3
✗
jeongguk: ve dün yine hüzünlü bir şarkı söyledin
jeongguk: hiç mi mutlu olmazsın sen?
roseanne: Eğer hüzünlü şarkı söylüyorsam bu mutlu olmadığım anlamına mı gelir?
jeongguk: evet tam da öyle
jeongguk: yani eğer dondurma sevmiyorsan dondurma yemezsin, eğer çikolata seviyorsan çikolata yersin. dondurma sevmediğin halde hiç kimseye dondurma istiyorum diyemezsin, ve eğer çikolata seviyorsan çikolata alerjin var diye insanları kandırmazsın.
roseanne: Anlamak için iki kere okudum
roseanne: Senin düşüncen
jeongguk: o zaman hep hüzünlü şarkıları söylerken neden ağlıyorsun?
roseanne: Şarkıyı yaşıyorum
jeongguk: ve sanırım ben de bunu yiyecek olan kişi konumundayım
roseanne: Hangi konumda olduğunla ilgilenmiyorum
roseanne: Benim hayranım olduğunu söyledim ve bunun için seninle saygılı konuşmaya çalıştım.
roseanne: Fakat şarkılarımı, şarkılarımı söyleme tarzıma, hangi tarzda şarkılar söylediğime bu kadar laf edeceksen ve eleştireceksen sana görüldü atmakla yetineceğim ve eğer sinirimi bozarsan engeli kıçına basacağım.
roseanne: Dışarıdan göründüğü kadar tatlı bir kız değilimdir.
jeongguk: dışarıdan tatlı göründüğünü hiç düşünmüyordum
jeongguk: ve hayranın olduğum için saygı gösterme olayına gelirsek. hayranın olmam ya da olmamam benim kim olduğumu değiştirmez
jeongguk: eğer benden hoşlanmıyorsan, hoşlanmıyorsundur ve engeli kıçıma basmalısın
jeongguk: sana olan hayranlığım seni durdurmamalı. çünkü bu benim duygularım ve sen de aynı duyguları beslemek zorunda değilsin.
roseanne: Sen baya baya beni engelle diye bana gaz veriyorsun
jeongguk: böyle bir şeyi yapmıyorum sadece düşüncelerimi söylüyorum ve lütfen aptal cesaretim yüzünden beni engelleme.
roseanne: Bir daha şarkılarımı söyleme tarzımı eleştirirsen engeli yersin
jeongguk: şarkılarını söyleme tarzını eleştirmiyorum
jeongguk: sadece neden bu kadar hüzünlü olduğunu merak ediyorum.
roseanne: Nasıl hüzünlü?
jeongguk: yani böyle oyuncağı elinden alınmış küçük çocuk gibi değil de, daha derin, daha dipsiz gibi. sanki bütün dünyanın yükü omuzların da ve sen onları taşıyarak mutlu bir hayat yaşamaya çalışıyorsun ama omuzlarındaki dünya o kadar ağır ki yorgunluktan gülümseyemiyorsun bile.
roseanne: Fazla dizi izliyorsun.
roseanne: Gerçek dünya burası ve sana bir şey söyleyeyim
roseanne: Gerçek dünyada söylenen hiçbir söz, yapılan hiçbir haraket ciddiye alınmaz. Hiç kimse altında yatan sebebi aramaz ve kendisininkini neden göremediklerini merak eder durar
jeongguk: buranın gerçek dünya olduğunu biliyorum.
roseanne: Hiç sanmıyorum
roseanne: Benim şarkı söyleme tarzıma bu kadar kafa yormamalısın, çünkü içimde sana karşı merak uyandırıyorsun ve ben de senin beni anladığın gibi bir derdin olduğunu ve benim de onu bilmem, dinlemem gerektiğini hissediyorum
roseanne: Ve sonra bunu bilerek yapıp yapmadığını merak ediyorum
jeongguk: hüznünün sebebini gerçekten merak ediyorum
roseanne: Merak ettiğini sanıyorsun ama aslında kendi sıranı bekliyorsun
jeongguk: ne sırası?
roseanne: Bilirsin, insanlar konuşurken sırasıyla konuşurlar ve senin konuşman için benim lafımın bitmesini beklemek zorundasın. Çoğu kişi karşısındaki sırf kendi sırası hızlı gelsin diye dinliyor, merak ettikleri için değil
jeongguk: ya gerçekten merak ediyorsam?
roseanne: O zaman ölüme birkaç günüm kaldığını düşünmek zorunda kalacağım
jeongguk: niye böyle alakasız bir şeyi düşünesin ki?
roseanne: Çünkü çoğu kişi karşısındaki ölünce söylediklerini gerçekten dinler ve merak eder
jeongguk: beni tanımıyorsun
jeongguk: öyle olup olmadığını bilmeden yargılıyorsun.
roseanne: Haklısın.
rosanne: Ama ben bile öyleyken senin farklı olmanı beklemek boşa kürek çekmek olurdu
rosanne: Fakat benim amacını anlayacak kadar uzun zamanım yok
jeongguk: ölecek misin?
rosanne: İnsanın zamanı bitmesi demek yaşamını sonlandıracak anlamına gelmiyor
jeongguk: düşündüğümden daha da hüzünlüsün
jeongguk: biliyor musun dilsiz olmayı dilerdim
rosanne: Neden?
jeongguk: sıramın asla gelmeyeceğinin farkında olarak sonsuza kadar seni merak ettiğim için dinlerdim ve sen bana inanırdın.
rosanne: Burası Hollywood değil, küçük bir kasaba.
rosanne: Sen dilsiz değilsin, muhtemelen ünlüsün. Çünkü ünlüler hakkında bu kadar dolu olman bunu kanıtlıyor.
rosanne: Ben peri masallarının içinde yaşayan aptal prenses değilim, beyaz atlı prensi bekleyecek kadar zamanım yok.
rosanne: Ve sana inanmıyorum.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top