Ceket
Yorum yorum yormmm :)
Bu arda beyninizi siktiğim ve daha da sikeceğim için üzgünüm ama hikayenin olayı bu elfşwşf
Gecikmeler için ise tatilde olduğumuz için telafi edebileceğimi düşünüyorum şaixiqiic tabii formda olursam tabii bu da beni şımartmanıza bağlı wlfşşqşf
Ve yanlışlar için her zamanki gibi kardeşlerim şşş yokmuş gibi yapıyoruz ;]
°
°
°
°
Kıvırcıklarımı geriye atıp, yelpaze yaptığım ellerimle çaresizce serinlemeye çalışıyordum. Niall ve Ed ise bana iki dakikadır pörtlek gözlerle bakıyordu. Onları anlıyorum çünkü tek bildikleri Louis ile olan mesafeli ilişkimdi. Bu gün ise hem George denen salağın dedikleri hem az önce olanları şu yüksek ses ve dikkat dağıtıcı ışıklar eşliğinde dinlemişlerdi.
Zaten Zayn geldikten ve geldiği gibi sinirle çıktıktan sonra Louis arkasından gitmişti. Bende mal gibi kalmıştım. Kısacası sinirliyim ve şaşkınım ve korkuyorum... Bir sürü kötü ihtimal ve sonuç var ki en berbatı babamın Louis'i öğrenmesi. Adam daha eş cinsel olduğumu bilmiyor!
"Bunun bir parti olaması ve sizin de eğleniyor olmanız gerekiyordu?"
Masamızın başına dikilen saçları en az benimki kadar karışmış Luke'a göz devirmemek için bakışlarımı kaçırıp elimdeki bardağı dudaklarıma götürdüm.
Ne içiyorum bilmiyorum ve eğer alkolse bile pek sallamıyorum kafam bu kadar karışıkken kişisel sınırlarımı düşünemem. Ama büyük ihtimal alkol değil, öyle olsa anlarım değil mi? Acı bir tadı ve ekşi bir kokusu olduğunu anlayalı pek olmadı.
"Pekala, siz baya bir dağılmışsınız. İzin verin de sizi aydınlatayım."
Niall, Ed ve ben tekrar Luke'a döndüğümüzde çocuk bize gülümseyip el çırptı.
"Dans! Danstan daha ışık saçan bir şey yok! Hadi dans edin!"
İnsan neden birisine dans edin demek için ayağına kadar gelir ki yani?
"Niall ve ben zaten yeterince dağıttık ortalığı bir daha ayağa kalkarsak bizi atarlar eminim."
Ed, Niall'a bakıp az önce yaptıkları rezillikten gurur duyduğu belli olan bir sesle söylemişti bunları ve bu da Luke'un bana bakıp salak salak sırıtmasına sebep olmuştu.
Bir dakika ne ima ediyor bu yumak kafa?
Ne düşündüğümü anlamış gibi bakışan ikiliyi gözleriyle işaret edip eliyle kalp yaptı. Masadaki bardağı boşaltıcam suratına görecek.
Sinirlendim tabii siz iki en yakın arkadaşınızın sevgili olması ne demek biliyor musunuz?
Sürekli sizi ekmekleri demek işte neyse.
Luke sırıtmayı kesmedi ama hafif bir öksürükle kendisine gelip az önce orada olmayan Zayn ve Louis'e baktı.
Onun sayesinde bende ikiliyi farketmiştim, Zayn hala sinirli görünüyordu ve Louis dalgın.
"İyi madem onlar dans etmiyor biz edelim mi Harry!?"
Tabii tabii kesin elimi uzattığım an elektrik şoku verecek bilmez miyim ben.
"Yemin ederim tuzak yok! Bizimkilerin hepsi sarhoş sıkıldım inanmıyorsan bak."
Eliyle gösterdiği tarafa baktığımda ikinci katta korkuluğun yanındaki bir masada birbirlerinin omzuna yaslanmış üçlüyü gördüm. Sadece yeşil saçlı olanı tanıyordum ama Luke'un arkadaşı olduklarını biliyordum sonuçta.
"İyi tamam. "
Öyle bir tamam dedim ki tasfir edilemez elini sıkıca tutup ondan güç alarak kalktım, nitekim kendimde şuan pek enerji bulamıyorum.
"Bu ne coşku gözlerim yaşardı."
