50. Bölüm - "Bütün"

Aynanın karşısına geçip son düzeltmeleri yaptıktan sonra, son kez aynadan kendimi süzdüm ve çıkardığım işten memnun kaldım . Siyah kısa kolu büstiyer tişörtümün altına bol yüksek bel açık renk mavi kotumu giydim ayakkabı olarakta uzun topuklu bantlı siyah ayakkabılarımı giydim. Sanırım artık hazırdım.

Bu sabah Yaman beni erkenden aramıştı ve kahvaltı etmeye çağırmıştı. Tüm bu telaşım onun içindi bu son gerilimli günlerden sonra bu kahvaltı ikimize de iyi gelecekti. Belki konuşamadıklarımızı konuşuruz sustuklarımızı dile dökerdik.

Bu sefer gerçekten son kez aynaya baktıktan sonra yatağımın üzerindeki çantamı ve siyah kot ceketimi aldım. Komidinin üzerindeki arabamın anahtarlarınıda aldıktan sonra herşeyin tamam olduğuna emin olup çıktım odamdan .

Koridorun başından anneme seslendim ;

" Anne! Ben çıkıyorum" diye bağırdım annem mutfaktan kafasını uzatıp cevap verdi.

" Nereye kız?" dedi annem. Halbuki daha sabah söylemiştim.

" Söylemiştim ya hani anne Yamanla kahvaltı yapmaya gideceğimi" dedim. Annem hatırladığını belli eden homurtular çıkardı.

" Tamam çık ama erken gel, yoksa senin o bacaklarını kırarım" dedi bıkkın bir nefes verdim.

" Anne farkındaysan ben büyüdüm" dedim.

" Yok öyle küçük hanım sizi başı boş bıraktığımız da neler olduğunu gördük. Artık bu evin kuralları var , eve giriş çıkış saatleriniz belli olacak." annemin bu tavırları biraz güldürse de bir yanımı acıttı. Annem ve babam da bu durumdan çok etkilendiler. Bir çocuğu aylarca eve gelmiyor diğeri ise girdiği çıktığı belli değil. Birde ikimizde eve yıkılmış halde geldiğimizde ne kadar belli etmemeye çalışsalar da onlarda çok endişelenip üzüldüler.

" Tamam Zeynep sultan erken gelirim söz" dedim ve koşup yanağına küçük bir öpücük bırakıp tekrar kapıya yöneldim tam kapıyı açıp çıkacakken bu sefer abimin sesi beni engelledi. Sanırım ben bugün bu evden çıkamayacaktım.

" Ben izin verdiğimi hatırlamıyorum Aslı" dedi abim

" Bende izin aldığımı hatırlamıyorum abicim. Hem sen niye bu saate evdesin ki kovalaman gereken Bi grup suçlu yok mu?" dedim

" Senin de dinlemen gereken hastaların yok mu?" diye beni payladı.

" Seninle hiç uğraşamam abi, çıkmam gerekiyor ama söz geri döndüğümde bu laflarını sana geri iade edeceğim. Zaten dünden beri sana kılım. " diyip kapıya döndüm bu sefer beni engelleyen abimin kapıya koyduğu eli oldu.

" Ya anne şu oğluna birşey söyle rahat bıraksın beni" dedim bizi bıkkın bir şekilde izleyen anneme doğru.

" Yine başladınız kedi köpek gibi didişmeye. Oğlum sende rahat bırak kardeşini, Aslı kızım sende git Yaman oğlumun yanına bekletme çocuk cağazı" dedi bende bu annemin yaman sevgisini anlamış değilim ama neyse pek eşelememek lazım neticede işime yarıyor.

"çocuk cağaz? Başlatmayın şimdi çocuk cağazınıza Aslı gitmiyor diyorsam gitmiycek " bu abim gün geçtikçe daha maço daha pis birşeye dönüşüyordu ve buna engel olmam gerekiyordu.

