#7


不可能

imkansız



"Küfür edebilirim, şirinlik yapabilirim, yemek yapabilirim, aşkımdan ortalığı yakabilirim, cesur olabilirim, yalakanın önde gideni olabilirim, bazen bir prenses bazense tam bir sürtük olabilirim. Ama yinede ben bir insanım. Mükemmel değilim ama sınırlı üretimim." diye konuştum yürüdüğüm kaldırıma bakışlarımı dikerek.

Yağmur dinmiş, çığlıklarını kimsenin duymadığını anlamıştı.

Acımıştım bulutlara..

Gökyüzünü hiçe sayarak bütün zehirini dökmüştü dünyaya. Acaba gökyüzünün hüznü nasıl olmuştu? Bakışlarımı öldürdüğüm yapraklardan alarak karşımda şarkı mırıldanarak yürüyen Tae'ye diktim.

"İnsan bir dinler. Saygısız. Şurada bir şey anlatıyorum." diye dudaklarımın altından tısladım. Bakışlarımı karşımdaki hayalleri ölmüş adamın sırtında arsızca dolaştırıyor, ıslaklığıyla burkuluyordu içim. Gülümsemeye çalışarak Tae'nin yanına koşarak koluna girdim.

"Yine mi içinde kuş olan şarkını mırıldanıyorsun?" kafamı omzuna yaslayarak fısıldadım.

"Hı.." diyerek beni geçiştirdi tekrardan şarkısını mırıldanırken.

"Oradaki kuş ben olsam olur mu?" dedim kollarımı iyice ona dolarken. Kafasını, omuzundaki kafamın üzerine koyarak eskisine kıyasla daha yavaş adımlarla yürüdük.

"Olmaz" dudaklarından dökülen kelimeler zihnimi ele geçirip bütün bedenimi uyuşturuyordu. Mayışmış bir şekilde esnedim. Yaptığım harakete güldü Taehyung.

Biliyor musun? Gülümsemeni görmeyeli uzun zaman olmuştu. Oysa, özlemişim bana yabancı olmayan tek yalanı.

"Neden" diye sordum itirazla. "Kuş olmak istiyorum" diye ilave ettim aniden kafamı omzundan kaldırarak dik dik ona bakarken.

İfadesiz bakışlarım onun derin anlam gömdüğü bakışlarında boğuldu. Yeter artık yabancı.. bu kadar şey anlatmasın bakışların gözlerime. Sadece gözlerini görmek istiyorum ama bakışlarındaki çaresizlik buna izin vermiyor..

"Oradaki kuş yalnız. Ben senin yalnız olmanı istemiyorum.." diye fısıldadı.

Aramızda yayılan gergin enerjiye kapılarak kolunu sıkıca tutmuş kollarımı gevşettim. Neden? Bir şarkıya bu kadar anlam yükledin? Ve neden? Sözüne bu kadar anlam yükledim?

"Taehyung bir ihtimal, sen.." bakışlarımı ondan kaçırarak sözümü yarıda bıraktım. Bunu yapamazsın Tae. Eğer bunu yaptıysan, kendimi asla affetmem.

Yapma yabancı.. yanında olan bir yabancıya, kendine bile yabancı olan hisler besleme. Karşılığını veremem.

"Ben ne?" sert şekilde çıkmış sesi geriye doğru irkilerek adımlar atmamı sağladı. Kaşlarımı havalandırdım bakışlarım istemsizce ona bakarken. Sorgulayıcı gözlerinde merak tohumunu yeşertmişti.

"Bir ihtimal değil Turuncu." dedi ifadesiz yüz çizgilerini bir enkazın dalgasına kurban vererek.

Bir adım attı bana doğru ciddi haraketleriyle. Ne yapmam gerekiyordu? Neden bu kadar ciddiydin Tae? Bedenime yayılan gerginlikle bir adım arkaya attım. Ama Tae pes etmek istemiyordu. Arkaya her attığım adımda üzerime yürüyordu.

"Benden kaçma." diye titreyen sesiyle fısıldadı. Duraksadım. Durmak istedim, çünkü yine hissetmiştim çektiği acıyı. Yine çaresizdi, ve bunu bana anlatmaya çalışıyordu.

O kırıktı..

Ve küçük bir esintide paramparça oluyordu.

Oysa ben paramparça ettiğim kalbinin kırılmasından korkuyordum.

İyice bana yaklaştığında hâlâ ona bakmayı kesmedim. Vicdanım mı ele geçirmişti yakamı? Ağır haraketle kollarını belime dolayarak, kendini bana bastırdı.

Nefesini hissediyordum Taehyung.. Neden böyle yapıyordun? Lütfen, lütfen bana aşık olma. Seni tamir edemem.

"Eve gitmek istiyorum." diye fısıldadım bakışlarımı gözlerinden çekerek kazağına diktiğimde. Derin nefes aldı uzun sessizliğin ardından ve yüzünü yüzümle aynı hizaya getirerek yaklaştı.

"Benden kaçma"

"Senden kaçmam için sebeb yok" dedim onun ciddiliğini taklit ederek.

"Yanımda olman için de bir sebeb yok." dedi fısıltı şeklinde. "Öyleyse, neden yanımdasın?"

Bakışlarımı tekrardan ona çevirerek buruk gülümseyen yüzüne baktım. "Çünkü arkadaşız." dedim çatallayan sesimle.

Ne kadar doğruydu inandığım gerçek? Yoksa artık bir gerçek değil miydi inandığım yalan?

"Arkadaşız." diye tekrarladı. Sesi daha çok sorguluyordu dudaklarından çıkanları.

Gelecek bir tahminden ibaretti belki ama ben, senin gözlerinde görmüştüm artık onu.

"Taehyung. Yapma, canın yanacak." diye acı dolu bakışlarımla fısıldadım.

"Turuncu. Yapma, yanacak canım yok." diyerek dudaklarıma doğru uzandı. Olacakları inkar etmek için gözlerimi sıkıca kapattım. Dudaklarıma değen nefesini hissettiğimde duraksadım. Sadece hissediyordum.

Yalnız kuş..

O sendin..

Gözlerimi aralayarak Tae'ye baktım. Gözleri kapalı durmuştu. Öpmemişti beni. Kirpiklerine tutunan çaresizlik hafızama ilmik ilmik kazınıyordu karanlık sokakta. Uzun bir süre sessizlik esir almıştı boş sokağı. Kımıldamadan sadece ona bakıyordum, oysa gözlerini bana kapatmıştı.

Aniden gözlerinin açılmasıyla şaşkınlık kanıma karıştı. Çünkü gözlerini açar açmaz kulağıma doğru yaklaşmıştı. Tenime sürtünen yüzü kalbimin hızlı atmasını tetikliyordu. Nefesi kulağımı esir aldı. "Bir ihtimal olmasına izin veremezdim. Çok güzeldi. Benim olmasını istedim sadece." dedi kırıklıkla.

Ağır haraketle benden ayrılarak yürümeğe başladı. Gidişini izledim sakince. Üzülmüş müydüm? Hayır. Sadece geri gelmesini bekliyordum.

Sarılmalıydı o an bana, beklemiştim. Çok beklemiştim.

Ağır haraketle elimi karanlık sokakta bıraktığı beni umursamayarak, kalbimin üzerine koyup fısıldadım.

"Bir ihtimal bile olamayacak kadar imkansızız Taehyung, üzgünüm."

Yalnız kuş..

O bendim..





-Y

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top