Örgü
Cidden saçma bir yerde kestiğim için başlayamıyorum bile şaşxşw
O yüzden de uzadı üzgünüm 🤦♀️
°
°
°
°
Dediğim gibi, daha yarım saat oldu ama ben ölmek üzereyim. Utandım, biraz daha utandım, sıkıldım, sinirlendim ve çok daha fazla utandım.
Çünkü Johannah sürekli bana bakıyordu ve evet domates diye salçamı yapacaklar biraz daha beklersem.
Ama tanrıya şükür ki hepimiz aynı odadaydık ve ortada koyu bir sohpet vardı. Ve ilginç biliyorum ama Zayn ciddi anlamda konuşuyor, yani dışarıdan baktığınızda kim derdi ki Zayn Malik oturup yetişkin insanlarla sohpet edecek bir çocuk? Ben demezdim, burdan daha çok ergen bir birey olup odasında tek başına oturarak hayatından nefret etmeye çalışan bir tip gibi duruyor. Ama değil. Zayn okuyor, çiziyor ve konuşuyor ayrıca hiç oturmuyor sürekli bir şey yapmaya çalışıyor, okulda da bu yüzden sinir bozucu olsa gerek. Çünkü bildiğiniz üzere dersler kırk dakika ve Zayn kırk dakika oturduğunda insanlara bulaşan bir tip oluyor. Ama son zamanlarda benimle uğraşmaktan onlara da zaman kalmadı, zavallı Zayn hayranları... Bazıları bu salağın onlarla uğraşmasından baya hoşnut manyaklar herhalde.
Johannah tekrar çayını içerken bana döndüğünde ben kucağımda ki tabakta duran Petit Foursa bakmaya devam ettim. Cidden burada psikolojik baskı içindeyim. Yanımda zayn vardı ki bu zaten bir güne yeter drama ama elbette yetemediler çünkü Safaa da Louis ile yan yana. Bir de Louis'nin sürüyle kardeşi olması var tabii.
Bir insan nasıl bu kadar çocuğa bakabilir Tanrı aşkına! Ben kendime bakamıyorum ve bu yüzden de kesinlikle çocuk yapmayı düşünmüyorum.(Y/N: Harry'den rahat 10 çocuk çıkar oysa.) Ama Anlaşılan Johannah gayet rahat yedi çocuğa bakıyor. Evde her yaştan çocuk var resmen.
Ve Louis en büyük, belkide o yüzden herkesi harika idare edebiliyor. Yani kadın hemşire zaten eh o işe gittiğinde Louis altı çocuklu dul kadınlar gibi evde onlara bakıyor, nasıl idare etmeyi öğrenmesin?
Gerçi Lottie de evin en büyük kızıydı ama işlev olarak baya bir eksiklerdeydi. Benimle yaşıt ve düşünebiliyor musunuz daha mutfağa adam akıllı girmemiş? İnsana garip geliyor işte kız ya hani, neyse.
Lottie demişken kız tam bir abi manyağı? Gerçi benim böyle abim olsa bende takıntılı olurdum ama bizim okulda çıktığı halde onu okulda hiç Louis'nin yanında görmemiştim. Hayır yani Louis'i sürekli gördüğümden değil yani ama...neyse Onu daha önce görmemiştim işte. Ya ben kördüm ya da o okulda Louis'nin yanına gitmiyordu. Neyse anlaşılan artık bol bol görücem.
Tatlımdan biraz çatala batırıp dudaklarımın arasına aldığımda gözlerim kalkıp Louis'e değdi. Karşı koltuktaydı Doniya, Lottie, o ve Zayn kendi aralarında konuşuyordu, inanın dinlemiyorum bile ama onun el kol hareketleri çok dikkat çekiciydi. Otururken bile bir insan nasıl bu kadar herketli olabilir? Saçı çoğu zaman hızına yetişemiyordu öyle ki kahkülü alnına dökülmüştü yine. Aslında kendi kendime heyecan yapmak için ideal anlar yaşıyorum şuan. Anlarsınız ya, hoşlandığım çocuk karşımda küçük bir yaratık gibi davranıyor ve ben izleyebiliyorum. Ne yüce bir şans!
Louis acaba nasıl bu kadar harika olmayı başardı? Taktik almalı mı? Olabilir bir gün denemeliyim belki bir hilesi vardır.
