Bölüm-8

Midas, Skott

God Pt.1, Jean Castel

Uçurumu sevenin kanatları olmalı.

●○●

BÖLÜM - 8

Yanındaki karısı sanırım. Kulağına bir şeyler fısıldarken adımlarımı biraz yavaşlattım. Gülümseyerek önlerinde durup ellerimi birleştirdim. Kafasını çevirmesiyle, göz göze geldik.

"Bir saniyeni alabilir miyim?" Karısına bir şeyler söyleyip ayağa kalktı. Bazı hocalar şimdiden bize bakıyordu, masadan biraz uzaklaştık.

"Aaron, ben yeniden teşekkür ederim." Yüzünü buruşturup omzumdan ittirerek biraz önce durduğu yere yürümeye başladık. "Ne demek ufaklık, gel seni güzeller güzeli karım ile tanıştırayım." Omzumdaki elini indirip hemen durdum. Olmaz.

"Orada hocalar ve en önemlisi Kral ve Kraliçe var Aaron, olmaz." Tekrar omzumdan iteleyip aynı zamanda gülüyordu. "Utanma hadi! Sende artık bana ne diye sesleneceğine karar ver."

Göz devirip bize gülerek bakan kadına tebessüm ettim. "Ben belki dengesiz biriyim? İstediğimi söylerim." Bu sefer o göz devirip gülerken saçımı okşadı. "Tamam, tamam. Hadi ufaklık gel." Ben sızlanırken masaya daha da yaklaştık. Hedefe varınca sustum. Şimdi herkes bakıyordu, harika! Kadın ayağa kalktı. Aaron karısının elini tutup, bana zafer kazanmışçasına döndü.

"Bu güzel kadın benim karım Olivia. Hayatım bu da yeni baş belası, Annabeth."

Kollarını açınca, Aaron'u arkamda bırakarak kollarının arasına girdim. "Tanıştığımıza memnun oldum Olivia?" Ayrılınca elimi tuttu. "Olivia desen yeter. Bende seninle tanıştığıma memnun oldum güzellik. Kendimi yaşlı hissederim yoksa."

İkisine de gülümseyip birkaç adım uzaklaşıp arkamda ki arkadaşlarımı işaret ettim. İşte ucuz yoldan kurtuluş biletin kızım. "Arkadaşlarım beni bekliyor. Seninle tanıştığıma çok memnun oldum. Tekrar teşekkür ederim Aaron." Göz kırpıp karısının elini tuttu. Şapşal adam ya.

"Rica ederim ufaklık." Aaron' a bakıp güldüm. Kızların yanına gittiğimde Lauren sandalyesini düzeltip yaklaştı.

"Ne konuştunuz?" Omuz silkip önümdeki meyve suyundan yudum aldım. "Aaron' a teşekkür ettim ve karısıyla tanıştım."

Müzik değişti. Hareketli dans müziği durup yerini slow müzik aldı. Hadi ama, kim slow müzik sever? Kral Edward Kraliçe Elenor' u dansa kaldırmasıyla, geriye yaslandım. Nedeni belli oldu... Benjamin'de Lena' yı dansa kaldırdı. Karşıdan bizim masaya doğru o çocuk gelmeye başladı. Yani İvan. Yanıma gelince eğildi.

"Acaba şey nasıl sorulur bilmiyorum benimle dans eder misin?" Ayağa kalkıp uzattığı elini tuttum. "Tabi."

Yan yana yürüyüp dans pistine geldik. Salonun yarısı bize şaşkın şaşkınbakıyordu. Özellikle Aaron... Gülsem mi, ağlasam mı bakışları atıyordu. İvan ellerini belime koyunca bende boynuna sardım. 

"Adınız nedir 'dünyalı' bayan?" Okulda dedikodu hızla yayılmış anlaşılan. Oyunu devam ettirip oyuncu bakışlarla kendisini süzdüm.

"Annabeth 'uzaylı' bey. Teknik olarak paralel evrende yaşadığımız için şu an, sende bir uzaylı sayılırsın. Gerçi adını senin aksine biliyorum ama yine de nezaketen sorayım. Sizin adınız nedir?"

İçten gülmeye başladı. Anında kendini toparladı. "İvan. Tanıştığıma memnun oldum Annabeth." Saçma bir başlangıç ama neden olmasın? "Bende İvan."

"Sana arada bir bakıyordum yanlış anlamamışsındır umarım. Şey bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama yalan da söyleyemem. Bir bakıma kız kardeşimi hatırlatıyorsun. Ve ben sana karşı istemesem de koruma iç güdüsü geliyor. Anlarsın, salondaki bu insanlardan. Rahatsız hissettirdiysem özür dilerim."

Kardeşini kaybetmek kötü. Yakınını kaybetmek kötüdür yani. Ama ne? Bir insanla sadece kız kardeşine benzediği için yakınlaşmak, ne kadar doğru?

