#5


あなただけ

sadece sen



Gökyüzüne dalmıştı gözlerim. Ama merak ediyorum, kalbim neden bu kadar çok acıdı diye? Bir ihtimal, göz göze geldik değil mi?

Sararmış yapraklar yerle temas ederken, rüzgarla kırılmaz bağlar kurmak peşindeydi. Mezarlığın yanından geçerken bakışlarımı öldürdüğüm yapraklardan çekerek ay ışığında parlayan cesetlere baktım. Korku damarlarıma büyük bir gürültüyle dalış yaparken duraksadım. Kirpiklerimi ele geçiren acımasız sıvı bakışlarımı yakıyor, karanlığın sessizliğini yüz hatlarıma gömüyordu.

Gözlerimi kısarak mezar taşının yanında oturan siyah cüsseli adama baktım. Soğuk iri pencesini enseme sürerken alt dudağım irkilmenin verdiği etkiyle titredi. Birkaç adım daha öne atarak çalıların arkasından kendi kendine konuşarak ağlayan kişiye baktım. Afallamıştım. Bıkkınlıkla gözlerimi devirip geri dönmeye koyuldum.

"Adam sürpriz yumurta gibi sürekli karşımda." diye tısladım havaya savrulan dumanın eşliğinde. Montumun kapüşonunu kafama geçirerek arkama bakmadan oradan uzaklaştım.

Neon ışıklarıyla süslenmiş markete girdiğimde kalbimin ne denli çarptığını yeni fark etmiştim. Taehyung yine ağlıyordu, benim yüzümden. Kafamı hızla iki yana sallayarak suçu zihnimden atmaya çalıştım. Yemek tezgahlarına doğru yol çizip gözüme kestirdiğim ilk yiyecekleri aldım.

Kasiyere doğru gittiğimde küçük çikolatalara gözlerim takılmıştı. Büyükannesi çok severdi onları. Suçluluk duygusu yeniden ruhuma kazındı ansızın gelen hatıralarla. Hızla parayı ödeyip en sevdiğim köşeye, büyük pencereye bitişik masaya oturdum.

Sessizce yemeğe gömülürken aniden yanımda oturan çocuğu fark ettim. Saçlarıma takılan merakın arsız gücü ona bakmam için komut verdi ve teslim olmuş bir şekilde bakışlarımı yanımda oturan kişiye çevirdim.

Pembe saçlı çocuk.

Onun pembe saçları vardı, benim pembe hayallerim. İşte o kadar alakasızdık birbirimiz için.

Heyecanla ellerimi birbirine çırpıp güldüm. Ani haraketimin etkisiyle hızla bana bakmış, kaşlarını çatmıştı. Havada asılı kalan ellerimi yavaşça yanıma salırken, yüzümdeki gülümseme soldu. Sadece 32 saniye.

Acaba zihnin pembe hayallerle tıka basa dolduğu için mi saçların pembe?

Yoksa pembe sadece gerçek seni gizlemek için takılmış bir maske mi?

Bakışlarına dalmış gözlerimi esir alan masumluk, nefes almamı engelliyordu. Dolu göğüsümü parçalayarak sessizleşen kalbim, çığlıklarını atamamıştı.

Bakışları, sadece güzeldi işte.

Zihnimin her köşesine saniyeler içinde kazınan yüz çizgileri içinde büyüttüğüm son kalan huzuru tetikliyordu. Gözlerim yavaşça küçük pürüzsüz burnuna kaydı. Gözlerimin önünden akan mutluluk gibi odak alanıma dolgun dudaklarını aldım. Her zerresiyle mükemmeldi.

Bana gülümsedi.

Sıcaktı gülümsemesi zira havalar soğuyordu üşümek istemiyordum ki. Bakışlarımı gözlerine kilitlemiştim. Gözleri gülümsüyordu sanki. Sol göğüsümde olduğu konumu parçalayan bir şey vardı sanki. Zorlaştırıyordu haraket etmemi. Bende öylece kalmağı seçtim.

Aslında bana benziyordu. Ama tek bir farkla onun kırıklıkları bulutların parçalanışı kadar saftı.

Başımla özür dileyerek hızla önüme döndüm. Neden nefes alamıyordum?