" Bak Poyraz geliyor şimdi terlik kafana çekil kapının oradan her evde kaldığında bana o günü zehir etmek zorunda mısın sen? " Annemin haklı isyanına karşın kıkırdadım.

" Resmen bu evde istenmeyen çocuk muamelesi görüyorum. İtiraf et anne ben evlatlığım dimi? " abimin dediği son şeyle kendimi tutamayıp kahkaha attım.

" Bak Poyraz elimin tersindesin çakarım ağzının ortasına git odana akşam yemeğine kadar gözükme gözüme ve evlatlık olsan seni isteyerek almış olurduk." abim bu lafın sonuncunda derin bir nefes aldı ve elini ağır ağır kapıdan çekti.

" Ben artık siz kadınlarla baş edemiyorum ve pes edip odama çekiliyorum. Allah sabır versin babamla bana " diyip arkasını dönen abimin sırtına atladım ve yanaklarını sulu sulu öpmeye başladım.

" seni çok seviyorum canım abim" dedim öpücüklerimin arasından. Beni sırtında indirmeye çalıştı.

" Hemen sırtımdan in seni küçük maymun"

" Hayır! Beni sevdiğini söylemeden inmem" dedim abimde gülümsedi. Sanırım bu o olaydan sonra ilk gerçek gülümsemesiydi.

" Ben de seni" dedi bende onu daha çok zorlamaya çalıştım.

"Sende beni ne?" dedim sorgularcasına

" Bende seni seviyorum Aslı oldu mu?" dedi ve sırtından iteklemeye çalıştı bende daha çok yapıştım boynuna. Yanağımı işaret edip " Bi tane de öpücük alayım" abim de tuttu ısırdı hemen sırtından atladım.

" Ya abi ne yaptın? Kesin moraracak" dedim kızgın çıkan sesimle.

" Bende seni seviyorum canım kardeşim" bu sözlerinden sonra hemen yumuşamıştım . Kapıya doğru ilerleyip kapıyı açtım arkamı dönüp ikisinde öpücük atıp kapıyı kapattım. Derin bir nefes verdim ve hemen kapının önünde park halinde olan arabama ilerledim. Arabama atlayıp Yamanın gönderdiği adresi navigasyona girdim ve hızla yola koyuldum.

°°°°

Geldiğim kafenin önünde durdum ve derin bir nefes aldım ve kapıyı iterek açtım. Bu kadar heyecanlanmam sizce normal mi? Kalbim resmen kulaklarımda atıyordu. Yavaş adımlarla kafenin ortasına ilerledim ve gözlerim aradığı kişiyi hemen buldu. Kafenin arkalarına doğru cam kenarı bir masada oturmuş camdan dışarıyı dalgın bir şekilde izliyordu. Küçük adımlarla ona doğru yaklaştım varlığımı hissetmiş gibi kafasını bana çevirdi ve göz göze geldik ve ben boğuldum.

Onun gözlerinde boğuldum ben. Ayağa kalktı ve ona doğru yaklaşmamı seyretti. Tüm vicudumu baştan aşağı inceledi özlemle baktı her zerreme. Bende titredim bakışları altında. Masaya yaklaşım ve tam karşısında durdum. Beni hemen kollarının arasına alıp sarmaladı bende kollarımı ona doladım ve kokusunu ciğerlerime hapsettim. Kafama öpücükler kondurdu, yüzümü avuçları arasına aldı, yüzüm kocaman ellerinin arasıda kaybolmuştu.

" Seni çok özlemişim mavişim" diyip burnumun ucuna bir öpücük kondurdu.

" Yaman otursak mı artık? İnsanlar bize bakıyorda" Yaman utandığımı anlayıp gülümsedi ve yanağıma sesli bir öpücük daha kondurdu. Ona uyarıcı olduğunu düşündüğüm bakışlarımı attım.

" Tamam kızma mavişim geç otur" beni az önce kendisinin oturduğu yere yönlendirdi. Ben cam kenarı tarafına doğru geçtim ceketimi çıkartıp çantamla beraber sandalyenin kenarına astım. Ben bunları yaparken Yamanda beni izliyordu. Bazı şeyler hiç değişmeyecekti.

