1.9. Kırılma Noktası

İki haftadır hiçbir şey konuşmamışlardı ve ilk mesaj ondan gelmişti. Merakla mesajı açtığıda heyecanı balon gibi sönüverdi.

Bay J.S: İyi misin?

Bu kadar mıydı? Üstelik bunu ne için sormuştu? İki hafta sonra atacağı ilk mesaj böyle mi olmalıydı?

E: Kimsin sen? yazdı ve gönderdi. Cevap beklerken ayağını sallamaya başlamıştı.

Bay J.S: İyi olup olmadığını merak eden biri olduğumu bilmek yeterli olmalı.

E: Günlerdir kayıplara karıştın.

Yazdıklarından pişman olduğunu düşünmeye başlamıştım 🤔

Bay J.S: Pişman olacak biri değilim 😀

E: Neden kim olduğunu söylemek istemiyorsun?

Bay J.S: Böyle daha eğlenceli 😜

E: Senin için bir eğlenceden mi ibaretim?

Bay J.S: Hayır.

En uyuz olduğu şey tek kelimelik cevaplardı.

E: Profil resmin neden yok?

Bay J.S: Tercih etmiyorum.

E: Adın ne?

Bay J.S: Konuşkanlığın arttığına göre iyisin. Buna sevindim.

Üçüncü kez bir şey içerken daha dikkatli davranırsın umarım.

Üçüncü kez mi? Spike olabilir miydi bu? İlk iki sefere sadece o tanık olmuştu. Çok da gizli kalmak isteyen birine benzemiyordu. İpuçları veriyordu.

E: Çılgın bir teori olarak soruyorum: Spike olma ihtimalin yok değil mi?

Bay J.S: Gerçekten bayağı çılgın bir teoriymiş 🙂

E: Sana sürekli Bay J.S mi diyeceğim?

Bay J.S: Bana sürekli böyle dediğinden haberim yoktu 🙂

Hoşuma gitti 😏

Aslında küçük bir soruşturmayla kim olduğumu bulabilirsin

Gizli ajan değilim

Fakat öğrendiğinde bana yaklaşmak istemeyeceksin.

E: Neden böyle düşünüyorsun?

Bay J.S: Gerçek bu.

E: Senin kolayca kim olduğunu bulabileceğimden ve bulduğumda seninle konuşmak istemeyeceğimden eminsen neden hala yazıyorsun?

Bay J.S: Yazışmalarımızın devamının gelmesini isteme ihtimaline tutunuyorum 🙃

Emma şapşal bir ifadeyle gülerek ekrana bakıyordu. Nedense bu çocukla konuşurken kendini rahat hissediyordu.

E: Kim olduğunu bilmem neyi değiştirebilir ki?

Bay J.S: Düşüncelerini. Açıkçası ilk defa seninle konuşurken kendimi olduğum gibi hissediyorum. Ve bu hissi kaybetmek istemiyorum.

Bu çok ilginçti. Emma da benzer şekilde hissediyordu kendini. Hem onu merak ediyor hem de kim olduğunu bulmaktan korkuyordu.

E: Eh, eğer Spike ya da o tip biri değilsen endişelenmemize gerek yok.

Bay J.S: Spike ya da o tip biri açılımını yapar mısın biraz 😅

E: Kötü bir itibara sahip olmak işte 🙄

Bay J.S: O zaman güvendeyim 😌

E: Yine de kim olduğunu öğrendiğimde düşüncelerimin değişebileceğini söylüyorsun 🤨

Bay J.S: İhtimal dahilinde 😐

E: Bir süre bu konuyu zamana bırakalım o zaman.

Bay J.S: Bu sevindirici bir haber 😇 Ben hep göz önünde olan biriyimdir. Seninle ilgilendiğim fark edilirse ikimiz için de iyi olmaz. Bu nedenle tek iletişimimiz mesajlar olacak.

E: Neden benimle ilgileniyorsun ki zaten?

Bay J.S: Benim için yeni olan bu duyguları anlamaya çalışıyorum.

Emma sıkıntıyla dudağını ısırdı. Hiç tanımadığı bu çocuğun yazıları hoşuna gitmişti fakat Ron hakkındaki hislerini değiştirmiyordu. Bu konuda kendini rahatsız hissetmişti.

