Tehdit
Kitabı kurarken dörde ayırmıştım :)
ikinci kısmın bitmesine beş bölüm kaldı :-D
Üçüncü kasımı daha entrikalı lwlcşa
Dördü tahmin edersiniz zatn 🤰
Neyse YORUM lütfen çokseviomda 🍧
°
°
°
°
"Daha önce hiç bu kadar rahat uyumamıştım. Çok enerjik hissediyorum!"
Zaten bizi uyutmadıktan sonra bir zahmet iyi uyumuş olsun. Çünkü Louis'nin de benimde gözlerimiz kıpkırmızı.
Zayn üstümüze düşünce haliyle yataktan çıkmıştık sonra da sabaha kadar benim yatağımda uzanmıştık.
Elbette uyuyamadık, nasıl oldu bilmiyorum ama Zayn eskiden daha korkunç sesler çıkartıyordu. Piç işte.
Neyse, o kadar birlikte kalmanıza rağmen işin saçma ve üzücü kısmı ben ne zaman konuşmak istesem -malum konulardan- Louis beni susturuyordu. Yani cidden hiçbir şeyini paylaşmıyor benimle ve bu sinir bozucu olmaya başladı.
Sabaha kadar tek kelime etmeden...sadece sarılmıştı. Pekala bu hareketi çok sevimli olmasa onu döverdim ama çok sevimliydi.
Saçlarımı okşadığı için fazlasıyla tehlikesiz bir canlıya dönüşmüştüm biliyorum ama bu konuda bir zaafım olduğunu bile bilmiyordum her şey benim için çok yeniydi.
Aynı şekilde ellerini sırtımda ya da belimde gezdirmesi de beni şapşala çevirmişti, herhalde bu yüzden o konuyu kapatıp beni susturduğunda pek kızgın olamıyordum.
Beni nasıl susturacağını iyi biliyor cidden.
"Bu gün yürüyerek gidelim tek araçla üç kişi gidemeyiz zaten ama otobüsü sabah sabah cidden çekemem."
Biz de seni çekemeyiz aslında ama.
Neyyyse
Zayn'i isteksizce onaylayıp elime dün Niall'ın verdiği sarı kazağı ve siyah dar pantolonumu alıp banyoya girdim. O ikisi zaten birbirlerinin yanında giyinmeye alışıktır herhalde, benim kıymetli pembe çamaşırımı da görmelerini istemeyiz yani.
Yüzümü yıkayıp şu korkunç yaralar için sürekli sürdüğüm kremi somurtarak sürdüm tabii çilekli el kremimi sürerken gayet sırıtıyordum.
Kapı deliğinden Zayn ve Louis giyinmiş mi diye bakıp öyle çıktım odadan, sonra rezil olmayalım şimdi. Tamam yani görsem fena olmazdı ama yani işte neyse.
Louis üstümdeki kazağa bakıp küçük çaplı bir mimik bombardımanı yarattığında (sürekli değişen çeşitli yüz ifadelerini tanımlayan kelime bulamıyorum ve çok garip bir durum ama sanırım sinirli) alt dudağımı ısırıp o an verdiğim tekrar Harry Potter'a başlama kararına uyup felsefe taşını çantama attım. Telefonumu da almıştım.
Tabii canım arkadaşım Niall'ın verdiği on beşli Çilekli Süt kolisinden de üç tane süt aldım. Bu gün buna çok ihtiyacım olacak gibi görünüyor.
(Y/N: Aklıma geldiğinde şu şeyi içmeden yazamıyorm.)
Bu hareketim ilginç bir şekilde Louis'nin ağzını bir karış açmasına sebep olmuştu, ben bu çocuğu anlamıyorum cidden. Neyin kafasını yaşıyor acaba? Değil Niall şu kim olduğunu bilirsiniz kız bile Çiçekli Süt alsa içerim.
Hayır kıskandığı da yani NIALL, dünya üstündeki en zararsız varlık.
Ağzımı açıp konuştursa anlatıcam ama anlattırmıyor da. Eh o zaman. Kudursun napim yani amuda mı kalkim?
"Arkadaşının kazağı da güzelmiş."
İmalara bak. Bu salak Zayn ben ve Louis'nin öpüştüğünü gördü, mal sanki bilmiyor durumu gelmiş bir de utanmadan kazak falan diyor. Ben bunun kıymetli saçlarını yolarım.
