Bölüm-35

Dance Me To The End Of Love , Douglas Dare

In My Mind, FEM

Benimle dans eder misin?

●○●

BÖLÜM - 35

"Sadece Kraliçe Elenor'un muhafızı olduğumu kanıtlayan yüzük o kadar." Lauren elini kalbine götürdü. "Korktum be!" Aslında düşününce, düşünmesem daha iyi olur. Vücudumda oluşan ani titremeyle gözlerimi kısıp onlara baktım.

"Şimdi sen öyle deyince bir garip oldum."

Kızlar bu garip konuşmaya gülünce yumuşayan ortama ayak uydurdum. Dolabı açıp tişört rafına yaklaştım. Siyah tişörtlerin arasında kalan mavi uzun kollu tişörtü çıkarıp yatağın üstüne koydum. Bir gün de siyah giymesem bir şey olmaz. Askılıktan mavi pantolonu da çıkartıp tişörtün üstüne bıraktım. Ayakkabı olarak? "JJ?"

Sert açılan kapı ile arkamı döndüm. Kafasını dışarı çıkarıp gülümsedi. "Efendim?"

"Mavi tişört ve altına mavi kot pantolon. Ayakkabı olarak ne giymeliyim?" Dudaklarını büzüp yanağını şişirdi. "Beyaz olabilir ama bu konularda Lena daha iyi. Malum kendileri moda ile uğraşıyorlar."

Doğru... Çantasını hazırlamış ve yeniden yatağa gömülmüş Lena'nın yanına adımladım. Yatağa oturup kolunu dürtükledim. "Ştt."

Tek gözünü açıp mırıldandı. "Ne?"

"Mavi tişört ve mavi kot pantolonun altına hangi renk ayakkabı giymeliyim?" Hızla doğrulması ile refleks olarak geriye doğru eğilince boşluğa geldim. Sırtım yerle buluşunca sertçe gözümü kapattım. Ayaklarımı yataktan çekip oturur şekle geldim. Gözümü açtığımda karşımda Lena yoktu. Tabi, özür ne diye dilesin ki! Benim hatam. Kafamı dolabımdan gelen seslere çevirdim. Yo!

"Ayakkabıların sırasını bozma!" Kafasını çevirip parmağını dudağına götürdü. "Konsantrasyonumu bozuyorsun. Sadece bekle."

Ayağa kalkıp saat çekmecemi açtım. Kenarda duran beyaz renkte ki saatimi koluma geçirip kutusunu yerine koydum. Ellerinde beyaz ayakkabılarıma gülümseyerek döndü.

"Bu ayakkabıcığı giyineceksin. Üstüne de siyah deri ceket giyindin mi tamamdır."

Askılıktan deri ceketimi alıp fırlattı. Yere düşmemeli. Ellerimi hizasına getirip yakaladım. Son ceket bükücü Annabeth. Haha komik... Ayakkabıları elinden alıp yatağa oturdum. Giyinip ceketi de giyinip dosya mı elime aldım. Yatağın yanında duran boy aynasının karşısına geçtim. Ellerimi nişan alır gibi yaptım. Dıkşın dıkşın. İyi görünüyorsun Beth. İyisin! Aynanın karşısından kaşlarını kaldırmış ne yaptığımı anlamaya çalışan Elena'ya omuzlarımı kaldırarak cevap verdim. Kafasını sallayıp masasının önüne geçip dosyasını aldı. O dosyaları asla kullanmam. Parmağımda ki yüzüğe dokundum. Kızlar hazırlanmışlardı. 

Odadan ilk çıkıp duvara sırtımı dayadım. Kapıyı kilitledikten sonra önlerinde durdum. "Müdire'nin yanına gidip geleceğim." Hala yüzünden uykusu olduğu anlaşılan Lena el hareketleriyle göz işaretleri yapmaya başladı. "Sana tabak ayırırız."

"Tamam." Merdivenlerden inip koridorun sonuna doğru yürüdüm. Müdire'nin odasına gelince kapıyı tık tıkladım. İçeriden hararetli konuşma sesleri geliyordu. "Gir." Kapıyı açıp içeriye girdim. Kapıyı kapattım. Müdire Sandra beni görünce gülümsedi. Karşısında ki kadını gösterip tebessüm etti. Yalancı bir tebessümdü sanki?

"Bayan Hope yeni müdire yardımcımız. Bayan Hope; karşınızdaki genç kızda Annabeth Bertilda Salvatore. Veliaht Prensesimiz. Bu bilgiyi şuan için kimse ile paylaşamazsınız. Yoksa sizinle kimin ilgileneceğini çok iyi biliyorsunuz." Bayan Hope'a elimi uzattım. Tokalaşırken Müdire onunla olan göz kontağımı kesti. "Bir şey mi oldu?" 

"Beden dersi için dolap anahtarı almaya gelmiştim." Kaşlarını kaldırıp çekmeceyi açtı. "Saldırı ve savunma?" Aynı şey değil mi?

"Evet, evet." Çekmece ki anahtarlardan birini alıp geri kapattı. "Normal dolap anahtarın ile aynı. Bu anahtar ile ikisini de açabilirsin."

