Yasak
!Yeni mekanıma
Hoşgeldiniz!
°
°
°
En sevdiğim gömleğim - yeşil olan-ve dar pantolonum ile mutlu mesut okula gitmiş kapıdan dönüp koşarak eve yönelmiştim ve bunun net tek suçlusu vardı.
"Bazen senden nefret ediyorum Nıall!"
Aslında çoğu zaman nefret ediyorum ama bunu bilmese de olur.
Okula kadar gelmiştim ve onun yüzünden dayak korkusuyla koşarak eve dönüyordum. Onu sevdiğimi söyleyemezdim bu durumda.
"Bende seni seviyorum Harry ama daha hızlı koş yoksa ikimiz de ölücez!"
Arkama bakıp çokta uzak olmayan ve bir çete ismi bile olan beyin yoksunlarına baktım. Ron, David, Max, Bruno, Alex okulun ruh emicileri.
Ve şuan yaklaşık beş metre uzağımda bir ruh emici öpücüğü beni bekliyordu.*
"Ensemizdeler ve evimi öğrenmek üzereler! Nıall sana edecek hakaret bulamıyorum!"
"Konuşma da hızlan!"
Çakma sarışın kolumu tutup beni kendi hızına ortak ederken ben hala onunla arkadaşlığımı sorguluyordum. Hadi ama! O çakma sarı saçları ve acayip beyaz teniyle uyuşan mavi şirin gözlere sahip olması onu tatlı biri yapabilirdi ama kesinlikle güvenli yapmıyordu.
Yani sanane Ron denen malın dövdüğü çocuktan, neden araya giriyorsun?
Sadece on dakika önce okul bahçesine girmiştim ve onu son hızla koşarak üstüme gelirken görmüştüm. Önce anlamamıştım neden koştuğunu ama elbette arkasından gelen promosyonları fark etmemle bende koşmaya başlamıştım.
Yani tamam iyi insanlardık ama beş kas yığınının dövmek istediği biri için bu kadar fedakarlık bana göre değildi. Sonuçta ŞİMDİ BİZİ HANGİ KAHRAMAN KURTARACAK? Öyle değil mi?
"Kaçma Styles o dayağı yemekten kurtulamazsınız!"
Ben ne yaparsam Nıall da yapmış oluyordu ve onun yaptıkları da aynı şekilde beni etkliliyordu. Dolaylı olarak bu dayağı ikimiz yiyecektik. Hatta evet ikimiz yiyecektik.
Pekala, önüme gelen kıvırcık saçlarımı üfleyerek arkamı döndüm sonra da Nıall beni hala yönlendirirken onlara el hareketi çektim. Daha çok Max'e çünkü okulda sık sık kendisiyle müdürlük oluyordum ve o sadece uyarı alıp giderken ben disiplin cezaları ile dolu bir lise hayatı geçiriyordum. Madem ağır dayak yiyecektik bari değsin öyle değil mi?
"Şimdi derini yüzmem için sebep verdin seni yumak kafa!! "
Sanırsam hareketimden dolayı Max boğası hırslanmıştı. Çünkü az önceye göre şimdi daha da hızlıydı. Yinede ona dil çıkartıp önüme döndüm. Kırmızı görmüş boğayı andırıyordu ve bu hoşuma gidiyordu.
" İyi halt ettin Harry! "
" Kabul et komik görünüyor! "
Yolda önümüze çıkan bir iki kişiyi itip kendimize yol açarken birden aklıma çok kötü bir ihtimal geldi. Bu manyaklar arkamızdayken eve gidemezdik resmen köşeye sıkışırdık. Üstelik annem beni mahvederdi! O yüzden ev fikrinden geçte olsa vazgeçmeliydim.
"Nıall karakola gidiyoruz ve sakın bunu çaktırma."
Mavi gözlerini yeşil gözlerime dikip anlamsızca bana baktı. Temiz temiz dayak yiyip kurtulabilirdik ama şuan karakola gidip yarım saate çıkacak olan bu it sürüsünü başımıza saracaktık.
"Saçmalama! O heriflerin ailelerinin onları çıkartması en falza yarım saati alır yine peşimize düşerler! En iyisi şu senin baban olmak üzere olan herife gidelim! Evinize çok yakın iş yeri."