Acele etmeden çantamı omzuma atıp saçlarımı düzeltirken Louis'nin renk değiştiren yüzüne bakmamaya çalıştım. Gözlerini irice açmış sanki aklından bir kaç düzine kötü sahne geçiriyordu ve bunlar o kadar korkunçtu ki o nefes almayı unutmuştu. Göz devirdim altı üstü hırka çünkü.
Tabii bu sırada elbette Zayn'ın sinsi bakışlarını da net bir şekilde takip ediyordum. Pis yılan.
"Hm güzeldir arkadaşım da sever kendilerini. Sevgilisi almış ona da ne şirin demi?"
Niall'ın sevgilisi mi var?
Neyse çocuğun adını bile bilmiyorlar ne olacak yalandan dediysek sanki. Hatta karşılığında Louis'nin ateşi de düştüğü için iyi attım bence.
Küçük tatlı sevimli elini saçlarına atıp karıştırarak dalgınca benim yatağıma oturdu. Sarsıldı tabii eli ayağı boşalmıştır.
"Ya, neden sana sevgilisinin verdiği şeyi vermiş ki çok ilginç, çok seviyorsa artık seni."
Elalar parlayıp göz kırparak çantasına döndüğünde kaşlarımı çattım. Ne irdeledin be çocuk. Louis'e döndüğümde sadece bana bakmadan düz bir ifadeyle kalkmıştı yataktan.
Heh al beğendin mi yaptığını? Tabii beğenmiştir bilerek yaptı şerefsiz.
"Sevgilisi de yakın arkadaşım çünkü ve dün başka seçeneğim yoktu tamam mı saçma sapan konuşma."
Konuşurken Louis'e baktığım için ne düşünüyor bilmiyorum ama benimki baya kızgın. Of hırkayı giydiğim saniyeye sıçayım.
"Tamam Harry'ciğim kızma ayıp ediyorsun."
Göz devirip dolabımdan Louis'nin atkısını çıkartarak Zayn'e baka baka güzelce taktım atkıyı. Bizimle uğraşmayı kesmeli biran önce.
"Ne kızması Zayn'ciğim sadece sinir krizi geçiriyorum kapat çeneni."
İkisi de çantalarını takmamıştı bile ve ben daha fazla bu ortamı kaldıramazdım o yüzden mutfağa indim. Herkes ayaktaydı Doniya hızlıca çay içiyor, babam ve Trisha kahve ve reçelli ekmekle uğraşıyordu, Safaa haşlanmış yumurtanın sarısını bir kenara atmış, Waliyha bir şey yemese de yiyormuş gibi çatalla uğraşıyordu Tanrım.
Kesinlikle kahvaltı yapasım yoktu. Sadece Safaa yüzünden çöpe gidecek olan yumurta sarısını ayakta yedim ve küçük kızın teşekkür eden bakışlarına karşılık olarak göz kırptım. Babam göz ucuyla bana baksa da Louis ve Zayn de kahvaltı yapmayacaklarını söylediklerinde bir şey demeden kervana katıldım.
Trisha yine kriz geçirecek gibiydi ayağa bile kalkmıştı ama üçümüzde o daha bağıramadan evi terk etmiştik. Resmen koşarak kapıya gidiyorduk. Golden ve Snowflake de bizi kovalayıp havlayarak uğurluyordu.
İstemsizce Louis'nin koluna tutundum, bana kızmasını pek istemiyorum neden kızsın ki bana ya of. Ben ne yaptım!
"Ya bekle düşücem!"
Düşücem dememle sırtına çarpmam bir olmuştu. Sersemleyerek öylece kaldığımda bana dönüp gözlerini devirerek kendisini geri çekti. Zayn varken bu kadar rahatsız olmasının beni ne kadar rahatsız ettiğini biliyor mu?
İki çift lafım vardı aslında ama o kadar hızlı kendisini çekmiş ve o kadar çabuk arkasını dönüp ilerlemişti ki...sustum.
Ellerimi önümde birleştirip ikisine ayak uydurarak Zayn ve Louis'nin arasına geçerek yürümeye başladım. Fazlasıyla sessizdik ve moralim bozuktu. Benim ne düşündüğümü umursamıyor oluşu Louis'e karşı gittikçe dolmama sebep oluyordu ama kendisi bunu pekte umursuyor gibi durmuyor cidden.