Yok cevap mevap. Birlikte piste gittiğimizde yarıda değişen müziğe tek kaşımı kaldırarak tepki verdiğim için Luke kendi espirisine gülen bir televizyon sunucusu gibi kendi kendine gülüyordu. Ama evet cevap falan vermiyorum. Göz ucuyla Louis'e bakıyordum ama kendisi gözlerini üstün bir yetenekle benden kaçırıyordu. Dümdüz bir şekilde bar sandalyesinde oturmuş Zayn'in sıkıntıyla ayaklarını kendi sandalyesine ve onun sandalyesine vurup durmasını fark bile etmeden gözlerini barda hızlı hızlı gezdiriyordu. Belliki göz göze gelmek istemiyor.
Bende salak gibi az önce yaşadığım yıkımın üstüne dans edicem resmen. Aslında bunu neden kabul ettim bilmiyorum derdim ne benim? Herhalde gidip öpüşebiliyorsam dans da ederdim.
"Tamam ya sende ne öcü gibi bakıyorsun."
Omuz silkip daha önceki yıllarda gittiğim bir iki okul balosunda nasıl dans ediyorsam öyle dans etmeye başladım. Yani berbat. Hayır ben bok gibi dans ediyorum biliyorum ama Luke konusnda umutluydum.
Çocuk iki metre mesafe bırakmıştı resmen aramızda. Pistteki diğer ergenler bize tepeden bakıp akrobatik hareketler falan sergiliyordu. İtinayla hepsine bakışlarımla mal olduklarını ima etmeye çalıştım.
"Sen dans etmeyi biliyor musun?"
Dediğimde salak salak sallanmayı on üçüncü saniyede kestim. Beyaz parkeli pistin zeminine hafif topuklu botlarımla ritimle vuruyor ve tıkırtı sesi gürültüden gelmese de ben hissettiğim titreşimden tatmin oluyor artı bir tepki vermiyordum.
"Hayır."
Suçunu itiraf eden anaokulu çocuğu gibi bakıyor olması onu Harry Styles gözünde sevimli yapmıyor birisi ona bunu öğretsin.
"İyi peki ne bok yemeye dansa çağırıyorsun?"
Kahkaha atıp belimdeki emanet elini çekerek ellerimi tuttu. Ah şu hippiler, çok dikkat çekiyoruz.
"Gergin misin ya! Ben böyle şarkıların dansını sevmiyorum sadece sıkıcı ve yavaş. "
Yanıp sönen ışıklar ve ikide bir bize çarpan ergenlere rağmen telefonunu çıkarttığında ne yaptığına baktım. Bir dakika o şarkıyı mı değiştiriyor?
"Teknoloji işte."
Aptal bir şarkı başladığında Luke ve benim dans tarzlarımızın dans olmadığını tüm okul görmüş oldu. Yani ellerimi tutup sağa sola beni döndürmeye başlamıştı bu dans mı?
Bir anlığına rahatlayıp sinirimi Luke'la zıplayıp kafa sallayarak atmaya başladığımda Zayn ya da Louis hakkında düşünmeyi reddettim. Az önce dans edenler durmuş bizim salak şarkımız ve dansımıza mal mal bakarken oturan kişiler bize katılıp saçma sapan hareketler yapmaya başlamıştı.
Dinlediğimiz şarkı tam iyice ortama hakim oluyorken birden kesildi ve barın görünen ikinci katından yeşil saçlarıyla Michael az önceki sarhoş haline kıyasla gayet diri bir şekilde telefonunu bize salladı.
"Savaş mı istiyorsun Hemmings?!"
Ve Luke abartılı bir şekilde gülüp elleriyle dizlerine vurmayı kesip başını evet anlamında salladığında birden gürültülü bir Rock müzik başladı.
Herkes kahkaha atıp buna da eşlik etmeye başlarken bazıları geri çekilmişti.
Adının Ashton ve Calum olduğunu bağırdıkları için öğrendiğim ikili de şarkıyı değiştirip duruyorken hepimiz açılan şarkılara ayak uydurmaya çalışıyorduk.
Niall ve Ed de dayanamayıp dansa katıldığında gidip ikisinin arasına girmeye çalıştım. Ama Ed beni götüyle itince bu artık bir savaş olmuştu. Hemen gidip Niall'ın üstüne atladım.
"Harry derdin ne bıraksana çocukları!"
Luke beni ikisinin arasından çektiğinde kıpkırmızı olmuşum. Hayır ya ne ara kaynaştı bu ikisi? Niall bunu ödeyecekti.
