Kardeş


Helöö

°
°
°
°

"Bu hayatımda duyduğum en boktan fikir."

Trisha çatalını sertçe masaya vurup Zayn'ın ağzının ayarını yapmasını kelimeler olmaksızın dile getirirken ben de babama Zayn'ın seslice söylediği şeyi gözlerimle anlatmaya çalışıyordum.

Ne demek bizde kalacak? Ne demek odamda kalacak!? Ne demek ya bu!? Kim izin veriyor?

"İstediğinizi düşünebilirsiniz. Ama biz ne dersek o olacak. Şimdi, Trisha ve ben yarın evlendiğimizde bu evlere sığmayacağımız için daha büyük bir ev bakıcaz, Doniya da bizimle geliyor ve sizde uslu uslu okula gidip buraya döneceksiniz, kızlara göz kulak olacaksınız. Servislerini aradık buraya gelecekler. Kızlar sizde, şikayet alırsam kötü olur. Evden Zayn sorumlu sözünü dinleyin. Tamam mı Harry? "

NE! NEDEN BEN!?

Gözlerimi kırpıştırıp başımı salladım mecburen. Hayır demek gibi bir olayım yoktu ki. Ben babam ne derse onu yapardım.

Babam ise şuan bana kısık gözlerle bakıyordu. Yemek masasındaydık ve neden bana bakıyor ki öyle?

Louis hala bizimleydi ve Zayn çocuk gitmek istediği halde  sanki ben canavarmışım gibi benimle yalnız kalmamak için savaş veriyordu.

"Yok yok imkanı yok! Ben bu beyni saçından küçükle aynı evde kalamam!"

Çatalımı sağımda oturan Zayn'e savurup tehditkarca gözlerimi diktim. Bu konuyu açmamalıydı.

"Saçlarımı pis işine karıştırma teneke beyinli."

Ela gözlerini bana dikip tek kaşını cüretkarca kaldırdı. Mimikleri pek çok şey söylüyordu ve hiçbiri de hoş değildi.

"Harry!"

Babamın sesli uyarısıyla elbette önüme dönmek zorunda kaldım. Sempatik ve tatlı olabilirdi ama fazlasıyla dediği dedikti. Babamı anlamıyorum.

Yanaklarımı şişirip çatalımı elime alarak yemekle oynamaya koyuldum. Zaten sevmiyordum ben bu yemeği. İçinde Beyaz brokoli var bir kere!

"Bakın ne buldum! Burda kalmama gerek yok ben Louis'e giderim!"

Boşuna çabalıyor aptal hala anlayamadı.

"Zayn, zaten gerektiği için kalmıyorsun ben ve annen istediği için kalıyorsun."

Safaa bile sinirlenip oflayarak  Zayn'e kötü bakışlar atmaya başlamıştı. Ne uyumsuz bir insan olduğunu o bile anlamıştı belli ki.

Masanın ucundaydım yanımda Zayn vardı onun diğer yanında Louis vardı. Yanımda değildi ama burdan bile huzursuz hissettiğini fark etmiştim. Zayn'ın saçmaladığını o da biliyordu ama büyük ihtimalle ama söyleyemiyordu.

"Ama ben istemiyorum? Onunla aynı odayı paylaşmam!"

Trisha ve babam bir anlık tereddütlü bir bakışın içine düştü. Sanki kafalarındaki bir şey suya düşmüş gibiydi. Ben ise Zayn'ın bana alerjisi varmış gibi davranmasından dolayı sinirle alt dudağımı ısırıyordum. Benden bir bokmuşum gibi bahsediyordu ve bu benim sinirimi bozuyordu. Hey ben ona ne yaptım ki?! Bu kadar nefreti hak etmiyorum. Tamam gıcık olabilirim ama nefreti hak etmiyorum işte.

Doniya masanın öbür ucundan Zayn'e kısa bir bakış attı.

"Kusura bakma aptal, ama yeni evimiz bir villa olmayacak. O evde yedi kişi olucaz. Kızlar beraber kalacak ve siz ikiniz de beraber kalacaksınız şimdiden alış diye uğraşıyor annemler. Zeka, lütfen biraz zeka ve anlayış."

O rahatça yemeğinden bir kaşık alıp Zayn'ın şok olmuş yüzüne omuz silkerken Zayn ablasının dedikerini beyninde sindirmeye çalışıyordu. Ben de onlara bakıp  işin içinde benimde olduğumu kendime ispatlamaya çalışıyordum.

Ben bu hergeleyle aynı odada mı yaşamak zorundaydım şimdi!!
Bunun imkanı yok! Annem bize bir villa falan alsa olmaz mıydı?

Zayn'e yandan göz ucuyla baktığımda sanki kafasını kessek onun için daha iyi olurmuş gibi bir ifadesi vardı. Kendimin ne halde olduğunu ise cidden bilmiyorum.

Elimdeki çatalı masaya koyup ayağa kalktım. Tamam bazı şeylere susardım ama burada benim fikrimin alınması gerekiyordu!

"İmkanı yok, buna kesinlikle karşıyım kimse beni bu kara kediyle bir odaya tıkamaz!"

