1.10. Kafa Dinlemek
Elisa ve Ron ayrılığı Ron tarafından hiç önemsenmemişti. Ron hayatına eskisinden daha hızlı bir şekilde devam ederken Elisa için işler bambaşka olmuştu. O hafta okula gelmemiş eve kapatmıştı kendini. Ron'un bu kadar kolay ayrılacağını düşünmemişti. Çok fazla mesaj atmış, ikna etmeye çalışmıştı. Bir süre sonra Ron onu engellemişti. Ona hiçbir şekilde ulaşamayınca delirecek gibi olmuştu Elisa.
Hızını alamayıp Emma'ya sataşmıştı. Onu hemen Ron'un peşine düşmekle suçlamıştı. Saatlerce kavga etmişlerdi mesajlaşarak. Sonra arayıp konuşarak devam etmişti. Sinsi sinsi Ron'un aklını kurcaladığını söylese de Emma kabul etmemişti. Onlar çıkmaya başladıktan sonra aralarında hiçbir şey olmadığını söylemişti. Doğum günündeki mesajları öne sürmüştü Elisa. Emma o mesajları düzgün okuduysa kendisinin her mesajda mesafeli durduğunu anlayacağını söylemişti. Fakat Elisa'yı ikna etmek mümkün değildi. Son kavgalarında Emma telefonu yüzüne kapatmış bir daha da açmamıştı.
"Evde hiçbir şey yok."diyen annesi kapıya vurarak uyandırdı Elisa'yı. Elisa gözlerini araladı. Yaşadıklarının bir kabus olmasını istiyordu. Ron'u kaybetmek istemiyordu. Onu gerçekten seviyordu. Ona karşı ne zaman böyle güçlü duygular beslemeye başlamıştı bilmiyordu. Başta Emma'ya eziyet etmek için onunla çıkmıştı. Fakat zamanla ondan etkilenmeye başlamıştı. Diğer kolejliler gibi değildi. En azından ilk haftalar... "Elisa duydun mu beni? Git bir şeyler getir!"
Elisa hızla yatağından kalktı ve öfkeyle kapıyı açtı. "Neyle getireyim? Paramız mı var? Sevgililerin gelirken iki konserve bırakamıyor mu?"
"Sen daha güzelsin. Şu zengin sevgiline yazsana. O bir şeyler yapar. Boşuna mı giriyordun yatağına?"
"İğrençsin! Ben Ron'a aşığım."
"Ah, aptal olma. Aşk karın doyurmaz."
"Anne olan sensin! Git bir işe gir! Benim okulum var!"
"Senin yaşındakiler okuldan sonra işe giriyor. Sen de gir."
"Hayatını böyle asalak gibi mi geçireceksin?"diye bağırdı Elisa. "Senden nefret ediyorum!" Eşyalarını aldığı gibi çıktı evden.
Gidebileceği tek yer Flora'nın yanıydı. Bir süre onunla kalabilirdi. En azından bu sürede annesini görmezdi. Hızlı yürüyerek on beş dakikada varmıştı. Kapıyı çaldı. Onu Flora'nın annesi Clarice karşıladı. Flora odasındaydı. Film izliyordu. Onu görünce kulaklıkları çıkardı ve ayağa kalktı. "Geleceğini haber vermemiştin. Bir şey mi oldu?"diye sordu endişeyle yaklaşarak.
"Bir süre evden uzaklaşmak istiyorum. Annem beni delirtecek yoksa."
"Ne oldu?"diye sordu Flora ve Elisa daha fazla gözyaşlarını tutamayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Böyle bir ailede olmayı o seçmemişti. Önce babası gitmişti ardından ablası. Annesi ise vasıfsızın tekiydi. Nefret ediyordu ondan. Olanları anlatırken o kadar ağladı ki sesi kısılma noktasına geldi. Bu kadar zorluğun üstüne Ron'un ayrılığı onu mahvetmişti.
Flora ise bir şey diyememişti. Elisa'nın yaşadıklarının zorluğunu biliyordu. Dışarıya yansıtmamaya çalışıyordu fakat her geçen gün içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Joanne yetişkin bir kadındı ve en azından üniversiteye kadar çocuklarının geçimini sağlamak zorundaydı. Elisa'dan beklediği şey iğrençti. "Senden başkalarıyla para karşılığı birlikte olmanı istemez değil mi?"diye sordu Flora dehşet içinde. Joanne'nin kendini anne gibi gördüğünü hiç sanmıyordu.
