- Sherlock Holmes - 1 -
"Aşk diye bir şey yok. Bu tamamen kimyasal bir reaksiyon. Evet o güzel bir kadın bu yüzden onu gördüğümde kalp hızım artıyor. Yani her şey beyinde bitiyor... Beynimi doğru kontrol edebilirsem -ki bunda oldukça iyiyim- bu tepkilerden kurtulabilirim." diye düşündü Sherlock kendi kendine.
Elindeki kemanı ile Baker Caddesine bakan büyük camın önünde dikilmiş, anlamsız melodiler çalıyor, telaşla etrafta koşturan insanları izliyordu. Her ne kadar aklında aşkı inkar ederek, onu sevmediğini söyleyerek kendini kandırmaya çalışsa da Sherlock da biliyordu şu an onun geri
gelmesini beklediğini.
Öğlen yeni erkek arkadaşı ile buluşmak için çıkan Y/N'i, akşam üzeri olmasına rağmen hâlâ gelmediği için merak ediyordu. Y/N'e yakalanma korkusu ile onu takip de edememişti. Çünkü o zeki bir kadındı... Kurnazdı... güzeldi, sevgi doluydu... Sherlock'a karşı bile...
Sherlock, hızla kafasını sağa sola sallayarak zihnindeki düşünceleri dağıttı. Kemanından çıkardığı çok da sesli olmayan, karmaşık melodileri çıkarmaya devam ederken dışardaki insanları gözlemlemeye devam etti.
Evine dönmeye çalışan yaşlı bir katip karşı kaldırımdan yavaş adımlarla geçiyordu. Hemen arkasındaki iki kadın birbirileri ile önemli bir şey konuşuyormuş gibi görünüyordu. Ters yöne doğru koşan bir genç... derken caddeden geçen arabalardan biri apartmanın önünde durdu.
İçinden çıkan adamı gördüğünde Sherlock kemanı çalmayı bıraktı. Bulunduğu camın arkasında görünmeyeceğine emin olduğu şekilde az önceki adamın arabadan inen kadına yardım etmesini izlerken çenesini sıkmadan edemedi.
~~~
Y/N Y/L/N, Bayan Hudson'un yıllar önce vefat eden kız kardeşinin kızı idi. Y/N, çocukluktan berri kimyager olmayı aklına koymuş ve eğitimini bu yönde ilerletmişti.
Küçük yaşta babasını kaybetmiş olan Y/N, üniversiteyi bitirdikten sonra bir labaratuvarda çalışmaya başladığı sırada da annesini çaresiz bir hastalıktan dolayı kaybetti.
Y/N, Londra'dan daha iyi bir iş teklifi alana kadar Oxford da ailesinden kalan büyük evde yalnız yaşamına devam etti. Londra'daki teyzesine akıl danışmak için bir mektupta durumundan bahsettikten sonra teyzesi heyacanla geri bir mektup göndererek işi kabul etmesini ve yanına taşınmasını teklif etti.
Y/N, uzun zamandır yalnız yaşadığı için teklifini memnuniyetle kabul ederek ailesinin evini kiraya verdi ve Londra'ya teyzesinin yanına taşındı.
Beklemediği şey ise teyzesinin evindeki odalardan birinde yaşayan ünlü dedektif Sherlock Holmes idi. Kendisini şimdiye kadar çözdüğü davalardan tanısa da hiçbir yerde fotoğrafı olmadığı için ilk kez görecekti.
Taşındıktan iki hafta sonra teyzesinin eski kiracısı olan ve Sherlock'un davalarında kendisine eşlik eden dostunun gelmesi ile gördü ünlü dedektifi.
O zamana kadar odasından çıkmamış, teyzesinin götürdüğü yemekleri kabul etmemiş sadece beslediği yılanlar için ölü fareler istemişti. Bu günlerde Y/N onun perdesinin bile açıldığını görmemişti.