Ah o adamın yüzünü bile görmek istemiyorum ve ona mı sığınacaktım? İmkanı yok!
"İmkanı yok!"
"Hadi Harry kurtulalım sonra nefret etmeye devam et!"
Sinirlerim tepeme çıkıyordu şuan, iğrendiğim ama dayaktan kaçmak için yakınlarda bir galerisi olan baba adayıma mı gidecektim!!!
O herif annemi daha evlenmeden aldatıyordu onu nasıl sevebilirim!? Ve lanet olası kimse bana inanmıyordu! Nıall hariç. Gemma gülmüştü ve annem ceza vermişti, Dan denen o herifte her fırsatta beni bir köşeye çekip tehdit ediyordu. Ah babam mı? Babam inansa da umursamamıştı çünkü onaneydi? Yani o banane diyordu. Annemin parasını yiyecek bir pislik kimin umurunda ki!? Annem bile umursamıyor, nasıl bu kadar kör?
"Nıall seni cidden çok kötü yapıcam!"
"Harry tamam bak senin için bir ay Bella ile çıkarım lütfen!"
Söylediği şeye pis pis sırıtırken saçım önüme gelse de Nıall'a döndüm, güldüğümü ve onu perişan edeceğimi anlamlıydı.
O kız ciddi anlamada ona yapışmıştı ve Nıall bundan nefret ediyordu. Neden çıkmasınlardı ki?
" Sırıtmayı kes yoksa seni ben dövücem!"
Boştaki elimle sırıtmamı gizleyip bizi işlek olan caddede sağa yönlendirdim, bu sırada insanların bize acır gözlerle bakışları arasında koşmaya devam ettik. Yani etmeliydik çünkü bacaklarım kopmak üzereydi, ama koşmam gerekiyordu. Henüz çok gençtim ölmek istemiyorum gitmem gereken konserler var! - dı
"Nıall!!! "
Kıvırcık saçlarıma dolanan eller tarafından sertçe tutulup arkaya çekildim böylece kolum Niall'ın ellerinden kayıverdi.
Yakalanmıştım ve fena halde dayak yiyecektim. Annemle sürekli bela çekme sorunum yüzünden kavga ediyordum ama henüz hiç dayak yememiştim, anneme bir de bunu yaptığım için kesinlikle hayatım kararacaktı.
Sokağın ortasındaydık lanet olası kimse neden yardım etmiyordu!
"Ne oldu Styles bakıyorum yakalandın."
Sırtım Max'ın göğsüne değiyordu ama ayaklarım hala ilerlemeye çalışıyor olduğu için pislik saçımı fena halde çekerek saç uzattığıma beni pişman ediyordu.
"Bırak kardeşimi seni kaltak!"
Ve şimdi kardeş kardeş boku yemiştik.
°°°°°°°°°°°°°°
"Harry Edward Styles!"
Gözlerimi yumdum ve televizyonun yanıp sönen ışığı karşısında üzerinde günlük kıyafetlerle oturmuş elbette televizyon falan izlemeyen anneme döndüm.
Koskoca malikane benim için minicik olmuştu o an. Girişteki salonda yan bir şekilde koltuğa oturmuş sesi kapalı televizyona boş boş bakıyordu ve bu onun genel tepkisinden çok uzaktı. Yavaşça bana döndü ve televizyonun ışığı altına çatık kaşarla bana bakmaya başladı.
Karanlık olduğu için yüzümü görmemesini umuyordum. Fena halde yüzüm dağılmıştı ve dayak yerken acıdan bildiğiniz bayılmıştım. Hatta uyandığımda hastanedeydim ve Nıall tepemde bana endişeyle bakıyordu.
Resmen bayılmıştım ve ben 16 yıllık hayatımda hiç bayılamadığım için bu kişisel açıdan cidden korkunçtu.
Şimdide tüm gün hastanede olduğum için gecenin bir yarısı eve geliyordum. Annem elbette bekleyecekti. Ben geç gelmeyi bırakın evim, okul ve Niall'ın evi arasında dönen biriydim şuana kadar polisi aramış bile olabilirdi.
"E-efendim."
Annem ayağa kalktı dağınık olan siyah saçlarını geriye atıp dikkatle kanepelerin arasından sıyrılıp bana yaklaştı. Hemen yüzümü fark etmesin diye başımı eğdim. Evet fena halde korkuyordum. Eve geç kaldığım ve onu korkuttuğum yetmezmiş gibi bir de hastanelik olmuştum.
