- Tony Stark - 3 -

İstek: alexandraalouisa

▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪

Kulede alışılmadık bir hareketlilik söz konusuydu. Nedeni; New York'un merkezinde bulunan, eski Stark kulesinden yapılan Avengers yerleşkesinin şehir dışındaki yeni binasına taşınmasıydı.

İşçiler ortak alanlarda bulunan eşyaları taşırken, kahramanların hepsi kendi odalarındaki kişisel eşyalarla ilgileniyordu.

Tartışmasız bu konuda en çok zorlanan Tony idi. Diğerlerinin kişisel eşyaları sadece odalarında bulunanlarla kısıtlıyken, Tony'nin ilgilenmesi gereken koca bir labaratuvarı vardı.

Pepper kıyafetleri, saatleri ve bunun gibi şeyleri ile ilgilenecekti. Ama önce kendisi birkaç şey alması gerekiyordu.

Labaratuvardaki işini bitirerek odasına yöneldiğinde yorulduğunu farketti. Bir an önce yeni evine gitmek istiyordu.

Sabahtan berri aklında olan kutuyu alabilmek için giyinme odasına girdiğinde, sadece kendisinin erişimi olan kilitli dolabı açtı.

Her zamanki gibi siyah, ortaboy zarif bir kutu karşıladı Tony'yi. Kaybetmekten korktuğu tek şey..

Tony şimdiye kadar bir çok isimle anılmıştı ama 'Antikacı' hiç bunlardan biri olmamıştı.

Hayatı boyunca bunlardan başka hiçbir şeyi sakladığını hatırlamıyordu. Kutuyu ve içindekileri ezbere bilmesine rağmen tekrar açarak gözü ile kontrol etti.