Elisa tereddüt dolu bakışlarla, "Aklı varsa böyle bir şeyi dile getirmez! Yoksa o zaman evde neler oluyor görür! Onu da evi de ateşe veririm!"
"İstediğin kadar bizde kalabilirsin. Annemler sorun yapmaz. Durumun farkındalar."
"Evet! Tüm mahalle farkında annem yüzünden!" Elisa bir kez daha gözlerini sildi. Annesinin bazı sevgilileri mahalledendi. Adamların eşleriyle karşı karşıya geldiğinde kaçacak delik arayan ise annesi değil Elisa oluyordu. "Burada da çok kalamam ki. İlla sorun olur."
"Bir şekilde hallederiz."
"En iyisi teyzemi aramak. Ara sıra gelirdi."
"Amcan?"
"Onunla konuşmaya pek hevesli değilim. Babamın gidişi hakkında hiçbir şey yapmadı. En azından bizimle iletişim içinde kalabilirdi fakat o annemden kaçarken bizi de sildi!" Derin bir nefes aldı. "Emma ve Ron çıkmaya başladı mı?"diyerek konuyu değiştirdi.
"Hayır. Aralarında herhangi bir şey yok. Emma senden sonra onunla hemen çıkmaz."
"Aradan zaman geçince çıkar ama!"diye söylendi Elisa.
Flora bu durumda Emma'yı tek suçlu olarak görmüyordu. Elisa da ona çok kötü davranmıştı. Normalde Emma'ya duygularını kalbine gömmesini söyler bu ilişkiye tamamen karşı çıkardı. Fakat Elisa'nın yaptıkları yüzünden Emma'ya bir şey demek istemiyordu.
Elisa, "Benden bile sıkılan Ron ondan çok daha çabuk sıkılır. Emma'nın benim kadar açık bir ilişki yaşayacağını sanmıyorum. Ron onu beklemez."
"Herkes kendi tercihlerinin sonuçlarıyla yüzleşir."dedi Flora omuz silkerek. Bu sırada içeri Clarice girdi. Elisa için kahvaltı tabağı hazırlamıştı. Elisa Clarice'in düşünceli oluşuna her zaman hayrandı. Sıcak bir gülümsemeyle teşekkür etti. Clarice çıktıktan sonra Flora, "Peki bu yaşananlarda senin hiç etkin olmadı mı?"diye sordu. Elisa kaşları çatılarak ona döndü.
"Sevgilimin aklını çelen Emma ama hala ben mi suçlanıyorum?"
"Emma ondan kaçmak için her şeyi yaptı. Buna şahitlik edebilirim. Benim sözüme de güvenmiyorsan bir şey diyemem."
"Yine de Ron'un ilgisinin ona öylece kaydığına inanmıyorum."
"Ron hakkında iyi düşüncelerim yok. Kendince eğlence arıyor ama kırdığı kalpleri düşünmüyor. Ne sana ne Emma'ya gerçekten aşık falan değil."
"Yine de onun Emma'yla yakınlaşmasını istemiyorum!"
"Sen kimin Emma'ya yaklaşmasını istedin ki? Her zaman onu geride bırakmaya çalıştın."diye çıkıştı Flora. Elisa'yı her seferinde uyarsa da asla dinlememiş umursamamıştı.
"Sen de mi onun gibi konuşacaksın? İkiniz bana karşı birlik mi oldunuz? Kalacak başka yer bulabilirim! Zaten canım yeterince sıkkın bir de Emma hakkında azarlanmaya niyetim yok!"
"Tamam bir şey demiyorum."dedi Flora ve konuyu uzatmadı. Elisa'nın kalacak başka yeri olmadığını çok iyi biliyordu. En yakın akrabası başka şehirde yaşıyordu. Burada arkadaş çevresi de pek geniş sayılmazdı. En azından evinde rahatça kalabileceği arkadaşı yoktu. Daha fazla onu sıkıştırmayacaktı. Fakat kendini sorgulaması için her daim elinden geleni de yapacaktı. Sadece kendini haklı görerek bir yere varamazdı. Herkesi kaybederdi.