Yani hadi ama uyumlu, idareli, bilgili, eğlenceli, çok tatlı, farklı ve en önemlisi Harry Potter seviyor! Johannah'a onu nasıl yaptığını sorsam belkide farklı bir cevap alırım. Evet o kadar şüpheliyim bu çocuğun doğal olduğundan. Ne yapabilirim imkansız! Biraz önce, yani onlar sohpete kol bacak dalmadan önce, odadaki herkese tek tek pastayı kendisine yaptığımı söylemeseydi açık vermemiş olurdu. İçinde bir pislik yatıyor Tomlinson biliyorum.
Çatalı bırakıp gözlerimi yumarak keyifli keyifli pastamı çiğnedim. İnanın tadı böyle daha net geliyor. Hem mükemmel yaptığım için olsa gerek zevk krizine de girmek üzereyim. Pembe, mavi, yeşil her renk yaptım, kendimi seviyorum. Bu sefer kolay olsun diye kare yapmıştım belki ama aslında kalp şeklinde daha çok seviyorum, hem etrafını şeker hamuruyla kapatmak da hoş zaten hep çikolata dökmem ki ben. Bir dakika ne alaka?
Gözlerimi aniden açıp bir manyak izlenimi versem de Louis asıl o sırada bana bakıyor olduğu için manyaklıktan kalp krizi izlenimleri vermeye başladım. Siktir ya neden bakıyor ki bana, bakmasın! Bakıyorsun madem ben bakınca da bak bari, aptal bu çocuk. Ama şahsen bu acayip tatlı! Çayımı elime alıp Louis'e çaktırmadan bakıyordum ki Johannah ile göz göze geldik.
Şuan utancın farklı bir evresindeyim açıkçası. Sonuçta bir şey yapmamıştım ama insan garip oluyor. Annesi sonuçta yani neyse.
Elimdeki çay fincanına dalgın dalgın bakarken fazla sustuğumu fark ettim. Herkes konuşuyordu... Ama hayır benim adapte olduğum bir ortam değil ki bu, hiç alışık değilim cidden. Tek kardeş, tek arkadaş, tek ebeveyn büyüdüm nasıl alışık olayım? Rezil falan olurum bir de, böyle gayet iyi. Ama onları izlemesi bile zevkli, insan mutlu oluyor.
Şimdi Safaa, Felicite, Daisy ve Phoebe kart oynama kararı almıştı ve Waliyha ise adlarının Ernest ve Doris olduğunu öğrendiğim bebeklerle oynuyordu. Bebekler ikizdi Daisy ve Phoebe de ikizidi Tanrım çok fazlalar! Neyse. Trisha ve Johannah ayrı bir alemdeydi ben ise Zayn'ın yanında mal mal oturuyordum ve etrafa bakıyorum. Tam bana göre. İyiki televizyon açıktı da arada ona bakıyorum.
Oda zaten çok geniş değildi ve dolu olunca biraz daha dar oluyordu. Cidden bir de her yer fotoğraf doluydu, arada bir televizyona bakıyor gibi yapsamda onlara da bakıyorum. Hiç bir resimde babaları yoktu. Neden yoktu ki? Bir düğün resmi bile yok ama Lottie'nin bisikletli bir resmi bile vardı. Acaba onun da mı babası yok. Ne kadar babasız çocuk varsak toplandık sanırım. Gerçi benim var neden kendimi sayıyorum ki.
"Harry, neden konuşmuyorsun?"
Ah Lottie sırf Doniya ile göz göze gelememek için bile bu konuşmaya dahil olmam. Kız bana gıcık oluyor her an Zayn'in iki katı bir şiddetle üstüme atlayabilir.
"Çünkü o konuştuğu zaman sadece kavga eder."
Unut gitsin. Kimse Zayn olamaz.
Ona dönmeden göz devirip omuz silktim. Tek istediğim hemen yarın olması ve babamla tüm gün birlikte takılmak. Zayn efendiyle uğraşamam.
Ama ne fark etti şimdi de başka bir işle uğraşıyorum. Çünkü üzerimde ki gözleri hissedebiliyorum mal değilim, Louis bana bakıyor ve resmen rahat oturamıyorum bile! Sohpetine dönse ve ben biraz nefes alsam ne iyi olurdu ama sanki bunu istediğimi bildiği halde bakıyordu. Ne küfür edilir bu na var ya. Bakma işte çok mu zor? Utanıyorum! Kulak falan kalmadı, öldüm, saçlarımdan alev çıkacak yazık değil mi bana? Ne suçum günahım var zorlasanız Rahibe bile olurum.