"Bir açıklama bekliyorum."
Yüzümün önüne gelen kahverengi buklelerim sağolsun henüz fark etmemişti beni ve ben ne yalan söyleyeceğimi bilmiyordum. Annem çok çalışkan bir iş kadınıydı ve bu yüzden de ciddi manada zengindik ama asla bende Gemma da filmlerdeki o özgür zengin çocukları olmamıştık. İkimizde para olmasına rağmen devlet okulundaydık ve annem bize asla büyük miktarda para vermezdi. Çok ilgiliydi,sert kuralları vardı ve ben şuan en büyük yasaklardan birisini ihlal etmiştim. Fark ederse mahvolurdum.
"Şey Nıall ile takılıyorduk ve - uyuya kalmışım evet uyuya kaldım."
Gözlerine bakmamı isteyecekti. Yalan söylemediğimi böyle anlardı. Asla yalan söyleyemeyen bir yapım vardı anında kendimi ele veriyordum ve annem bunu çok iyi biliyordu.
Bende bildiğini biliyordum çünkü sık sık okulda başıma bela alırdım ve evet annem deli olurdu. Okula gelip müdüre özel olarak bana torpilli davranmamasını isteyip, yaptığım her şeyden haberdar olmak için anlaşmıştı. Cidden ne yapsam biliyordu. Ama her hatamı bilmesine rağmen okuldan geldiğimde beni ve ablamı karşına alır günümüzü anlatmamızı isterdi. Sıra bana geldiğinde ise yalan söylemeye çalışırdım ama o asla yemezdi. Gözlerime bakar ve itiraf edene kadar başka neler yaptın derdi.
Ama aslında belalı olmamın en büyük sebebi oydu. Beni alsa rahat bırakmayıp tüm özel hayatımı istila atmesi yüzünden okulda sürekli alay ediyorlardı. Ve ben bunu ona geçen hafta bağıra bağıra söylemiştim. Sonuç olarak tek sevdiğim sosyal aktiviteyi yani gitarı bir ay kaybettim.
"Gözlerime bak Harold."
Ona bakamazdım hayır.
"Anne lütfen uyumak istiyorum."
Bırakmayacaktı.
"Bana bak dedim Harry."
Ayaklarımı sıkıntıyla yere vuruyordum, başım hala eğikti. Birden telaşım sinire dönüştü, bu kadar sıkmasa olmaz mıydı! Yaşıtlarım eve bile gitmiyordu bense evden dışarıya ablam olmadan çıkamıyordum ki o da arkadaşları varken beni pek tercih etmiyordu.
Anlayacaktı onu da biliyordum. Gözlerim yanarken yara olduğu halde dudaklarımı ısırdım. Kesinlikle bitmiştim.
Kıyafetlerim de berbat olmuştu o yüzden Nıall ile gidip yenilerini almıştık. Ah, acaba o ne yapıyordu. İkimizinde ailesi ayrıydı ve ikimizde annelerimizle kalıyorduk ama onun annesinin tepkisi en falza "kim benim civcivime kıydı!"
olacaktı büyük ihtimalle. O yüzden çok düşünmedim. Kendi annem için o kadar emin değilim ama. O her şeyi yapabilirdi.
Şuan cevap vermeyeceğimide anlamıştı. Elleriyle çenemden tutup kafamı kaldırdı. Saçlarımı gözümün önümden çekerken donuklaştığını hissediyordum ama gözlerimi kapatmıştım. Tepkisi beni korkutuyordu.
Sesi uzun süre gelmeyince gözlerimi yavaşça açıp yüzünü inceledim. Sadece şaşkınca yüzüme bakıyordu. Yani göz göze gelene kadar.
"Tanrım! Harry ne bu halin!"
Aniden bağırmaya başladı ve salonun ucuna koşturup ışığı açtı. Ben gözlerimi kamaştıran ışıktan elimle korunmaya çalışırken o dehşetle beni süzüyordu. Cidden korkunç görünüyor olmalıyım. Çünkü gözüm şişmişti, kaşım yarılmış ve dudağım patlamıştı ayrıca başımı yere sürttükleri için yüzümün sol tarafı sargı içindeydi.