E: Peki ya ben başkasından hoşlanıyorsam?

Bay J.S: Ben kendi duygularımı anlamaya çalışıyorum, seninkileri değil 🙂 Çok fazla konuştuk. İyi olmana sevindim.

Son mesajın ardından çevrimdışı olmuştu. Çok tuhaf biriydi bu Bay J.S. Ona başkasından hoşlandığını söyledikten sonra daha farklı bir şey diyeceğini düşünmüştü. Onu şaşırtmıştı bu cevabıyla. Bu işin nereye varacağını merak etmeye başlamıştı. İki hafta yazışmamışlardı. Bakalım bu defa ne kadar sürecekti.

"Kiminle yazışıyorsun öyle?"diye soran sesle irkildi. Lucy terasa çıkmıştı. Diğer sandalyeye oturup ayaklarını pervaza uzattı. "İçeriden mesajlaştığını gördüm. Çok meşgul görünüyordun."

Bir an Bay J.S hakkında Lucy'yle konuşmayı düşündü. Dediği kadar kolayca kim olduğunu öğrenebilecekse Lucy hemen çözerdi meseleyi. Diğer yandan gizemli kalması da hoşuna gidiyordu. Fakat öylece çıkıp gitmesine sinir olmuştu. Tam da en önemli noktalara gelmişlerdi.

Fakat Lucy'ye sorma konusunda da kararsızdı. Moralini bozacak şeyler söylerdi. Kolejli olduğunu biliyordu zaten. Belki kendine eğlence arayan biriydi. Öyle bile olsa mesajlar hoşuna gidiyordu. Diğer yandan Flora'nın iç güdülerine güveniyordu. O bile samimi bulmuştu.

Lucy, "Emma? Cevap verecek misin? Yoksa özel biri mi? Mesela Michael?"

"Hayır!"dedi sertçe. "Hani kaçamaklar güzeldi? Bir öpücükten niye herkes sevgili olduğumuzu düşünmeye başladı?" Aslında herkes değildi. Bay J.S böyle bir şey sormamıştı bile.

Lucy gülmeye başladı. "Şaka yapıyorum tatlım. Hemen kızma."

"Flora'ya mesaj atmıştım."dedi Emma.

"Tamam öyle olsun." Bir süre sokağı izledikten sonra gri gözleri Emma'nın yeşil gözlerini buldu. "Dün gece Ron gözlerini sizin üstünüzden ayırmadı. Michael çok daha iyi bir seçimdi gerçekten."

"Gözü dalmıştır bence. Neden bana baksın ki?"

"Senden hoşlanıyor çünkü. Elisa'dan sıkıldığı ortada."

"O yüzden mi her saniye dibinde, eli elinde, dudağı dudağında."

"Ron öyledir." Emma kaşlarını çattı. Lucy Ron'u tanıyor muydu? Bunu sormak için en uygun fırsattı.

"Sen Ron'u tanıyor musun?"

"Yani. Çok yakın değildik fakat yarım dönem onu tanıma fırsatım olmuştu. Fazla hareketli biriydi. Okul değiştirince partiden partiye denk geldik. Çabuk sıkılır. Elisa da onu pek rahat bırakmıyor."

"O zaman benden de sıkılır. Üstelik Elisa'dan sonra onunla asla çıkamam. Olmaz."

"Ah gene mi şu konu? Aşın artık. Elisa'nın ilişkileri her dönem değişkenlik göstermiyor muydu? Ron'u özel kılan şey ne? Parası mı? Lütfen. Elisa ona aşık falan değil. Sadece sana inat olsun diye çıktı. Senden önce onu tavlayabileceğini göstermek için. Buna tavlamak denmez gerçi. Ron eğlence arayan biri. Elisa kolay seçenek oldu. Hoş kız sonuçta. Fakat en fazla iki hafta sonra Ron ondan ayrılır."

