NEREDE ADALET?
Ofisimin kapısı vuruldu.
"İçeriye gir" dedim.
"Amirim adamı yakaladık çok mutluyum".
"Bende öyle Sinan borç parayı ödeyemediği için adam öldürmek nedir ya? yazık adamcağız gereksiz yere öldürüldü".
"Aynen öyle amirim ya bende çok üzüldüm biz katili yakaladık ancak olan gene yitip giden bir hayata oldu".
"Maalesef".
Biz konuşmaya devam ederken içeriye diğer yardımcım Müjgan, girdi.
"Amirim Karşıyaka'da yeni bir cinayet işlenilmiş cesedi yolun kenarında bulmuşlar. Adam sırtından bıçaklanarak öldürülmüş. İsmi Cumhur. Kendisi bir avukat. 36 yaşında.Evli ve iki tane çocuğu var".
"Hemen maktülün eşiyle irtibata geçelim".
Yola koyulduk. Balçova'ya vardık.
Zile bastık. Kapıyı orta yaşlarda, zayıf, sarışın bir kadın açtı. Kadının ağlamaktan dolayı gözleri şişmişti.
"Sizce kocanızı, kim niçin öldürmüş olabilir?".
"Arasının bozuk olduğu bir tek Şükrü vardı".
"Şükrü ile arası niçin bozuktu?".
"Fazla detay bilmiyorum sadece bitmek nedir? bilmeyen çözülemeyen bir dava sorunu vardı aralarında. O adamdan hoşlanmıyorum ondan her şey beklenir. İşler eğer istediği gibi gitmediyse o öldürmüş olabilir kocamı. Lanet olsun beni dul iki küçük çocukla yalnız bıraktı katil her kim ise umarım yakalanır hapislerde çürür ve yaptıklarının bedelini öder geberir. Acı olan hiçbiri kocamı geri getirmeyecek onu çok seviyordum diyerek" ağlamaya başladı kadıncağız. Ona bakarken içim acıdı.
Bir insanın çok sevdiği birisini kaybetmesi çok acıydı. Hele ki söz konusu olan bir cinayet ise. Adamın önünde uzun bir yaşam vardı. Fakat biri onu öldürerek bu yaşam hakkını elinden almıştı.
Kalbim çok acıdı. Çok üzüldüm. Yardımcımında benden geri kalır bir yanı yoktu.
Oradan ayrıldık.
"Amirim pek bir şey öğrenemedik".
"Şu Şükrü'yü bir sorgulamanın vakti geldi".
"Haklısınız amirim".
Birden içeriye biri girdi.
"Efendim zorla girdi içeriye engel olamadık dedi" yardımcım Buse.
"Ne istiyorsun?"
"Katil benim dedi adam".
"Hey dur bakalım belanı mı arıyorsun sen? hiç bir katil yakalanmadan suçunu itiraz etmez söyle çabuk kim tuttu seni? kimin için yapıyorsun bunu ha konuş? kim dedi benim yerime suçu sen üstleneceksin diyerek" adamı kollarından tutup sertçe sarsmaya başladı yardımcım. Yetişmeseydim dövecekti. Hani Kerem'den de beklenirdi bu. Adamı orada dövse hiç de şaşırmazdım. Çünkü sinirlendiğinde gözü hiç bir şeyi görmüyordu. Buna şiddet kullanmakta dahildi.
"Dur Kerem sakin ol da anlatsın".
"Ben Şükrü. Cumhur' u ben öldürdüm. Benim babam gazeteci. Yıllardır suçsuz yere hapis yatıyor. Suçsuz yere üstelik. Bu adam yüzünden içeride. Kaç kez konuştum şu davayı düzelt bu duruma bir son ver dedim dinlemedi. Babam fikir özgürlüğüne sahip birisi ve yazdıklarında da hiç bir şey yok. Siyasetle filanda işi olmaz. Fakat bu adam babama fetocu dedi ve içeriye tıktı. Bir hafta önce babam yetersiz beslenmeden ötürü öldü. Onun öldüğünü öğrendim. Beş yıldır içeride. Bu beni çok üzdü. Dayanamadım. Aşırı sinirlendim. O gün evde ne varsa yıkıp döktüm. Sonra da bir gece vakti sigara içerken ona arkadan saldırdım. Bıçağı soktuğum gibi sırtına sapladım. Anında öldü. Pişmanım. Onu öldürmemeliydim. Fakat ben bir katilsem oda bir katil. Oda suçsuz yere babamın hayatını çaldı. Onu hapishaneye masum olduğu halde bunu bilerek içeride tutmaya devam etti. Ve babamı öldürdü".
"Bu dediklerin kanıtlanana kadar seni tutuklayamayız açıklama için sağol fakat sadece laf yeterli değil dedim".
"Amirim parmak izi Şükrü Deniz'i gösteriyor dedi" yardımcım Kerem. Bu esnada otopsi sonuçları elimize ulaşmıştı.
Onu tutukladık. Adam hapishaneye götürülürken ağlıyordu.
İşte o zaman fark ettim gözlerinin içindeki acıyı, öfkeyi, umutsuzluğu, ve de bitmişliği.
Elimi başımın arasına aldım. İlaç içtim. Başım çatlayacakmışmasına ağrıyordu. Bir anda yıllar önce ölen annemi, babamı hatırladım.
Oturdum.
Bende ağladım.
Ağladım.
Durmadan...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top