"Bir dakika-"
Luke'un gülümsemesi donduğunda ben de çatık kaşlarımı serbest bıraktım. Baktığı yere baktığımda ise Zayn'in bar sandalyesinde arkasını piste dönüp başını masaya yaslandığını ve Louis'nin de bu tarafa boş boş baktığını görmüştüm. Bu Zayn neyin dramını yaşıyor anlamıyorum...
"Bir terslik var değil mi?"
Yutkunarak tekrar saçları terden alnına yapışmış Luke'a döndüm. Hadi canım bir terslik mi var?
"Ve sen biliyorsun?"
Bunu neden Luke beye açıklayayım peki? Çok yakın arkadaş değiller mi onlara sorsun? Yinede aklıma gelen biraz önceki anlar yüzünden kaşlarımı çatıp onu cevapsız bıraktım ve hızlıca kalabalıktan çıkarken söylendim.
"Terslik ben olduğum için bilmem normal tabii!"
Neden bu kadar drama yaptı bu çocuk anlamıyorum!? Yemedik arkadaşını! Louis'e zaten gıcık olmuştum onu düşünmek bile istemiyorum.
Ama duvarın kenarındaki kat merdiveninden çıkıp ikinci katta duran balkona gitmeyi düşünüyordum. Oysa Luke birden önüme geçti.
" Ne atar yapıyorsun ya bir şey demedim."
Dik dik mütevazi bir şekilde gülümseyen yüzüne bakıp iç çektim. Gidip arkadaşlarına sorsun işte salsın beni of!
"Cidden Luke gidip Zayn hazretlerine sor sorularını hiç havamda değilim."
Kaşlarını kaldırıp kollarını önünde bağladıktan sonra başıyla aramızda koca pistin olduğu ikiliyi işaret etti. İstemsizce bakıyorum işte, belkide içten içe bakmak istiyorum.
"Bak bakalım o Zayn hazretleri hiç normal duruyor mu?"
Açıkçası hayır. Sanki adam öldürdük! Resmen sessiz sessiz sinir krizi geçiriyor. Louis de mal gibi yanında ne yapıyorsa artık.
"Pekala acil bir durum değil o ikisi halleder zaten sen de geç öğren-"
Merdivenlerden çıkan bir gruba yol vermek için biraz daha kayıp merdiven altına geçtiğimizde elimle saçlarımı kaldırıp boynumu serinletmeye çalıştım.
"Bak tamam biz bir arkadaş grubuyuz ama eğer Zayn veya Louis'nin bir sorunu varsa zaten ikisi pek bize başvurmazlar bunu biliyorum ben senin için soruyorum. Louis buraya gelemez ama ben sana yardımcı olabilirim. Arkadaşım için özelsin sonuçta, yani benim içinde. "
Cümlesi bitince ellerini pantolonunun arka cebine atıp benden bir tepki bekledi.
" Bu konuda bir şey yapamazsın."
Bu konuda bir şey yapamaz. Cümlem bitmesine rağmen ona baktığım için Luke tek kaşını kaldırdı. Devamı olduğunu biliyor.
"Ama?"
Bakışlarımı ellerime indirip sorduklarımı Louis'e söylememesini umarak ağzımdaki baklayı çıkardım.
"Eleanor kim?"
Tekrar kafamı kaldırdığımda tam olarak kaşlarını çatıyordu ve uzun bir süre konuşmadan gözlerini barda gezdirdi. Benim de gözlerim seğirmeye başladı işte neden bu kadar gerildi ki?
"Kim söyledi sana bunu?"
Konumuz bu mu?
"Soruma cevap ver önce."
Oflayarak çenemi tuttu ve başımı öbür köşedeki bir masaya çevirdi. Kalabalık bir masaydı herkes kahkaha atıp bir şeyler konuşuyordu.
"Şu gözlüklü uzun saçlı kız işte. Bu kadar şimdi kimin sana bunu söylediğini alalım."
Kız yanındaki oğlanla gayet yakın duruyordu ve bardaktaki pembe pipeti sık sık dudaklarına götürse de bir şey içemeden konuşmaya başlıyordu. Zayıf kısa esmer bir şeydi öğk bu muymuş Louis'nin adını andığı. Başımı çevirirken yanımdan geçen garsonun tepsisinden ben de bir bardak aldım.
"Bu tam bir cevap değil. Louis ve bu kız ne alaka onu söyle."