Y/N, bu adamın nasıl yaşadığını merak ederken gelen misafiri John Watson ile tanıştı. Nazik bir beyefendi olan doktor, Y/N ile tanıştıktan sonra Bayan Hudson'un Sherlock hakkındaki raporunu dinledi ve endişeyle onun odasına koştu.
O gün John'un kendisini akşam yemeğine zorla indirmesi ile Y/N Sherlock ile tanıştı. John, o günden sonra endişelendiği için sık sık eski dostunu ziyarete gelmeye başladı. Geldiğinde Y/N ile de daha yakından tanışan doktor, Sherlock'a ondan bahsederek kendisine davalarda eşlik etmesi için teklifte bulunmasını istedi.
Sherlock bunu kabul etmeyerek yalnız daha iyi olduğunu iddia etse de kendisine gelen bir davada John, Y/N'e ricada bulunarak ona eşlik etmesini istedi. Nazik doktoru kırmak istemeyen Y/N, Sherlock'un kendisini istemediğini farketse de kabul etti.
Gittiği olay yerinde soğukkanlılığını koruyarak yaptığı gözlemleri dedektife ve memurlara aktardığında hepsini etkilemeyi başardı. O günden berri Sherlock'a elinden geldiğince yardım eden Y/N, dedektife aşık olmaya başladğını farketti.
Kim olmazdı ki?
Keskin zekası, dağınık saçları, duygulardan uzak olsa da sıcacık kahverengi gözleri, davaları çözerken ki tutkusu...
Y/N, bu duyguyu ilk farkettiğinde korkarak hislerini gizlemeye çalışsa da becerememiş olacak ki kendisini farkeden teyzesi tarafından uyarı aldı.
Kendisinin üzülmemesi için uyardığını söyleyen teyzesi; dedektifin işi ile evli olduğunu, sadece Irene Adler'ı sevdiğini ve başka kimseye bir duygu beslemediğini söyledi. Kendisini ona daha fazla kaptırırsa üzülen tarafın o olacağını da ekledi. Y/N, içinde kopan fırtınalara rağmen yüzünde küçük üzgün bir gülümseme gönderdi teyzesine ve teşekkür etti.
O günden sonra daha fazla arkadaş olmaya başladığı doktora içini döken Y/N ondan da aynı şeyleri duyduktan sonra kalbi kırık bir şekilde kaderine razı oldu ve Sherlock'un bu duyguları anlayarak, aralarındaki dostluğu bozmamasını umdu.
-
Thomas ile ise üç ay önce ailesinin evinden gelen kirayı almak için gittiği postaneden çıkarken çarpıştıklarında tanıştı. Nazik bir beyefendi gibi görünen Thomas, uzun süre dalgın olduğu ve çarptığı için özür diledi. Y/N, nazik bir gülümsemeyle sorun olmadığını söylediğinde kendisine gideceği yere kadar eşlik etmeyi teklif eden kibar adamı kırmayarak teklifini kabul etti.
Yol boyunca kendisi ile sohbet ettikten sonra tekrar görüşmek isteyen adam ile bir kahva içmeyi kabul etti Y/N. O günden sonra sık sık görüşmeye başladılar. Y/N başlarda bundan sıkıntı duysa da hayatının sonuna kadar Sherlock'u beklemenin bir anlamı olmadığını bilerek, Thomas'a bir şans vermeye karar verdi.
~~~
Thomas'ın uzattığı eli nazikçe tutarak indi at arabasından Y/N. Arabadan inerken karşısındaki binanın camına gözü çarptığında kendisine içinden bir küfür savurdu. Böyle yapmamalıydı, sürekli onu bekleyemezdi, onu izleyemezdi... Bu yanlıştı.
Belki de Thomas'ın evlenme teklifini kabul ederek yanına taşınma teklifini onaylamanın zamanı gelmişti...
"Y/N, lütfen teklifimi tekrar düşün. Evlenmeyi geciktirsen de yanıma taşın, lütfen." diye ısrar etti Thomas. "Senden her ayrıldığımda aklım sende kalıyor. Burası, o adamın yanı güvenli değil. Sen de biliyorsun."