Emma Lucy'nin yorumuna bir şey demedi. Ron ve Elisa'nın ayrılma ihtimalini düşünmek bir bakıma onu heyecanlandırmıştı. Elisa'dan sonra Ron'la çıkmak ona hala yanlış geliyordu. Ama aylar geçmesine rağmen duygularının değişmemesi, onu gördüğünde hala aynı heyecanı hissediyor olması kendine bir şans vermesi gerektiğinin göstergesi olabilirdi. Fakat ablasının da dediği gibi Ron eğlence arayan biriydi. Onunla ilişkisinin hüsranla sonuçlanmasını istemiyordu. Eğer ayrılırlarsa bir süre onu tanımaya çalışırdı. Sonra ne olacağını zaman gösterirdi. Lucy'ye göre Ron ondan hoşlanıyordu fakat Emma bundan hiç emin değildi. Ron ondan neden hoşlansın ki?

*

Okulun ilk günü beklediği kadar kötü geçmemişti. Michael'la fazla göz göze gelmemeye çalışmışlardı. Bir iki sevgili şakasına tahammül etmeleri gerekmişti ama çok fazla uzamamıştı bu konu. En azından sınıf arkadaşları açısından. Fakat Elisa da Flora da bu konuyu öylece bir kenara bırakmamıştı. Flora yaptığının yanlışlığını gün boyu hatırlatmış Emma da bunu bildiğini tekrarlamaktan sıkılmıştı. Elisa ise çok daha kırıcı şekilde yaklaşmıştı. Ron'un ilgisini çekmek için önce Nate'i sonra Michael'ı öne atmaktan çekinmeyen biri olduğunu söylemişti. Onunla tartışmak daha yorucuydu.

Son teneffüste ise Ron'la karşılaşmıştı koridorda. Elisa'yı almak için sınıflarına geliyordu Ron. Emma ise tuvalete gitmek için çıkmıştı. Koridorda karşılaştıklarında Emma umursamadan yanından geçip gidecekti. Fakat Ron onun tam önünde durdu.

"Ne var?"dedi Emma ters ters. Ron konuşmadan onu izledi. At kuyruğu yaptığı sarı saçları dalga dalgaydı. Yeşil gözleri öfkeliydi. Kaşları çatılmıştı. "Söyleyecek bir şeyin varsa söyle. İşlerim var."dedi Emma.

Ron bir süre daha ilgiyle onu izledi. Sonra hafifçe yaklaşarak konuştu, "Kendini anlamsız durumların içine sokmana gerek yok. Aklımı yeterince meşgul ediyorsun." Emma bu cümle karşısında bir an afalladı.

"Ne?"dedi birden. "Ne demek bu?" Kalbi heyecanla hızlandı. O cümleyi gerçekten duymuş muydu?

"Seni yeterince düşünüyorum demek Emma. Okulun ilk gününden beri aklımdasın. Fakat sana her yaklaşmaya çalıştığımda kaçıyorsun."

Ron'un bu kadar açık konuşması onu şaşırtmıştı. Kalp atışı daha ne kadar hızlanabilirdi bilmiyordu. "Öyle bir şey yapmıyorum."diye mırıldandı sadece. Gözleri yere indi.

"Yapıyorsun."diye diretti Ron. Sesinde hafif kızgınlık vardı. "Seninle her konuşmak istediğimde kısa kesip uzaklaşıyorsun. Doğum günümde bir şeyler olur dedim ama gelmedin."

Emma yerdeki gözlerini kaldırdı. "Ben Elisa gibi değilim. Onunla yaşadığın şeyleri benimle yaşayamazsın ve yine sıkılırsın. Üstelik Elisa senden hoşlanıyor. Bunu bile bile,"durdu. Devam edemedi.

Ron biraz daha yaklaşarak, "Benim kimden hoşlandığım önemli değil mi?"diye sordu. Emma'nın kalbi yerinden çıkacak gibiydi artık. Yanakları yanmaya başladı.

"Elisa'yla çıkıyorsun."dedi ela gözlerine bakarak.

"Ayrılmak zor değil."

"Ne tür bir oyun oynuyorsun söylesene."diye çıkıştı Emma. İlişkiler öylece bitirilebilecek şeyler değildi ona göre.

"Oyun oynamıyorum. İlk defa gerçekten hoşlandığım biriyle birlikte olmak istiyorum sadece. Bunun nesi yanlış?" Sessizlik. Oldukça ikna edici konuşuyordu Ron. Emma onun çekimine kapıldıkça kapılıyordu. Onunla bir ilişki içinde olma düşüncesi kalbini hızlandırıyordu. Fakat arada Elisa'nın olması her şeyi değiştiriyordu.