Direkt dişlerimin arasında aldığım mor pipetten bardaktaki sıvıyı içerken alacağım cevabı bekliyordum. Ama Luke bana bilmiş bilmiş bakıyordu sadece. Konuşsana çocuk!
"Eğer söylersem daha fazla soru soracaksın neden zorluyorsun."
Çok mu zor söylemek şu Kara Fatma'nın ne ayak olduğunu? Hakkım bir defa sorunun cevabı. Louis ve beni gördü filmde, biliyor meseleyi neden bokunu çıkartıyor?
"Sen cevap ver yardım etmek isteyen sendin."
Kafasında az bilgi vererek beni tatmin edecek bir cümle düşünüyor olduğunu kısık gözleri ve Eleanor'a olan garip bakışlarından anlıyordum. Ama onu sıkıştırmadım, önemi olan gerçek bir cevap almam.
"Louis'nin geçen yıllarda görüştüğü ama hoşlanmadığı kız! Mükemmelsin oğlum kendimi ve özetlemelerimi seviyorum."
Kendisini ve saçmalamalarını sevmesi lazım. Çünkü bir insan neden sevmediği birisiyle görüşür? Ama olayın eski olması içimi rahatlatmıştı. Üstelik George götünden laf atan birisi değişmiş ve bu da beni daha da korkuttu. Söylediği diğer şeyleri düşünmek bunun için yeterli sebep.
"Ama-"
İşaret parmağını budaklarıma bastırıp sevinçle beni susturduğunda kaşlarımı çattım.
"Daha fazla soru yok Harry, şimdi söyle şu ölüme susamış orospu çocuğunu da gidip işimi halledeyim."
Neden bu kadar sinirleniyor anlamıyorum. Bunu herhangi birisi de söyleyebilir Louis okulda bilinen birisi kiminle görüştüğünü de bilen çoktur yani.
"Louis'nin sınıfından birisi adı George."
Tahmin ettiği bir şeymiş gibi kafasını salladıktan sonra eliyle yanağını kaşıyarak içeriye göz attı. Onu arıyor herhalde.
"Bak Harry, iyiki bana söyledin demek istemezdim ama diyorum. Eğer gidip Louis'e sorsaydın ve sonra George'un sana bunları söylediğini öğrenseydi net bir ölü çıkardı. Söylediği şeyleri bana söyleyeceksin ama sana ben cevap veremem anlıyorsun değil mi? Bu benim üstüme düşmez, ben sadece bizimkilerle gidip onun ebesini sikerim o kadar."
İçeriye bakmayı kesip tekrar benimle göz göze geldiğinde şaşkınlıkla başımı salladım. Çok ciddi ve sinirli duruyordu hiç onunla uğraşamam.
"Neler salladı sana alayım hadi?"
Göz devirip bana patronluk taslayan Luke'un üstüne gitmeden ne duyduysam anlattım. Hiç bir tepki vermeden dinlemişti, biraz tepki verse yorum falan yapardım ama hayır duvar gibiydi. Ve tam da öyle duvar gibi gidecekken kolundan tuttum.
" Luke, sen neden beni dansa çağırdın dürüst ol?"
Kafam buna takıldı evet. İkide bir Louis'e bakması normal gelememişti. Kendisi de şuan duvar ifadesini bırakıp muzip bir ifade takındığı için bir halt yediğini anlamıştım.
"Aslında, Louis bir ara beni gıcık etmek için kız kardeşimle dans etmişti bende ona seninle edeceğimi söyledim. İnanmamıştı ama gördün demi korkudan tüm parti boyunca köşelerde saklandı senin bile yanına gelmedi."
İstemsizce gülümsediğimde bana göz kırpıp merdivenlerden zıplayarak çıktı böylece bende şimdi birazcık mutlu olabilirdim. Bu yüzden mi ortalıkta yoktu tüm gece? Sırıtıp elimin tersiyle ısınan yanaklarımı soğutmaya çalışarak piste doğru döndüm.
İkili birbirlerine bakıp sakin sakin tartışırken Zayn yüzünden yine sinirlenmiştim işte. Neden bırakmıyor da Louis ve ben de biraz tartışmıyoruz? O benden Louis'i falan mı kaçırmaya çalışıyor? Alırım ki ben geri.
Pipetten hızlıca içeceği içerken dudaklarımın balık gibi pörtlediğini fark edip ona da sinirlendim. Tek istediğim biraz gerçekten sinirli olup Luke gibi karşıdakini cevaba mecbur bırakacak kadar ciddi durmaktı!
