Bölüm 6 - SON
600 SENE ÖNCE
20 EKİM 2114
"İnsan beyni dünyadaki en kıymetli varlık ve onu korumak için her şeyi yapmalıyız. Ben... Ben nasıl olacağını biliyorum. Sadece poz ver!"
Surazal eski bir fotoğraf makinesini çıkartıp Qarukkin'e doğrulttuğunda kahkahalara boğulmuştu genç kız. Erkek arkadaşının romantik bir şakası olarak düşünmüştü bu sözleri ve verebileceği en güzel pozlardan birini vermişti ona.
Zihni tamamen boş ve sakindi. Olabilecek en huzur dolu anındaydı o kamera ona doğrultulduğu zaman. Hissettiği tek şey haz ve yorgunluğun beraber getirdiği muhteşem bir yaşama hissiydi. Yaşamak ve hissedebiliyor olmanın büyüsü kesinlikle sarhoş ediciydi o anlarda.
Flash patladı. Beyaz ışık tüm karavanı aydınlatmıştı.
"Bu çok fazla" diye bağırdı Qarukkin. "Gözlerim kör oldu nerdeyse!"
"Ah... Evet hala biraz ince ayar yapmam lazım! Gel fotoğrafına bir bak"
Makine usulca resmi basarken ikisi de meraklı gözlerle bekliyordu şimdi.
Qarukkin resimde fazlasıyla masum çıkmıştı. Tüm kötü düşünce ve hislerden uzak masum bir melek gibiydi.
Bu resmi dedi Surazal. Sonsuza dek saklayacağım.
***
-30 sene sonra-
2144 yılı
Aradan 30 yıl geçtiğinde Surazal çok ünlü bir bilim adamı olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu. Qarukkin ile ilişkileri ilerlemiş mutlu bir yuva kurmayı başarmışlardı.
Bir gün Surazal elinde 30 yıl önce o karavanda çektiği resimle Qarukkin'in karşısına dikildi.
"Bu resim..." dedi gözleri kocaman açılmış, anlatacaklarının sevinci onu bir çocuk gibi heyecanlandırmıştı.
"Bu resim senin tüm zihninin bir kopyasına sahip. Zihninin ve tüm genetik yapının eşsiz bir kopyasına. En büyük çalışmam nihayet sonuç verdi. Sen ve ben hayatım... Sonsuza kadar yeniden hayat bulabiliriz."
"Na... Nasıl?" demişti Qarukkin. "Ne demek istiyorsun?"
"Açıklayacağım." dedi Surazal kendinden emin bir sesle. Birkaç düğmeye bastı sonra. Odanın duvarlarından biri kayarak açıldı. Orada bir kapı olduğunu Qarukkin bile bilmiyordu.
"Burası..." dedi Surazal sesini kısarak. "Benim gizli laboratuarım. Şimdi benimle gel. Her şeyi anlayacaksın."
Yaklaşık 5 dakika boyunca yürüdüler. Önce metrelerce aşağı sonra da kuzeye doğru bir süre ilerlemeleri gerekiyordu. En sonunda içi beyaz floresanlarla aydınlanmış bir odanın önünde durdular.
"Hazır mısın?" dedi Surazal. "Bu benim en büyük deneyim."
Ve kapı açıldı.
İçerde kocaman cam bir tüp vardı. Onun içinde de Qarukkin'in 30 sene önceki genç halinin birebir aynısı olan bir beden.
"Bu..." dedi Qarukkin geriye birkaç adım atarken. "Benim bir klonumu mu yaptın?"
"Evet." diyerek cam tüpe doğru yaklaştı Surazal. Elini camın üstünde gezdirirken hayranlıkla karşısındaki bedeni izliyordu.
Qarukkin "Neden!?" diye öfkeyle sağa sola yürümeye başladı. "Bir klon ne işimize yarayacak ki? Hem bu, dünyanın her yerinde yasak. Bir insan klonlayamazsın. Üstelik o farklı bir birey olacaktır. Ben değil! Bunları sahiden bilmiyor musun?"