"Neden benden hoşlanasın ki?" Aylardır aklında dönen soruyu nihayet ona sormuştu.

Ron şaşkınca ona bakıyordu. "Ne kadar harika bir kız olduğunun farkında değil misin gerçekten? Güzelsin, insanın içine işleyen çekici gözlere sahipsin. Bunlar ilk etapta birinin ilgisini çekmek için yeter de artar bile. Üstelik çoğu kız gibi popülarite ya da saçmalama derdinde değilsin. Zekisin. Seninle sohbet etmek insanı rahatlatıyor. Ayrıca ufkunu da açıyor. Benim için çok farklısın." Ron'la bu kadar uzun süre bakışmak Emma'ya hiç iyi gelmemişti. Ne dese yapacak gibi hissediyordu kendini. Haftalar önce biteceğini umduğu duygular şiddetlenerek artıyordu ve elinden hiçbir şey gelmiyordu. "Keşke o gece partiye gelseydin."diye fısıldadı Ron.

"Hiçbir şey değişmezdi. Elisa yüzünden-"

"Şşş."dedi Ron elini onun dudaklarına götürerek. "Elisa aramızda olmaması gereken bir isim. Bunu sen de biliyorsun. Seni kışkırtmaktan ve küçük düşürmekten başka bir şey yapmıyor. Senin gerçek arkadaşın değil."

"Ama sen onu tercih ettin."

"Beni buna sen mecbur ettin. Sana kızmıştım. Geleceğine fazla inanmıştım. Gelmeyince canını acıtmak istedim." Emma dudaklarını birbirine bastırdı. Gerçekten canı acımıştı. Onların çıkmaya başladığını Elisa'nın ağzından dinlemek büyük bir işkenceydi. "Ama hala her şey ikimiz için değişebilir."

"Ron?" Elisa'nın sesiyle o yana döndüler. Elisa sınıf kapısının oradaydı. Çatık kaşlarla onlara bakıyordu. Kollarını önünde bağlayarak onlara doğru yürümeye başladı. "Ne konuşuyorsunuz?"diye sordu ikisine de bakarak. Ses tonu suçlayıcıydı.

Emma, "Hiç. Önemli bir şey değil."

Elisa, "Söyleyin ben de bileyim o zaman."

Ron, "İlk sınavlarından çok yüksek almış. Tebrik ediyordum."

Elisa, "Tebrik ederim."derken parmaklarını saydı ve üç parmağını havaya kaldırarak salladı. "En fazla üç saniye."

Ron, "Senin için yanımda ses kayıt cihazı taşımıyorum Elisa. Her hareketimi saniye saniye sorgulamandan sıkıldım. Benimle takılmak istiyorsan takılalım. Fakat beni kontrol edemeyeceğini kabullen artık. Ben böyleyim. İstediğim kızla arkadaşlık ederim ve hiçbir arkadaşımı sorgulayamazsın."

"Senden hoşlandığı için kendini başka erkeklerin önüne atan sözde en yakın arkadaşımla normalden çok daha uzun konuşursan, elini dudaklarına koyarsan, öpecek kadar yaklaşırsan her şeyini sorgularım!"diye patladı Elisa. "Amacınız ne sizin?"

Emma, "Ne amacımız olabilir? Saçmalıyorsun artık. Sürekli bana böyle davranmandan sıkıldım. Sözde en yakın arkadaşım diyorsun ama geçen seneden beri her hareketime bir kusur buluyorsun!"

"Sen de kusurlu biri olma o zaman! Şişko yağ fıçısı olmanın önüne geçtim. Sayemde zayıflamaya ve kendine bakmaya başladın. On kilo verip beş sivilceden kurtulunca kendini bir şey sandın!"diye bağırdı Elisa. Emma onun cümleleri karşısında kalbinin daha ne kadar kırılabileceğini bilmiyordu. Kilolu olmayı sevmiyordu. Fakat sıkı bir rejime başlaması onun etkisiyle olmamıştı. Elisa her şeyi dalga malzemesi yapardı zaten fakat değişimi kendi sağlığı ve kendini daha iyi hissetmek için istemişti.

