgasını düşünmüştü ve bu yüzden mirasını ona göre payladı." Yaman tüm ağırlığıyla karşısındaki ortayaşlı ve bir zamanlar sevmediği adamı dinliyordu.

"Ah babam ileri görüşlüymüş desene." Dedi Cem, Yaman ona katlanamıyordu ama buna dayanmak zorundaydı.

"Şimdi size kalanları sayacağım. Öncelikle aranızda iki yaş olduğundan dolayı Yamandan başlıyorum. Yaman oğlum sana Poyrazköyde bir villa, bir arazi bunun detayları yazıyor , yüksek miktarda para, ve yeniden doğacak bir şirket." Yamandan kaşlarını kaldırdığında aslında bu emeğin çoğunu yapanın o olduğunu biliyordu. Ve aklına takılan diğer konu ise yeniden doğacak şirketdi.

"Cem oğlum sana kalanlardan paranın yarısından çoğunu harcamış bulunmaktasın ondan geriye kalan 2 milyon, bir yat, ve yeniden doğacak bir şirket. İtirazı olan varsa söyleyebilir?"

Cem Yamana bakıyordu Yamanda Cem'e . Beyinlerinde ölçüp biçip tartıyorlardı ve bir sonuca varmaya çalışıyorlardı.

"İtiraz değil ama yeniden doğacak şirket diye neyden bahsettin?" Diye sordu Cem tesadüfe bakın ki abisi de bunu soracaktı.

"Babanız öldüğü andan itibaren size çaktırılmadan inşaatına başlanmış bir şirket kuruldu. Ve bu şirketin başına sizler geçeceksiniz..."

"Asla aynı şirkette çalışmam bununla." Yaman'ın hızla söylediği bu söz ortamda sessizlik yaratmıştı.

"Babanızın tek bir şartı vardı."

Bu sessizliği bozan içeri giren kadın olmuştu ve bu kadın Yaman'a yabancı gelmiyordu. Yaman arkasını dönmek istemedi bu olamazdı , olmamalıydı.

Cem ağır ağır arkasını döndü. Ayağa kalkıp annesiyle bakıştılar uzun süre.  Ama Yaman dönmedi.

Yaman'ın kulağına gelen hıçkırıklar bile umrunda değildi , tek isteği burayı terk etmekti ama yapamadı.

Orada öyle sırtı annesine dönük oturdu.

Annesi Cem ile sarılıp öpüp koklaştıktan sonra Yamanı bekledi ama işler öyle yürümedi. Annesi koşarak Yaman'ın önünde durdu.

Yaman ona kafasını çevirdi, ne olursa olsun bakmayacaktı çünkü bakarsa yenilirdi.

Kendine yenilirdi.

"Oğlum?"

Annesinin titrek ağlamaklı sesi odaya doldurdu. Bu dudaklardan bu kelimeyi duymayı o kadar zamandır beklemiştiki Yaman artık umudunu kesip kafasında bitirmişti.

Annesi Yamana yalvaran gözler ile baktı ama Yaman bakmadı. Odadan çıkan yardımcı onları yalnız bırakmıştı.

Yaman annesine bakmadan ayağa kalktığında annesi onun önünde çöktü ve dizlerine sarıldı. Yaman dişlerini sıkarak konuştu.

"Yapma."

Ama annesi onu bırakmadı Yaman kendini tutuyordu yoksa zarar verecekti.

"Kalk!" Annesi bir süre öyle durduktan sonra ellerini dizlerinden çekip ayağa kalktı.

"Bana nasıl bakıyorsan bak ister nefretle ister özlemle ama ne olur bak oğlum." Yaman'ın kalbi titredi ve aklına Aslı geldi. Sadece onu istiyordu başka hiç bir şeyi değil.

Yaman ağır ağır annesine baktığı zaman gözlerinden geçen duygular karışmıştı.

Özlem, nefret ve acı.

Ve Yaman kendine yenilmişti.

Kokusuna hasret çektiği kadın karşısında duruyordu ama asla ona sarılmak gibi bir hataya düşmeyecekti derken bir anda  annesi ona sıkı sıkı sarıldı. Yaman'ın elleri onu sarmadı sadece öylece durdu. Annesinin gözyaşları ceketini ıslatırken o geri çekildi.

Yaman olanları sindirmeye çalışarak dişlerinin arasından zorla konuştu. "Bunu bir daha yapma!"

Ofisten çıkacakken kardeşi kolundan tuttu. "Sakın gitme!"

Yamanın gözlerini öfke bürümüştü ve işte o an kardeşi yapmaması gereken şeyi yapmıştı. Yaman sağ yumruğunu onun yanağına geçirirken annesi çığlık attı.

Yaman ikisine de nefretle baktıktan sonra arabasına ilerledi.

Sürücü koltuğuna geçtiğinde artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını anladı.