"Ahh hayatım." dedi Surazal. "Dediklerin doğru. Sadece genetik kod ile yaratılan bir klon asla seninle aynı zihni taşımayacaktır. Kendini böyle bir klonun zihnine aktarman da gerçekten çok zor olurdu. Lakin benim çalışmam da işte burada önem kazanıyor. Klonlar boş zihinlerle değil verici örneğin zihni ile tüplerinden çıkıyorlar."
"Nasıl yani?" diye şaşkınlıkla bakakaldı Qarukkin. "Ne demek istiyorsun?"
"Göstermek anlatmaktan daha kolay olacaktır." dedi Saruzal. "Lütfen şu kameraya bir kez daha bak!"
Ve flash yeniden Qarukkin'in gözlerini kör edercesine patladı. "Neden o makineyle bir resim daha çektin ki?" dedi. "Gözlerimi kör edeceksin."
Surazal hiç duymamış gibi makineden yeni çıkan resmi sallamaya başladı usulca. "Bu resim senin zihninin şu anki bir örneğine sahip. Özetle şu an seni yedekledim." Ve çılgınca gülmeye başladı.
"Beni korkutuyorsun artık!" dedi Qarukkin. "Kes artık şunu."
"Merak etme." diye cevap verdi Surazal. "Esas şimdi hayretler içinde kalacaksın."
Büyükçe bir kolu yukarı kaldırdı sonra. Cam tüpün içindeki sıvı hızla boşalmaya başladı.
Birkaç dakika sonra tüpün içinden çıkarılan bedeni bir sedyeye yatırmıştı Surazal. Genç klon Qarukkin öylece sedyede yatarken onun 50 yaşındaki hali şaşkınlık içinde olan biteni inceliyordu. Bir süre sonra genç klon hareket etmeye başladı. Nihayet yavaş yavaş gözlerini açtığında bir süre sessizce etrafı inceledi.
"Neredeyim ben?" diye sordu zihni tamamen açıldığında. "Siz kimsiniz?"
"Biraz rahatsızlandın da seni hastaneye getirdiler." diye cevap verdi Surazal. "Merak etme önemli bir şeyin yok."
"Sadece..." dedi genç klon. "Biraz üşüyorum."
"Ahh, normal!" dedi Surazal. "Biraz ıslanmıştın. Merak etme. Şimdi söyle bana hangi yıldayız?"
Genç klon anlamsız gözlerle, siması çok da yabancı gelmeyen adamın suratına baktı. "Ne biçim bir soru bu?" dedi hafif bir öfkeyle. "2114 yılındayız tabii ki!"
Bütün olanları köşesinden izleyen yaşlı Qarukkin elleriyle ağzını kapatmıştı artık. Karşısındaki şey sahiden de 30 sene önceki halinin birebir aynıydı. Hala kendisini 2114 yılında sanıyordu, hala 20 yaşında saf bir kız olan Qarukkin'in zihnine sahipti.
"Doğru cevap!" dedi Surazal. "Şimdi şunu başına geçirmeme izin ver. Kafana darbe almış olabilirsin, muayene etmemiz lazım. Bu esnada gevşemeye çalış lütfen."
Ve genç klonun başına demir bir başlık geçirdi.
Genç bedeni sedyenin üstünde sakince yatarken Qarukkin kendini korkunç bir distopyanın içinde gibi hissetmişti. Surazal ona yaklaştı usulca.
"Şu koltuğa otur." dedi sakin bir sesle. "Merak etme hiçbir şey olmayacak."
Ve karısının başına da o metalik başlığı yerleştirdi.
Bir dakika sonra gözleri sevinçten parlarken son düğmeye de basmıştı Surazal. İki beden de çığlıklar içinde kaldı.
***
Yaklaşık yarım saat sonra odanın içi yanık et kokusu ile dolmuştu. Surazal için bile ağır bir şeydi bu. Hemen havalandırmayı çalıştırdı ve genç klonun yanına gitti.
"Hayatım..." diye fısıldadı ilk olarak. "Yeni bedeninde mutlu bir 'yeni' gençlik dilerim."
Klon beden gözlerini açtı sonra. Etrafına bakındı ve sinirle kaldırdı kaşlarını.