Y/N onun endişeli tavrına burukça gülümseyerek "Merak etme Tom. Ben de ona yardım ediyorum, alışkınım bu durumlara." diye temin etti adamı.
"Pekala." dedi Thomas yenilmiş bir ifadeyle. "Görüşürüz" dedi Y/N yanağına bir öpücük kondurmadan önce. Thomas, onu öpücüğünden ayrılırken belinden tutarak kendisine olan yakınlığını korudu. "Bu kadar mı?" diye sordu muzip bir gülümsemeyle.
Y/N, onun niyetini anlayarak şaka ile gözlerini devirirken kendisini öpmek için eğilen adama yaklaşmaya başlamıştı ki duyduğu ses ile yerinde sıçradı. Hemen arkasında bulunan teyzesinin evinden gelen tabanca sesi.
Thomas endişe ile eve doğru bakarken Y/N sakin kalmaya çalışarak. "Görüşürüz Tom" diyerek merdivenleri çıkmaya başladı. Kolundan tutan nazik eller ile yerinde durdu. "Y/N, gelmemi ister misin?" diye sordu endişeyle.
Kafasını olumsuz anlamda sallayan kadın, küçük bir gülümsemeyle "Hayır Tom, endişe etme. Eminim önemli bir şey değildir. Ben halledebilirim." diye onu temin etti. "Lütfen teklifimi düşün ve bu akşamki yemeği unutma. Seni almaya geleceğim." dedi Thomas.
Y/N, onu kafası ile onayladıktan sonra eteğinin ucunu biraz kaldırarak hızla merdivenleri çıkmaya başladı. Endişe ile teyzesine seslenerek girdiği evde kadını Sherlock'un odasının önünde korkuyla beklerken buldu.
"Yine çıldırdı!" dedi teyzesi, kocaman açtığı korkulu gözlerle. Y/N onu kısa bir kucaklamaya çektikten sonra dedektifin odasına girmek için kapıyı açtı. Işık giren pencerenin önündeki çapraz duran iki tekli koltuktan birine oturmuş elindeki tabancanın ucuna taktığı metal bir şey ile uğraşan dedektifi görmesi ile sinirlenmeye başladı Y/N.
"Sen ne halt ediyorsun?" diye sordu sinirle yüksek çıkan sesine engel olamayarak. "Nezaket kurallarına ne oldu Y/N? Kapı çalmadan odalara girmek bir tek bana mı yasak?" diye sordu Sherlock, kadının sorunu görmezden gelerek.
Yüzünde sinir bozucu bir sırıtmayla kadına döndüğünde sinirli Y/N görmesi ile gözlerini devirdi ve "Silah sesini bastıracak bir alet icat etme sürecindeyim." diye açıkladı.
"İşe yaramıyor!" dedi Y/N sinirle, adama doğru adımlayarak elindeki silahı aldı ve yanındaki diğer koltuğa oturdu. Sakinleşmek için derin nefes alıp verirken "Onunla mıydın?" diye sordu Sherlock, sesindeki merakı gizlemeye çalışarak.
"Evet. Ne oldu merak mı ettin?" diye sordu Y/N, böyle bir şey olmayacağını bildiği için duygudan uzak bir sesle. "Evet" diye cevap verdi Sherlock beklenmedik bir şekilde. Zeynep keşlarını çatarak yanındaki adama döndüğünde "Sonuçta arkadaşımsın ve o adam hiç hoşuma gitmiyor." diye ekledi Sherlock.
"Daha onunla tanışmadın bile." diye çıkıştı Y/N. "Bilyorsun görmeme gerek yok. Anlattığına göre bir tuhaflığı var bu adamın, bunu hissediyorum." dedi Sherlock Y/N'den uzağa bakarak dalgın bir ses ile.
"Ne yani şimdi de duygularla hareket etmeye mi başladın?.. Sherlock, iyi misin sen?" diye sordu gerçek bir merakla kadın. "Duygular değil hisler, Y/N... kendi hislerim..."