" Aslım sanki ceketi çıkartmasaydın daha güzeldi" yamana ters ters baktım ve ayakta dikilmeye devam ettim.

" güzelim otursana artık" anlamamıştı öküz.

" Yaman sandalyemi çekmeyecek misin?" diye sordum. Yaman ayağa kalkıp sandalyemi çekti çekerkende söylenmeye başladı.

" Bazı şeyler hiç değişmeyecek değil mi ?" söylenmesini bile özlemişim ama bu cevabını vermeyeceğim anlamına tabi ki de gelmiyor.

" Gördüğüm kadarıyla değişmeyecek" dedim bende karşılık olarak. Yamanda bana dönüp burnumu iki parmağının arasına sıkıştırıp sıkmaya başladı.

" Sen bana laf mı sokuyorsun ha dağ keçisi"

" Yaman çek o toynaklarını üzerimden hemen" dedim değişik çıkan sesimle. Yamanı durduran şey siparişleri almak için gelen garsondu. Siparişlerimizi verdikten kısa bir süre sonra siparişlerimiz hazırlanmış ve masamız kurulmuştu. Karşımda ki görüntü ve kokular iştahımı daha çok kabarttı.

Yamanın ne kadar benimle dalga geçeceğini bilsemde bunu göze alarak kahvaltıya tabiri caiz daldım. Bir süre sonra Yamanın hiçbirşey yemediğini fark ettim. Elimdeki çatalı tabağa bıraktım ve ona döndüm.

" Sen niye yemiyorsun?" diye sordum karşımdaki güzel adama.

" Ben seni izlerken doydum." dedi bu söylediği biraz utandırmıştı beni.

" Dalga geçme ya çok acıkmışım ondan yani yoksa bilirsin beni." Dedim neşeli çıkan sesimle

"Tabi öyle öyle." saçlarımı geriye atarak onu umursamadan yemeğime devam ettim.

°°°

" Hadi kalk seni bir yere götüreceğim " dedi Yaman hızla ayağa kalkarak garsonu el hareketi ile yanına çağırdı.

" Hesabı getir delikanlı" dedi Yaman genç garsona. Garson başını sallayıp hızla yanımızdan ayrıldı. Ben ise hala Yamanı anlamsızca izliyordum.

" Hadi güzelim kalk " Yamanın bu aceleci tavrı beni hem şaşırtıyor hemde mutlu ediyordu.

Ne kadar içinde fırtınalar kopsada eski Yaman olmaya çalışmasını görüyordum. Beni düşüncelerimden çekip alan gelen garsondu. Hesap için kutuyu bırakıp gitti. Ben Yaman almadan kutuyu alıp açtım ve içindeki fişi aldım.

" Aslı ne yapıyorsun güzelim?" ona tatlı tatlı gülümseyip " Hesabı ödüyorum sevgilim" dedim Yamana bakara. Oda kaşlarını çatıp bakıyordu bana.

" Aslı saçmalama ver şu fişi" kafamı iki yana salladım itiraz edercesine

" İlk gerçek randevumuzun ilk hesabını ben ödemek istiyorum" dedim yamanın gözlerinin içine bakarak " Aslı başka zaman sen ödersin güzelim ver şimdi sen bana" dedim.

" Hayır ben ödeyeceğim dediysem,ben ödeyeceğim" dedim kararlı bir ses tonuyla

" Dağ keçisi, tuttu yine inadı." dediğine kıkırdadım ve sandeleyenin kenarına astığım çantamı alarak içinden bir miktar para çıkartıp kutunun içine bıraktım. Bende ayağa kalktım ceketimi giyip çantamı koluma takıp Yamana döndüm.

" Eee nereye gidiyoruz?" dedim Yamana bakarak. Elimi sıkıca tutup kafenin çıkışına doğru ilerlemeye başladık.