Ron, "St. Joseph kızlarından hiçbir farkın yok Elisa ve bu midemi bulandırıyor! Seni farklı sanmıştım. Bu ilişkinin yürümeyeceği başından belliydi. Sen bir hatasın!"dedi ve arkasını dönerek uzaklaşmaya başladı. Emma da Elisa da şaşkınlık içinde ona bakakaldı.

Elisa, "Her şey senin yüzünden! İkiyüzlünün tekisin! Sana ondan hoşlanıp hoşlanmadığını sormuştum!"

"Hoşlandığımı söylesem de bir şey değişmeyecekti! Yine beni bu şekilde ezecek ve onunla önce sen çıkacaktın. Sen de biliyorsun. Benim senden daha çok ilgi çekmeme hiçbir zaman katlanamadın. Hala aynı kiloda olsaydım da kendini benimle kıyaslamaktan vazgeçmezdin. Hep canımı acıtmak için uğraştın ve başardın. Fakat bundan sonra buna izin vermeyeceğim. Sen beni alt edecek güce sahip değilsin!"dedi Emma ve koşarak bahçeye çıktı. Gözleri dolmuştu yine. Elisa'dan bu lafları duymayı hak etmemişti.

Elisa'nın her zaman böyle yapmasından sıkılmıştı. Kendini iğrenç hissettirmesinden yorulmuştu. İlk defa gerçekten aşık olduğu biri tarafından beğenilmişti ve Elisa bu duyguyu yaşamasın diye elinden gelen her şeyi yapmıştı.

Daha önce de benzer şeyleri yaşamışlardı. Geçen sene 3.sınıflardan Harvey için hoş biri demişti ve iki hafta sonra Elisa onunla çıkmıştı. Sonraki dönem 2.sınıflardan Gerald için kibar biri, dersleri de oldukça iyi demişti ve bir hafta sonra Elisa onunla çıkmaya başlamıştı. Artık birinden hoşlandığını dile getirmeye korkar olmuştu. Ron'dan hoşlandığını da bu yüzden söylememişti. Ama duygularını kontrol edebilen biri olamamıştı. Elisa anlamıştı ve yapmıştı yapacağını. Bu defa işleri değiştiren Ron'un da onunla ilgileniyor olmasıydı. Elisa'yla yaşanan gerilimin kopuş noktasına gelmesi de bu olmuştu.

Emma ilk defa son derse girmedi. Bahçede tek başına oturmayı tercih etti. Zamanının çoğu ağlayarak geçti. Elisa'yla şimdiye kadar yaşadığı her şeyi düşündükçe daha çok ağladı. Elisa gerçekten acımasız şeyler yapmıştı ama o umursamazlığa vermiş görmezden gelmişti. Daha da kötüsü Elisa'nın şimdiye kadar söylediği her şeyde haklı olduğunu ve onun iyiliğine söylediğine inanmasıydı. Gerçekten uzun bir süre kendini ilgiyi hak etmeyen, değersiz, erkeklerin asla yan gözle bile bakmayacağı, dersten başka hiçbir şeyi başaramayan biri gibi hissetmişti. Fakat son zamanlarda böyle olmadığını fark ettikçe ona karşı öfkesi de artmıştı. Daha fazla böyle davranmasına izin vermek istemiyordu. Elisa onu sözleriyle kontrol edemedikçe daha çok üstüne gelmeye başlamıştı ve olan olmuştu.

Telefonunun titremesiyle eline aldı.

Bay J.S: Ne oldu?

Emma başını kaldırdı ve etrafa bakmaya başladı. Bahçede beden eğitimi dersi için dışarıda olanlar dışında kimse yoktu. Bahçenin ötesinde de kimseyi göremiyordu.

E: Buraya mı geldin? Neredesin?

Bay J.S: Seni görebildiğim bir yerdeyim.

Emma bu defa ayağa kalktı. Etrafta farklı hiç kimse yoktu. Bahçenin her yerini gezmeye başladı.

Bay J.S: Boşuna arama beni göremezsin.

Bir arkadaşım sayesinde okulunuzun güvenlik kameralarına bağlandım.

Emma şaşkınlıkla ekrana bakıyordu.

