Bölüm-10
Lay All Your Love On Me, The Butterfly Effect
All I Really Want Is You, The Marías
Hiç bir canın acısı, sеnin acından az dеğildir.
●○●
BÖLÜM - 10
"Prensese acı çektirmişler gibi görülüyor. İntikam isteyecektir. Hatırlarsa olacakları tahmin ediyorum ama kafamda bir soru işareti var... Kral Tut neden Prensesin hafızasını silip başka bir dünyada yabancı bir aileye verdi? Ve biz prensesi kurtarınca neden bu kadar sinirlendi? Prenses ile planı ne?"
Doğru söylüyor aslında. Konuşmaya Aaron' un karısı Olivia'da dahil oldu.
"İşte bu soruların cevaplarını bulmamız lazım Alexandra. Bence Prensesin ne kadar güçlü olduğunu anladı ve onu yedek silah olarak tutmak istedi. Yaptığı kötülükleri böyle saklayabileceğini sandı. Prensesi bizle karşı karşıya getirmek istedi. Ama biz onu bulunca tüm planları bozuldu. Bence bu planda gölgenin de parmağı vardır."
Birbirleriyle o kadar ters bir ittifak ki... Tut çekinmeden tüm pisliklerini yaparken, Gölge her işini gizli saklı yapar. Ne göreni vardır ne de duyanı... Olivia' ya döndüm.
"Çok iyi. Annabeth' in okul içinde de korunması gerek. Bunu da siz öğretmenler gizlice halledersiniz."
Annabeth' in kaçırıldığı zaman tüm Krallıklar arama emri çıkarmıştı. Çünkü Edward ve ben ülkeler arası Güç ve Barış Konseyinin başkanlarıyız. En güçlü orduya da biz sahibiz. Salvatore halkı korkusuz ve savaşçı olarak bilinir. İksir hocası ayağa kalkıp eğildi.
"Kralım affedin ama bu sefer emin miyiz? Sonuçta daha önce de bu durumdan faydalananlar olmaya çalıştı."
Edward sinirini göstermemeye çalışarak bir elini sakalına attı. "Sonuç olarak onlara inanmadık. Hem benim gördüklerimi sende gördün. Büyü, yalan şeyler göstermez. Anıları gördün! Omzunda ki dövmeyi... O kız, Salvatore Krallığının kayıp Veliaht Pensesi Annabeth Bertilda Salvatore. Gelecekte güç ve barış meclisinin başkanı olacak kişi. Kızımı buldum. Ve onu benden on yedi yıl uzak tutanlardan intikamımı fena halde alacağım."
Profesör Danıel ayağa kalktı. "Kralım, Annabeth' in enerjisini hissettiniz mi? Bu kadar güç ona zarar vermez mi? Özellikle biliyorsunuz ki ateş elementi riskli bir element. Kullandıktan sonra değişecektir. Yaşı henüz küçük."
Profesör'e bakıp elimi kaldırdım. "Evet Danıel. Tehlikeli ama yalnız değil. Biz, arkadaşları ve siz hocaları onun yanında olacaksınız. Ateş elementinden sonra elbet değişecektir. Herkes değişir. Önemli olan yanında olmamız. Ders programı hazır mı Müdire Sandra?"
"Evet Kraliçem çocuklar seçmeli derslerini kendileri bana bildirdikten sonra dağıtıma geçecek."
Elimde ki bardağı bırakıp ayağa kalktım. "Güzel! Artık dağılabilirsiniz. Haftada bir kez saraya gelip bana prensesin ders durumunu rapor edeceksiniz. Burada konuşulanlar burada kalacak ailelerinize anlatmayacaksınız. Prensesi ne zaman halka açıklarız o zaman onlarda öğrenirler. Kendini geliştirdiği zaman..." Tüm hocalar bunu onayladıktan sonra dağıldılar.
Yatağın üzerinde bağdaş kurmuş oturuyordum. Edward'ı dürtüp kalkmasını sağladıktan sonra konuşmaya başladım.
"Gerçekten bize çok benziyor değimli?" Uykulu bir sesle esnedi. "Evet canım. Bize çok benziyor." Ardından gelen horlama ile kulak tıkaçlarını takıp yorganı çekip gözlerimi kapattım.
Annabeth' in Ağzından
Kral ve kraliçenin yanından ayrılalı tam iki saat olmuş, biz hala konuşuyorduk.
*Orada mısın? iç ses yada her neysen?*
*Buradayım prenses.*
*Demek artık böyle sesleneceksin. Neden?*
*Benim için öylesin.*
*Cinsiyetin ne peki? Kadın mısın?*
*Evet prensesim. Lakin benim hakkımda daha fazla soru sorma, yakında kendimi göstereceğim.*
*Peki, bende sana ne diye sesleneceğim?*
*Sephıre.*
Kafama yastık gelmesiyle yataktan düştüm. Yastığı kafamdan çekip ayağa kalktım. Kızlara baktığımda en masum bakan Jennifer'dı. Suçlu bulundu. Yastığı geri ona sertçe attıktan sonra kafamı ufaladım.
"Sorun ne?"
"Bizi dinlemiyor musun? Sana seslenmekten artık boğazım ağrıdı." Kafamı geri yastığa koyup onlara dönük uzandım.
"Duymadım kızlar bir şey düşünüyordum." Elena gülmeye başladı. Komik olan ne?