Masadaki herkes bana baksada ben babamla bir bakışma savaşına girmiştim. Bana kaşlarını çatmış olması da gram umrumda değil!

"Ve kimse benide bu lahana kılıklıyla bir odada tutamaz!"

Waliyha sağ eliyle alnına vurup bize çocukmuşuz gibi bakarken ben ona kaşlarımı kaldırdım. Gayet normal bir kavga sebebi neden gerizekalı muamelesi görüyoruz?

"Ve kimse de dört çocuk odalı bir eve para vermez."

Safaa bize laf sokup meyve suyunu içti bu sırada da babam bana hala tip tip bakıyordu. Yani boşuna çeneni yorma sinrilenip nöronlarını öldürme demek ister gibiydi.

"Banane ya! Of!"

Sinirme rağmen somurtarak sandalyeme geri oturdum.

"Asıl banane! Louis de burda kalsın o zaman?"

Cidden çocuk gibi! Herksin gözü Louis'e kaydı ama Trisha babama göz atıyordu. Sanki bu onun için sorun değildi de babamın ne düşündüğünü ölçmeye çalışıyordu. Açıkçası babam omuz silkip yemeğine döndüğü için bunun onun için de sorun olmadığını fark ettim.

Heyy bende burdayım?

"Bu bir seferlik bir müsade ve  Louis'nin kalması sorun değil biliyorsun değil mi? Burası senin evin ve kurallara uymak zorundasın."

Zayn bu sorunu sonraya saklamış gibi anın tadını çıkartarak yemeğine döndü. Trisha da ona göz devirdi. Oğlu onu dinlemiyordu bile!

Tam o an aklıma bir sorun geldi.

" Bir dakika biz nerde yatıcaz? "

°
°
°
°

Sinirli bir şekilde yastığımı yatağa attım. Yani yere!

Zayn ve ben kavga etmiştik çünkü benim yatağıma göz dikmişti. Bu yüzden de ikimiz yerde yatacaktık. Louis'e de yatağım kaldı. Harika!

Bu çocuk ciddi ortamlarda herkesten daha olgun oluyor ve bu çok etkileyici. Ama yatağımı kapması...

Yani misafir odasını hayvanlara ayıran babam sağolsun. Benim canım odama kümelendik.

Yemekten sorna biraz sohpet etsekte Zayn ve ben atıştığımız için sohpet kavgayla bitmişti, daha sonra da odamda yatak için kavga etmiştik ve sonuç yer yatağı olmuştu. Şimdi de pasta tabağı için kavga ediyorduk.

"İlk ben aldım?"

İlk ben almıştım yalancı köpek! Louis biz kavga edene kadar bizi izleye izleye pasta yemişti. Ve güldüğüne yemin edebilirim.

"Git başkasını al bırak pastamı!"

Peki ne oldu? Safaa aramıza atlayıp pastaya parmağını soktu?!

"Artık benim. Teşekkürler."

O elimdeki tabağı alınca ikimiz mecbur mutfağa gittik.

Bu sefer başka tabaklar alarak benim odama döndüğümüzde  Louis kitaplığımın önündeydi ve bana bakıp gülümseyerek ellerini cebine attı.

"Polisiye okuyorsun?"

Ah kesinlikle! Şu hayatta en sevğim ikinci tür.

Polisiye.

Hadi ama her şeyi dramatize etmiş toplumdan kendisini soyutlamış bir manyağın kendi kendine eğlenmek için birisini öldürüp polislerle alay etmesini ama en sonunda zeki olana denk geldiği için çuvallamasını kim okumayı sevmez ki!?

Elimdeki tabağı masaya aceleyle koyup kocaman olduğuna emin olduğum gözlerle ona baktım. Konu ilgi alanlarım olunca kendimden geçiyorum cidden.

"Evet! Ama ondan daha güzel bir şey varsa o da Jean Christophe Grange klasikleri!"

Adamın her kitabı bende var ciddiyim. Her şey Ölü Ruhlar Ormannıyla başladı. Adam manyak.

Yani tam bana göre. Anlaşılan Louis'e göre de öyle çünkü suratında memnun bir ifade vardı.

" Tanrım aradığım psikolojisi bozuk okuru buldum sanırım. "

Tanrım aradığım kocayı buldum!

"Siz manyaksınız. Oturun ve biraz yararlı olup felsefe okuyun. Gençliğin haline bak."

-dedi ota boka kavga eden genç.

"Asıl sen manyaksın hayattaki tek işlevi düşünmek ve düşündüğü şeye inanmamak olan insalardan zevk alıyorsun."

Louis Tomlinson senin ağzından çıkan her şey doğru olmak zorunda mı? Oturup duvara yaslanarak ağlamak istiyorum. O çok harika.

Ama Zayn'e bakıp bu amiple arkadaş olduğu için içinde bir amip yattığını fark ediyorum. En son geçen yıl bir çocuktan hoşlanmıştım ve o da amipti. Amiplere olan zafımı anlamıyorum.

Zayn bize tek kaşını kaldırıp pasta tabağını üstüne oturduğu yatağıma koydu.

"Cahiller."