"Bunu söylemen yanlış değil bir bakıma... Kardeşin için üzgünüm. Onun yerini dolduramam ama şunu bil, ne zaman sırtına yaslanacak birine ihtiyacın olursa buradayım. Aslına bakarsan bir ailem yok. Buraya geldiğimden beri kızlar en yakın arkadaşlarım oldular. Aaron amcam gibi oldu. Bir kardeşim eksikti, o da sen olursun."

Gülmeye başlarken giderek hızlanan melodisiyle ayak uydurup beni etrafımda çevirdi. "Dürüst olmak gerekirse kardeşinin hikâyesini duydum. Ve intikamın olayında. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, senin yerinde ben olsaydım aynı şeyi bende yapardım."

Gözünün dolduğunu fark edince, etrafında bir tur dönerek kareografiyi tamamladım. "Aynı onun gibisin. Sara her zaman pozitif taraf olmuştu. Onunla yeteri kadar zaman geçiremedim. Gerçi sende pek pozitif bir tipe benzemiyorsun. O zaman seninle tanıştığıma çok memnun oldum. Beni etrafında görmeye alışsan iyi olur..." Maalesef bende pozitif bir insan değilim. Yanlış izlenim.

"Sorun değil." Etrafımda döndürürken omzundan tuttum.

"Dans ediyorsun?" Tabi ki dans ediyordum! "Evet, dans ederdim ama eskiden. Bırakalı iki yıl falan oldu. Sen?" Kısaca vücudunu gösterdi.

"Benimde. Savaşçı olmama rağmen dans ediyorum. Kaslar bazen zorluyor. Dans türü?" Alayla bakıp sağa adım attım. Bahane gibi sanki kası söylemek? Sonuçta bale yapmıyorsun.

"Hiç inanasım gelmedi. Ama şu an dans ettiğimiz için inanıyorum. Tüm dans çeşitlerini yaparım. Ama Hip-hop daha çok." Gülerek son kez etrafımda çevirdi.

"Normal yani benim gibi kaslı birinin dans ettiğine kim inanır? Şu andan itibaren herkes." Gülerek arkamızdaki koca adamı işaret ettim.

"Aaron'a ne kadar benzediğini belli ettin. İşte Aaron bitti oğlu başladı. Neden herkese soğuk davranıyorsun? Lakabın bile varmış. 'Soğuk Nevale' Klişeler klişesi..."

 "Ben öyle gözükmek istiyorum. Sende dışarıdan bakınca soğuk nevale gibi gözüküyorsun." Omuz silkip etrafımıza baktım. İnsanlar çok eğleniyor gibi gözüküyor.

"Eskiden öyleydim, yalan yok. İddia olayı olduğum zamanlar bile oldu. Hiç arkadaşım yoktu, çünkü onların yalanlarına ihtiyacım yoktu. Ne zaman buraya geldim, ister istemez arkadaşlarım olmaya başladı. Onları da uzaklaştırmak istemedim."

"Anladım. Soğuk Nevaleler birbirini bulmuş desene. Bundan sonra en ufak sıkıntında bana geliyorsun." Göz devirip omzundaki kolumu indirdim.

"Belki." Ritmin yavaşlamasıyla birlikte tebessümle birbirimize selamlarımızı verip, koluna girdim. "Benimle gelmek ister misin?" Arkama bakıp ellerini indirdi.

"Arkadaşların rahatsız olmasın?" Sağ elimin arasında ki elini çekiştirip yanıma çektim. "Eminim rahatsız olmazlar. Öyle tek başına, boş boş duruyorsun."

"Tamam, neden olmasın." Sarah' ın yerine beni koymasını nasıl karşılamalıyım? Buna ben izin verdim... Aaron ve Olivia'nın bakışları üzerimizdeydi. Boş bir anda Aaron' a oğluyla aramda bir şey olmadığını söylemem lazım. Uzaktan bakınca resmen gözlerinden kalp çıkan emoji gibi duruyordu. Masaya geldiğimizde rastgele arkada ki iki sandalyeyi çekip oturduk. İvan' a dönüp eğildim.

"Aaron neden böyle bakıyor?" Babasına bakıp kafa salladı. Aaron gülerek karısına yaslanırken, tekrar bana döndü.

"Daha önce beni arkadaş ortamında görmediği için. Dolayısıyla annemde." Masada rahatsız edici bir sessizlik vardı. Ortamı biraz dağıtmak adına Lena'nın yanına yapışık, bana bakan çocuğa döndüm.

"Benjamin elementin neydi?" Yanımda ki İvan ile kısa bakışıp gülümsedi. "Hava elementi."