Elisa ise kendini haklı görmeye devam ediyordu. O Emma'ya asla kötü bir şey yapmamıştı. Her zaman onun iyiliğini düşünmüştü. Onun kendine bakması için biraz acımasız davranmış olabilirdi ama başka türlü Emma düzenli bir diyete girmeyecekti. Genç yaşında berbat bir vücudu ve yüzü olacaktı. Erkekler konusunda ise boş yere canının yanmasını istememişti. Erkeklerle flörtöz iletişim kuramıyordu. Erkekler onunla sadece dalga geçerdi. O sadece arkadaşının iyiliği için uğraşmıştı. Fakat karşılığı ne olmuştu? Sevgilisiyle arasına girmişti!
*
Emma o hafta sonu ailesiyle dağ oteline gitmişti. Abisi Frank gelmişti iki günlüğüne. Güzel bir kısa tatil olmuştu onlar için. Frank'in üniversite macerası ikisini de heyecanlandırmıştı. Okul ve iş hayatını birlikte yürütmek başta onu zorlamıştı fakat sonra alışmıştı. Hafta içi yarım hafta sonu tam gün çalışıyordu. Yurt parası ve harçlığı çıkıyordu bu şekilde. Yeni bir kızla tanışmıştı. Babası üniversite aşklarının daha sağlam olduğundan bahsetmeye başlamıştı. Annesi ise en unutulmaz aşkların lisede olduğunu söylerek Rick'in bir süre alınganlık yapmasına sebep olmuştu. Fakat gönlünü alması da kolay olmuştu. "Sağlam bir arkadaşlıkla başlayan ilişkiler evliliğe dönüşebilir."diyerek kocasının dudaklarına uzun bir öpücük bırakmıştı. "Üstelik biz de lisede tanıştık. Çıkmaya başlamamız üniversiteyi bulsa da birbirimizi uzun zamandır tanıyorduk."
Emma, "Bence çok romantik bir ilişkiniz var."dedi onlara gülümseyerek bakarak.
Lucy, "Hayatta nadir olan şeyler. Lisede tanış, üniversitede sevgili ol ve mezuniyetle evlen. Benim başıma hayatta gelmez."
Frank, "Merak etme kardeşim ben de lisede kimseyi bulamadım. Dünyanın sonu değil."
Lucy, "Belki kardeşimizin şansı yaver gider ha? Ne dersin?"diyerek Emma'ya döndü ve göz kırptı. Emma yanaklarının pembeleştiğini hissetti. "Benim zaten son senem. Umudumu kestim. Senin iki senen daha var. "
Emma, "ilk önceliğim okulu birincilikle bitirmek. Diğer şeyler olmasa da olur."
Bu noktada Sementa konuya dahil olma gereği duydu. "Hayatım senin yüksek notların olması bizi her zaman gururlandırıyor ama notların düşük olsa da seninle gurur duyarız. Sen harika bir insansın. Hayatta her şey not demek değil. Bazı şeyler bazı yaşlarda güzeldir."
Rick, "Bırakın kızım ne güzel ders çalışıyor işte. Bu iki haylazı serbest bıraktık da ne oldu?"diyerek araya girdi gülerek. Sonra Emma'ya döndü. "Şaka bir yana annen haklı kızım. Bizim için dereceden ibaret değilsin."
Emma kollarını önünde bağladı. Dudaklarını birbirine bastırdı. Öyle diyorlardı ama bekledikleri kesinlikle buydu. Düşük notlarla Lucy ve Frank büyük tartışmaların odağı olmuştu her zaman. O ise yüksek aldığı için her zaman takdir edilmiş, her ortamda övülmüştü. İstedikleri tam olarak yüksek notlara sahip bir çocuktu. Ayrıca daha Ron'la işleri ilerletemezken herhangi biriyle herhangi bir zamanda çıkabileceğini sanmıyordu. "Ben biraz yürüyüş yapacağım."dedi ve otelden ayrıldı.
Hava serindi. Üzerine kalın bir şeyler giydi. Dökülen ve kuruyan yaprakların arasında yürümeye başladı. Bir yandan da düşünüyordu. Ron ve Elisa ayrılalı bir hafta olmuştu. Ron hafta sonu takılmak için onu eve davet etmişti fakat Emma reddetmişti. Hatta biraz da terslemişti. Ona göre bu tip buluşmalar doğru değildi. Önce tanışırlar sonra çıkmaya başlarlardı. Sırasıyla el ele tutuşur sonra günü gelince öpüşürlerdi. Daha ilerisi olacaksa da zamana yayılan sağlam bir ilişkide olurdu. Veya olmazdı. İlişkinin temeli bu değildi. Üstelik Elisa gibi rahat hissetmiyordu kendini. Erkeklere yabancıydı. İlk ilişkisinin acele etmek yüzünden hüsranla sonuçlanmasını istemiyordu. Ron ise hemen onu eve çağırmıştı. İki gündür konuşmamışlardı.