Kusursuzdu aynı bir melek gibi. Bir ihtimal, benim meleğim olur muydu? Kafamı iki yana hızla sallayarak yemeğimi ağzıma tıktım. Arsız bakışlarım benden bağımsız ona kayıyordu ve ben buna engel olamak istemiyordum. Saçları bile masumdu. Elinde tuttuğu kağıtta bir şeyler hesaplıyor ama yapamıyormuş gibi tekrar tekrar çizikler atıyordu.

Bu benim işime gelmişti. Çünkü aradan geçen bütün zaman diliminde onu izlemiştim.

Acaba gökyüzü beni sever miydi?

Zihnimin köşelerinde yankılanan olasılık umutlarıma çelme takarak kalbime düşmüştü. Ne güzeldi, kirli ruhun masum bedene aşık olması. Bakışlarım teninde gezinerek cennete doğru yol almıştı. Aniden bıkkın şekilde elindeki kalemi masaya fırlattı ve küçük parmaklarını saçlarına daldırarak kafasını masaya gömdü.

Küçük çocukların uçma isteği kadar çaresizdi. Ama yinede uçabilecek kadar güzeldi.

Bir meleği andırıyordun, acaba gökyüzünden düşerken canın acıdı mı?

Aynı Gökyüzüne bakıyoruz şövalyem. Küçük bir ihtimal, tavşana benzettiğim buludu sende gördün mü? Yoksa artık böyle şeyler için büyüdün mü?

Oturduğum yere iyice sinerek kafamı masanın üzerine bıraktım. Sessizce pembe saçlı çocuğun masaya gömülmüş düşüncelerini okumaya çalışıyordum. Ama yapamadım. Orası cennetti, ve ben kapısına bile yaklaşamıyordum. Ellerini daldırdığı saçlarından çekerek kafasını benim gibi masaya yasladı.

Beni gördü..

Görünmez bir çocuk olmuştum çocuklukta. İnsanlar beni görmez, hep birlikte oynarlardı. Onları izlerdim duvarın bir köşesine sinerek hep. Her gün, benide aralarına alsınlar diye Allaha dua ederdim. Ama o gün hiç gelmedi.

Beni gördün pembe saçlı çocuk. Ama ne kadarını gördün? Bir ihtimal, sadece sana olan bakışlarımı gördün değil mi? Oysa ben sana bir bakıştan daha fazlasını bırakmıştım.

Gülümseyerek bakışlarını yüzümde gezindirdi uzun bir süre hiç konuşmadan. Söylemiş miydim? Bakışları güzeldi.

"Merhaba." diyerek fısıldadı, zor duyulduğu sesiyle. Cevap veremedim. Ne demeliydim? Sadece merhaba desem yeter miydi ki? Bir katilden selam alamayacak kadar kutsaldı oysaki.. Gözlerimi ondan kaçırarak saçlarına daldırdım.

Rüzgar ne şanslıydı, dokunamadığım saçlarına sarılıyordu.

Gözlerini kapatarak tekrardan konuştu. "Tanıştığımıza memnun oldum. Ben Park Jimin"

Jimin.

Beni masumiyetin hala var olduğuna inandırdın. Hala sevginin bir yerlerde var olduğuna, aşkın kirli bir kalpte bile çiçek açacağını kanıtladın.

Jimin, senin sayende ilk kez pembe saçlı çocuk gördüm ben. Ve pembenin arkasına gizlenmiş çaresiz düşünceleride fark ettim.

Bir ihtimal, uçabileceğine hâlâ inanan bu kızı sever miydin?

Bir ihtimal, zaten gökyüzünde yaşayan seni sevmesine izin verir miydin?

Bir ihtimal, bir 'ihtimal' olmaktan vaz geçer miydin?






"Y"

Jimin bias'ınlılar ne şanslı değil mi? Kalplerini ele geçirmiş çiçek, yapraklarıyla ruhlarını sarıyor. Ve ne güzelki, çiçeklerini sulayan bir melek..

Bütün Army'lere bias'ınını en az bir kere görmesini diliyorum Tanrı'dan.

Gerçek bir aile olmanın kutsallığı sadece kan bağıyla değildir. Biz bir aileyiz. Çünkü birbirimize benziyoruz.. Bana benzeyenlerin umuduyla seviyorum kendimi. Çünkü beni ben yarattım. Seni de senden başkası yaratamaz.

Love Yourself..

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top