Elinde sadece siyah kutusu ile yeni yerleşkeye gidebilmek için arabasına binerek kuleden ayrıldı.

~~~

Avengers, aylardır peşinde olduğu ve birkaç kez elinden kaçırdığı adamın izini bulmuştu. Adam Hydra için ajan yetiştiriyordu. Kaçırılan, üzerinde deneyler uygulanan, ölen yüzlerce insan. Şimdiye kadar belkide binlerce...

Bina şehrin göbeğinde, sıradan görünümlü, yüksek bir binaydı. Steve, Tony, Clint, Natasha yanlarında birkaç ajan ile yaptıkları plan doğrultusunda binanın içinde dağılmıştı. Bruce şehrin merkezinde bir operasyon için büyük tehlike olduğu için gelmezken Thor Asgard'daydı.

İlk başlarda sessizlikle başladıkları operasyon farkedilmeleri ile bir kargaşaya dönüşmüştü. Heryerden silah ve kavga eden insanların sesi duyulurken binada alarm verilmişti.

Farkedildikleri için fazla zamanının kalmadığını bilen Steve, kulaklığı sayesinde arkadaşlarına "Fazla zamanımız yok, adamı her an elimizden tekrar kaçabiliriz. Adamın nerede olduğunu öğrenen oldu mu?" diye sordu.

"Bana birkaç saniye ver Steve." diyen Natasha'nın kulaklığı kapanmadan bir adamın çığlığı duyuldu. Çok geçmeden Natasha tekrar konuştu. "Şu an çatıya doğru kaçıyor."

"Tony, en kısa zamanda çatıya gel büyük ihtimal hava yolu ile kaçmayı deneyecek. Ben de hemen geliyorum. Diğerleri içerisi sizde." dedi Steve.

Tony önüne çıkan Hydra ajanlarını etkisiz hale getirmeye çalışırken Steve'i onayladı. Steve önündeki son adama kalkanını fırlattı. Adam yere yığıldığında kalkanını da alarak merdivenlere yöneldi.

Tony de başındaki adamlardan kurtulurkurtulmaz daha fazla oyalanmamak için çıkabileceği en yakın camdan dışarı fırladı. "JARVİS bir hareketlilik var mı?" diye sordu binanın çatısına doğru uçarken.

"Evet efendim. Kuzeyden gelen iki uçan araç var büyük olasılıkla helikopter." diye cevapladı robotik ses. Tony bir küfür savurdu kendi kendine. "Language Tony." dedi Steve.

"Şimdi hiç sırası değil Kaptan. İki helikopter geliyor. İkisi ile aynı anda ilgilenemem. Acele etsen iyi olur." dedi Tony gerginlikle.

Steve merdivenlerden çıkarken karşısına çıkan beş kişilik grubu görünce "Siktir." demekten kendini alıkoyamadı. Diğerleri onun durumuna kıkırdadı.

"Desteğe gelebilecek olan var mı?" dedi Kaptan. Clint geleceğini söyledikten iki dakika sonra yanına vardı. Clint kalan adamlarla ilgilenirken Steve, Tony'nin helikopterlerle uğraştığını duymak için ona seslendi.

"Steve bir helikopter daha geliyor." dedi Tony iki helikopterin gönderdiği mermilerden kaçarken. "Ve sanırım şu an adamımız çatıya ulaştı."

Steve daha hızlı koşarak çatıya ulaştığında gerçekten çatıdan ayrılan helikopteri gördü, içinde de kendisine sırıtan Anderson.

Kulaklığına dokundunarak "Tony bir an önce başındakilerden kurtulman gerekiyor ve bana buradaki helekopterin gittiği güzergahı bulabilir misin?" dedi geldi kapıdan çıkarak.

Steve binadan ayrılırken Clint, Nat ve diğer ajanlar hala içerisi ile ilgileniyordu. Steve jete yöneldi bineceği sırada Tony'nin sesi ike duydu.

"Steve helikopter bir kaç dakika önce düşürülmüş. Başımdakilerden kurtuldum ben oraya gidiyorum." Steve "Nasıl düşürülmüş? Kim düşürmüş?" dedi Tony'ye, jetten aldığı motorunu helikopter enkazına doğru sürmeden önce.

Tony yeşil bir alana düşen helikopterin enkazına doğru uçuyordu. Enkazın 100 metre önünde dövüşen iki kişiye gördü. İlk önce gördüklerini algılaması bir kaç dakikasını aldı.

Kendine gelen Tony saf şaşkınlıkla, "Steve bizim takımda kırmızı giyinen, oldukça güzel bir kılıç ustası var mıydı?" diye sordu. Steve duyduğu cümleyi anlayamaya çalışırken "Ne diyorsun Tony?" dedi.

Kendisi de olay yerine gelmiş ve Tony'nin ne demek istediğini anlamıştı. Tony öylece zırhıyla havada duruyor ve dövüşen ikiliyi izliyordu. Steve de elinde kalkanıyla ona katıldı.

Ağaçların oldukça sık olduğu yerde az önce helikoptere binerek kaçmaya çalışan Anderson; kırmızı deri bir kıyafet giyen, yüzü siyah maske ile kapalı bir kadınla kılıçlarla kavga ediyordu.

Tony ise oldukça çok yer değiştirdiklerinden ateş ederek müdehalede bulunamıyor ve büyülenmiş bir şekilde karşısındaki kadını izliyordu.

Kadın profesyonel ve estetik bir şekilde iki elindeki kılıçla dövüşüyordu. Daha doğrusu karşısındaki adamın ölümünü uzatarak zevk alıyordu. Birkaç dakika daha adama yaralar vererek eziyet ettikten sonra onun elindeki kılıcı düşürdü.

Elindeki kılıcı kaybeden Anderson, yorgunluk ve aldığı yaraların acısı ile karşısındaki kadının karşısında diz çöktü. Son bir çare olarak pişmalık dolu bakışlarını kadına çevirdi ve kendisini öldürmemesi için yalvarmaya başladı.

Steve artık kavga bittiğinde karşısındaki kadına "Bak kim olduğunu bilmiyorum ama onu öldüremezsin. O yargılanacak." dedi kendinden emin bir ses ile.

Diz çökmüş adam geride durmuş kendilerini izleyen kahramanları yeni farkediyordu. Umutla o yöne bakacağı sırada kadın ilk defa konuştu.

"Sana yaptıklarını ödeteceğimi söyledim." dedi kadın öfkeden dişlerini sıkarak. Anderson kendisine korku ile bakarken elindeki kılıcı son kez hızlı bir şekilde savurdu.

Anderson'un ölü vücudu yere düşerken kadın mavi gölerini kahramanların olduğu yöne Tony'nin gözlerine dikti ve hemen ağaçların arasından kaçmaya başladı.

Steve hemen peşine takılırken Tony olduğu yerde kaldı. Bir şey.. Bir şey onu olduğu yerden hareket etmesine engel oldu.

Steve kulaklıktan kadının kaçtığını duyurduğunda aklını toparlayan Tony, helikopter enkazı için Shield'dan ajan gönderilmesini söylerken diğerlerinin bulunduğu binaya döndü.

