Turgut Uyar'a Dair


Merhaba! Turgut Uyar'ın kendi şahsından verdiği bir röportajı ne yazık ki bulamadık. Ama bugün sizlere eşi Tomris Uyar ve oğlu Hayri Turgut Uyar'dan kendisini anlattıkları röportajlar derlemesini buluşturuyoruz. Umarız okurken keyif alırsınız.

Tanışmadan önce Turgut Uyar hakkında ne biliyordunuz?

Tomris Uyar: Tanışmadan önce tabi ki Turgut Uyar okumuştum. Ayrıca da herkesten önemli olduğunu duymuştum, şiirlerini seviyordum. Ama Turgut Uyar bana hep çok zor bir şair gibi gelmiştir. Kendisini tanıdığımda ben evliydim, o da evliydi. Ankara'da tanıştık Ülkü Tamer'le evli edebiyata düşkün, genç bir kız olarak ilgi gösterdi. Ben de onun, sandığımdan çok daha keşfedilmeye değer bir insan olduğunu düşündüm.

Ankara'daki yaşamına dair ne biliyorsunuz?

Tomris Uyar: Ankara'da bir yıl Turgut Uyar'la birlikteydim Cemal Süreya'dan ayrıldıktan sonra. Ama Cemal Süreya ile ayrılmam hiçbir zaman dostluğumuzu etkilemedi. Ve Papirus'e de yardım ediyorduk elimizden geldiği kadar. Turgut Uyar'ın en başından itibaren çok fazla dostu yoktu. Çok içine kapanık diyemeyeceğim ama sonuna kadar dost olduğu için, belki yaşamı boyunca en önemli dostu Edip Cansever olmuştur. Onun istediği dozda bir dostluk olarak. Sanıyorum Edip için de öyle. Yani hem şiir konuşabilen, hem patlıcan salatası tarif edebilen; hem her yerde oturup garsonla konuşabilen, halktan insanlarla konuşmayı ikisi de çok severdi. Entellektüel ortamlardan uzak olmayı, deniz kıyısında filan yeğleyen kişilerdi ikisi de.

Turgut Uyar emekli aylığıyla geçinebiliyor muydu?

Tomris Uyar: Hayır, pek değil. Her zaman çok zor oldu. İş bulmaya çalıştı. Bir ara takvim gibi saçma sapan bir iş verdiler.

Yapardı, verilen işi yapardı fakat ne yazık ki , ona iş vermek çok güç geliyordu insanlara. Buradan çok kaybettiğini söylerdi. Kimse gelip saçma bir şey yapar mısın diyemiyor Turgut Uyar'a  bu teklif edilemez diye bir anlayış vardı. O yüzden iş bulamadı pek, yani aradığı işi bulamadı. Belki sonra içkiye ve kabuğuna çekilmesi de bunun bir sonucuydu.

Turgut Uyar yemek yapar mıydı?

Tomris Uyar: Evet her türlü yemeği çok güzel yapardı, üstelik hiç bulaşık bırakmadan.

Turgut Uyar'ın bir günü nasıldır?

Tomris Uyar: Çaşlıştığı zamana göre değişiyor, mesela öğlen hiç içki yok. Fakat bazı şeyler Turgut Uyar'ı çok etkiledi. Kırıklar; bir kez kolunu bir kez kalçasını kırdı ve hepsi ciddi kırıklardı ama o bunları önemsemedi. Bunun nedenleri çok derinlerde olsa gerek sık sık kolu kırılır, hatta kemiklerine bile baktırdım kalsiyum eksikliği mi diye hiç bir şeyi yok. ''Kazaya yatkın'' diye anılan kişilerden.

Hastaneye gidiyorduk daha doğrusu gitmiyordu zorlanıyordu kırıklarını iyileştirmek için bir çaba sarf etmedi. Onlara razı oldu nedense ve tabi hoş gelmedi daha sonra birine muhtaç bir şekilde sokağa çıkmak istemedi ama hep koltuk değneği ya da bastonla dolaştı son yıllarında..

Sizi rahatsız eden temel neden neydi?

Tomris Uyar: Kırığa karşı tavrının çok derin bir sorun olması. Beni rahatsız eden özgürlüğümün kısıtlanmasıdır. Çok kıskanç bir insandı zaten. Özgürlüğümün kısıtlanması hele benim de haklı gördüğüm nedenlerden dolayı olmaya başlamışsa kurtuluş yolu ararım ve bu durumda bulamam tabi ki...

İnsan kimi niye kıskanıp kimi niye kıskanmadığını bilemiyor çoğu zaman.

Tomris Uyar:Sanıyorum o da bilmezdi. Çünkü şöyle bir şey: Turgut Uyar'a sorarsan, hayatta yalan söylemeyecek ve kendisine ihanet etmeyecek ender insanlardan birisi bendim, açıkça söylediği zaman.

Nasıl kızardı? Kızdığı zaman, sert mi olurdu?

Tomris Uyar: Bana karşı çok sert. Başkasına karşı sert değil, hayır.

Kinci miydi?

Tomris Uyar : Kinci değil, geri dönmeyen... Yani yaptığı haksızlığın içinde şu kadarcık haklılık olsa, onda ısrar eden tiplerdendi.

Kendisi genelde evde mi olurdu?

Tomris Uyar:Hep rica minnet sokağa çıkardı, ancak işte Edip Cansever rica edecek, araba tutacak, gelecek zorlayacak falan. Edip'de benim kadar kırığın kahrını çekmiş insanlardandır.

70'lerin başlarında yapılan saldırılar Turgut Uyar'ı bayağı yaraladı diyebilir miyiz?