"Sağ olun Müdire Sandra." Silmediği gülümsemesine karşı yanımda bana bakan kadına tekrar baktım. "Rica ederim. Bekle birlikte inelim. Kahvaltıya iniyorsun değil mi?"

"Evet." Dışarıda duran dosyaları kitaplığa yerleştirip, masasının üzerinde ki mavi renkte ki kemikli model gözlüğünü alıp taktı. Kapıyı açıp önden çıktım. Yanlarında yürüyordum. Müdire Sandra elini omzuma attı.

"Alıştın mı buraya?" Bu ne samimiyet Bayan Sandra? Tabi ki şaka yapıyorum! Yüzümü buruşturup ona baktım. "Burası dışında bir yere gidemedim Bayan Sandra." Etrafta ki öğrencilere bakarken söylediğim şey ona komik gelmiş olmalı ki güldü.

"Galiba duygularına göre hitap şeklinde değişiyor Beth. Her neyse hafta sonunu bence daha verimli kullanabilirsin." Yemekhanenin kapısından geçince masada gülerek konuşan kızları görünce durdum. "Size afiyet olsun."

"Sana da." Masada ki kızlara da el sallayıp Bayan Hope ile Profesörlerin bulunduğu masaya ilerledi. Sandalyede duran çanta mı görünce durdum. Doğru ya çantamı yatağın üstünde unuttum. Yere koyup kızlara baktım. "Kimin aklına geldi."

Karşımda oturan Lauren elini kaldırdı. Saçını karıştırıp kıkırdadım. "Teşekkür ederim!" Gözlerini kısıp elini saçına götürdü. "Saçımı bozacağını bilseydim getirmezdim!" Homurdanmasına gülüp tabağıma baktım. Bir filimde izlediğim replik bu duruma çok uygundu. Bu bir dağ kadar büyük! "Tabağımı kim doldurdu?"

Dördü de parmaklarını kaldırınca gözlerimi açtım. "Bunların hepsini nasıl bitireceğim? Kalanını ya siz yersiniz, ya da siz dökersiniz ona göre!"

Şahsen ben utanırım. "Yemeye başla sonra konuşuruz." diyen JJ'e bakmadan yemeğe başladım. Yaklaşık yirmi dakikadır yemek yiyorduk ve bilin bakalım kim daha tabağın yarısına gelememişti. Doğru tahmin. Ağrıyan karnımı tutmak için çatalımı bıraktım. Sen ne diye tabağı yarıya kadar getirmeye çalışıyorsun? Tabağı ortalarına sürükledim.

"İki seçenek sunmuştum size. Seç, beğen ve al." Lena omuz silkip dudağını yaladı. "Bırakırız canım. Sen düşünme bunları." Sinir kat seviyelerimin yeniden yükseldiğini hissedince boynumu kaşıdım.

*Sephıre?*

*Annabeth ne oluyor?*

*Hissediyor musun?*

*Evet, bu hissi sürekli azaltıyorum ama artık o kadar işe yaramamaya başladı. Kraliçe Elenor ve Kral Edward ile konuşman gerekiyor.*

*Sonra Sephıre.*

*Bir söz vermeni istiyorum!*

*Ne sözü?*

*Resmiyetten sonra açıklayacağına söz ver!*

*Söz.*

Ayağa kalktım. "Üçüncü dersin sonunda bahçede buluşuruz?" Lena da kaşlarını kaldırıp elini masadan çekti. "Çardakta?" JJ'de arkamdan kalkıp Lena'ya kısa bir bakış attı. "Her zaman ki yer işte Lena. Ne diye sorguluyorsun?"

Elena'da azcık da olsa gerilen ortamı dağıtmak adına değişik sesler çıkartıp odağı kendine çekti. "Uzatma Jennifer. Herkes derslere!" Ne oldu öyle? Bahçeye çıkıp Profesör Andrew'i aramaya başladım. Sanırım atlar ile bir şeyler yapacaktık. Karşıda etrafı kolaçan eden profesörümü görünce ona doğru yürümeye başladım. "Profesör?"

Etrafa bakan gözlerini bana çevirdi. "Annabeth?" Ellerimi önde birleştirip, gülümsedim. "Profesör, derse girmesem ama izlesem olur mu?"

Kollarını birleştirip anlayışla gülümsedi. "Dün ki Kraliçe'nin gezmesini duydum. Yorulmuş olmalısın. Dediğin gibi izlemen şartıyla izin veriyorum. Sakın uyuma!" Emin bir şekilde ayağımı vurdum. "Uyumayacağım!"

Karşıda ki bankı gösterdi. "Şu karşıda ki banktan ayrılmıyorsun." Bu sözünü karşılıksız bırakıp karşıda ki banka doğru ilerledim. Başkasından emir almak en nefret ettiğim şeylerden biri... Bu derste JJ ve Lauren'de vardı. Gerçi Lau ile birçok ortak dersimiz var. Ama değiştikten sonra ne kadar olacağını merak ediyorum. Bacak bacak üstüne atıp etrafa bakındım. Sarayın kapısında hareketlilik görünce dikkatle oraya baktım. Bahçe kapısına doğru ilerleyen sekiz kişiyi görmek açıkçası epey dikkatimi çekti. Kimdi bunlar?

●○●

Y/N:
Yorum yapmayı ve bölümü beğenmeyi unutmayın! 👋👋

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top