KANLI MEKTUP
TOPRAK
Beyoğlun'da kaldırımda bir ceset bulunmuştu. Adam sırt üstü bir pozisyonda kafasından vurulmuştu. Cesedin etrafında bir kan gölü oluşmuştu.
"Amirim parmaklarda kesilmiş" dedi Ali.
"Katil kurbanına acı çektirmek istemiş onu direk öldürmek yerine işkenceyi tercih etmiş bunun içinde sivri bir bıçak kullanmış".
"Belki de bir intikam cinayetidir katil, maktulü tanıyordur".
"Tahminin de haklı olabilirsin, açıkçası bende bunun sinir anında kazayla işlenilen bir cinayet olmadığını düşünüyorum. Bunun arkasında kesin bir sebep var" dedi Başkomiser Mustafa. Şimdiye kadarki hislerinde yanılmamıştı. Bakalım bu cinayetin arkasında kim vardı? katil neden öldürmüştü?
Bu cinayetin arkasındaki sır perdesi acaba aralanabilecek mi?
"Maktül 45 yaşında evli bir adam. Çocuğu yok".
"Eşiyle irtibata geçmeliyiz"
"İstikamet Cihangir".
"Haydi yola koyulalım".
Cihangir'e vardılar. Kapıyı şişman, gözlüklü, esmer bir kadın açtı.
"Buyurun".
"Biz Mahmut Deniz cinayetini soruşturuyoruz". dedi Başkomiser Mustafa. Bunu duyan kadıncağızın gözleri doldu. Dokunsan ağlayacaktı o derece. Sonuçta söz konusu olan kocası öldürülen dul kalan bir kadındı. Üzülmemek elde değildi.
İçeriye girdiler. Ortada büyük bir televizyon vardı. Evin geniş bir salonu, ayrıca duvarlarda büyük boy çerçevede kadının, kocasıyla çekilmiş seyahat fotoğrafları vardı. Dünyayı gezmişlerdi. İnsan bunu fotoğraflara bakarken rahatlıkla anlayabiliyordu. Maddi durumları iyi olmalı diye düşündü Başkomiser Mustafa. Yardımcısı Ali'de aynı fikirde olacaktı ki "Vay be" dedi geniş evin içerisinde etrafı izlerken. Kadın, kocasını çok sevmiş olmalıydı. Evin her yeri onun fotoğraflarıyla doluydu. Bazılarında kendisi de vardı.
Kadın şu anda karşılarında ağlamaktaydı.
"İçecek bir şey ister misiniz?" diye sordu.
"Yok teşekkürler bayan?".
"Zerrin" diyerek ismini söyledi kadın.
"Zerrin hanım şu anda konuşacak halinizin olmadığını biliyoruz ancak katili bulmamız için bize yardımcı olmak zorundasınız. Kocanızı her kim? öldürdüyse bunun cezasını çekmeli".
"Elbette istediğiniz kadar soru sorun yanıtlarım, yeter ki o pislik yakalansın. Bu kocamı geri getirmeyecek ama" diyerek ağlamayı sürdürdü. Bu esnada köpeği ağlamakta olan kadıncağızın üstüne çıktı. "Kızım benim" diyerek köpeğinin başını okşamaya başladı.
"Bize biraz kocanızdan Bahseder misiniz?" diye soran Ali oldu.
"O çok yoğun çalışan bir adamdı varsa yoksa işi."
"Avukatlık zor olsa gerek". dedi Ali.
"Zor, ama, bu devirde hangi iş kolay ki?" diyerek karşılık verdi Zerrin. Ali'de bunun üzerine haklısınız dercesine kafasını salladı. Kolay iş yoktu.
"Gene de işini çok severdi sevmek başarmanın yarısı derler bu yüzden de işinde oldukça iyi bir avukattı".
"Kocanızın arasının kötü olduğunu düşündüğünüz biri var mı? sizce niçin öldürdüler onu?". diye sordu Başkomiser.
"O sevilen biriydi. Açıkçası şüphelendiğim kimse yok. Sadece tahminim işini, başarısını çekemeyen birinin işi olabilir".
"Bunun kıskançlık cinayeti olduğunu sanmıyoruz çünkü eşiniz işkence çekilerek öldürüldü yani katil her kimse ondan nefret eden biri olmalı". İşkence lafını duyan Zerrin tekrardan ağlamaya başladı. Sakinleşmesini beklediler.
"Çok üzgünüm ancak kendimi iyi hissetmiyorum".
"Tamam bugünlük bu kadar yeter. Siz dinlenin. Kendinize çok dikkat edin lütfen hastalanmanızı istemeyiz. Aklınıza bir şey gelirse lütfen arayın işte kartımız" diyerek kadına uzattı Başkomiser Mustafa.
"Teşekkürler Mustafa Bey elbette ararım".
Oradan ayrıldılar. Issız sokakta iki meslektaş yürümeye başladılar. Hava soğuktu.
"Zor bir dava" dedi Ali. Sigara yaktı.
"Ne zaman kolay oldu ki?".
"Elimizde hiç bir şey yok".
"Henüz" dedi Mustafa. Birden telefonu çaldı. Arayan karısı idi.
"Hayatım neredesin? seni merak ettim".
"Birazdan geliyorum hayatım".
"Tamam canım" diyerek telefonu kapattı Aslı hanım. Başkomiser üç yıldır evliydi. 42 yaşındaydı. Karısı da 40 idi. 2 yaşında minik kızları vardı. İkisininde her şeyiydi Irmak. Aile olmak ne kadar da güzeldi.
Niye mi?
Çünkü sevgidir ihtiyacımız olan.
Sevgiydi.
Daima.
SÜRPRİZ GELİŞME
Ertesi gün iş yerini Zerrin aradı.
"Mustafa Bey kocamın çekmecesinde mektuplar buldum büyük bir ipucu".
"Zerrin Hanım rica etsem hemen bize ulaştırabilir misiniz?"
"Oraya geliyorum" dedi Zerrin hanım. Hemen yola koyuldu.
Mektup bir kadın tarafından yazılmıştı. Diğeri de maktüle aitti.
"Seni seviyorum daima da seveceğim evli olman sorun değil sen benim olmalısın" yazıyordu mektupta.
Diğer mektup ise şu şekildeydi.
"Sapık mısın nesin? yeter artık. Ben evliyim. Karımı seviyorum. Beni unut. Artık tacizlerinden bıktım usandım".
"Ya benim olursun ya da kara toprağın. Benim olmazsan kimsenin olamazsın. Seni öldürürüm. Hem de işlenceyle".
"Manyak karı geber".
"Öldün sen pislik". demişti kadın. Son mektup buydu. Ancak diğerlerinden farklı olarak kanla yazılmıştı.
Katil bir kadındı. Kimliğini tespit etmişlerdi.
Adı Zeynep Yıldırım idi. İşin tuhaf kısmı kızın yaşının henüz 20 olmasıydı. 20 yaşında kendinden yaşça çok büyük 42 yaşında evli , çocuklu bir adama takıntılı aşık bir katil. Adama işkence yapıp öldürecek kadarda gözü dönmüş olan bir sapık.
Kadını yakalayıp hapse tıktılar. Cezası Müebbet hapisti.
Olansa masum bir adama, yitip giden bir cana olmuştu.
Ve arkasında da gözü yaşlı dul bir kadın bırakmıştı. Çocukları olmamıştı. Adam kısırdı, ama, eşiyle mutluydu. Öldürülmeden önce çokta mutlu, başarılı bir iş hayatı, dünyayı gezecek kadar da parası vardı.
Artık o bir topraktı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top