"Neden o makineyle bir resim daha çektin ki?" diye atıldı öfkeyle. "Gözlerimi kör edeceksin."
Sahiden de resminin çekildiği anda kalmıştı zihni. Ve o andan devam ettiğini sanıyordu yaşamaya.
Sonra sesinin tonu yüzünden kesti konuşmasını. "Bu ses..." dedi tereddüt ile. "Bu ses benim sesim mi?"
Sonra ellerine baktı hızlıca. 20 yaşında bir kızın elleriydi bunlar.
50 yaşındaki Qarukkin 20 yaşındaki klonunun bedenine aktarılmıştı şimdi. Surazal neşe içinde gülümsüyordu. "Hayatım..." dedi karısına sarılırken. "Sonsuza dek yaşayacağız."
Usulca ayağa kalktı Qarukkin. Ellerini, yüzünü sonra da bir ayna karşısında tüm bedenini kontrol etti. Tamamen çıplak halde aynada uzun uzun izledi kendini.
"Peki..." dedi daha sonra tatmin olmuş bir sesle. "Genç Qarukkin'in zihnine ne oldu? Onun bedeni benim ellerimde ise onun zihni nereye gitti?"
"Bunun ne önemi var ki?" dedi Surazal. "O sadece bir şablon." Sonra da az önce yaşlı karısını oturttuğu sandalyeyi gösterdi. 50 yaşındaki Qarukkin'in bedeni orada cansız ve yanmış bir halde öylece duruyordu.
"Genç zihin de yaşlı bedene yerleşecektir ama o bedenin yaşaması maalesef imkânsız." diyerek konuyu geçiştirdi Surazal.
"Öldürdük yani." diye ekledi Qarukkin. "Bu genç bedeni alabilmek için onun zihnini öldürdük."
Hüzünle sandalyede hala tütmekte olan bedene baktı sonra. Oradaki eski bedenine dair en ufak bir aidiyet hissetmediğini fark etti içi ürpererek. Ruhunun hiçbir zaman 50 yaşında bir bedende yaşamaktan memnun olmadığını anladı.
"Yani..." dedi sonra düşünceli bir sesle. "Yaşlıların yaşaması için genç ruhları öldüreceğiz öyle mi?"
Uzun bir kahkaha attı Surazal. "Bunu biz bulmadık." dedi gözlerinden yaş gelirken. "Savaşlar da aynı şey için yapılmıyor mu?"
"Yaşlıların yaşaması için gençlerin ölmesi gerek."
Ve bu böylece onlarca yıl devam edecekti.
Taa ki yaklaşık 100 yaşındayken Surazal ondan hiç beklenmeyen bir şey yapana kadar.
***
İntihar etmişti.
Geride sadece üç cümle yazdığı mektubu kalmıştı.
Sonsuz yaşam sadece bir lanet olabilir. İnsanlığa verilmiş en büyük armağan yaşlanmak ve geri çekilmek. Eğer beni seviyorsan sen de bu işe bir son ver.
Lakin Qarukkin kocası ile aynı fikride olmadı hiçbir zaman. Yeni bedenler kullanmaya devam etti. Yüzlerce ve yüzlerce yıl devam etti. Öyle ki sırf bu bedenler için kendi adına bir enstitü bile kuracaktı. Projesi o kadar başarılıydı ki enstitü yaptıkları ortaya çıkıp da kapatıldıktan onlarca yıl sonra bile ona yeni klonlar göndermeye devam ediyordu. Tüplerin içinde hala onlarca gelişen Qarukkin bedeni vardı.
Qarukkin Minninsha 600 yıllık ömrü boyunca muazzam bir gücün de sahibi olmuştu artık. Zengindi, ülkenin değil dünyanın en zengin insanlarından biriydi. Tüm bunların yanında bugün buldukları genç beden gerçekten çok sağlıklıydı. Yeni genç bedeni ile evinin terasına çıkıp derin bir nefes çekti içine.
"600 yıl..." diye mırıldandı sessizce. Hala yeterince yaşamadığına emindi.
Ve uzun bir kahkaha attı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top