Bir süre bu gerçek gözlerimi yerden kaldırmama bile engel oldu. Kalbimde bir ağırlık oluşmaya başlamıştı. İçimde kötü bir his var.
Bu histen korkup Zayn'e fark ettirmeden onun elini tutmak istedim. Ama o eline dokunduğum an elini cebine koydu?
Gözlerimi sonuna kadar açıp ona baktım. Yüz ifadesi fazlasıyla düzdü.
Zayn'den çekinmiyordu.
Louis bilerek yapıyordu. Benden açık açık kaçıyordu? Belkide tüm gece tavırlarımdan bıktığı ya da mutsuz olduğum için sarıldı? Benden haz etmiyor. Ona yaklaşmam rahatsızlık verici bir şey onun için. Ama neden?
Yoksa George haklı mıydı? Şu dedikoduyu çıkartmış ve benimle işleri mi bitmişti?
Okula gidene kadar soğuk hava sağ olsun suratıma vurup beni ağlamaktan korumuştu ama aynı şey şu ikisine veda bile etmeden sınıfıma girdiğimde geçerli değildi. Kendimi Ed'in yanına attığım an sınıftaki derse bile bakmadan kafamı sıraya gömdüm.
İstedikleri okul değiştirmemse veya bana gıcık oluyorlarsa bunu böyle yapmak zorunda değillerdi.
°
°
°
°
"Geliyor!"
Niall kolumu tutarak beni olabildiğince şiddetle sallarken kapıya bakmaya çalışıyordum. Gerizekalı bir dursa görücem.
Evet son tenefüs. Ve biz Liam'ı bekliyorduk. Hemde okulun ana kapısının önünde merdivenlere oturmuş bahçe kapısını izleyerek.
Saçlarımı taramadığım için Louis'nin sinirlenip çıkarttığım atkısına ihtiyacım yoktu. Aslan yelesi gibi saçım var resmen.
Bu gün sınıftan çıkmamıştım sadece çocuklarla oturup Harry Potter konuşup Çilekli Süt içmiş derste direkt uymuş ya da Harry Potter okumuştum.
Keşke Harry ve benim azıcık şansımız olsaydı. Mesela Voldemort o yerine Neville'i seçseydi ve annemin gıcık yumurtaları başka bir spermi kabul etseydi bunlar hiç olmazdı.
"Harry cidden bu o!"
Asabice Niall'ın elinden kurtulup karşıma baktım. Ed dediği için inanmıştım, Niall geldiğimizden beri Liam'ın geldiğini söylüyordu çünkü.
Ama bu sefer gerçekten gelmişti.
Üzerinde yeşil bir mont ve kot pantolon vardı, saçları ise darmadağınıktı. Bizden çok çevresiyle ilgileniyordu. Tedirgin bakışlarla bahçeye bakıyor sanki her an bir saldırıya hazır gibi öylece ayakta bekliyordu. Sevimli ve etkileyici bir yüzü vardı çocuk buradan bakınca bile parlıyor. Resmen şu içi dışına vuran insanlardandı, ne kadar iyi birisi olduğu yüzünden okunuyor.
Gülümseyip ayaklanarak çocukları beklemeden Liam'ın yanına koşmaya başladım. Acaba Zayn'ın onu çizdiğini söylesem bayılır mı?
Koyu kahverengi gözleri üzerine gelen beni görünce irileşmiş, omuzları rahatlayarak inmişti. Okulun bahçesinde kaç kişi var bilmiyorum ama hepsinin ona baktığına eminim.
"Bir an sizi bulamadan kalp krizi geçireceğim sandım."
Gün içinde Zayn'e olan nefretim ve Louis hakkındaki soru işaretlerim fazlasıyla büyüdüğü için Liam benim en kıymetli ortağımdı şuan. Bu yüzden içimdeki enerjiye karşı koyamıyorum.
Dediği şeye seslice gülüp kolunu tuttuğum gibi resmen zıplayarak Ed ve Niall'ın oturduğu masaya gittim.
"Selam dostum, ben Niall."
Liam gergince gülümseyip başıyla onaylarken ikimizi hala ayaktaydık yüzümde sinsi ve heyecanlı bir gülümseme vardı.
"Bende Ed."
Fazla gergin duruyordu ama Ed'e de gülümseyip etrafta bize bakan bir gruba gözü takıldı.
"Hadi oturalım, bu arada bende Harry."