~~~

Herkes olay yerindeki kadının kim olduğunu tartışarak görevden döndüğünde yorgun olduğu için odalarına dağıldı. Tony ise odasında temizlendikten sonra labaratuvarına indi. Aklında hâlâ orada ne olduğundaydı.

Kadın mavi gözleri ile ona öyle baktığında aklında bir şey parladı ama ne olduğunu tam olarak hatırlayamıyordu. JARVİS'e kayıtlardan kadının maskeli yüzünü ekrana yansıtmasını istedi.

"JARVİS gözleri tara bakalım neler bulacaksın?" diye sordu JARVİS'in hünerlerine güvenerek. "Üzgünüm efendim. Zaten tarama yaptım ama herhangi bir bilgi bulunmuyor." dedi JARVİS.

"Nasıl herhangi bir bilgi bulamadın?" diye hayretle sordu Tony. Bu oldukça nadir başına geliyordu.

Karşısındaki kadının fotoğrafına ne kadar gözünü dikip oturduğunu bilmiyordu Tony. Sonunda uyku ile uyanıklık arasında sürüklenirken gözler gördü bir çift mavi göz.

Sonunda olduğu yerde sıçrayarak ayıldı. Hatırlamıştı... O mavi gözler... Bir daha göremeyeceğine emin olduğu o mavi gözler...

Ama nasıl olabilirdi ki...

Hemen olduğu yerden kalktı odasına doğru koştu. Odasına vardığında kilitli dolabını açtı. İçindeki siyah kutuyu çıkarırken eli titriyordu.

Yatağına oturduktan sonra yavaşça kutunun kapağını kaldırdı. İçinde eski küçük birkaç fotoğraf ve bir de daha küçük olan bir kutu vardı.

İlk önce fotoğrafları çıkaran Tony gördüğü iki çocuk ile gülümsedi. İlk fotoğrafta denizi seyrederken çekilmiş iki çocuğun ışıktan dolayı sadece figürleri görünüyordu.

Hemen arkasındaki fotoğrafta ise daha küçük haldeki çocuklar plajda kumdan yaptıkları kalenin yanında poz veriyorlardı. Tony ezbere bildiği fotoğrafta kızın gülen yüzüne baktı.

~~~

"Gözlerin okyanusa benziyor." dedi Tony karşısında kovaya kürekle kum dolduran küçük kızın yüzünü incelerken. Küçük kız yaptığı işten kafasını kaldırırken gülümseyerek "Evet, annem de hep öyle söyler." dedi.

~~~

Tony aklına gelen anıya gülümserken sağ gözünden bir damla yaşın aktığını farketti.

Çocukken her yaz annesinin ısrarı üzerine okyanus kenarındaki villalarına tatile giderlerdi. Babası yanlarında sadece bir hafta kalırken annesi ile Tony ellerinden geldiği kadar tatillerine devam ederlerdi.