Somurtarak biraz daha Petit Fours aldım ve çatalımı dudaklarımdan çektiğim sırada ben de ona baktım. Yani artık nasıl gıcık baktıysam kaşlarını kaldırıp sakince önüne döndü.
Kötü bakış uzmanı olduğumu söylemiş miydim? Bir defasında bütün bir yemek boyunca Dan'a bakmıştım ve bir lokma bile yemeden kalkmıştı. Bu konuda doktoram var.
Ama buna rağmen ödü götüne karışmış bakışını yapamıyorum. Eğer yapsaydım şuan yapardım. Safaa ceza sahasına giriyor çünkü. Hayır hayır o cidden Louis'e yaklaşmasın!
Tabağımı sehpanın üstüne koyup elimle yüzümü kapatarak başımı eğdim. Bu çocuk beni öldürecek hamleyi yapmak üzere. En iyisi kalkıp kendimi lavaboya kitlemek sonuçta örgü muhabbeti yapmaktan iyidir.
Ve evet bunu yapmalıyım. Ama Safaa, Louis'nin yanına gittiğinde ve ben kalkıp kaçmayı düşündüğümde göz göze geldik. Siktir kulaklarım uğulduyor ama söylemişti işte biliyorum yoksa neden aptal aptal sırıtsın değil mi?
Aptal ben! Sen neden çoluk çocuğa Louis dersin ki, işte o da gider böyle "Gel Harry'nin saçlarını örelim" der! Safaa senin yüzünden kesicem şu saçı az kaldı. Ama birisi önce benim kalbimle ilgilensin. Parlak mavi gözler hiç iyi gelmiyor mesela onları üstümden almakla başlayabilirler. Ya da vazgeçtim asıl sinir bozucu olan onun sırıtan lanet ince dudaklarıyla karşı karşıya gelmek.
Gözlerimi kırpıştırıp etrafıma bakındım şükürler olsun kimse bizimle ilgilenmiyordu. Ona geri döndüğümde Safaa'a keyifli keyifli baş sallayıp kızı mutlu etmişti ama işte şimdi benim sonumu getirdi. Ben buna hazır değilim hayır!
Ama o baya hazır gibi duruyor. Arkasına yaslanıp seslice çayını içerken bana göz kırptığına göre öyledir yani.
Siktir göz kırptı!
Ağzım bir karış açıktı sanırım ve saçlarım elektrik çarpmış gibiydi. Hemen lavabo Harry hemen lavabo! Gerçi suyu saçıma atsam çarpılabilirim.
"Çocuklar tamam çok ses yaptınız koskoca ev dağılın bakalım!"
Johannah kalkıp eliyle minikleri bahçeye kovaladı bu sırada neden bilmiyorum diğerleri de kalktı.
"Hadi Harry sende gel?"
Şu kız olmasa cidden bensiz gidecekler. Lottie'nin uzattığı eli tutup kalktım ama daha yeni kalkmıştım ki Louis kolunu kızın omzuna atıp çekince az daha bende götü başı deviriyordum. Dengesizlik var herhalde?
Dik bakışlarına kısık bakışlarımla karşılık vererek kendimce saçlarımı savurarak önüme döndüm. Hiç kardeş kıskançlığı çekemem cidden.
O ikilinin önlerine geçip Zayn'i takip ederken evi inceledim Açıkçası evleri tam tahmin ettiğim gibiydi. Sade ve durgundu ama içi capcanlıydı, burada dokuz kişi yaşıyor cidden capcanlı. Ahşap süsler, bakır şeyler, resimler, el yapımı kilimler... Hiç cam yoktu, ne vazo ne süs Johannah bir türlü çocukları büyütememişti bu belli oluyor. Biri büyüse yenisi geliyor ya hani, neyse.
"Hadi kitap okuyalım?"
Zayn kendi kendine yapacağımız şeyi bulmuştu anlaşılan çünkü sesi yapalım derken zaten yapacağımızı ifade ediyordu ve evet kitap lafını duyan Lottie ve Doniya üst katta bizden ayrılıp Lottie'nin odasına yöneldiler.
"Okulda görüşürüz Harry, seni bulurum!"
Lottie'e el sallayıp gülümsedim. Kız çok enerjik yanında mala dönüyorum yirmi dakika önce karşıma geçti ve saçım önüme geliyor diye çıt çıtlı toka taktı, nasıl mala döndüğümü anladınız değil mi? Ailece beni mal ediyorlar. Neyse utandım tamam.