" Gittiğimizde görürsün Mavişim." dedi yaman

" Şimdi söylemeyeceksin değil mi nereye gideceğimizi?" kafasını hayır dercesine salladı. Bende sesimi çıkarmadım. Sonuçta söylemeyecekti kendimi yormama ne gerek var. Kafeden çıktık. Yaman bana döndü

" Hayret ilk defa dırdır yapmadın" Yamana gözlerimi kısarak baktım.

" Kaşınma derim her an konuşmaya başlayabilirim" dedim.

" Tamam, tamam birşey demedim" dedi ellerini havaya kaldırarak. Bu haline güldüm. Birden beni kendine çekti ve ben gülerken beni öptü. Geri çekildi. Ve beni omzunun altına aldı öyle yürümeye başladık. Onun arabasının yanında durduk. Aklıma benimde buraya arabayla geldiğim geldi.

" Yaman ben buraya arabamla geldim." dedim yamana

" Tamam birşey olmaz sen anahtarlarını bana ver ben sonra bıraktırırım" dedi Yaman

"Tamam" dedim bende usulca Yamana.

Cebindeki anahtarı çıkartıp arabayı açtı. Arabanın kapısını açtı benim oturmamı bekledi ben oturduktan sonra kapıyı kapattı ve o da kendi tarafına geçip oturdu. Arabayı çalıştırdı ve yola koyuldu.

En eski Yaman artık kaybolmuştu. Beni kaçırdığı günlerdeki hali aklıma geldiğinde tebessüm ettim.

Çantamdaki anahtarı çıkardım ve torpido gözüne koydum.

" Torpidoya koydum anahtarı" dedim Yamana bakıp. Yoldan gözlerini çekip bana baktı

" Tamam mavişim" dedi o da ve tekrar yola odaklandı. Vitesin üzerindeki elinin üzerine elimi koydum. Yoldan gözlerini ayırmadan elimi tutup dudaklarına götürüp ufak öpücükler bıraktı. Sonra elimi tekrar vitesin üzerine koydu ve oda elini elimin üzerine koydu. Ben ise bu anları aptal aşık gibi izledim.

" Mavişim biraz daha öyle bakarsan kaza yapacağız" dediğine güldüm ve bakışlarımı cama çevirdim. Ormanlık bir yola girdik. Bayadır yoldaydık bu yol bana bir yerden tanıdık gelmişti.

" Bari nerede olduğumuzu söylesen?" dedim Yamana dönüp.

" Poyrazköydeyiz güzelim" dedi Yaman. Şimdi neden bana tanıdık geldiğini anladım. Ailecek buraya piknik yapmaya gelirdik. Çok güzel piknik alanları park alanları ve tatil yerleri ile çok güzel bir yerdi.

Acaba buraya neden geldik? Piknik yapmaya geldik desem hiç Yamanlık hareketler olmadığı için bu fikri hemen kafamdan attım. Ben böyle düşünürken arabanın yavaşladığını fark ettim. Araba büyük bir evin önünde durmuştu. Sorgularcasına Yamana baktım. O da gülümseyip,

" Evimize hoşgeldin Mavişim" diyen Yamana anlamsız gözlerle baktım.

" Evimiz mi?"

" Evet evimiz hadi in arabadan" dedikten sonra arabadan hızla indi ve kapıyı kapatıp beni beklemeye başladı. Bende üzerimdeki şaşkınlığı atmaya çalışarak arabadan indim.

Yaman arabanın etrafından dolaşıp yanıma geldi ve elimden tutup beni evin büyük demir kapısına getirdi.

" Sen ciddisin." dedim Yamana bakıp.

" Hemde hiç olmadığım kadar" cebinden birsürü anahtarın olduğu bir anahtarlık çıkardı ve demir kapıyı açtı.

Kocaman bir bahçesi vardı ve taştan yol evin kapısında son buluyordu. Evi daha doğrusu villayı izlerken içimdeki heyecana engel olamadım.