Olmuyor işte, ne zaman sinirlensem ve kavga etmeye kalksam bana gülüyorlar.
Bardağı bitirmeden merdivene bırakıp kalabalıktan uzak durarak masamıza geçtim. Niall ya da Ed yoktu, Louis neden yanıma gelsin ki zaten, kafam da çorba gibiydi? Telefonumu çıkarttım bende. Sosyal medyaya girdiğimde tüm ana sayfamın bu partinin fotoğraflarıyla dolduğunu fark etmiştim hepsinin arasında boş boş gezinirken eski okuldan tanıdığım birisinin paylaşımı dikkatimi çekti. Anlaşılan basketbol maçı varmış bu gün, takımın kazanmasına şaşırmamıştım Xander öküzü iyi oynuyordu.
Acaba buraya hiç gelmeseydim, her şey daha mı iyi olurdu? Belkide annemle konuşup geri gitmeliyim? Asıl olmam gereken yere yani, en azından yönelimim konusunda başıma bir iş gelmez. Zayn beni korkutmuştu, ya cidden homofobikse ve beni bu yüzden istemiyorsa? Belki Louis'i ciddiye almamıştı o yüzden ona bunca zamandır bir şey demiyordu...
Yanağımı elime yaslayıp masadaki telefona boş gözlerle bakmaya devam ettim.
Babam, zaten beni unutmuş gibi duruyor üstelik Zayn ona beni şikayet ederse iyice aramız açılacak. Söylemese bile kim bilir nasıl burnumdan getirir hayatı.
Mesaj panosuna baktığımda Gemma'nın yazdığını da fark etmemle biraz daha gerilmiştim. Hepiniz bu günü bulun.
İnstagramdan yazacağını bilmeliydim aslında neden engellemedim ki? Gerçi baya olmuştu tartışalı daha yeni yazıyor oluşu üzücü.
Styls_gm
Saçlarınla oynamayı özledim Harry :(
Ablanı nasıl engellersin?
Bende sana sinirliyim ama seni seviyorum beni ara lütfen konuşmamız gerekiyor.
Şuan olmaz, yarın ararım
Ve bende seni seviyorum
Büyük ihtimalle Gemma şuan annemle çay içiyordur o yüzden yazamaz. Geniş, sarı ve beyazın hakim olduğu salonda mı yoksa şöminenin başındalar mı acaba? Gemma şömineyi çok seviyor, geçen kış birlikte kestane pişirmiştik. Annem de bize katılmıştı, üçümüz ateş ve doğal gaz olmasına rağmen battaniyeye sarılıp ayaklarımızı şömineye uzatmıştık. Bize lise maceralarını anlatmıştı. (Nasıl bir hanımefendi olduğunu yani) Şimdi fark ediyordum evet ama bende onları özlemiştim. Annemi de onunla kavga etmeyi de özlemiştim.
Neden herkesin anne babası gibi benim annem ve babam birlikte değil ki! Eğer onlar birlikte olsaydı hiçbir şey böyle olmazdı.
"Kalk gidiyoruz."
Tepemde dikilen Zayn'i yeni fark ettiğim için yerimden sıçradım. Ama kendisi sallamadı bile. Direkt çıkışa yönelmişti.
Bende onunla muhatap olmaya hevesli değilim zaten. Telefonumu cebime koyup peşine düşerken içeriye sonkez baktığımda Louis'nin mavileriyle karşılaştım.
Onca renklendirmeye rağmen gözleri seçiliyordu mesafe bile etki etmemişti, hala bar sandalyesindeydi ve anlamadığım bakışlarla bana bakıyordı. Kaşlarımı bir an kaldırır gibi oldum ama hayır, çok uzatmadan ona arkamı dönüp çıkışa gitmiştim. Son anda aklıma gelen Niall ve Ed'e ise kısa bir mesaj attım hemen.
Soğuk hava bıçak gibi yüzüme çarptığında titreye titreye barın otoparkındaki Zayn'e ilerledim.
Üzerimdeki bakışlar onun yanına gidene kadar sürse de umursamıyordum. Sanki dünyadaki tek transparan gömlek giyen erkek benim?
Ayrıca şu dedikodu işini de tek başıma çözmem gerekiyor sanırım. Mecbur en kısa zamanda babamla konuşmalıyım yani.
"Sana kimseye söyleme demiştim."
