Bölüm-34
Mental Funeral, Ehle
Cherry Lips, Vanotek
Güllerin arkasında bir başıma oturuyorum.
●○●
BÖLÜM - 34
PRENSES DIANA'NIN AĞZINDAN
Uzun gelen bir yolculuğun üstüne saraya gelmiş akşam yemeği yiyorduk. Annem gülmeye başlayınca bakışlarımı yemeğimden çektim. Elinde ki peçete ile ağzını sildi.
"Sonunda kızlarını bulduklarına inanamıyorum! Resmen onların kopyası..." Bunu o kadar mutlu söyledi ki ben bile gülümsemeye başladım. Ama bozmazsam olmaz. "Normal anne. Sonuçta onların kızı değil mi..." Yüzünü düşürüp kollarını bağladı. '"Bir kere de beni bozma olur mu kızım!"
"Bir şey diyemem. İzninizle bizim toplantı salonunu hazırlamam gerek. Malum on dakika sonra hepsi burada olacaklar."
"İzin senindir kızım." Babamdan onay gelince çatalı masaya koyup ayağa kalktım. Yemek salonundan çıkıp yanıma Maria'yı çağırdım. Karşıma gelip eğildi. "Nasıl yardımcı olabilirim prenses?"
"Benim toplantı salonumu acilen hazırlamalarını söyle."
"Hemen prenses!" Merdivenlerden aşağı inip sarayın önünde durdum. Bizimkilerin at arabası bahçenin kapısından içeri girince mutluluğumu saklamadım. Üç günde özledim kerataları. At arabasından Matt dışında acele ile inen grubuma ellerimi açtım. Grup sarılması yaptıktan sonra salona çıkmış koltuklarımıza oturmuş konuşuyorduk. Amy (Büyücü K. Prensesi) ellerini masanın üzerine koydu.
"Elenor teyzelerin krallığına gidiyoruz değil mi?" Matt (Ateş K. Prensi) gözlerini devirip anında cevabı yapıştırdı.
"Hepimiz burada olduğumuza göre ve buraya üç gün önce geldiğimize göre bir tek orası kalıyor. Bildiğin soruları neden tekrar sorma gereği duyuyorsun?" Amy ellerini masadan çekip sandalyesine oturdu. Kızımız anlaşılan her zaman olduğu gibi küsecek.. Yine de gönlünü almak adına anlaşılan ben devreye gireceğim.
"Evet Dört Element Krallığına gidiyoruz Amy'cim." İkizinin yanında oturan Andre'ye (Büyücü K. Prensi) döndüm. "Ne zaman gidiyoruz?"
"Bu gece. Sabaha zaten krallıkta oluruz. Okulda da şaka yaparız diye düşünüyorum?" Masanın sonunda sessizce oturan Harry yani namı değer bülbülümüz de (Hava K. Prensi) konuşmamıza dahil oldu.
"Aynen, zaten Elenor Teyze de bize kızmaz. Ya da Edward amca." Harry'e *sen konuşma!* bakışlarını yollayan Caroline (Cadı İmp. Prensesi) gözlerini herkeste gezdirip asıl düşünmemiz soruyu sordu.
"Ne yapacağımıza dair bir fikri olan var mı gençler?" Beynimiz olan Adeline (Yer Altı K. Prensesi) hemen devreye girdi.
"Şanslı kişiyi sulamalıyız. Geçen sefer matematiksel hesaplamalarım harikaydı! Tabi birisi Harry'e planı anlatınca o da ağzında bir şeyi tutamadığı için babama ötmüştü. Yine aynı haltı tekrarlarsan Harry hiç bir şaka planı yapmam!" Andre sinirle başını çevirdi.
"Hey! Birincisi bu planı öne seçenek olarak sunan kişi bendim! Son olarak Harry'e bir şey söylememiştim."
Matt rahatlığından ödün vermeyerek bana baktı. "Her şeyi ona sen söyleyecek değilsin ya Andre." Sözünde ki imayı herkes anlamış gibi gülerken Lexa heyecanla karşıda ki masadan kâğıt aldı.
"Her neyse! Hadi onlara geleceğimize dair mektup yazalım." Ben yazsam daha hayırlı olur. Elinden kâğıdı alıp kalemi çıkarttım. "Bu fikri hayata geçirme işini ben yapıyorum."
Kalemi mürekkebe batırıp yazmaya başladım.
'' Kral Edward ve Kraliçe Elenor;
Resmiyeti bir kenara bırakıyorum. Yarım saat ve ya gece yola çıkacağız. Tahminimce sabah ışıkları olmadan orada oluruz. Araba kullanıcısı bana hızlı gibi geldi. Konuştuğumuz konuyu unutmayın. Sizi seviyoruz... Krallıkta görüşmek üzere!
- Prenses Dıana ve Krallık Meraklıları ''
Kâğıdı sarmalayıp iple sardım. Masanın üzerinde damgayı göremeyince bizimkilere baktım.
"Damgamız nerede?"
Caroline arkamızda duran cam dolabı işaret etti. Harry ayağa kalkıp dolabın kapağını açtı. Damgayı çıkartıp kapağı kapatırken damga elinden kaydı. Tutmak için eğilince gözümü kapattım. Lütfen kırılmasın! Ve kırıldı... Gözlerimi açınca parçalara ayrılmış damgayı gördüm. Adeline yüzünü ovuşturmaya başlayınca bombanın ne dereceli patlayacağını düşünmeye başlamadım değil.
"O damgayı yapmaları kaç saat sürdü biliyor musun Harry!"