Y/N derin bir nefes aldı ve sakin bir sesle "Arkadaşın olarak, senin adına endişeleniyorum. İki haftadır bu odanın içindesin, dışarı çıkman için ısrar ediyorum." dedi. "Dış dünyada benim ilgimi çeken bir şey yok." dedi Sherlock umursamaz bir tavırla.
Aldığı cevaba karşı bıkkın bir nefes aldı kadın. "Öyleyse bu akşam boşsun?" diye sordu Y/N, bu sefer yüzünde ufacık sinsi bir gülümsemeyle. "Kesinlikle" dedi Sherlock, ona bakmadan umursamaz görünmeye çalışarak.
"Yemek?"
"Harika"
"The Royal'de."
"En sevdiğim yer." dedi Sherlock.
"Thomas da geliyor." diye ayaklandı Y/N, oturduğu yerden kapıya doğru yürüyerek.
Sherlock hissettiği hayal kırıklığı ile hızla "Müsait değilim." diye geçiştirmeye çalışsa da "Onunla tanışacaksın Holmes." diye sesini yükselten kadın ile sustu. Ancak çok sinirli olduğunda kendisine soyismi ile sesleniyordu.
"Burada, seninle yaşamamdan endişe duyduğu için yanına taşınmamı istiyor. Bu gece onun fikrini değiştirmeni umuyorum." dedi Y/N, kendisini sessizce izleyen dedektife bakmadan ve odadan ayrıldı, Sherlock'u saran panik korku ve hayal kırıklığıyla baş başa bırakarak.
-
Sherlock, restaurantta kendileri için ayrılmış masada otururken saate baktı. Etraftaki insanların sesini dinleyerek sinirlerini yatıştırmak için gözlerini kapadı bir an.
Diğer insanların aralarındaki konuşmalar tabak ve bardaklardan gelen sesler bir bir kulağına gelirken Y/N'nin kendisine seslenmesi ile yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirerek gözlerini açtı ve nezaketle ayağa kalktı.
Şık elbisenin içindeki, güzel Y/N'in koluna girdiği adamı gördüğünde, profesyonelliğine rağmen sinirlerini belli etmemek için son derece zorlandığını hissetti. Y/N'e doğru adımladı, eline nazikçe bir öpücük kondurmadan önce "Çok güzel olmuşsun Y/N. Her zamanki gibi." dedi gözlerinin içine bakarak.
Y/N yine o şeyi hissetti kalbinde, Thomas'la iken hiç hissetmediği şeyi...
Sherlock ve Thomas kısa resmi bir selamlaşmadan sonra herkes yerine yerleşirken bir garson gelerek siparişlerini aldı. Garsonun geri dönmesini beklerken Thomas, "Sizinle tanışmak büyük onur Bay Holmes." diye girdi söze.
"Sizinle de Bay Wood." diye karşılık verdi Sherlock, sinsi bir şekilde gülerek Y/N'e bakarken ekledi "İnanın bizi tanıştırması neden bu kadar uzun sürdü bilmiyorum."
"Sizinle tanışmak gerçekten büyük bir heyecan Bay Holmes. Hakkınızda çok şey duydum." dedi Holmes kendisine olan sahte samimiyetine inanmış bir şekilde.
"Dedektifler hakkında çok şey okudum ama yine sizin metotlarınız bazen inanılmaz görüne biliyor. Bu kadar küçük detaylardan bu kadar büyük varsayımlar çıkarmanız..." "Bu pek doğru sayılmaz." diyerek kesti Sherlock onun sözünü. "Aslında en önemlisi küçük detaylardır."
Y/N'e dönerek "Y/N'i ele alalım." dedi örneklerle anlatmak için. "Niyetim o yönde." diyen Thomas'ın şakasına yüzünde gülümsemeyle cevap verse de Y/N onun dişlerini sıktığını farketti.
Sherlock hiç sözü kesilmemiş gibi konuşmaya devam etti. "Sağ elinin bileğini görüyor musunuz?" diye söze başladı sağ elini nazikçe tutarak istediği yeri gösterdi.