Moralinin bozulduğunu fark ettiğim için baktığı gruba bende baktım. Açıkçası orda bir defasında kantinde önüme geçen sarışın kızı görmeyi pek beklemiyordum. Elindeki gazoz şişesini bize kaldırıp küt saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp samimiyetden uzak bir şekilde gülümsedi.
Ama onu umursamadım. Liam oturduktan sonra bende hemen yanına oturdum bu çocuktan ne istiyorlar anlamamıştım, kim bunu sevmez ki!? Utanmasam sarılıcam, o kadar samimi ve masum duruyorki insanın istemsizce dudak büzerek sevesi geliyor.
"Pekala biraz zoraki bir buluşma oldu biliyoruz ama arkadaş olabiliriz bence. Bu yüzden malum meseleleri konuşmadan tanışalım mı?"
Ed sunucu gibi davranmasa işi kurtarırdık ama çocuk arkadaş olalım derken bile resmi konuşuyor.
"Peki."
Atılgan olmadığı çekingen tavırlarından anlaşılıyordu zaten bu yüzden devreye Niall giriyor.
"O zaman aranızdaki en sarışın olarak başlıyorum. Tam adım Niall James Horan, ailem aslında İrlandalı ama çok uzun zamandır buradayız Doncaster'e sadece Harry için geldim normalde Liverpool da yaşıyorum. Kıvırcığımın hasreti beni buralara kadar getirdi işte, teyzemde kalıyorum dönem bitince gidicem. Video oyunlarına bayılırım ve yemek yemeye ayrıca en büyük hobim birilerini rahatsız etmek. Bir de ayıptır söylemesi insan sarrafçılığı, dedektiflik ve ilişki koçu dallarında şahsi derecelerim var. "
Liam'ın Niall malını dinlerken gülümsemesi çok iyi gelmişti cidden iyi gidiyoruz.
" Ben de Ed yani Edward Christopher Sheeran bildiğin İngilizim işte. İletişim ve konuşmakta berbat olduğumu anlamışsındır. Bu yıla kadar sıra arkadaşım bile yoktu bizi bir araya Harry getirdi denebilir. Asosyal olduğum için yalnız olmak pek sorun değil ama anlarsın ya böyle zamanlarda mal gibi duruyorum. Neyse böcek koleksiyonum var ve günümün yüzde seksenini belgesellerle geçiyorum. Ama böcek belgeselleri. Bu konuda bizim evde bir yığın dergi de bulabilirsin. Söyleyecek başka bir şey bulamıyorum evet. "
Kahverengi gözlerdeki sıcaklık göz yaşartır türdendi sanki bıraksam gidip Ed'e sarılacak kadar yumuşamış ve şefkatli duruyordu. Boğazımı temizleyip bende konuştum.
" Harry Edward Styles. Liverpool'de yaşıyorum ama bu dönem için babamın yanına geldim. Her zaman olduğu gibi hala uğursuzum başıma bela almadan duramıyorum maalesef. Salağın tekiyim birde hemen kandırabilirsin. Çabuk affederim ama zor olay çıkartırım. Harry Potter fanıyım, Çilekli Süt ve çikolatalı kek severim. Hem pasta türü şeyler de yapmayı severim. Çabuk utanıyorum bundan da son derece rahatsızım. Üstelik büyük ihtimalle üniversite hayali olmayan tek insan benim. "
Beni dinlerken de aynı şekilde gülümsemişti ve evet kızarıyorum yine.
" Pekala sizinle tanıştığıma memnun oldum çocuklar. Hepiniz çok iyi insanlara benziyorsunuz. Aslında ilk başta baya korkmuştum anlarsınız ya pek hoş anılarım yok burda. Tekrar bir oyuna gelmiş olmak üzere hissetmiştim. Oysa şuan mutluyum."
Niall yanaklarını eline yaslayıp Liam'a bakarken çocuğu beni sıkıştırdığı gibi sıkıştırmak istediğine eminim. Resmen gözleri parlıyordu.
"Bu arada Niall yarı yarıya adaşım oluyorsun. Tam adım Liam James Payne, ve açıkçası bir iki yıl öncesine kadar burda yaşıyordum ama artık Londra'da yatılı bir okulda kalıyorum. Senin ilgi alanına girer mi bilmiyorum ama ben de kelebekler hakkında biraz takıntılıyım Ed. Koleksiyonum falan var. Harry Potter da severim hatta binamı bile biliyorum Ravenclaw. Onun dışında bende pek ilişki kuramam ve şu kandırılma konusunda da baya tercih ediliyorum. Sizden farklı olarak sporla aşırı ilgiliyim sanırım."