Zayn aniden durdu, haliyle ona çarptım ve haliyle Louis de bana çarptı sonra çarpışa çarpışa odaya girdik ama cidden Zayn malın teki! En sonunda sırtına vurdum ve bana dönüp saçımı çekti. Benimle derdi ne bunun anlamıyorum!
Elimi saçına uzattım tamam ama o da bana uzatmıştı sonuçta neden tekme atıyor!
"APTAL! SALAK! MAL!"
(Y/N:Hala replik tekrarlamayı seviyorum 🤷♂️)
"Şaçımdan uzak dur lahana!"
E ama kaşınıyor haksız mıyım? Göğsünden itip yere düşmesine sebep olduğumda Louis arkamızdan odasının kapısını kapattı ve bize alkış tuttu. Banane Zayn istedi?
" Ne? O BAŞLATTI?"
Pislik!
"Her neyse, ve Harry orada Zayn'e pis pis bakmak yerine oturabilirsin daha rahat."
Onun gösterdiği yer minderine otururken Zayn de kayıp başka bir mindere otrudu. Louis'nin odası da Louis gibiydi Tanrım. Küçük ve tatlı ayrıca asil, ağlıyorum.
Yatağında demir bir başlık vardı ve mavi yatak örtüsü, açıkçası mavi her yerdeydi. Masası ise küçük ve beyazdı sanırım doğru anladıysam duvarları da Zayn ve o birlikte çizme kararı almıştı. Aradaki fark Zayn'ın odasında resim ve desen varken Louis'nin duvarı yazı doluydu. Acaba ne yazıyor? Duvar bana biraz uzak olduğundan okuyamıyorumda. İşte onun dışında klasik genç odasıydı ama mavi olandan. Yerde de minderler vardı, elbette kocaman bir kitaplığı olduğunu söylemesem olmaz. Cidden kocaman!
"Ee hadi kitap okuyun?"
Zayn'e döndüğümde çoktan kitap okuyordu ama bir dakika o ne ara kitap almıştı? Uh hadi ama buraya evden kitap mı getirdi hiç fark etmedim! Louis'e döndüğümde o da bana döndü ve neden her halta kızarıyorum birisi bana açıklasın!
Kalkıp kitaplığından bir kitap çekerek yanıma diz çöktü. Çok yakın, çok yakın!
"Ben bunu çok seviyorum bence sende seversin, adam Stephen King sonuçta?"
Bende o adamı seviyordum ve elindeki kitabı okumamıştım, adamın bir sürü kitabı var hangi birisini okuyayım ki bitmiyor. Tam hepsini okudum diyorum böyle acayip anlarda karşıma yenisi çıkıyor. Üzerinde " Sis" yazan kitabı onun elinden alıp içini karıştırdım. Kalındı ama içinde kısa kısa hikayeler vardı biraz okurdum bence.
Başımı kaldırıp Louis'e tekrar döndüğümde bu sefer bana bakıyor oluşunun şokunu içimde yaşayıp dışımdan sadece teşekkür ettim. Bu kadar yakınken morarsam olmaz demi sonuçta. Gerçi bu elimde değil ama o da biraz çekindiği için hemen ayağa kalkmıştı ve benim morarmış halimi görmemişti. Önemli olan görmemesi sonuçta. Neyse.
Kendisi de masasında olan bir kitabı alıp yanımdaki mindere oturdu ve ben anladım ki nah kitap okurum.
Ya da dur dur!
Hayır efendim aşık falan değilim ki neden kitap okumayıp mal mal gerileyim ki?
Kitabımı okurum işte ve okuyorum hatta arada bir de Lottie'nin kafama taktığı tokayla oynuyorum. Neden kafamda pembe bir çıt çıtlı toka var onu da bilmiyorum ama sevdim.
Saçım önüme gelmiyor işte ne güzel.
Küçük bir bukleyi parmağıma dolayıp elimdeki kitaba gömülürken aklımın zavallı bir ucunda Çilekli Sütü özlediğim gerçeği vardı. Hadi ama o hipnotize edici tadıyla beni öldürebilirdi! Ve bu miktarda içmeye devam edersem ölücem ama olsun.
Aradan yaklaşık bir saat geçtiğinde karakterler daha yeni yeni ölüyordu ve ben hala pislik sisin içinde ne olduğunu merak ediyordum ama Zayn'ın kafası birden kitabıma düştü.
Cidden mi? Uyudu mu? Daha oturalı bir saat oldu.