Bir istisna dışında oda Aslısıydı.

Sinirden titreyen bedeni ile arabayı çalıştırdı Aslısını görmek istiyordu ama şuan onu incitmekten korktuğu için oraya gitmedi.

Önceden Aslı'yı götürdüğü uçuruma sürerken kafası bomboştu ama bir o kadar da karışık.

Uçuruma geldiğinde arabadan indi. En son buraya geldiğinde olanlarda gülümsetemedi onu.

Göğe haykırdığında içi yanıyordu. Öyle böyle değil.

Onu terk eden annesi şaka gibi bir anda ortaya çıkmıştı. Hemde babasının ölümünden sonra bu onu şüpheye soksa da şuanda sağlıklı düşenemiyordu o yüzden bu düşünceden vazgeçti.

Annesine baktığı anda kendine yenilmişti, onun kahverengi gözlerindeki yorgunluğu gördü, yaşanmışlığı.

Yaman'ı terk etmeden  önce annesine böyle uzun uzun bakmıştı. O gözleri zihnine kazınmıştı. Çocukluğundan bu yana annesinden ona kalan sadece gözleriydi. O kalmıştı aklında ve şimdi yeniden baktığında bir kez daha yıkıldı.

Annesi onu terk ettiği zaman geride babası , Gizem ve Cem kalmıştı. Cem yurt dışında okuyan sevilen çocuktu. Babası onu bu illegal işlerden uzak tutmak için yurt dışına göndermişti. Onun elini kirletmek istememişti. Babasını asla sevmezdi çünkü babası Yaman'ın masumluğunu elinden almıştı, onun elini kirletmişti.

ve tek kalan Gizemdi. Oda şuanda hayatta değildi.  Bir zamanlar yalnızdı ama artık değil.

Onu yalnız bırakmayacak tek bir kişiyi tanıyordu.

O tek kişinin mavi hareleri gözünde canlanırken derin nefes aldı. Sakinleştiğini anladığı an arabaya binip yolunu çok iyi bildiği yola koyuldu.

Aslı'nın evinde durduğunda tek dileği onun kapıyı açmasıydı.

Kapıya vurdu ağır ağır. Biraz zaman  geçtikten sonra kapıyı açan olmayınca geri çekildi. Son kez eve baktığında şuanda yalnız olduğunu anladı.

Her zaman olduğu gibi.

Aslı'yı arayabilirdi ama aramadı. Yola yeniden koyulduğunda bu sefer Poyrazköye gidiyordu. Gitmeden önce kendisine bir kaç şişe içki almayı unutmadı.

•••

Yaprak ile vedalaştıktan sonra iş yerinden çıktım. Eve gitmeyi hiç bu kadar çok istememiştim. Bugün benim için yorucu geçmişti ve başım olmadığı kadar ağrıyordu. Morelimin düşük olmasının diğer sebebi ise Yamandı.

Beraber kahvaltı ettiğimiz günden sonra Yamanı bir kaç kez aramıştım ve açmamıştı. Bugün dört defa daha aradım ve açmadı. Böyle bir şeyi daha önce yapmamıştı. Ve onun için endişelenmeye başladım.

Bende Ömer'i aradım.

"Alo yenge?"

"Ömer Yaman nerde?" Ona direk sordum.

"Yenge şimdi buralarda değil evine de gelmiyor."

"Tamam Ömer haberin olursa ara beni."

Ömer'i kapattıktan sonra istikametim değişti. Yamanı nerede bulacağımı iyi biliyordum. Bende Poyrazköye sürdüm.

Ağaçlık yerden geçtikten sonra oradaydım. Arabadan hızla indiğimde Yaman'ın arabasını park halinde gördüğümde şaşırmadım. Topuklular ile taşlı yoldan geçmekte biraz zorlanmış olabilirim.

Kapının açık olduğunu fark ettiğimde daha da hızlandım. Holden geçip salona girdiğimde gözlerime inanamadım.

Etraf cam kırıklarıyla doluydu. Her yer her yerdeydi. Koltuklar devrilmiş yerle bir olmuştu.

Tüm biblolar tuzla buz olmuştu.

Heryer darmadağındı.

Bu yıkımın arasında yere oturmuş bana kederle bakan mavi gözlerde buna dahildi.

Endişeyle ona doğru koştum.

"Yaman noldu bi yerine bir şey mi oldu?" Korkuyla sorduğum bu soru üzerine dudakları titredi. Kendini zor tutuyor gibiydi.

"Kalbim.." Dedi ağır ağır.

"Kalbim acıyor."

•••

Buda böyle bir bölüm oldu. yazarken gözümün önünde canlandı ve resmen anı yaşayıp duygulandım.

Umarım size duyguyu az da olsa geçirebilmişimdir.

Allah'a emanet olun ♥️

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top