Aşırı değil tek ilgili. Xander için öğrendiğim basketbol dışında bir halt bilmiyorum. Niall ve Ed onu da bilmiyor gerçi. Yani şuan sporla uğraşan bir insan oğluyla konuşmak bizim için "waaay" dedirten bir şey.
"Spor mu!? Adam dövebilir misin peki?"
En önemli soru bu olsa gerek. Dayak yeme ihtimalimiz çok yüksek çünkü bir kişi bile dövüşte iyiyse kardayız.
"Kısmen. Henüz hiç dışarıda kavgaya girmedim. Dövüş öğrendiğimden beri yani."
Niall'ın hayranlıkla açılan ağzına ve gözlerine bakıp gülümsedi, kendisinden bahsetmeyi pek sevmiyor gibiydi. Mütevazi çocuk işte. Zayn biraz örnek alsaymış keşke.
"Ben ve Harry bir defa kavgaya girdik... ikimizde hastanelik olduk."
Çok güzel bir ayrıntı verdin Niall teşekkür ederim. Liam seslice gülüp eliyle sırtını işaret ederken diğer eliyle saçlarını düzeltti.
"Son girdiğim kavgada sırtıma neyle vurdular bilmiyorum ama izi hala duruyor. O güm dedim ki, eğer biran önce dövüşmeyi öğrenmezsen bunu yakında sırtına değil başka bir yerine yersin."
Dördümüz de gülüyorduk evet ama sorun şu ki bu komik değildi. Bu çocuğu döven birisi dünyanın en kaliteli malı olmalı.
" Senin bu halini görseler nasıl şaşırırlar ama! "
Ed başarı hikayesi anlatılan hint filmlerinden fırlamış gibi sorduğunda Liam gülümseyerek tekrar aynı gruba baktı.
"Gördüler zaten."
Ne?
Sarışın kız ve yanındaki dört kişilik arkadaş grubu da o sırada buraya bakıyordu. Niall ve Ed de onlara döndüğünde artık küçük dilimi yutacağım o sahne karşımda oynuyordu.
George elinde telefonuyla gergince onların yanlarına gelip direkt bizim olduğumuz masaya bakmaya başladı. Dişlerini sıktığını uzaktan bile görüyorduk sinirlenmiş olmalı.
"Oradakilerin hepsi mi seni dövdü!"
Ed şaşkınca tekrar masaya döndüğünde bizde döndük. Liam burukça gülümseyip etrafta bize bakan diğer öğrencilere kısa bir bakış attı.
"Dayak yemek en büyük sorunum olmamıştı o yıl."
Zil sesi tüm bahçede yankılandığında ve öğrenciler bir metre bile okula yaklaşmadığında Niall hızla ayağa kalktı. Şuan tam bir siyasetçi gibi duruyor kesin elit bir konuşma yapacak.
"Bak Liam, bu okuldan intikam alma vaktin gelmiş senin. Ama merak etme biz yanındayız çünkü almamız gereken intikam birebir. Ama önce senin aydınlatacağın tarihi bilgiler sayesinde bir plan yapmamız gerekiyor. Tabii intikam listesi de yapıcaz. Ed konuş havucum. "
Havucum mu!? Ne zamandır benden habersiz plan paylaşılıyor!? Somurtup bu tarafa bakmakta herkesten daha çok kendini belli eden Nick'e baktım. Çocuğun ağzı bir karış açıktı ve okulun duvarına tutunmasa düşecek gibiydi.
"Öncelikle kafanda soru işareti kalmasın, Harry ve Zayn üvey kardeş."
Liam şaşkınlıkla bana bakıp kaldığında ona dönüp fazla baktığı için kızaran yanaklarımı görmemesini umarak başımı salladım.
"Ve kendileri aynı zamanda Louis efendinin aşkısı."
İki katı bir şokla bana bakmaya devam ettiğinde dayanamayıp yakınarak elimle yüzümü kapattım. Birisi bana bakınca utanıyorum ne yapayım?
"Ama şu senin ölüm yiyenlerden* George bizimkinin kafasını biraz karıştırmış. Buna demiş işte Louis eş cinsel değil, Zayn homofobik, işte seni gaysin diye pusuya düşürüp okuldan arttırmışlar, Harry'e de aynısını yapacaklarmış falan yani. Ee bu konudaki yüz ifaden harici tepkin nedir? "
Liam George lafından sonra kaşlarını çatarak Ed'e bakmaya başlamıştı ve bu iyi bir şey mi bilmiyorum. Umarım iyidir.