Kafamı İvan' a çevirince aynı bakışlarla ona bakıyordu. Acaba aralarında sorun mu var? "Sen?" Az önce ki gibi kısaca Benjamin'e baktı. "Hava." Kraliçe Elenor' un gözlerini hala üzerimde hissediyorum. Zaten yıllardır kâbusum oluyordu. Bu durum yeteri kadar garibime gidiyordu. Elbisemin omuzu kapalı olduğu için rahattım. Dövmem kapalı duruyordu. Tabi bu sırada kızlar imalı imalı bakış atmayı kesmiyorlardı. 

Kızların kollarını tutup piste doğru çekmeye başladım. Lauren 'in elini tuttum ve etrafında döndürdüm. Karşılıklı dans ediyorduk. Kızların gülmekten gözlerinden neredeyse yaş gelecekti. Makyajları akmasın diye kendilerini sıktıkları çok belliydi. Elena şimdiden kıpkırmızı olmuştu. Birkaç dakika daha dans ettikten sonra masaya geçince İvan, Danıel ve Benjamin bizi alkışlamaya başladılar. İvan'a alayla baktım. 

"Ne oldu üvey? Anca alkışlarsın zaten." Bu lafıma kahkahalara boğuldu. "Gaza gelmeyeceğim, boşa uğraşma bence." Elena koluma vurup yüzündeki gülümsemeyle zıpladı. "Sen dans etmeyi biliyor muydun Annabeth"' Az önce sanki başkası İvan'la dans etti.

"Evet, dört yıl kadar dans ettim sonra bıraktım." Kaşlarını çatıp zıplamayı kesti. "Neden?" Daha önemli işlerim vardı...

"Dövüş sanatlarına başlamıştım." Ağzı o şeklinde açık kalırken, gözlerini kıstı. Kafa sallayıp yavaşça oturdu. "Sert kız seni." Yandan bakıp tebessüm ettim. Bazı öğrenciler hala bana bakıyordu. Hani yok hiç mi daha önce insan görmediniz?

*Daha önce seni görmediler de ondan prensesim.*

*Bana neden prenses diyorsun? Artık sayende bir de delirdiğimi düşünüyorum.*

*Öğreneceksin prenses yakında... *

*Zihnimden konuşmak yerine neden kendini göstermiyorsun?*

*Her şeyin bir zamanı var küçük. Sabırlı ol!'

*Üf, sende sürekli bana lakap üretme. Söyleyeceksen tek bir şey söyle bari. Ve bana delirmediğimi söyle.* Sanırım Aaron'un neden rahatsız olduğunu anlayabiliyorum.

*O zaman bir daha ki seslenişimde öğrenirsin. Ayrıca delirmedin. Şimdilik dikkat et! Arkadaşlarına güven...*

Başımdan bir ağırlık indiğini hissetmemle derin nefes verdim. Bu kadarcık konuşma bile başımı ağrıtmıştı. Yaklaşık bir saat sonra Kral Edward ayağa kalktı.

"Balo bitmiştir genç elementler. İyi geceler, yarın okul var unutmayın." Müdire Sandra yanıma gelip, kulağıma yaklaştı.

"Annabeth sen kal. Arkadaşların gitsin. Senle konuşmamız gerek." Kafa sallayıp, gözlerine baktım. "Peki." Arkamdakilere sarılıp, hepsine göz gezdirdim.

"Kızlar siz gidin, bende sonra geleceğim." Arkamdaki sırayı gördüklerinden pek ses çıkartamıyorlardı. "Tamam." Az buçuk tahmin ediyorlardır zaten. Herkes giderken İvan kaldı. Bana bakıyordu. Gözlerinde endişe vardı bunu tanımayanlar bile anlardı.

"Hey bana bir şey olmayacak, hem babanda burada. Daha sonra görüşürüz." Babasına bakıp saçımı düzeltti. Konuyu bilmediğinden normal...

"Peki, sonra görüşürüz." Hocalar bana bakıyordu. Müdire Sandra elini omzuma atıp kendine çekti. Baya sevecen biri.

"Rüyanda olanları bir kez daha anlatmanı ama sadece önemli olanları anlatmanı istiyorum. Kısa ve öz. Tamam mı? Fazla göz önünde bulunmanı istemiyorum, beni yanlış anlama."

Sırtımı pat patlayıp gülümsedi. Rahatlatmak istiyorsa, yanılıyor.

"Rahatla Annabeth. Sana bir şey olmayacak." Ya bende zaten öleceğim diye korkuyorum. Müdire Sandra, Kraliçe Elenor' un yanına oturdu. Kraliçe Elenor, yanındakilerden onay alıp sandalyesinde geri yaslandı.

"Rüyanı anlatmaya başlayabilirsin Annabeth." 

●○●

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi yorum kısmına yazarsanız sevinirim.

Bölümü de beğendiyseniz yıldızlamayı unutmayın.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top