"Harry ne oldu tanrım! Gel buraya! Yine ne yaptın!"
Korku içinde bağırıp bir yandan da beni kolumdan tuttu ama dayanamayıp acıyla inlediğim an hemen elini çekti. Bedenimin nerdeyse her yerinde dayanılmaz sızılarım vardı, sanrım hastanede aldığım ilaçların etkisi geçmeye başlamıştı.
"Geç otur, hemen geliyorum!"
Ben ilerleyip kanepelerden birisine otururken o da gidip bana su getirmişti. Ah birazdan ağlayacağımı iyi biliyor olmalı.
"Neler oluy- Harry! Sonunda erkek gibi kavga mı ettin seni minik fare!?"
Gemma merdivenlerden bana şöyle bir bakıp topuz yapmış kahverengi saçları ve pembe pijama takımıyla üst kattan koşarak yanıma geldi. Sonra da yanıma oturup yüzümü hayran olmuş gibi incelemeye başladı. Bende onun hep nasıl bu kadar rahat olduğunu birkez daha anlamak istedim. O tüm bu hapishane hayatına, kuleye kapatılan Rapunzel edasıyla bakıyordu sanırım ve garip olan kavgacı, serseri, bad boy takıntısıda burdan geliyordu.
" Ne kavga mı! Harry Styles hemen anlatıyorsun!"
Annem suyu orta sehpaya sertçe koyup yanımdaki Gemmaya ölümcül bakışlar attı ama o annemin bakışlarına karşılık vermek yerine yüzüme hayran hayran bakmakla meşguldü.
Başımı kaldırıp tepemde dikilen anneme baktım, gözlerini gözlerime sabitlenmiş fazlasıyla korkunç bir ifadeyle bana bakıyordu. Kavga etmedim diyemezdim bir kere sormuştu üstelik kimse öylesine birisini dövmezdi zaten.
"Birisi kavga mı dedi?"
Ah eveet o olmasa olmazdı değil mi? Dan.
Merdivenlerden geceliği ile inip karşımda ki koltuğa otururken yüzünde anlayamadığım bir ifade vardı.
Ah mutlu olmuştu değil mi pis herif!
"Kavga denemez. Çünkü tüm dayağı ben yedim."
Nıall'ın işin içinde olduğunu söylemeyecektim annem belanın kaynağı olarak onu görüyordu ve görüşmemem için elinden geleni yapıyordu. Ama o ne yaparsa yapsın ben asla Niall'ın olmadığı bir an düşünemezdim. Evet biraz şapşaldı ama o vurdum duymaz tavırları ve her zaman mutlu olabilmesi beni çok etkiliyordu. Kayıp erkek kardeşim olabilirdi bence. Saçma sapan espirilerime sadece o gülüyordu ve benimle koca okulda onca kişi alay ederken ya da aptal gibi dibimde biterken o herkese davrandığı gibi davranmıştı. Üç yıldır arkadaştık şimdi ise birbirimiz için vazgeçilmezdik.
"Ne yaptın peki?"
Kaşlarımı çattım. Neden sürekli benim bir şeyleri yaptığımı düşünüyordu. Bir kere de beni savunabilirdi, tamam şımarık ergenler olmamızı istemiyordu ama bütün bu tavırları onu anneden çok bakıcı yapıyordu. Çünkü onunla asla güzel bulduğum anları paylaşmazdım, asla sevdiğim şeyleri yapmazdık hatta bir şey yapmazdık bile. O işe giderdi ve biz okula. Sonra da ablam ve ben tüm gün evdeydik, üstelik internet bile yoktu evde. Telefonumuza bile az internet imkanı sunuyordu. Birde ben "küçük" olduğum için dışarı çıkamıyorum, yetmez gibi eve de birisini alamıyordum, bildiğiniz hapsolmuştum. Hala da öyleyim.
"Ben bir şey yapmadım üç beş serseri saçma sapan şeylerden dolayı peşime düştü sadece."
Yine de ona sesimi yükseltmedim beni sürekli sevdiğim ve elimde olan az sayıda şeylerle kontrol altına alıyordu.