Yaman'a baktığımda yüzümdeki mutluluğu izliyordu.

" Hadi evimizi gezelim" dedi Yaman bende kafamı salladım.

Holden içeri girdiğimizde bizi öncelikle büyük ferah salon karşılıyordu. Salonda 4 ayrı kapı vardı. Sağ tarafa döndüğümüzde merdivenler vardı ve Yaman elimden tutup beni yukarı götürdü. Yukarıda ise 3 ayrı oda bulunuyordu. Bir odaya girdiğimizde Yaman'ın neden beni buraya getirdiğini anladım. Koskocaman bir yatak odanın ortasındaydı ve burası bizim beraber uyuyacağımız yer olacaktı.

"Ee yatak yeterince geniş mi?" Sorduğu soruyu önce anlamasamda sonradan kızarmam gecikmedi.

Utanarak omzuna vurduğumda oda pis pis sırıtıyordu.

Yamanla tüm evi dolaştıktan sonra tekrar aşağıya indik ve salona indik. Bahçeye bakan ikili deri koltuğa yan yana oturduk. Ben başımı Yamanın göğsüne yasladım ve ikimizde bahçeye vuran gün batımın yarattığı o büyülü anı izlemeye başladık.

" Çok korktum" dedim titrek bir nefes alarak ve sözlerime devam ettim.

" Ben birini kaybetmekten ilk defa bu kadar korktum. Hani dedin ya bana hiç gelmedin diye. Korkumdan gelemedim. Belki bencilsin diyeceksin ama bana nefret dolu, suçlayıcı bakmandan artık sevgiyle bakmadığını görmekten korktum" dedim yüzümü avuçlarının arasına alıp gözyaşlarımı sildiğinde fark edebilmiştim ağladığımı.

" Aslı gizemin" dedi ve derin bir nefes alıp yutkunduktan sonra devam ettirdi sözlerini " gizemin ölümünden sen sorumlu değilsin şunu kafana sok artık gizemi öldüren şerefsiz cezasını çekti ve şimdi toprağın altında" bunları söylerken Mavi harelerinden bir damla yaş intihar etti ve düştü. Dudağının kenarın da durdu. Elimi Yamanın çenesine koydum ve baş parmağımla gözyaşını sildim.

" Anlat bana Yaman lütfen tek başına yaşama acını , birlikte yaşayalım birlikte üzülelim yıkılıcaksak birlikte yıkılalım. Ama bu acıyı tek başına sırtlanma yalvarırım" gözyaşlarım daha da arttı göz yaşlarıma hıçkırıklarım da eşlik etti.

Birikmiş acıları akıtıyorduk gözyaşlarımızla. Siliyorduk acılarımızı.

" Aslı ben hayatımda böyle bir acı çekmedim ben hayatımda böyle yanmadım. Ne annem bizi çocuk yaşta terk edip gittiğinde ne kardeşim gittiğinde nede babam öldüğünde böyle hissetmemiştim. Dedim ki ' Yaman sen öldün artık bundan sonra dayanacak kimsen kalmadı' Sonra sen düştün aklıma kalbime ansızın ben öyle bir güç buldum ki varlığından, dedim ki ' Yaman ölmek için daha erken' sen benim yaşama tutunma sebebimsin sen benim aldığım her nefesin sebebisin. "

Yamanın kızarmış gözlerine baktım derin derin sildim gözyaşlarını teker teker. Öptüm göz yaşının değdiği her yeri. Sardım kollarımı sıcak vücuduna yatırdım kafasını göğsüme.

Acılarımızdan kurtulup birbirimize sığınmıştık. Artık acılarımızda birdi yaralarımızda aldığımız nefeste. Bundan sonra hiç bir dert hiç bir sorun bize engel olmazdı biz bir bütündük ve asla parçalanmayacaktık.

••••

Karakterlerimiz duygusal bir bölüm yaşadı ve bu onlar için kırılma noktasıydı.

(50. Bölüme özel 🙈♥️)

Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top