Bu çok Zayn'e göre bir tepki ve bunu sorgulamıyorum.

Ama o bunu söylerken ben ve Louis göz göze gelmiştik ve ortamda çok saçma bir atmosfer olduğu için gülmeye başlamıştık.

"Cahilliğine gülen ekstra cahiller oldunuz. Tebrikler."

Umrumuzda olsaydı cahil olmamak için çabalardık.

"Hey hey durun bana gülemezsin! Bu saçmalık! Birlik olup bana gülmeniz çok onursuzca! Louis seni beyinsiz sen benim arkadaşımsın gel buraya."

Bu iş gittikçe daha komik oluyor.

°
°
°
°

"Çek şu ayağını! Yeter ya!"

Beni duyduğu yoktu. Ama ayağını üzerime de atamazdı!

Koskoca yatakta çapraz yatıyordu. Haliyle ayağı benim üstümdeydi. Yastıkta eli vardı? Elin ne geziyor yastıkta?  Böyle yapacağını bilsem vermezdim ben onlara sarılıyorum!

"Harry?"

Louis yüz üstü uzanmıştı ve elini yataktan sarkıtarak bana bakıyordu. Ben uyuyamamıştım ama o benim yüzümden uyanmıştı sanırım. Of aptalım.

Ben cevap vermek yerine ona bakmayı sürdürürken aramızda ki Zayn uykusunda olmasına rağmen bana tekmeyi gayet sağlam bir şekilde koydu.

"Gerizekalı!"

Ayağını itip doğrularak yastığını suratına attım. Aptal.

Tabii ki işe yaramamıştı hala uyuyordu.

"Harry yanıma gelebilirsin Zayn asla yanında uyuyacağın türden bir tip değil. En son onunla yattığımda kolum morardı. İnanabiliyor musun rüyasında beni bir kurabiye sanmış."

Böyle bir durumda bile insanı güldürebiliyordu. Tanrım.

Zayn'ın yanında olmaktan mı yakınayım yoksa Louis'nin yanında uyuma mevsunu mu sindireyim bilemedim.

" Bilmiyorum sabah Zayn fark ederse - "

Sözünü kesip karanlıkta boncuk gibi parlayan mavi gözlerle bana gülümsedi. Şu mavi işini cidden çözmem lazım.

" Fark etmeyecek çünkü o asla erken kalkmaz. "

Aman ne güzel. Sanki senin yanında çok rahat olucam. Kalp krizi falan geçirip sabaha ölü bulunurum.

Neyse en fazla ölürüm işte.

"O zaman yer aç kibar çocuk."

O gülümseyip duvara doğru olan kısma kaydığında bende yastığımla ayağa kalkıp Zayn'e hafiften ayağımla vurarak Louis'nin yanına atladım. Şansa yatağa sığmamak gibi bir derdimiz yoktu çünkü Louis cep boy bir insandı. Her yere sığan tiplerden.

" Yastığa gerek yoktu burda var."

Evet yataktaki yastık genişti ama bu yastığa ihtiyaç olmadığı anlamına gelmiyordu.

"Olsun ben ona sarılırım."

Yanına uzanmadan yastığımı dikey bir şekilde yatağa koydum sonra da onun üstüne yattım. Neden olmasın?

"Harry? Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsun sorabilir miyim?"

Çünkü canım istiyor.

"Çünkü sarılmayı severim."

Daha kibar hali.

Gülümseyip kaşlarını kaldırdı. İkimiz de yüz üstü uzanmıştık ve bu çok garip. Yani hayır garip olan yüz üstü uzatmak değil. Karşı karşıya yatmak çok garipti. Ona özel mi bilmiyorum daha önce kimseyle bu şekilde uzanmadım. Karşılıklı.

"Harry kız kardeşimden saç örmeyi öğrendim biliyor musun?"

Siktir bak ben bunu unutmuştum.

Elimden gelen en insansı tepkiyi verip gülümsedim. İyiki ışık falan yoktu kesin kızardım.

"Herkes sevgilim falan var sanıyor."

Yanaklarımı şişirip gülmemek için kendini durdurdum.

"Neyse üstümde deneme yapmış olursun işte."

Gözlerini kısıp düşünceli bir şekilde gözlerini tavana dikti.

"Deneme olacağını sanmıyorum."

Bu ne demek ki şimdi?

Suratımdaki ifadeyi görünce başını biraz daha yastığa gömüp güldü.

"Neyse boş ver ya iyi geceler."

Çok iyi geceler ama.

"Sana da iyi geceler Şifreli Louis."

O gülümseyip gözlerini kapatırken bende yastığıma daha sıkı sarılarak gözlerimi kapattım sanırım iki saattir döndüğüm için olsa gerek hemen uyku moduna geçmiştim.

Ancak uykulu da olsam birisinin odaya girdiğini hissedebilmiştim. Tabii Louis'nin bir süre sonra kalktığını da.

°
°
°
°

Tamam tamam başlıyorum artık asıl olaylara!

Kısa oldu üzgünüm sözlü falan zor işler.

Yanlışım varsa üzgünüm fark ettiklerimi geri dönüp düzeltiyorum.

Kelime sayısı: 1613

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top