" Louis hakkında gerçekliği ispatlı olan tek şey yalan konusunda üstüne olmadığı biliyorum ama George hakkındaki sessiz kanıya bakacak olursak ona da -dolandırıcı, ikiyüzlü, kara çalı - falan deniyor yani."
Gözlerimi kırpıştırıp Liam'ın omuzlarını tutarak kendime çevirdim.
" Yalan yani demi? "
Önce afallasa da sonra yüz ifadem bakıp gülerek başını salladı.
"Olayı çarpıtmak diye buna derim. Louis bu konuda fazla cesur birisi daha tanıştığımız gün söyledi yönelimini. O konuda rahat olabilirsin."
Hayatının en zor anını geride kalmış gibi hissediyorum. Tanrım o kadar mutluyum ki! İyiki George'a inanıp Louis'e bu saçma soruyu sormamışım.
" Okuldan gidişimi de fazlasıyla hedef değiştirerek anlatması çok duygusal cidden. "
Niall heyecanla masaya göğsünü yaslayıp Liam'a bakarken bahçenin boşaldığını görmek iyi olmuştu. Resmen ilk defa insan görmüş gibi bakıyorlardı. Salaklar.
"Neden gittin okuldan?"
Oturduğu yerde geriye yaslanıp bana kısa bir bakış attıktan sonra kollarını bağlayıp Niall'a geri döndü.
"Louis ilk defa yönelimini söylediğinde korkup etrafa bakmıştım ve insanların ona baktığını görünce de yanlışlıkla söylediğini sanmıştım. Ama hayır o cidden korkmuyordu. Ona hayrandım açıkçası. Kendimi istemsizce ona yakın hissediyordum ve içimde tuttuğum sırrı sadece ona verebilirdim. "
Liam'ın kendisini bastırmaya çalışması o kadar içime oturmuştu ki istemsizce benim içime ağırlık çöküyordu. Yani ne olduğunu sır olarak saklaması...hemde en yakın arkadaşından bile? Korkunç.
" Ve sonunda cesaretimi toplayıp bir gün Louis okulun arkasında bir yerlerde sigara içerken yanına gidip onunla konuştum. O kadar garip ve güzel bir histi ki bunu birisine söylemek, daha o an Louis'nin neden korkmadığını anlamıştım. Ve o da bunu söylediğim an bana bakıp gülümsediğinde nerdeyse ağlamak üzereydim. Dersler bitene kadar okulun arkasında oturup konuşmuştuk. Ve George bunun bir kısmını gizlice dinlemişti tabii. "
Yanımdaki çocuğun George deyince bile kaşları çatılıyordu. Luke'un ne dediğini şimdi anlıyordum. Louis bu yüzden George'dan nefret ediyor olmalı. Luke'a beni dansa kaldırıp konuştuğu için bir an önce teşekkür etmem lazım. Çocuk hayatımı kurtarmıştı resmen.
"Sonra beni tehdit etti tabii. Louis'e söyleyemedim başlarda çünkü korkmuştum."
O iç çekip avuç içiyle alnına vurarak kendine kızarken Ed ve ben göz göze geldik. Niall profesör edasıyla not alıyor olduğu için ona güvenerek tekrar Liam'a döndüm.
" Böylece benden saçma sapan bir sürü şey istemeye başladılar, ödevden sınava kadar. Zayn elbette benim onların işini yapmamdan rahatız oluyordu ve sık sık kavga çıkıyordu okulda. Bende zaten fazla dayanamayıp Louis'e söylemiştim. "
Vay be. Zayn birisini korumuş... Çok ilginç.
" Louis de çok rahatsız oluyordu ama bir şey yapamıyorduk. Bir süre böyle gitti sonra benden Zayn'in onlara bulaşmamasını istediler. Tahmin edersiniz ki yolda çocuğu sıkıştırırlarsa tabii ki karşılık verecek. Üstelik o çocuk Zayn ise... Takip edildiğini anlayıp herkese mesaj ve konum atmış. Böylece onlar Zayn'i dövelim derken Louis, Luke, Michael, Calum, Ashton'dan dayak yemiş. O gün beni çağırmamıştı neden bilmiyorum. Sonuç olarak ertesi gün okula gittiğimde herkes her şeyi öğrenmişti. "
Derin bir nefes alırken elleriyle oynuyordu. Gidip George'u dövmek istiyordum bu kadar dinlemek bile beni sinir etmişti. Bu çocuk nasıl dayandı bilmiyorum.