Kurduğu cümleyle kaba bir ses çıkartıp ona baktım. Neyi ney demiş? Kaskı göğsüme doğru sertçe uzattığında gözleri bende olmayan Zayn'e açıkça mal gibi bakıyordum.
"Anlamadım?"
Elalar karanlıkta kendisini belli etmezken Zayn'e ve onun siyah aurasına eşlik ediyordu bense soğuktan titreyen dudaklarımı ısırarak yeşil gözlerimi onun siyaha çalan ela gözlerine dikmiştim.
"Bizim aramızdaki olmayan aile bağlarını söyleme demiştim?"
Bunu mu düşünüyor? Konuyu mu değiştirmek istiyor? Sanırım ona Louis hakkında soru sormamı istemiyor ondan bu konuyu açtı.
"Bende sana söylerim demiştim?"
Göz devirip beni çatık kaşlarıyla süzdükten sonra oflayarak deri ceketini çıkartıp kabaca omzuma atıp motora bindi.
Ağzım açık şuan, o bana yardım mı etti? Üşüdüğüm çok mu belli oluyordu ya..
"Binsene yeterince sinirim bozuk seninle uğraşamam."
Ceketi tamamen giyip kaskı taktıktan sonra hızlıca arkasına oturdum. Kedisi de hızlıca motoru çalıştırmıştı ve bende ani bir istekle az önce ikide bir bana bakan gruba yanlarından geçerken orta parmak kaldırdım.
İçimde kalırdı.
Zayn hızlıca yeni evimize geldiğinde ben bahçenin kapısında inip ona kapıyı açmıştım o da gidip garaja koymuştu motorunu. Kapıyı çalmadık saat on bir buçuktu ve evin tüm ışıkları sönmüştü, bizde anahtarla sessizce kapıyı açıp içeri girdik.
Sıcacıktı işte, şimdiden Malik havası hakim olmuştu eve. Neyseki üşüdüğüm içim işe yarıyor.
Ayakkabılarımızı çıkartıp sessizce üst kata odamıza gittik ve bu süreçte ilginç bir şekilde ölü veya savaş çıkartmadan birlikte hareket etmiştik.
"Teşekkür ederim."
Ceketini ona geri uzattığımda odaya gireli çok olmamıştı daha ayaktaydık ve ışık yerine gece lambasını açmıştım. Loş sarı gece lambasının altında hala simsiyahlığını koruyan Zayn ise bana bakmadan ceketini aldı ve masasının üstüne atıp banyoya girdi. Uyuz.
Ama, eğer homofobik bir uyuz olsa beni öyle gördükten sonra minik de olsa yardım eder miydi? Belki de Louis ona bir yalan söyledi?
O banyodayken bende duştan sonra giyeceğim kıyafetleri hazırladım ve onun banyodan çıkmasını beklerken Liam'ın hesabına bıkındım. Sadece bakınıyordum. Sadece, ama birden ona mesaj attığımı fark ettim. Basit ve klasik bir selam yazmıştım. Bu saatte uyanık olduğunu sanmıyorum ama -
ReaLiam_Payne
?
Çok güzel, ekrana mal mal bakmayı kesip kısaca isteğimi dile getiren bir mesaj yazdım ve evet hiç şüphe veya pişmanlık hissetmiyordum. Tamam Mona Lisa'nın sırrını çözmüyorum ama hayatımda da çözülecek şeyler var yani.
Beni tanımıyorsun bende seni tanımıyorum ama sanırım ortak olarak tanıdığımız birisi var.
Zayn Malik, ve onun hakkında sana sormam gereken şeyler var daha müsait bir saatte eğer kabul edersen yarın arar mısın?
Mesajın altına numaramı da yazıp o cevap vermeden Zayn banyodan çıktığı için telefonu kapattım. Kendi kendime aksiyon yaratıyorum işte karışmayın.
Zayn'e manasız kısık gözlerle bakıp şüpheli bir şekilde banyoya girdiğimde kapıya yaslanıp kıyafetlerimi yanımdaki askılığa kabaca astım.
Sabah olduğunda ve ben yeni ailemle ilk defa bir hafta sonuna girdiğimde neler olacak merak ediyorum açıkçası. Çünkü evet korktuğum şeyler var ve bunlar gerçek olursa ben burda uzun süre kalamam.
Zaten uzun süre kalamam da kalacağım günler de burnumdan gelir.
Acaba giderken Louis'i de çantama koyabilir miyim? Kimse anlamaz ki! Görünmezlik pelerinim olsa keşke.