Aradan cidden sadece bir saat geçmişti ve ben artık gönül rahatlığıyla Zayn Malik uyku hastası diyebilirdim. Şuan uyuyor da çünkü. Çocuk birden nakavt oldu ya. Sürekli üstüme düşüyor yalnız onu da fark etmedim değil. Neyse Zayn'ı yatağa devirmemizin üstünden ise on dakika geçtikten sonra Harry Styles yani ben, burada hala yaşam mücadelesi veriyordum. Birisi yardım etsin!
Ama yinede bakın ben ölmedim? On dakikadır Louis ve ben bu odada kitap okuyorduk hemde. Yalnız. Bakın tekrar ediyorum yalnız?? Yaşıyorum ya hani önemi vurgu olsun.
"Sıkıldım ben."
Kitapta olan gözlerimi çevirip Louis'nin gözlerine baktığımda elinde ki kitabı kapatıp yanına koydu. İnsan kitabı kapatırken bari güzel olmaz değil mi? Bu haksızlık!
"Zayn'e makyaj yap."
Sessiz olmaya çalışarak güldüğünde ben de gülümsedim, bunu yapsa sanırım onu öldürürdü.
"Bunu denemiştim, o zamanlar Liam da vardı."
O kimdi? Sorar gözlerle Louis'e baktığımda yüzü biraz düştü. Sanırm yanlış yerden konu açıldı. Ama yinede Liam kim?
"Sınıftan biriydi işte ve bunu denemesek iyi olur. Zayn çok kötü dövüyor."
Gülümsüyorsun Tomlinson ama ben anlamam gerekeni anladım ve bunu senin de fark etmen için inandırıcı olmayan bir bakış bile attım. Neyse malzeme çıktı bana da. Kimmiş bu çocuk anlarım ben FBI gibi bir dostum var Tanrıya şükür.
" Sen neden bizim okula geldin?"
Ne kadar basit bir soru. Yani öyle görünüyor. Elimde ki kitabı kapatıp yerimde rahatsızca kıpırdandım. Ne denirdi buna?
Annem evden attı mesela, oh gayet iyi.
"Tamam sormadım say -"
Gözlerimi ona çevirdiğim an o da bana baktı. Bundan çekinmiyorum hayır.
"Annemle kavga ettim, bunu yaparken de sevgilisine hakaret ettim. O da bana ufak bir ceza verdi. Doncaster'e kadar geldiğime göre ne kadar ufak olduğunu anlıyorsun değil mi? "
Kocaman açtığı gözlerle bir süre öylece birbirimize baktık. Nutku tutulmuş gibi bakıyordu ama ben bu işe o kadar alışıktım ki artık annemin hareketlerinin çoğunun abesliğini görmüyorum bile.
" Yani...gideceksin? "
Evet bir gün gidecektim bunu biliyorum ve bu baya yakın gibi geliyor. Gözlerimi mavi gözlerden ayırıp ellerime baktım. Sinirm bozulmuştu.
"Nerede ki annen?"
Sesinde ki garip ton yüzünden biraz gülme isteği gelmişti ama bunu aşabilirim. Ona tekrar döndüğümde oturduğu yerde bacaklarını uzatmıştı ve evet rahatsızca kıpırdanıyordu. Gideceğim gerçeği onu rahatsız mı etmişti?
"Liverpool ve burada zamanım kısıtlı anlayacağın."
Evet kısıtlı eğer rahatsız oluyorsan gel ve bunu engellemeye çalış?
Tekrar göz göze geldiğimizde gergin bir şekilde yutkunduğunu fark ettim. Aklımı falan mı okuyor bu?
Kapı Safaa tarafından açıldığı an ise biraz önce istediğim yardımın bu olmadığını acı bir şekilde anladım. Kesinlikle bu değildi. Hiç, hiç değil! Git Safaa gelme git!
"Selam ergenler, hadi şu işi bitirelim!"
Tanrım ne bu heves?
"Sonunda onca eğitim bir işe yarayacak!"
Ne? Louis ciddi yani ciddi anlamda ciddi öyle mi? Az önce ki gergin bakışları şuan aceleci ruh haliyle ortadan kaybolurken bir de neye acele ettiğini anlasam oturup ağlıycam.
"Hadi Harry çok acayip bir model buldum sana kesin yakışır."
Bu çocuk baya ciddi? Soğuk parmaklarını bileğimde hissettiğimde bir yerlerime iğne batmış gibi yerimden zıplamasaydım bir de üstüne bana bakıp gülümsemezdi belki ama...evet aslında bu hoşuma gitmişti kapatalım konuyu.