"Sen uzak dursaydın bir şey olmazdı şu haline bak! Harry artık seni zaptetmekten yoruldum! Sürekli aynı şeyi yapıyorsun! Ne zaman bir olay olsa işin içinde sende varsın! Anlamıyorum sana kalsa herkes seninle uğraşıyor ama bu hiç mantıklı değil!"
Ayağa kalkıp sinirle salonda dönmeye ve saçlarını karıştırmaya başladı. Bu cidden kontrol manyağı annemin kontrol dışı olan bana duyduğu öfkesini bastırma çabasından başka bir şey değildi.
"Bırak o zaman! Başıma ne geliyorsa o ergenlerin önünde beni rezil etmen yüzünden geliyor! Anlamıyor musun beni ezip istediklerini yaptırabilecekleri biri olarak görüyorlar ve ben karşı çıkınca kavga ediyorlar! Senin yüzünden! Bu gün beni bu hale getirenlerle kaç kere aynı suçu işledik ama asla onlar ceza almadı ama sen özellikle beni cezalandırıyordun bu haksızlık!"
Gözlerini gözlerime dikip bakarak beni patlatmak ister gibi bir ifade takındı. Sonra da sehpanın ucunaki vazoyu yere atıp kırdı.
"Sen-Sen o kadar saygısızsın ki! Nerde hata yaptım! Lanet olası çocuklarımı düzgün insalar yapmaya çalışıyorum sadece! Ve sen hiç şükretmiyorsun! Birde beni yoruyorsun!"
Üzerime geliyordu ve bu beni daha da sinir ediyordu. Niyeti kötü değildi ama bu yaptığı beni deli ediyordu.
" Ben mi seni yoruyorum! Resmen senin yüzünden daha yaşadığım mahalleyi bilmiyorum! "
"Bence artık iyi bir dersi hak ediyorsun Harry."
Dan ile göz göze geldiğimizde ayağa kalktım. Gemma da benimle kalkıp kolumu tuttu. Düşmemden korkuyor olmalıydı.
"Sana mı kaldı! Sen benim hiç bir şeyim değilsin, sen benim babam değilsin! Git ve annemin parasıyla otellerde başka kadınlarla takıl!"
"Toparlan."
Şaşkınlıkla anneme baktım ne demeye çalışıyordu!?
"Babana gidiyorsun. Toparlan dedim!"
Gözlerim doluyordu sanırım. Hayır hayır o herifin yanında ağlamayacaktım. Sorun babama gitmem değildi sorun beni resmen kovmasıyı.
"Benden kurtulmak mı istiyorsun! Üstelik seni aldatan bu adam varken!"
Anlamadığım bir hızla başım sola doğru kayarken tam yarım saat dayak yemiş olmama rağmen böylesine üzüldüğümü hatırlamıyordum.
Ve ona bakmak istemiyordum. Onunla bir daha konuşmak da istemiyordum ona anne de demek istemiyordum. Ben aptal bir çocuktum elbette kavga edecektim veya düşük notlarım olacaktı beni bir başarısızlık olarak göremesi için o sevgilim dediği herif gibi olmam gerekiyordu. Beni değil o herifi evden göndermesi gerekiyordu! Kavga ettiğim için değildi bu yaptığı biliyordum. Sevgilisine diklendiğim içindi.
"Anne!"
Gemma benden uzaklaşıp annemi omuzlarından tutarak oturturken ben yere bakıyordum. Ağmak istemiyorum hayır!
Arkamı dönüp merdivenlere ilerledim. Beni istemiyordu. O zaman giderdim. Ve bir daha dönmezdim.
°
°
°
Ruh emici: Harry Potter serisinde Azkaban hapisanesinin bekçileridir öptükleri kişinin ruhunu emerler ve o kişinin ruhu kaybolur.
Kelime sayısı: 2223
°
°
°
MERHABLRR
Lise facialarına bayıldığım için koca bir lise faciası yazdım ve bilin diye söylüyorum klişeleri farklılaştırma fantazim var.
Klişe nasıl farklı olur göstericem size merak etmeyin!
Kitap hakkında ise,
Ayrıca azıcık drama olabilir.
Ve cinsel sahneler de olabilir :)
Ha bir de aile konusnda bazı değişiklikler yaptım mesela Harry'nin babası aslında Harry olan Harry'nin babası değil?...🤦♀️ Her neyse.
Bu kadar, okuyun ve görün 💁♀️
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top