En başta bu tatiller arkadaşı olmayan Tony için sıkıcı olsa da beş yaşındayken yan villaya tatile gelen aile ile değişti.

Kendisi ile aynı yaşta olan küçük kız ve annesi taşındıkları ikinci gün tanışmak için geldiklerinde anneleri birbiri ile hemen kaynaşmayı başarmıştı, çocukların aksine.

En başta birbiri ile sürekli kavga eden çocuklar tatillerinin son gününe doğru yaşanan bir olaydan sonra ayrılmaz olmuşlardı.

Müthiş refleksleri olan küçük kız kendilerine sataşan ve birkaç yaş daha büyük bir çocuğu dövmüştü. İri çocuk kıza savurduğu her darbeyi kaçırmıştı. Tony ne kadar söylemek istemese de kıza hayran olmuştu.


Tatillerinin son günü geldiğinde Tony ne kadar üzüldüğünü hatırlıyordu. Ama küçük kızın seneye de geleceğine dair söz vermesi ile veda etmeden önce gülümsemeyi başarmıştı.

O günden sonra yazın gelmesini ip ile çektiğini hatırlıyordu, tek arkadaşı olan küçük kızı görebilmek için. Daha sonra babalarının da tanışması ile dost olan iki aile neredeyse her yazı birlikte geçirir olmuştu.

Her yıl çekilmiş birkaç fotoğrafın ardından küçük kutuyu aldı eline Tony. Açarak içindeki anatomik kalp şeklindeki kolyeyi çıkardı.

~~~
Sahil kenarında oturan 13 yaşındaki Tony yanında oturarak okyanusdaki gün batımını seyreden kıza çevirdi gözlerini. Yıllarca ayrılmadığı, ilk başta kavga ettiği ama daha sonra ilk arkadaşı olan kıza. Hatta ilk aşkı.

Üzerinde hissettiği bakışlarla yanındaki çocuğa dönen Y/N "Neden öyle bakıyorsun Tony." dedi merakla. Tony heyecanla gülümseyerek "Gözlerini kapat ve elini aç." dedi emir vermekten çok rica ederek.

Y/N'nin anlamadığını yüzünden anlayan Tony kıkırdayarak "Hadi sana bir süprizim var." dedi. Bu sefer Y/N de heyecanlanarak gülümsedi. Gözlerini kapatarak avucunu yukarı doğrulttu.

Tony gözleri kapalı kızın güzelliğini yüzündeki gülümsemeyle izlerken Y/N "E hadii." diye seslenerek onu kendine getirdi. Tony kemen cebinde sakladığı kolyeyi çıkararak avucuna koydu.

Elinde hissettiği şey ile gözlerini açan Y/N anatomik kalp şeklindeki kolyeyi görünce "Ne bu?" dedi. Tony heyecanla kalbi atarken gergin oldupunu gizlemek için gülümseyerek "Benim kalbim." dedi. "Artık senin."

Y/N duyduğu şey ile kahkaha atarak gülmeye başlayınca Tony içinde fiziksel bir acı hissetti. Hissettiği acıyı gizlemek için kendisi de güldü.

"Tony çok komiksin."

~~~

Tony aklına gelen hatıra ile burukça gülümsedi. O gün Y/N'nin aşkını kalbine gömmeye yemin etmişti. Asla kendisine o gözle bakmayacağını anladığı için arkadaşlığını da mahvetmek istmeyerek.

Ertesi gün dışarıya çağırmak için Y/N'nin kapısına gittiğinde kapıyı kimse açmadı. Y/N'nin odasının penceresine tırmanıp içeri girdiğinde -sık sık bunu yaptığı için alışkındı- her şeyin yerli yerinde olduğunu gördü.