Telefonunu çıkardı. Bu bölgede her zaman çekmiyordu. İlk defa Bay J.S'ye mesaj atamaya karar vermişti.
E: Selam. Sana sormak istediğim bir konu var. Müsait misin?
Cevap hemen gelmedi. Yürümeye devam etti o da. Mesaj geldiğinde durdu.
Bay J.S: Müsaitim. Sor bakalım.
E: Erkekler ne zaman bir kızla ciddi ilişki düşünür?
Cevap gelmedikçe beklemek gerilimli bir hal alıyordu. Sinyal pek iyi sayılmazdı. Sürekli yer değiştirmeye çalışıyordu bu yüzden. Nihayet cevap geldiğinde rahatladı ve tekrar durdu.
Bay J.S: Gerçekten değer verdiklerinde.
E: Peki yaklaşık ne zaman gerçekten değer verirler? Lise dönemi biraz fazla bel altı muhabbetleriyle geçiyor 🙄
Bay J.S: Hormonların durulması herkeste aynı olmuyor demek ki 😜
E: Sen ne düşünüyorsun bu konuda peki? Kendi adına konuşacak olsan şu an birine gerçekten değer verebilir misin? Ciddi bir ilişki yaşayabilir misin?
Bay J.S: Gülmeden ve espri yapmadan mı 🧐
E: Bunu kastetmediğimi biliyor olman lazımdı 🙄
Yine cevapsız kalmıştı. Aptal internet diye söylenerek geldiği yerlere dönmeye çalıştı. En azından o tarafta çekiyordu. Fakat etrafına bakındığında bir an nerede olduğunu anlayamadı. Her yerde ağaçlar vardı ve hava kararmaya başlamıştı. Otelin ne tarafta kaldığını çıkaramıyordu. Oysa yön bulmada oldukça iyiydi. Bir süre panik olmamak adına kendini sakinleştirdi. Derin nefesler aldı. Geldiği yolu bulabilirdi. Sadece hava erken karardığı için biraz kafası karışmıştı.
Bay J.S: Biliyorum tabii.
Kendi adıma konuşmak istemediğim için konuyu çarpıtmıştım.
Neyse
Kendim için ne diyebileceğimi bilmiyorum.
Lisenin ilk yılında ciddi ilişki kotamı ağır dramla doldurduğum için bana göre olmadığına karar verdim.
Bu arada mesajlar geç gidiyor.
İnternetle ilgili bir sorun var galiba.
E: Ormanda pek çekmiyor. Nasıl bir dram bu?
Bay J.S: Ormanda ne işin var? Konum atsana.
E: Özel helikopterinle mi geleceksin 😄
Bay J.S: Kaybolduğunu düşünürsem gelirim 😉
E: Özel helikopterin var yani 😳
St. Joseph'ten olduğunu kabul ettin nihayet!
Ayrıca yolumu bulabilirim.
İnternet normalleştiğine göre yaklaştım sayılır.
Dramından bahsedecektin.
Bay J.S: Tüh kaçamadım 🫣
Özeti şu: bir sene peşinden koştuğum kızı artık tavladığımı düşünürken eski sevgilisiyle kayıplara karıştı
<Son>
E: Senin gibi biri nasıl oldu da onu bulamadı?
Bay J.S: O zamanlar çaylaktım.
E: Peki şimdi?
Bay J.S: Tek taraflı bir aşk için neden kendimi yorayım? Beni salladığı yoktu. Bitti gitti. Tek takılmak daha eğlenceli.
E: Tek taraflı aşk hala sürüyor demek...
Bunu yazdığında nedense içinde can sıkıcı bir sızı olmuştu. Sürebilirdi tabii, insanlar ilk aşklarını yıllarca unutamayabiliyordu. Ama o neden buna takılmıştı ki? Ona neydi?
Bay J.S: Ya tabii
Kalbim pırpır
Midemde kelebekler
Gelse de yine eski günlere dönsek diyorum 😑
E: Bu kadar öfke duyduğuna göre gelse bir şeyler olur.
Bay J.S: Vardın mı otele?
E: Otelde kaldığımı söylememiştim 🙄
Bay J.S: Babanın yaptırdığı rezervasyona ulaştım 😌
Emma şaşkınlıkla mesaja bakıyordu. Bu Bay J.S onu daha ne kadar şaşırtacaktı?