Tomris Uyar: Kızdı, sadece kızdı...

Sanatsal bir alışveriş var mıydı aranızda? Yoksa birbirinizin iyi birer eleştirmeni miydiniz?

Tomris Uyar: Birbirimizle ilgisi yok, genel olarak sanat eleştirisi yapardık, öykülerim hamken kimseye göstermem de bittikten sonra ilk gösterdiğim tabi ki oydu.

Peki, evde sürekli bir tartışma , konuşma ortamı var mıydı?

Tomris Uyar: Vardı. Yoksa başka türlü de olmazdı tabi ki. Fakat ben çok çalışkandım ona göre. Yani o oturur, votkasını koyar, gazetesini okur ölüm ilanlarına kadar  -- bir şiirinde söylediği gibi... Ben o sıralar bir çeviriyi, canım çıkar bitiririm. O bitirme molasına karşılık birer kahve, sigara ya da vodka içmeyi bekler. Ben onun dünyaya açılan penceresi olmaktan öte bir şeydim, bir parçası gibiydim. Ve kendimi bir parçası gibi hissettiğim için sıkılıyordum tabi.

Turgut Uyar ne zaman yazardı?

Tomris Uyar: İlham çağırdığını hiç zannetmiyorum. Aklına takılan bir konu ya da bir dize, bir ses varsa hemen yazmaya otururdu sanıyorum.

Tüm çocuklarıyla ilişkisi ölüme kadar sürdü mü?

Sürdü. Tabi bana alışmaları zor oldu ama sonradan çok iyi arkadaş olduk.

Oğlu Hayri Turgut Uyar'a karşı nasıldı?

Tomris Uyar: Turgut'a çok yumuşak... Bütün çocuklarına yemek yapar, evi temizler. O gelecek diye bir şeyler yapar. Öbür çocuklarına küçük küçük pastalar hazırlar süsler okuldan dönünce bulsunlar diye şıklıklar yaparmış.

Oğluna neden ''Turgut Uyar'' adını koydu?

Tomris Uyar: Kendisi söylediğine göre zaten oğluna kendi adını koymak istemiş ama Tunga'ya koyamamış. Belki Tunga'nın annesi istememiştir. Sonradan verdiği bir karar değil.

Erhan Altan'ın gerçekleştirdiği bu röportaj için kendi adımıza teşekkür ederiz.

Bir de Turgut Uyar'ı ve Tomris Uyar'ı gelin, oğullarından dinleyelim... Röportaj Osman Palabıyık'a aittir.

Anne ve babanız bir eser ortaya koyarken nasıl bir ruh haline bürünüyorlardı acaba?

Babamın çalışmasını çok fazla görmedim açıkçası. Kayayı Delen İncir vardı sadece o zamanlar. Başta da söylediğim gibi çok evde olan bir çocuk değildim. Dolayısıyla net bir şey diyemeyeceğim. Ama annem çok düzenli çalışırdı. Kendi kitabı olsun çeviri olsun gayet belli bir düzen içinde çalışan bir insandı. Babam için daha çok söylenen; gün içinde sürekli notlar alır, daha sonra o notları toparlayarak çalışırdı. Babamı hiç düzenli çalışırken görmedim ama annem gayet düzenli çalışırdı. Ruh haline gelince farklı bir ruh hali olmazdı annemin. Profesyonellik gerektirince öyle davranırdı ama aynı zamanda günlük işlerine devam ederdi. Normalden tek farkı konsantre olup işini bölmemeye çalışmasıydı. Babamın çalışmasına pek rastlamadım ama Edip Amca'nın çalışma saatlerinin olduğunu biliyorum.

Anneniz size şiir okur muydu? Okurken heyecanlandığı şiirler olur muydu?

Bizim ailede birbirine yüksek sesle şiir okumak yoktu ya da en azından bana öyleydi. Tabi ki annem, babam ve Edip Amca yeni bir şiir yazdıklarında birbirlerine gösterirdi. Ancak öyle heyecanlı ve yüksek sesle şiirler okunduğunu hatırlamıyorum.

Sosyal medyada anne ve babanızın sözlerinin çok kullanılması ve kimi zaman başkalarının adıyla kullanılması sizi rahatsız eden bir etmen midir?

Rahatsız ediyor, evet. Onların söylediğini başkaları söylediğinden çok, onların söylemediğini onlar söyledi tipi şeyler var. Onlar rahatsız ediyor ama bu iş de böyle. Çok da fazla buna kafayı takıp bununla mücadele etmenin fazla bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Ha, uzun vadede düzelir diyemiyorum ne yazık ki. Çünkü yanlış bilgi ilginç bir şekilde kalıcı olup doğru bilginin yerini alabiliyor. O yüzden internet bu kadar bilgiye ulaşma kanallarını açtı, artık herkes istediğini bulabiliyor falan gibi şeylere tamam da bulunanlar ciddi şekilde yanlış olabiliyor ve bundan yirmi yıl ya da elli yıl sonra Turgut Uyar ve Tomris Uyar hakkında dolaşan bilgilerin doğru olup olmayacağı konusunda ciddi endişelerim var. Ama bunla mücadele etmenin yolu nedir biliyorum. Yani istediğiniz kadar uğraşın. Hala Palyaço şiiri Turgut Uyar'ın diye dolaşabiliyor. Bu sebeple çok fazla uğraşmanın çok fazla sinir bozmanın gereği yok diye düşünüyorum.

Kaynak: Erhan Altan ve Osman Palabıyık'ın yapmış olduğu ayrı iki röportajtan alınmıştır.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top