"Korkma o kadar kötü değilim bir sürü kız kardeşim var."
Sorunun bu olmadığını biliyorsun Louis, bu değil.
Sorun tamamen benim saç denilen kıl parçalarıma onun dokunacak olması! Daha ne olabilir?
Şuan ilk defa The Script konserine gittiğim ve onlarla resim çektiğimde giydiğim tişörtü yıkamak istemediğim o acayip psikolojideyim. Ama biliyorum ki o saç yıkanacak. Yinede saçımı artık asla kesmem.
"Öyle olsun, beğenmezsem tekrar yaparsın."
Yanından kalkıp masanın önündeki sandalyeye otururken saçımı biraz elimle savurarak açtım sonra da Louis'e artık bana açık ağızla bakmayı kesmesi için kaş göz yaptım.
Bana mı öyle geliyor yoksa kızardı mı?
Kesinlikle kızardı.
Tamam artık evlenelim.
"T-tarak evet tarak var mı?"
Şimdi de kekeledi ve telaş yaptı bu durumda artık hangi aşamaya atlamalıyız?
"Evet bak elimde!"
Evet elindeydi olması gereken yerde. Safaa beni sınıyor ya da cidden hareketeleri şaun bana batıyor.
"O zaman açılın yüce Louis Tomlinson geliyor!"
Arkadaki ani Zayn horultusu olmasa kusursuz bir giriş derdim. Ama demiyorum, malum sebep işte, Zayn. Kendisi kusursuz olsa da hayatımın kusurunun ta kendisiydi o yüzden yorum yok. Hem belkide sandığımdan daha basit bir zafi vardır. Çok umursamaz ve çok dertsiz sadece sorun çıkartan bir ergene benziyor ama eminim bir sırrı vardır. Herkesin var benim bile oldu. Anneme rağmen bir sırrım varsa Zayn'ın kesinlikle bir sırrı vardı. Ve ben bunun hakkında minik bir ipucuna sahibim bile. Harika ben.
Louis tam arkama geçtiğinde ve Safaa'dan biraz su ve toka istediğinde sandalyeden sarkan ayaklarımı salladım. Kendimi çok acayip mutlu ve gergin hissediyorum nasıl ikisini bir araya getirdim bilmiyorum ama bu çok çok yorucu.
Midemin olması gereken yerde bir boşluk varmışta içinde quidditch* oynuyorlarmış gibi hissediyorum.
Sanırım tehlikeli aşk kelebekleri alarmı bu ama pek takmıyorum, eğer birisine bağlanmak varsa kaderimde dünyanın en şanslı insanı olarak Louis gibi bir insana bağlanırdım. Zayn gibi bir amipe bağlı insanlarda var şu dünyada. Asla kendimi sıkmam eğer hislerim güçlüyse neden böyle bir nimeti tepeyim ki? Karşımda ibretlik Zayn dursun işte.
Saçlarımda hissettiğim eller boş beleş buklelerimi savururken dayanamayıp güldüm. Eline aldığı bir tutam saçla kendisine bıyık yapıp bana döndüğünde ise daha falza güldüm. Cidden aptal!
"Hep bunu yapmayı hayal etmiştim! Bir bıyık!"
Yüce Tanrım? Safaa bir kapta su getirdiğinde ve bir kaç çeşit tokayı masaya bıraktığında İçeri kimse girmesin diye kapıyı kilitlediler. Gereksiz aksiyon yapıyoruz işte karışmayın.
"Bu zor bir görev olacak ama emin ol kafan emin ellerde!"
Hala şüpheliyim ama Safaa da orada olduğu için sakindim sanırım. Sonuçta Jay o en son mutfağa girdiğinde yangın alarmının çalıştığını söylemişti ve güven kolay kaybedilir.
Saçımı biraz ıslatıp taradılar ve bu biraz garibime geldi kendimi kuaförde gibi hissediyordum çünkü. Aslında o iki şapşal da bunu yapmaya çalışıyordu zaten. Neyse.
Louis yan tarafıma geçip gayet ciddi bir iş yapar gibi bir ifadeyle saçımı tarakla iki tarafa ayırdı sonra henüz o kadar uzun olmayan saç tutanlarımı da öne doğru tarayıp gözlerimin önünü kapattı. Şimdi kör gibi hissediyorum ve elleri bazen alnıma bazen de boynuma değiyor.