E: Neden böyle bir şey yaptın?

Bay J.S: Benim işlerim biraz karışık.

Kontrol etmem gereken şeyler vardı.

Seni bahçede görünce derse girmeni engelleyen şeyi merak ettim.

E: Uzun ve gereksiz bir hikaye.

Bay J.S: Zamanım var.

E: Arkadaşlık ve aşk karmaşık şeyler.

Bay J.S: Ron'la ilgili bir şeyler mi oldu?

Emma bir kez daha şaşırmıştı. Bunu nasıl bilebilirdi ki? Ron'dan hoşlandığı bu kadar mı belliydi? Diğer yandan içinden geçen her şeyi okuyor gibiydi. Çok değişik biriydi bu J.S.

E: Ron mu?

Bay J.S: Hoşlandığın kişi o değil mi?

Emma ne diyeceğini bilemez halde ekrana bakıyordu. O bunu nasıl bilebilirdi?

E: Beni bu kadar yakından mı izliyorsun gerçekten? Biraz ürpertici bir hal alıyor tahminlerin.

Bay J.S: Endişelenmeme gerek yok.

Takıntılı bir psikopat değilim 😄

Ron'u tanıyorum diyelim.

E: Sana beni mi anlattı?

Bay J.S: Anlatmasına gerek yok. İyi bir gözlemciyimdir.

E: Gerçekten senin arkadaşın mı 🫢

Bay J.S: Maalesef 🥲

Bay J.S hakkında yeni bir ipucu elde etmişti. Ron'un arkadaşlarından biriydi. Peki kimdi? Seal Town'dan olmadığı kesindi. St. Joseph'tendi. Ama kimdi? Spike değildi. Ryan ya da Bill de olamazdı. Oradaki arkadaşlarını öğrenmenin bir yolunu bulursa belki kim olduğunu öğrenmeye yaklaşabilirdi.

E: Onun hakkında seninle konuşmam garip olmaz mı?

Üstelik seninle konuşmalarımız oldukça tuhafken...

Bay J.S: Nasıl tuhaf? 🧐

E: Sence normal mi? Şey gibi yazıyorsun...

Bay J.S: Ne gibi? 🤔

E: Bilmiyorum. Tuhaf. 🫥

Bay J.S: Ron hakkında sana bir şey diyemem.

Fakat benim ondan daha pislik olduğumu söyleyebilirim.

Herhangi bir kıyas istiyorsan bunu bilmen yeterli olur 😏

E: Bu ne demek şimdi? Neden ondan daha pislikmişsin 😬

Bay J.S: Eh, en azından onun duyguları var.

E: Senin duyguların olmadığını düşündüren ne?

Bay J.S: Duygularımın olmaması 😑

E: Bana yazdığın not neydi o zaman? Attığın mesaj, mesajlar ne?

Bay J.S: Seninle konuşmak hoşuma gidiyor.

E: Hoşlanmak da bir duygu değil mi 🤔

Haftasonundan bir mesajı alıntılayarak gönderdi: 'Açıkçası ilk defa seninle konuşurken kendimi olduğum gibi hissediyorum. Ve bu hissi kaybetmek istemiyorum.' Burada da bir histen bahsetmişsin.

Bay J.S: Evet

Benimle ilgili bir his

Sana hiç yalan söylemedim.

E: O zaman duygularının olmadığını iddia edemezsin.

Benim sayemde içinde bir his yeşermiş demektir.

En azından birinin hayatında güzel bir şeye sebep olmuşum.

İnsan kendini olduğu gibi hissetmeyi özlüyor...

Bay J.S: Sana olmadığın biri gibi hissettiriyorsam özür dilerim.

Asla böyle bir şeye sebep olmak istemem.

E: Hayır sen öyle hissettirmiyorsun.

Hatta bu konuda hislerimiz karşılıklı diyebilirim.

Seni hiç tanımıyorum ama senden mesaj geldiğinde yıllardır tanıdığım biriyle konuşuyor gibi hissediyorum kendimi

ve gerçekten rahatlatıcı bir his.

Bay J.S: Böyle hissetmeni sağlayabildiğime sevindim.

E: Yine de senin kim olduğunu öğrenme isteğim hala devam ediyor.