İşte başlıyoruz. Masadakiler cevap vermesin diye umut ederken beklenen cevabı verdi. "Hayır?"
Bu çocuk tam bir geri zekâlı! Hani tamam kaşınıyorsun ama bu kadar belli etmesene. Ayağa kalkıp Harry'nin arkasından geçerken kafasına bir tane geçirdim. Adeline gözlerini kırpmadan Harry'e bakınca yanına gidip omzuna dokundum.
"Sakin ol Adeline bende bir tane daha damga var." Cam dolabın yanında ki küçük çekmeceden beyaz kutuyu çıkarttım. Masanın üzerine koyup kapağını açtım. Yedek damgayı görünce gülümseyip çıkarttım. Adeline elini kalbine koyup derin nefes verdi.
"Açıkçası yine şaka yaptığını düşünüp inanmamıştım Dıana. Beni yanılttığın için teşekkürler."
Matt'de Adeline bakarak onayladı. "Kesinlikle bu hamleyi bende beklemiyordum. Yine iyisin sakar kuş bu gün de canının alınmasından kurtuldun."
Harry bozulurken bende damgayı ipin üzerine bastım. Kırmızı silindirin içine kâğıdı koyup kapağı kapattım. Köşede kafesinde duran baykuşumuzun kilidini açıp elime aldım. Ayağına silindiri yerleştirdikten sonra fısıldadım.
"Dört Element Krallığında Kraliçe Elenor'a götür."
Baykuşların eğitimli olması en büyük avantajımız. Hepimiz kendi krallığımızdan bir baykuş getirmiştik. Peki neden dört element krallığının baykuşu da var diye sorarsanız eğer bizi çok sevdiklerinden daha doğrusu biz onları çok sevdiğimiz için kalmak için onlara da gidiyoruz. Masanın başında durdum.
"Hadi. Kızlar bana yardım etmeye gelir misiniz? Sonra da yola çıkarız işte."
Matt sandalyeden kalkıp ilerde ki koltuğa yattı. "Gitmeden önce kaldırırsınız." Cevap vermemizi beklemeden gözünü kapattı. Caroline onun bu tavrına yüz buruşturup konuştu.
"Ukala! Prens olmasaydı üstünde zevkle çeşitli iksirler kullanırdım. Maalesef..."
Matt her zaman böyleydi ve devam edecek. Zaten alışmıştık onun bu soğuk tavırlarına. Annabeth'i de görseler ona da aynı tepkiyi verirlerdi. Şu bir kaç saatte Annabeth'in birçok özelliğini yakaladım. Bunu maddeler halinde sayarsak;
1-Sinirli
2-Gezmeyi sevmeyen
3-Yeni tanıştığı veya herkese karşı soğuk
Açıkçası onunla konuşmayı çok istedim evet ama ne konuşacağımı şaşırdım. Zamanla belki açılır. Açılmak zorunda. Neden mi? O Veliaht Prenses. Halka bu kadar soğuk bir imaj verirse onun için pek de güzel şeyler söylemezler. Eminim iki soğuk veliahtlar olarak Matt ile çok iyi anlaşacaklar. Kızların yardımı ile üstümde ki elbiseden kurtulmuş bir kıyafet giymiştim.
Yolculuk başlasın.
ANNABETH'İN AĞZINDAN
Kapımın kırılırcasına çalınmasının ve korkudan odamda ki vazoyu kırmamın ayrıca merdivene doğru koşarken tabloyu da düşürmemin üstünden bir saat geçmişti. Şuan kızlarla birlikte odada oturuyordum. Kızlara prens ve prensesler geleceği için burada kaldığımı söylemedim. Parmağımda, annemin ben gitmeden önce verdiği muhafızı olduğumun kanıtı olan siyah renkte amblem işlenmiş yüzük vardı.
Baya havalı olduğunu kabul etmek gerek. Kısa sürede tekrar uyumuş kendiliğinden kalkmıştım. Çünkü okul saati. Saçlarımı yüzümün önünden sinirle geriye attım. Ne güzel sarayda bu büyü işlemiyordu. Kendi kendime homurdanırken Lauren gülümseyerek beni izliyordu.
"Sarayda bu büyü işlemediği için sinirlisin sanırım?" Şaşkınca ona baktığımda onu daha da güldürdüm. "Bu fikir kimden çıkmış acaba! Çok aramış belli ki... Hani neden böyle saçma-"
Lena ve JJ dediklerime gülerlerken Elena saçını toplarken cevap verdi. "Yalnız fikir annen yani Kraliçemiz den çıktı." Tamam, anne bu olayda tamamen seni aklımın ucuna bile getirmemiştim. Okul meclis kurulundan çıktığını sanıyordum. Ben neden böyle sanıyordum? Ama ilk başlarda bana böyle demişlerdi?
"Okul yönetimi?" Dosyasını hazırlarken bu sorumu da cevapladı. "Onlara kim emir verdi?"
"Tamam, anladım." Lena, yatağıma atlayıp elimi ellerinin arasına aldı. "Bu yüzükte ne?"
Lauren korkuyla bana döndü. "Yoksa tanımadığın biriyle mi nişanlandın?"
Ağzımdan kocaman bir oha çıkmasına mani olamadım. Ne yani bir saat boyunca karşılarında oturuyorum ve elime dikkat etmediler mi? Neden her şey son dakika da oluyor!
●○●
Bölüm hakkında düşüncelerinizi yazar ve bölümü beğenirseniz sevinirim.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top