Yerimden hoplamamak benim için bu durumda oldukça zor yani. Arada zıpladığımda oluyor tamam ama içimden geldiği gibi değil. Hem buna rağmen Louis duraksayıp benim pörtlemiş gözlerime baktığında güldüğüme göre gayet de içimden geleni gizliyorum.
Louis saçımı seçtiği ve bana göstermediği modele göre hazırlayıp Safaa'ya nasıl yapacağını anlatmaya başladığında iki insanın kafam hakkında ki planlarını böyle tepkisiz izlediğim için kendime kızdım. Neyim ben burda manken falan mı?
"Başları sen yap ben bu modeli bilmiyorum ama kulağına kadar getirsen ben de yaparım."
Safaa bilmiyor ve Louis biliyor demek? Bu garip Tanrı bilir ne yapıyor.
Tekrar sağ tarafıma geçip büyük ihtimalle halime gülerek saçımı örmeye başladı bende arkamda olurda rahat rahat kızarırım diyordum ama sanırm hiçte rahat değilim.
" Neye gülüyorsun sen?"
Başımı çevirmeden yan gözle ona baktığımda gözlerime bakıp gülmesini durdurmak için alt dudağını dişledi.
Birisi şunu durdursun burda havale geçiyorum!
"Hiç, çok renkli bir yüzün var ilgimi çekti."
Alay mı ediyor bir de? Ben ağzım bir karış açık bin ton daha renk atarken o eliyle çenemi kapattı.
Ve ben az kalsın ona kafa atacaktım. Nasıl benimle alay eder! Ben ne yaptım ki? Neden burada böyle mal mal ona bakıyorum ve o niye benimle eğleniyor? Bir anda ağlayasım geldi.
Hatta ağlayasım gelmedi direk gözlerim doldu sinirimi bozmuştu çünkü. Ben ondan gerçekten hoşlanıyordum ve evet belli de oluyor tamam salağım ama benimle neden eğleniyor ki?
"Harry! Tanrım ne oldu? Özür dilerim."
Safaa telefonda açık olan modeli incelemeyi bırakıp bize döndüğünde gözlerimi kaçırdım. Çocuğun yanında ağlamak istemiyorum ki ben.
"Yok bir şey."
Dönen sandalyeyi kendisine doğru çevirdiğinde bir an aflladım hadi ama hiç beklemediğim bir hareket.
"Harry Styles regl kızlar gibi davranmayı kes ve lanet olası gamzelerini göster! Yoksa sonun hiç iyi olmaz."
Neden ciddiye almıyorum biri bunu bana akıcı bir dille anlatsın. Onu ciddiye almıyorum ve zaten ciddi değil. Yani son cümlesine kadar.
"Eğer şuan bu halden çıkarsan sana Zayn'ın makyajlı resmini atarım."
Siktir bu en harika şey ben bunu profil yaparım her yere!
Birden sırıttım. Evet gözlerim hala doluydu ama sırıtıyorum. Şeytani bir şekilde hemde.
Safaa kendi kendine öksürünce kızın yanında abisini tuzağa düşürdüğümüzü ancak fark ettim.
"Ne kadar da işgüzarsın Harry! Ama dua et her zaman aşkın tarafında bir birey olmuşumdur."
Senin ben -
Louis öksürük krızine girdiği için iç küfürüm sansürleniş gibi hissediyorum ama çocuk astım krizine girmiş gibi öksürüyor napayım korktum.
"Pardon dilim boğazıma kaçıyordu da."
Alnıma şaplak atmak istiyorum.
"Tamam hadi saç örücektik biz gelmiş dil falan diyorsunuz ayıp."
Bu kız cidden çocuk olamaz. Ama haklıydı. Hem belki Louis benimle eğlenmiyordu? Düşünemiyorum bile ama ya o da benden hoşlanıyorsa!
Sanırım öyle olsa odamdaki kolonun yanına çöküp kafamı duvara vura vura ağlardım.
O yüzden boş yapmıyorum tamam.
Louis beni tekrar yan çevirip daha az beni dikizleyip kızartarak önce iki saç şeridini çaprazladı. Ne yazık ki sonrasını takip edemediğim bir karmaşayla ve hızla yaptı. Ama her seferinde saç şeritlerini arttırarak arkamda kalan tüm saçları toplayıp örgü şeklinde yanıma getirmişti. Saçım zaten kısa ne yapıyorsun sen?
Neyse sonra o kendi kendine ciddi olamaya çalışaarak geriye çekildi ve Safaa gelip çenemi bir miktar geçecek şekilde örgüyü bir zahmet bitirdi. Alnımda ki saçımsıları da düzelttiğimizde artık kurtulmuştum.