"Sıvı sıçramaları gibi görünen küçük yaralar var. Bunlar ancak kimya labaratuvarında olabilecek kazalar ve bu sıvılar da herkeste bulunamaz. Öyleyse bu güzel bayan bir kimyager olmalı.
Bu akşam iyi bir izlenim bırakmak için giydiği şık, zarif elbise ve takmış olduğu takılar oldukça pahalı görünüyor. Bunları bir kimyagerin alma olasılığı yok. Bu da demek oluyor ki başka bir geliri daha var... Oldukça iyi bir gelir." diye bitirdi Sherlock sözlerini.
Thomas'ın yüzündd gördüğü ufak bir mimik, profesyonel dedektifin gözünden kaçmadı. O an farkettiği şey ile gözleri parladı Sherlock'un. Yüzünde gerçek bir gülümseme oluşurken "Ama tabi Y/N'i tanıyorum, değil mi? İsterseniz bir de size bakalım." dedi keyifle.
Y/N, uyarıcı bir tonda "Sherlock yapma!" dese de o dinlemeden sözlerine başladı. "Giydiğiniz takım, oldukça güzel bir parça ama sıradan gözlerden kaçacak derecede yıpranmış. Bu kadar pahalı giyinerek sevdiği kadın ile böyle lüks bir restaurana yemeğe gelebilecek biri için fazla kullanılmış."
Thomas, yerinde huzursuzlukla kıpırdanırken Sherlock Y/N'nin tüm ilgisinin kendisinde olduğunu farkederek sözlerine devam etti. "Yanlış biliyorsam beni düzeltin Bay Wood ama... Siz yaklaşık dört buçuk ay önce batan Wood şirketlerinin patronu olmalısınız. Sizi gazetede gördüğüme yemin edebilirim, ünlü sayılırsınız."
"Dur, ben devam edeyim Sherlock. Sonra beni farkettin... sırf para için... Sadece rahat bir yaşam sürebilmek için..." dedi Y/N cümlesini tam olarak toparlayamadan. İçinde yaşadığı duygu karmaşasını biraz olsun azaltabilmek için dolan gözlerini kapatarak derin bir nefes alırken yanında oturan adam eline sarılarak çok da yüksek olmayan bir sesle açıklama yapmaya çalıştı.
Aklına iki aylık süreçte onunla yaşadıkları geldikçe Sherlock'un haklı olduğunu farkeden Y/N, sinirle elini adamdan kurtararak ayaklandı. Thomas da kendisi ile yalvararak açıklama yapmasına izin vermesi için yalvarırken, Y/N yüzüne attığı sert bir tokat ile susturdu onu.
Thomas, hiçbir şey söylemeden çıkışa yönelen Y/N'nin arkasından gideceği sırada güçlü bir şekilde geri çekilerek durduruldu. Kendisini durduran kol onu çevirerek bir yumruk yemesine sebep olduğunda yeri boyladı.
"Sakın bir daha Y/N'e yaklaşmayı bile düşünme!" diye uyardı Sherlock tehditkâr bir ses ile ve garsona hesabı Thomas'ın ödeyeceğini söyleyerek Y/N'nin peşine koştu.
-
Y/N, ağlayarak çıktığı restauranttan koşar adım uzaklaşmaya başladı. Gözünden akan yaşları durdurmak için bir çaba sarf etmeden ve taksi beklemeye zahmet etmeden hızlı adımlarla evine doğru yürüyordu.
Thomas'a gerçekten güvenmişti. Duygusal boşlukta olduğu için ve kendisini sevgiye muhtaç hissettiği için gerçekleri görememişti. Onun doğru kişi olabileceğini düşünmüştü ve şüphe bile etmemişti.
Ağlaması güçlenirken kendisine seslenen Sherlock'un sesini duydu fakat umursamadan yoluna devam etmeyi seçti. Sherlock koşarak yetiştiği kadını kolundan nazikçe tutarak onu durdurdu ve önüne geçti.