°
°
°
°
"Bak sana haksızsın demiyorum ki ben! Annem çok üzgün cidden onu ne zaman çalışma masasında görsem boş boş kağıda bakıyor, iyice dalgınlaştı ve şirkette de işler iyi değilmiş bayadır eve geç geliyor, yalnız kaldım hep. Mike da ailesiyle ilgili bir sorundan evden çıkamıyor kafayı yemek üzereyim. Eve gel seni istiyorum ben. "
Mümkün olmadığını ona daha nasıl anlatabilirim?
Annem gelecekteki kocişiyle mutlu gibi eğer üzgün olsa ondan ayrılırdı beni de çağırırdı.
İçimde olan azıcık yanlarına gitme ihtimali de sabahın sekizinde Gemma beni arayıp Zayn'den küfür yememe sebep olduğunda uçmuştu.
Hem ben istesem de babam düğünden önce imkanı yok göndermez.
Kendisi de gelecek zaten, yani gelir değil mi?
"Gemma bak anneme zaten sadece ayak bağı olmuyor muyum? Rahatlamıştır bence o, sevgilisi bir şey dediyse ona üzülmüştür zaten takma sen. Ve babamız evleniyor sende geleceksin zaten haftaya, görüşürüz o zaman kaçmıyorum bir yere."
İç çekip telefonu daha sıkı tuttuktan sonra kulaklıkla son ses şarkı dinleyerek resim çizen Zayn'e göz ucuyla bir bakış attım. Yere bir çalışma bezi sermiş üstüne de eskimiş yenilmezler baskılı bir tişörtle eşofman giymişti. Bezin üstüne koyduğu geniş tuvale büyük bir fırçayla henüz bir şeye benzemeyen bir şekil çiziyordu. Gözlerimi alamıyordum böyle yetenekleri olana birisini ilk defa görüyorum zaten ve kusura bakmayın ama çok dikkat çekici bakmam normal.
"Harry...babamın düğünü dediğin gibi. Doğum günüme bile gelmeyen babam yani annem bu kadar üzgünken o düğüne gelmeyi düşünmüyorum."
Söylediği şeyi fark ettiğim an oturduğum yerden bağırdım.
"Ne!"
Nasıl bağırdıysam Zayn irkilip bana baktı.
Ne demek gelmeyi düşünmüyorum!? Nasıl gelmez bu saçmalık!
"Duydun! Bağırma bana. Babam asla yanımızda olmadı bu güne kadar. Sorsana doğumuna gelmiş mi? Ya da ilk defa okula gittiğinde orda mıydı? Bisikletten düştüğünde... Peki ilk defa konuştuğunda? Harry asıl senin beni anlaman gerekiyor seninle ilgili bildiği tek şey oğlu olduğun. Zaten ona da geç inanmış bir adamdan bahsediyoruz onu affetmiyorum ve gelmek de istemiyorum. "
Konuşamıyorum hayır verebileceğim bir cevap yok. Haklı çünkü. Ama geç inanmış derken?
Ağladığımı fark ettiğimde sessizce küfür edip Zayn'e bakmadan banyoya koştum. Telefon hala elimdeydi ama öyle ağlıyordum ki onu yere bırakıp sırtımı kapıya yasayarak sadece gözlerimi silmekle uğraşmıştım. Siliyordum kolumla ya da elimle ama sürekli olarak yeni göz yaşları çıkıveriyordu ortaya.
Haklıydı işte.
Söylediklerini hiç bu kadar net hissetmemiştim ki. Sanki Gemma söylemese bilmeyecektim ne olduğunu. Dizlerimi karnıma çekip başımı da dizlerime yasladıktan sonra gözlerimi silmeyi kestim artık. Birisi baban öldü demiş gibi hissediyordum ama hayır babam oldu mu ki?
Neden yoktu ki!? Demekki olabiliyormuşta şuan gayet iyi babalık yapabiliyor! Neden daha önce gelmedi ki!? Annem beni küçükken daha 3 yaşımdayken hafta sonları babamın yanına bırakmaya başlamıştı neden o zaman yanına almadı ki? Öyle bile olsa geç olmazdı! Ben - onu da kabul ederdim yani.
Seslice ağlamayı bir süre sonra kesip sessiz sessiz uyuşan aklımı dinlendiriyorken Gemma'nın hala telefonu kapatmadığını fark ettim. Bu sırada bir de odadan kilit sesi gelmişti ama bunu çok düşünmüyorum.