Kıyafetleri hariç.. Dolapları belli ki aceleyle toparlanmıştı. Kapıları ağzına kadar açıktı ve yatak da dağınıktı. Tony etrafını incelerken ayağının altında bir şey hissetti.

Ayağını kaldırdığında gördüğü kolye ile ne kadar yıkılmıştı. Çünkü Y/N ne kadar gülse de bu kolyeyi asla yanından ayırmayacağını söylemişti.

Kolyeyi yerden alarak yatağa çöken Tony kafasını elindeki kolyeden kaldırarak tekrar odaya son bir kez baktı. Bu sırada yatağı kenarındaki komidinde kendisi adına yazılmış bir not buldu.

Notta Y/N; sabah erkenden babasının kendisini uyandırarak hazırlanmasını söylediğini yazmıştı. Veda edemediği için üzgün olduğunu ekleyerek, kolyeyi de yanından ayırmayacağı için söz vermişti.

Tony notu okuduktan sonra kolyeyi düşürdüğünü anladı ve bu yaz bir daha onu göremeyeceği için ağlamıştı. Daha sonra ne Y/N'nin ailesinden kimseye ulaşmışlardı ne de Y/N bir daha tatile gelmişti.

Tony aradan geçen yıllara rağmen okyanus gözlü kızı, ilk arkadaşını, ilk aşkını bulmayı çok denemişti. Ailesi ile Fransa'ya gittiğini öğrendi yıllar sonra. Ama başka hiçbir iz yoktu.

Şimdi gerçekten o olabilme ihtimali var mıydı o kadının? O da Y/N gibi çok güzlü reflekslere sahipti. Ve o gözler.. O gözleri asla karıştırmış olamazdı.

Elindeki kolayayle birlikte garajındaki zırha giren Tony aklına gelen ilk yere uçtu artık gece olan gökyüzünün karanlığında. Yıllar önce birlikte okyanusu izledikleri sahil kenarı.

Tony yarım saatlik uçuşun ardından ıssız olan sahile indi. Zırhından çıktı ve aynı 13 yaşında oturduğu yere tekrar oturdu. On dakika elinde sımsıkı tuttuğu kolye ile okyanusu seyretti.

On dakikanın ardından "Bir an hatırlamayacaksın diye korkmaya başlamıştım." dedi bir kadın. Tony hızla başını arkasındaki kadına çevirirken ayaklandı.

İşte o gözler... Beş yaşındaki küçük kızınkilerle aynı gözler...

Tony ilk defa kendisini dilsiz hissediyordu. Y/N onun bu haline küçük bir kahkaha attı. "Ne o Tony kedi dilini mi kaptı." dedi gülümseyerek.

Tony ise fısıldar gibi bir ses ile "Y/N.." dedi. Y/N kafası ile onaylarken gözlerinin yaşarmasına engel olmadı. Gözlerindeki yaşları gizleme gerği duymadan kendisine şaşkınlıkla bakan adamın yanına yaklaştı yavaşça ve kollarını gövdesine sararak başını omzuna koydu.

Tony ilk başta şaşırsa da hemen kendisine gelerek yıllardır beklediği sarılma için kollarını sardı kadına. Tony ona sımsıkı sarılarak saçına burnunu gömerken Y/N'nin hıçkırık sesini duydu.

Uzun sarılmanın ardından birbirinden ayrılan ikili birbirinden çok uzaklaşmadan yüzlerini incelemeye koyuldu.

"Neredeydin Y/N?" diye sordu Tony. Yıllardır bu soruyu merak ediyordu. Onu bir daha göremeyeceğine o kadar emin olmuştu ki, cevabını alamayacağına inanmıştı.

"Babam bizi apartopar Fransa'ya götürdü. Meğer birisinden kaçıyormuşuz. Anderson'dan. Benim için peşimize düşmüş.

İlk başlarda başardığımızı sanıyordu babam ama daha sonra bizim evimizi bulmuş. Hiç beklemediğimiz bir anda eve geldi bir sürü adamıyla. Önce babamı sonra annemi gözlerimin önünde öldürdü.

