1.8


           

Kapının önünde daha önce hiç görmediğim bir çocuk vardı. Uzun boylu, ela gözlü, atletik yapılı ve baştan aşağı siyah giyimli çocuğu gördüğümde bir anda heyecanlanmıştım. Bu o olabilirdi. Çekik gözleri ile beni süzdü. Yüzümün kızardığını hissettim. Elim açılan kapıyı siper edercesine sıkmıştı. Konuşmasını bekledim, onun gibi.

"Neler oluyor?" diye arkadan Carl bağırdığında bir an endişelendim. Ancak çocuk onu görünce sakinleşmişti.

"Arabamın camlarını kırıp kaçan kişiyi arıyorum. Buraya doğru kaçtı. Onu gördünüz mü?"

"Hayır. Biz kimseyi görmedik," dediğimizde mahcup olmuştu.

"Kusura bakmayın. Bu eve girdiğini düşünmüştüm."

"Önemli değil," dedik Carl ile aynı anda. Geriye dönüp gitmeden önce son kez konuştu.

"Dikkatli olun derim. Son günlerde buralarda sıkça dolaşan birisi varmış diye konuşuyorlar. Siyah kapüşonlu biriymiş. Büyük ihtimalle camı da o halletti. Ama onu bulacağım," dedi. İkimiz de arkasından baktıktan sonra birbirimize dönmüştük.

"Annenler ne zaman gelecekti? İstersen yalnız kalmaman için bekleyebilirim."

"Hiç gerek yok. Birazdan gelecekler," diye Carl'a yalan söyledim. O da kabul etmişti. Kahvelerimizi içtikten sonra yarım saat sonra çıkmıştı. O gittikten sonra masadaki telefona korku dolu gözlerle baktım. Acaba ne yazabilirim diye düşündüm. Ancak o benden önce davranmıştı.

JohnDoe: Üzgünüm.

Rose: Ne için?

JohnDoe: Hakkım olmayarak hayatına karışmaya çalıştım.

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Söylediklerinde haklıydı; ancak ona olan sinirim geçmemişe benziyordu.

Erkeklerin ilgisini çekmek istemiyordum ancak bunu yapsam bile bu beni ilgilendirirdi ve o bana karışamazdı. Bir anda ona yazmamak istedim. Bu his anlık gelmişti ve yakama yapışmıştı. Gururumu yok sayamazdım.

Elimde telefonumu çevirerek odama gittim. Telefonu yatağa fırlattım ve üzerimi çıkardım. Banyoya girmem gerekiyordu. Telefonum titremişti; ancak bakmak istemedim.

Duştan çıktığımda gözüm telefona takıldı, hayır hala bakmayacaktım. Ders çalışmak için masama oturdum ve saatlerce oturduğum yerden kalkmadım.

Odaklanma sorunu yaşamayan ben, her beş dakikada bir oflayarak telefonuma gelen mesajı düşündüm.

Ama bir şekilde kırılmıştım ve bakmamalıydım. Ayaklarımı sandalyede sallandırarak derse odaklanmaya çalıştım. Beceremedim. Pes ederek yataktaki telefonu elime aldım ve mesajlara baktım.

JohnDoe: Üzgünüm.

JohnDoe: Tekrarı olmayacak, bana güven.

JohnDoe: Beni görmezden gelme..Seni seviyorum.

Son yazdığı mesaja takılarak ona cevaben mesaj attım.

Rose:  Ah! Yapma. Görünmez olan birini daha ne kadar göremeyebilirim.

JohnDoe: Bana ait olan ve görmeni istediğim ilk şey kalbim Rose. Seni seviyorum.

Ona sinirli olsam da her seni seviyorum deyişinde heyecanlamadan duramıyordum. Yatağa attım kendimi ve düşünmeye çalıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum.

JohnDoe: Biliyorum...Şu an ne söyleyeceğini düşünüyorsun. Sana bir ipucu olsun. Sadece gülümseyebilirsin.

Rose::)

JohnDoe: Bu arada davranışım için üzgünüm. Konu sen olunca aşırıya kaçabiliyorum.

Rose: Beni ilk nerede gördün?

JohnDoe: Ah! O konuya asla girmemelisin Rose. Sırayla gidelim.

Rose: Nereden başlayalım?

JohnDoe: Beni ne zaman sevmeye başlayacaksın?


Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top