Telefonu tekrar kulağıma götürüp kirli sepetinin üstündeki tuvalet kağıdını alarak onunla yüzümü gözümü sildim.
"Neden kapatmadın?"
Sesim aşırı çatlak çıkıyordu ve bir iki defa öksürdükten sonra düzelmişti. Gemma da uzun bir süre ses vermeyince gittiğini sanmış ekrana bakmıştım.
"Ağlıyordun ve birinin sana ağlama demesi gerekiyor."
Gülümsemek istesem de dudaklarım hala titriyor kalbim deli gibi atıyordu yapamıyordum işte.
"Harry, bu benim tercihim senin de böyle düşünmen gerekmiyor sen benim gibi acımasız kararlar alamazsın ne yapıyorsan öyle devam et ona bir şans ver ama ben veremem. Sadece bana kızma diye anlattım onları seni ağlatmak istemedim. Babam sana kendini affedilebilir izin veriyorsun çünkü bu güzel bir şey seni yadırgamıyorum. Ama ben affedemem."
Ve Gemma daha ben bir tepki vermeden annem çağırdığı için telefonu kapatmış ben de bir kaç dakika duvara boş boş baktıktan sonra elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıkmıştım. Zayn hala resim yapıyordu ve artık ne çizdiğin anlıyorum.
Bir yanardağ çiziyordu. (medya)
Beni hiç görmemiş gibiydi ve bu iyi bir şey sanırım. Telefonumu masama bırakıp kapıya gidene kadar Zayn konusunda azıcık içim rahatlamıştı. Kapıya gidene kadar yani.
Çünkü kapıyı kilitlemiş!?
"Anahtar nerde?"
Bana bakmıyordu, kulaklıklarını da çıkartmıştı oysa... Ne istiyorsun çatlak ergen?
"Masadaki sulu boyayı verir misin?"
Ben ne diyorum o ne diyor?
Kapının yan tarafında kalan masasından dediği boyları alıp yanına bıraktıktan sonra elimi açıp anahtarı bekledim. Neden kilitliyor ki?
Gözlerimin kenarı ve burnum ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu Zayn'le bu tiple uğraşamazdım fazla yenik duruyorum.
Elime vermesi gereken de bu yüzden kapının anahtarı ama o bana boya fırçası veriyor.
Sabah sabah daha ne kadar ağzım açık kalabilir? Cidden aptal mı-
"Ne bakıyorsun yardım etsene sabah sabah uykumdan ederken iyiydi."
Açtığımız pencereden içeri giren serin havayla mı yoksa Zayn'in söylediği şeyele mi bilmiyorum ama aniden titremiştim. Gözlerimi kırpıştırıp elimdeki fırçaya tekrar baktım. İyi de ben cin ali çizebilirim sadece Zayn sanat eseri yapıyor.
"O saçlarını da topla her yeri kıl yapacaksın."
Anlaşılan anahtarı vermeyecekti ve ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum ama kahrolası merakım işte, saçlarımı hızlıca toplayıp bileğimdeki tokayla at kuyruğu yaptım.
"Neden toplayayım ben toplaokumu istiyorum."
Bir gün gelecek benim espirilerime kimse hakaret etmeyecek inanıyorum. Ama o gün bu gün değilmiş demek ki çünkü Zayn kafasını kaldırıp gözlerime bir süre boş boş baktıktan ve benim sırıtan yüzümü izledikten sonra elini sarı guaj boyaya daldırıp ben daha anlamadan boyayı üstüme sürmüştü.
"Bir daha topluma, bana ve sanata böyle bir şey yaparsan seni yaşatmam Styles git şu yanar dağın sikik dumanlarını yap."
Tabii tabii ben şimdi ona İsa'nın son akşam yemeğini de çizerim. Yetenek fışkırıyor zaten.
°
°
°
°
Kelime sayısı: 3715
Her defasında fark ediyorum ki bölümler az içerikli ama çok kelimeli? Ah ah bırakamıyorum ki ayrıntı seviyorum napayım!
Ya diğer yazarlara bakıyorum hızlı hızlı pat pat pat bitiriyorlar bir bölümde kırk tane olay 🤔
Benim azcık olayım var kitap elli bölüm :-/
Hızlı da tadı olmaz bunlar yavaş sevio inşallah sizi bomğuyorumdur. Bu kitabı sadece Larry için yazmadım zaten anlamışsınızdır aileler ve çocuklara değinmek istiyorum umarım başarırım.
İyi geceler!
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top