Yıllarca bana eziyet ederk eğitim verdi. Suikastçi olarak yetiştirdi. Ama masum olan kimseyi öldürmedim. Beni gönderdiği ilk görevde kaçtım. Yemin ederim masum kimseyi öldürmedim." diye hıçkırarak ağlamaya başladığında Tony onu göğsüne çekerek sıkıca sardı kollarını etrafına ve "Tamam Y/N, bitti her şey o öldü." dedi.

"Bitti Tony. Yarın teslim olacağım onu öldürdüğüm için. Tek beklediğim bu gece buraya gelmeyi akıl edebilmendi." dedi biraz daha sakinleşirken.

Tony onun dediklerini es geçerek "Gözlerini kapat ve elini aç." dedi. Y/N onun göğsünden kafasını kaldırırken ne yapmaya çalıştığını merak etti. Tony'nin aklında küçükken yaşadığı canlanırken gülümsedi ve "Hadi sana bir süprizim var." dedi.

Y/N de aynı anıyı hatırlayarak gülümsedi ve kendine söyleneni yaptı. Tony gözleri kapalı kadını birkaç saniye hayranlıkla izledikten sonra elinde tuttuğu kolyeyi avucuna bıraktı.

Y/N gözlerini açmadan Tony yanağına bir buse kondurdu. Tony geri çekilirken Y/N kızararak gözlerini açtı. Elinde buradan giderken düşürdüğü ve geri dönerek almak için babasına yalvardığı kolyeyi görünce sağ gözünden bir yaş firar etti.

"Kalbim.." diye fısıldadı Tony. Artık içindekileri dökmek istiyordu. "Kimse Tony Stark'ın bir kalbi olduğuna inanmıyor. Aslında haklılar o hep sendeydi. En başından berri..." dedi Tony Y/N'nin ne tepki vereceğini bilemeyerek merakla gözlerine baktı.

Y/N yüznde gülümsemeyle sesli bir şekilde güldü. Tony çocukken hissettiği aynı duyguyu hissettiğinde yüzü düştü. Onun bu halini gören Y/N, yüzündeki gülümsemeyi bozmadan kıkırdadı ve usulca dudaklarına bir öpücük kondurdu.

Öpücük ile afallayan Tony şaşkınlıkla ağzı açılırken Y/N "Biliyorum Tony. En başından berri biliyordum. Ben de seni seviyorum." dedi.

Tony hala şaşkınlıkla kendisine gelmeye çalışırken Y/N yakasından tutarak kendi boyuna çekti ve birkez daha öptü. Bu sefer öpücük daha derin ve daha sevgi doluydu.

Öpücük ile aklı başına gelen Tony kollarını Y/N'nin beline dolarken öpücüğe karşılık verdi. İkili gülümseyerek dudaklarını ayırdığında Y/N "Bunu bir daha asla yanımdan ayırmayacağım." dedi elini Tony'nin göğsüne, kalbinin üstüne koyarken.

▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪
Kelime Sayısı: 2270
Yayımlama Tarihi: 29 Ocak 2022

Merhabaaa.

alexandraalouisa bazı yerleri değiştirmek durumunda kaldım. Umarım beğenirsin.

Hayal et kitaplarıma bölüm atmaya ara vermiştim. Ama çok sevdiğim bir yazar ve okuyucum olan alexandraalouisa 'nın ısrarı üzerine bu bölümü yazmaya karar verdim.

Ama hatrı kalmasın diye diğerine de bölüm atacağım :)

Umarım okurken keyif alırsınız. Yazarken çok zamanımı aldığı için kontrol etmeye üşeniyorum.

İstek, şikayet ve yorumlarınızı duymayı çok isterim.

Diğer kitaplarıma göz atmayı unutmayın. ;)

♡_Binsan_


31.08.23

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top