"Y/N! Lütfen dur!" dedi nazikçe. "Neden? Ne kadar aptal olduğumu daha fazla dinlemek için mi?" diye öfkeyle bağırdı, karşısındaki adama.
"Ya da duygusal boşluğumdan faydalanan adama nasıl inandığımı söyleyerek alay etmeni dinlemek için mi?"
Sherlock Y/N'nin beklemediği bir hareket yaparak onu kendisine çekti ve başını omzuna yaslayacak şekilde sarıldı. Y/N, bu harekete şeşırsa da sevdiği adamın omzunda bir süre gözyaşı döktükten sonra biraz sakinleşti ve "Oxford'a dönmeye karar verdim." diye fısıldadı, adamın duyacağı bir şekilde.
Sherlock sarılmadan ayrılırken "Bir adam için Londra'yı, teyzeni ve işini bırakamazsın! O aptal yüzünden olmaz." dedi. Y/N, basşını olumsuz anlamda sallarken "Hayır, hayır onun yüzünden değil." dedi.
Sherlock, şaşkınlıkla kendisine bakarken "Ben onu hiç sevmedim Sherlock. O sadece ömrüm boyunca yalnız kalmamak için şans verdiğim biriydi. Ben... ben hep seni sevdim... Gittiğimiz ilk vakadan berri... Sen ise Irene Adler'ı.
Üzgünüm... Elimde değildi sevmek, zaten arkadaşlığımıza zarar gelmesin diye sana bile söyleyemedim... ama senin hergün görerek yapamam... daha fazla olmaz. Ben en kısa zamanda-" konuşmayı bölen şey dudaklarına kapanan Sherlock'un dudakları oldu.
Birkaç saniye sonra ayrılan Sherlock yüzündeki sevimli gülümsemeyle şaşkın kadına baktı ve "Ben de seni seviyorum." diye fısıldadı. Y/N hızlanan kalbini hissetti, uzun zamandır duymak istediği şeyleri duymuş istediği öpücüğü almıştı.
"Irene; etkileyici bir kadındı, evet ama seni tanıdığımda hissettiğim şeyleri hiç hissetmedim ben Y/N." dedi Sherlock, Y/N kalbini eriten güzel gülümsemesiyle.
Y/N ilk şokunu atlattığında yüzünde oluşan gülümsemeyle Sherlock'u rahatlattı. Ona hiç şans vermeyeceğinden korkuyordu. Kendisinden uzun adamın gömlek yakasından tutarak kendi boyuna çekti kadın.
Şaşkın adamın dudaklarına bir öpücük kondurdu. Adam sol kolunu nazikçe kadının beline dolayarak kendine çekerken öpücüğü daha da derinleştirdi. Birkaç dakikalık tutkulu öpücükten nefes ayrıldıklarında Y/N yanaklarının yanmasından domates gibi kızardığına emindi.
Sherlock'un yanağına yaslayarak yüzündeki kocaman gülümsemeyle nefesini düzenlemeye çalışan kadın, içini eriten bir gülümseme ile karşılaşmak için yanağına koyulan nazik el ile Sherlock'un yüzüne yönlendirildi.
"Hadi evimize gidelim. Eminim bizi el ele gördüğünde teyzen de şaşıracak. Hele o halde benim odama girişini görmesini istiyorum." dedi müzip bir sırıtmayla.
Y/N şakacı bir şekilde adamın göğsüne vurarak "Hayır Sherlock, teyzeme kalp krizi geçirtmeyeceğiz." dedi.
<▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪>
Kelime Sayısı: 2449
Yayımlanma Tarihi: 13 Nisan 2022
Sonunda bitti dediğiniz duyar gibiyim.
İnanın yazarken ben de aynı şeyi söyledim
😂😂😂
Umarım beğenirsiniz.
Oy vermeyi, yorum yapmayı ve diğer kitaplarıma göz atmyı unutmayın. :)
İyi günler dilerim...
Sevgilerle.
_Binsan_
Bu bölüm favorilerimden
31.08.23
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top