Bay J.S: Beni gerçekten tanımak istemezsin.

Yapma bu yüzden.

"Her şey yolunda mı?"diyen Ron'un sesiyle telefonundan kaldırdı başını. Ders bitmiş herkes dışarı çıkmaya başlamıştı. Bambaşka bir dünyadan okulun bahçesine çekilmiş gibi hissediyordu kendini. Şaşkınca Ron'a bakıyordu. "İyi misin?"

"Evet."dedi otomatik cevap olarak. Telefonuna döndü. Yine çevrimdışı olmuştu. Ne diyeceğini bilmeden tekrar okudu son mesajı. Cevap düşünürken Ron konuştu,

"Olanlar senin yüzünden değildi. Elisa zaten son günlerde beni fazla sıkıştırıyordu. Bitecek bir ilişkiydi."

"Bunu bana değil ona anlat." Herhangi bir cevap vermeden telefonu cebine kaldırdı. "Yine de beni suçlayacak."

"Başka zaman ayrılsaydık da seni suçlayacaktı. Asla kendi yaptıklarını gören biri değil."

"Evet."dedi Emma ve başını yukarı kaldırdı. En yakınındaki güvenlik kamerasını aradı. Hemen ilerideki bahçe lambasına asılmıştı. Gözlerini ayırmadan bakıyordu kameraya. Hala orada mıydı? Onu izliyor muydu?

Hala oradaydı. Onu izliyordu. Yanına yaklaşan Ron'a rağmen ekranı kapatmak istememişti. Üstelik tam gözlerine bakabiliyorken ekranı kapatmak çok daha zordu.

"Neye bakıyorsun?" Ron da etrafa bakmaya başladı.

"Hiç."dedi Emma. Bir yandan senin kolejli arkadaşınla dertleşiyorum demek garip olurdu. Fakat ilginç bir şekilde onunla konuşmak iyi gelmişti. Kendini çok daha iyi hissediyordu. "Ben biraz yorgunum. Son derse girmedim ve son kırk dakika benim için hiç iyi geçmedi."

"Yapabileceğim bir şey var mı?" Emma başını iki yana salladı. "En azından seni eve bırakmama izin ver."

"Tam Elisa'yla ayrılmanın üstüne seninle aynı arabaya mı bineyim? Ben onun kadar acımasız değilim."dedi ve yürümeye başladı.

"Emma."diye seslendi Ron. "Konuştuklarımda ciddiydim. Bu meseleyi düşünmeyelim mi?"

"Kafam çok karışık Ron. Lütfen bana biraz zaman ver. Eğer yine bekleyemem diyorsan yapabileceğim bir şey yok. Ben ilişkilerin aceleye gelmemesi gerektiğini düşünüyorum."

"Tamam. Sonra görüşürüz. Aklımda olduğunu bil."dedi Ron gülümseyerek.

Emma bir şey diyemedi. Gülümseyecek halde de değildi. Elisa'yla yoğun bir savaştan çıkmış gibi hissediyordu kendini. Zihninde yoğun bir şekilde yaşanmıştı bu savaş. Bugün olanlardan sonra eskisi gibi olabileceklerini sanmıyordu. Bir de Ron'la çıkmaya başlarlarsa asla arkadaş olamazlardı. Elisa ona asla yaklaşmazdı. O Emma'nın hoşlandığını söylediği çocuklarla alenen çıkabilirdi ama Emma onun eski sevgilisiyle çıkamazdı. Güç, kontrol her zaman Elisa'da olmalıydı. En azından onun beklentisi buydu. Fakat Emma'nın artık o beklentilere uymaya niyeti yoktu. Elisa gibi bir arkadaşa ihtiyacı yoktu.

***

Bay J.S hakkında tahminleriniz var mı? Bu mesajlar nereye gidiyor? Emma onun kim olduğunu öğrenmek için uğraşmalı mı?

Ron ve Emma'nın son konuşması hakkında ne düşünüyorsunuz? Emma Ron'a şans vermeli mi? Ron Emma'yı bekler mi? Duygularında samimi mi?

Emma'nın Elisa hakkındaki kırılması nasıldı? Bundan sonra arkadaşlıkları nasıl olacak sizce?

Yayımlanma tarihi: 11.05.2024

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top