"Sende bu aralar çok dalıyorsun. Uzun zamandır bizimle olsan âşık mısın diye dalga geçerdim de..." Gözlerimi devirip ona baktım. Bir de bu eksik zaten. "Saçmalama Elena. JJ söyle şimdi?" Yastığını karnına yaslayıp yüzünü buruşturdu. "Seçmeli ders ne düşünüyorsun?" Evet... Bence çok da düşünmeye gerek yok. Neyde iyiysem o olmalı.
"Dans, saldırı ve savunma." Kendini geriye atarken onaylayan mırıltılar bıraktı. Lena ayağa kalkıp hırkasını giyindi. "Gidelim hadi." Cama bakıp tekrar ona döndüm. Gecenin bir vakti... Sabah yapılması gerekmez mi?
"Geç değimli?" Fermuarını kapatırken kafasını salladı. "Müdire için değil. Kimse yokken halledelim." ayağa kalkıp karşımdaki hırkayı giyindim. Siyah ayakkabılarımı giyinince kapının önüne geçtim.
Lena omzuma vurup göz kırptı. Gülerek koluna girdim. Odadan çıkıp müdire odasına doğru yürürken camdan dışarıya da bakmayı unutmadım. Tek kelime ile mükemmel... Kızlar arayı açında camdan kızların yanına koştum. Saatime baktığımda on bire geliyordu. Müdire saat bire kadar ne olur ne olmaz diye kalıyormuş. Eh bizde ne yapıyoruz işimizi erkenden hallediyoruz. Müdire'nin kapısının önüne gelince Elena kapıyı tık tıklattı. İçeriden gir sesi gelince beklemeden girdiler. En son ben girip kapıyı kapattım. Müdire Sandra okuduğu kitabı kapatıp gözlüğünü kitabın yanına açık bir şekilde koyup bize döndü.
"Kızlar bu saatte burada ne işiniz var?" Lena'ya dönüp göz kırptım. Madem bizi buraya getirdin konuş bakalım.
"Bayan Sandra, biz seçmeli ders için buraya gelmiştik." Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Elini çenesine koyup masaya yaslandı. Hepimize bakıp konuşmaya devam etti.
"Ve siz bayanlar erkenden gelip beklemek istemediniz. Gerçekten akıllıca... Şimdi aklınızdaki dersleri söyleyin bakalım." Yanında duran dosyalardan koyu mavi olan dosyanın içinden bir liste çıkarttı. Kalemi alıp kâğıtlardan bir tanesini çıkarttı. Kızlar sırayla derslerini söylediler. Sıra bana gelince kalemi kâğıttan kaldırmadan kafasını kaldırdı.
"Senin derslerin nedir Annabeth?"
"Dans, Saldırı ve Savunma Bayan Sandra." Kâğıdı dosyaya geri koyup kalemi masaya geri bıraktı. "Güzel, kayıtlarınızı yaptım artık yatak hanenize gidebilirsiniz. Çok oyalanmayın kızlar."
Müdire Sandra' yı onayladıktan sonra odadan çıkıp kapıyı kapattım. Ama hala aklımda bana ay ışığında harika görünen o bahçe vardı... Odamıza giderken kızların önüne geçip durdum.
"Dışarıda biraz yürüyüş yapacağım. Yarım saat sonra gelirim." Hemen merdivenlerden inip bahçeye doğru yürümeye başladım. Yarın okul vardı ama bu bahçeyi görmeden gerçekten içim rahat etmezdi. Sürekli aynı şeyi düşünmekten başım ağrımaya başladı. Ne zaman hayatım bu kadar değişti? Neden kendimi buraya ait hissediyorum? Buraya geldiğimden beri kayıp bir yapboz parçamın dolduğunu hissediyorum. Güçlerimi hissedebiliyorum. Daha fazlası var gibi. Okul sarayın hemen yanında olduğu için her yer muhafız dolu. Haliyle yasak bir yer de yok. Yani sarayı saymıyorum öğrendiğime göre onun için torpil lazım ya da halk günleri. Şu davar okuldan olmayan biri bu bölgeye giremez. Yasalardan biri. Bank mı yer mi? Yer olabilir.
Pantolonum pislenir olmaz. Ayağa kalkıp bacaklarıma bulaşan tozları temizledim. Hırkanın kollarını dirseğime kadar çekip banka oturdum. Kral Tut ve Layla'yı neden tanıyor gibiyim? Ya da ailem olmaması. Okulumda böyle kişiler hep dalga konusu olurdu. Her ne kadar benimle dalga geçilmese de ne hissettiklerini anlamaya başladım... Gerçek aile ve koruyucu aile arasında benim için çok büyük bir fark var mıydı? Mesela herkes bir küçüklük anısını hatırlarken ben neden hiç bir anımı hatırlamıyorum? Madem evlatlığım nasıl oluyor da bir anda onların çocuğu oluyorum? Neden hatırlamıyorum! Ah Tanrım, beynim bu kadar cevapsız soruyu kaldırmıyor... Yanımda bir gölge belirmesiyle kafamı sağa çevirdim. Kraliçe Elenor? Bu saatte burada ne işi var ki?
●○●
Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi yorum kısmına yazarsanız sevinirim.
Bölümü de beğendiyseniz yıldızlamayı unutmayın.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top