" Zayn bunu duyduğu saniye beni dinlemeden resmen okulu birine katmıştı Louis ve ben onu son anda okuldan çıkartmıştık. Ona insanların söylediklerinin doğru olduğunu söylediğimdeki surat ifadesini hiç unutmuyorum cidden."
Sonlara doğru gülmeye başlamıştı ve evet şuan eror veriyorum ama olsun.
" Kızmadı mı? "
Ed şuan kalbimden geçenleri dile getiriyor olduğu için bir ona bir Liam'a bakıyordum. Öyle bir anlatmıştı ki Zayn'in onu kesmeye kalkacağını düşünmüştüm.
"Hayır ama korktu. Ben ve Louis'nin sevgili olduğunu falan sanmıştı. Bu tehdit yüzünden biraz sık iş çeviriyorduk Zayn'den gizli ve zavallı Louis bunu duyunca az kalsın bayılıyordu. Zor tutmuştuk. Komik bir andı doğrusu. Düşünsenize Zayn sinir krizi geçiriyor ama sonra birden durup AMAN TANRIM SİZ SEVGİLİ FALAN MISINIZ! diye bağırmaya ve sizden kaçmaya başlıyor bu sırada Louis baygınlık geçiriyor ve siz az önce gergin bir şekilde konuşma yapmışsınız."
Kafamda hayal etmesi bile komik olduğu için seslice gülüyordum Ed ve Niall da gülüyordu. Keşke Zayn'in o halini görebilseydim.
"Tanrım korkunçtu. Ama biz bir aradayken asla kimseyi umursamıyordum. Özellikle Louis çok yardımcı olmuştu o dönem."
Louis melek falan olabilir mi acaba? Bilmiyorum ama ona hala kızgınım banane.
"O zaman neden gittin?"
Puf yanaklı Liam kardeşin suratı tekrar ağırdan düşerken ciddileştim. Olayın aslını öğrenmek için deliriyorum Tanrım lütfen araya bir şey girmesin.
"Sorun yönelimim olmamıştı. Ama Zayn ve benim aramı bozan yine benimle ilgili bir saçmalıktı."
Söylemekte zorluk çekiyor gibiydi ama Niall öyle yakıyor ki söylemezse onun alnını öperim yani.
"Ben Zayn'i seviyordum ve gidip mal gibi bunu da ona söyledim. Haliyle aramız açıldı. Fazla açıldı. Birlikte bile oturmuyorduk Louis benim yanıma gelmişti. Zayn'in susup hiç bir tepki vermeden benimle konuşmayı kesmesi cidden sinir bozucuydu. O günden beri konuşmuyoruz."
Ne? Nasıl ama Zayn onu sevmiyor mu!? Tam resim işini söylemeye hazırdım ki Niall beni bakışlarıyla susturdu. Ne döndüğünü cidden anlamıyordum.
" Aramız bozulduğunda okuldakiler için artık daha kolay bir hedef olmuştum zaten gitme sebebim de aşağı yukarı bu. Çünkü her gün her gün dayak ve hakaret yiyip eve dönmekten bıkmıştım üstüne Zayn de benimle konuşmuyordu. Onunla iletişim kurmaya çalıştıkça daha da kötü oluyordu her şey. Bende gittim. "
Liam başını kaldırıp benim mala dönmüş yüzüme ve Ed'in de aynı şekildeki sıfatına bakıp Niall'ın bilmiş bilmiş sırıtan yüzüne döndü. Kendisi gayet rahat bir ifadeyle elindeki defteri kapatıp göğe bakarak ayağa kalkmıştı.
" Pekala çıkışta hepiniz teyzemlere geliyorsunuz. "
°
°
°
°
Peki kitabın adının daha devreye girmeyişi...
Ama az çok tahmin edersiniz bence ne olacağını çünkü BEN KLASİK SEVİORMM
KLİŞE
ama farklı klişeler.
Yani çok uçuk şeyler beklemeyin çünkü üstün entrikalarla klasik şeyleri süslemeyi severim. Ehe :)
Kelime sayısı: 3160
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top