Saçım uzun olsa bende çok daha farklı şeyler yapardım ama benim saçım amzuma geliyor yapacak bir şey yok bekliycem artık. Ama daha fazla uzatsam annem kızabilir bilmiyorum. Of ya banane ben uzatmak istiyorum!?
"Tamam ayna nerde? Merak ediyorum."
Safaa kolumdan tutup beni koştura koştura banyo olduğunu anladığım yere sürükledi ve ben aynaya baktığımda az kalsın bayılıyordum.
Hayır başım dönmüştü ondan bayılıyordum ama örgü de gayet güzeldi.
Tamam fazla iyiydi.
"Nasıl!?"
Küçük kıza gülümseyip beğendiğimi söylemek için ağzımı açtım ama o sırada Louis koşarak banyoya daldı.
"Dur bir şey eksik!"
Ne? Ne eksik ki?
Safaa ve ben aptal aptal Louis'e bakarken o koşarak banyodan çıkıp elinde bir çiçekle geri döndü.
Ah tutun beni geliyorum!
"Her zaman papatya, her zaman mutluluk demektir biliyor musun Harreh?!"
Harreh ne ya? Gerçi bu Zayn'e Jawjaw diyor ne bekliyorsam.
"Bilmiyorum Loueh!? Tak da bileyim."
Neyse ki isim konusunda en az bende onun kadar yaratıcıyım.
Elindeki papatyayı kulağımın arkasına sıkıştırırken resmen gözlerimiz kesişti! Bakıştık bildiğiniz, aman yandım. Aynı hint dizlierinde ki gibi. Ne mutlu bana.
Ve ben hala bu mavinin gizemini çözmüş değilim. Acaba mavi gözlü olmak insaların içine işlemek demek miydi? Cidden bilmiyorum.
"Telefon?"
Ne?
Safaa'ya baktım ve Safaa bana baktı sonra Louis'e baktım o da Safaa'ya baktı en sonunda Louis'nin odasına gidip çalan telefonu aradık. Benim telefonummuş şansa bakın.
Sesini bilmiyorum evet ne var.
Neyse, arayan da Niallmış zaten hissetti tabii çocuk kalp krizi geçirdiğimi.
"Harry! Annem seni çağırıyor!"
Waliyha odaya girip bağırarak beni çağırdı ve cümlesi bittiği an kafasına bir yastık yedi.
Oops Zayn Malik uyandı kaçın.
"Bak kızım sesini sikerim senini!!"
Anlaşılan hala uyuyordu ve sadece sinirle bir anlık doğrulmuştu ama Waliyha yerdeki yastığı alarak çoktan korkunç Malik ifadesini takınmaya başlamıştı bile.
"ANNE OĞLUN BANA SESİNİ SİKERİM DİYOR! BANA VURUYOR!! ANNE!! -"
Zayn yataktan kalkıp artık nasıl enerji buldu bilmiyorum ama birden Waliyha'ı kovalamaya başladı onlar odadan çıkarken Safaa da peşlerinden gitti ve evde çığlık sesleri yankılanmaya başladı. Tanrım nereye düştüm.
"ANNE OĞLUN BENİ KOVALIYOR!!" ÖLÜYORUM ANNEEEEEEAAAAĞH!!"
Sanırım burası Waliyha için kiliseye gidip dua etmem gereken yer. Kızın sesi birden kesildi de. Yazık.
Şaşkınca Louis'e baktığımda anlaşılan o pek etkilenmemişti ve sadece omuz silkip kolumdan tutarak beni mutfağa kadar götürdü. Bana mı öyle geliyor beynim oyunlar oynayıp halüsinasyonlar mı sunuyor bilmiyorum ama flört görmemiş bisiri olmayarak bu yaptığımızın flört olduğundan eminin.
Umarım o da emindir de ona göre davranıyordur çünkü hiç kazık yiyecek psikolojide değilim.
"Harry, baban yarım saate evde olacakmış istersen ben seni bırakayım-"
İşte o an şuna emin oldum, Louis ciddi ciddi benimle uğraşıyor!
"Ben bırakırım!"
°
°
°
°
Eeee beklettim üzgünüm amaaaağğğ kelime sayısı telafi eder inş!
_3843_
Ben pek beğenmedim bölümü ama eh işte siz sevdiyseniz ne iyi ne iyi oh neys hadi bys.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top