E: Beni bu kadar merak ediyorsan çıkmaya başlayabiliriz 😄
Hazır babamın da kim olduğunu öğrenmişsin
Bay J.S: Dengeni bozmama bu kadar meraklıysan neden olmasın 😜
E: Şaka yapıyorum
Benim sıkıntım Ron'la 🙄
Ve sen hiç yardımcı olmuyorsun
Onu anlayamıyorum
Hem beklerim diyor hem de ilk buluşmaya eve çağırıyor
Ne anlamam lazım?
Artık otele varmıştı. Bu defa gecikmenin sebebi internet olamazdı. Lobiye girdiğinde dışarıda ne kadar üşüdüğünü fark etmişti. Kendine bir bardak sahlep aldı ve kafe bölümüne geçti. Hala cevap gelmeyince aradı. Meşgule alınmıştı.
E: Ron hakkında seninle konuşmam canını sıkıyorsa yazmayabilirim.
Bay J.S: Canımı sıkmıyor
Bana her konuda yazabilirsin
Fakat Ron hakkında sana bir şey diyemem
Onu tanıyıp ne yapmak istediğine karar veren sen olmalısın
Ayrıca boşuna arama
Açmayacağım
Sadece mesaj
E: Peki...
Sonuç olarak onun arkadaşısın
Nasıl biri olduğunu söyleyebilirsin
Aranızda başka bir oyun oynuyorsanız bilemem
Bay J.S: Aramızda ne gibi bir oyun oynayabiliriz sence?
E: Siz kolejliler hakkında çok şey söyleniyor
Aynı kızı aranızda paylaşıyormuşsunuz
Mesela Jessica bir ara Bill'den ayrılmıştı ve şansını Ron'la denemek istedi
Fakat olmayınca Bill'e geri döndü
Bay J.S: Ron ne yaptı?
E: Onu tersledi.
Bay J.S: Aferin ona 👏🏼
Ayrıca senin hakkında herhangi bir oyun oynamıyorum
E: Neden?
Beni diğer kızlardan farklı kılan ne var?
Bay J.S: Otele dönmene sevindim
Sonra konuşuruz
Biraz işlerim var şimdi.
E: Otele geldiğimi nasıl öğrendin?
Bay J.S: Her seferinde şaşıracak mısın?
Ben öğrenmek istediğim her şeyi bir şekilde öğrenirim.
E: O zaman benimle zaman kaybedeceğine eski sevgilini bulsana.
Neden gittiğini sorarsın.
Bay J.S: Hoşçakal Emma.
Son derece gıcıktı! Ron hakkında hiçbir şey öğrenemediği uzun bir konuşma olmuştu. Fakat Bay J.S hakkında farklı şeyler düşünmeye başlamıştı. Meşhur dörtlüden biri olabilir miydi? Ron'un kolejdeki tek arkadaş grubu onlar değildir diye düşünmüştü. Fakat Jessica ve Bill'den bahsedince hemen Ron'u sorması bu düşüncesini tetiklemişti. Bill olamazdı. O halde diğer ikisi kalıyordu. Hayır isimlerini söylemeyecekti. Spike olup olmadığını sorduğunda hayır demişti. O zaman geriye Ryan kalırdı. Fakat onunla hiçbir şekilde iletişim kurmamıştı. O hiç olamazdı. O gruptan değildi büyük ihtimalle. Ya iddia ettiği gibi kim olduğunu öğrendiğinde ondan uzaklaşırsa? Bu kadar korkunç biri olabilir miydi? Fakat mesajları çok daha düzgündü. İyi biri gibi hissettiriyordu. Sohbet edebileceği bir arkadaşı olması iyi geliyordu. Biri tarafından merak edilmek hoşuna gidiyordu.
Aptal Ron! diye söylendi. Ev yerine alışveriş merkezine ya da dışarıda yemeğe davet edebilirdi. O zaman düzgün ilerleyen bir arkadaşlıkları olabilirdi. Kim bilir şimdi ne yapıyordu?
***
Son heyecanlı bölümlerden sonra biraz mola verelim heyecana dedim. Kısa, öz ve yormayan bir bölüm olduğunun farkındayım. Sonraki bölümlere ön hazırlık diyelim.
Sonraki bölüm Perşembe gelecek. Çok daha uzun ve çok daha heyecanlı olduğunu söyleyebilirim.
Yayımlanma tarihi: 13.05.2024
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top