(evden uzaklaşırken)


"Neden anne, neden? Neden böylesin? Neden hepiniz böylesiniz? Her istediğimi yaptınız benim. Her istediğimi ya... Evin önüne dönme dolap bile kurdurdunuz. Şimdi sadece bir kadınla evlenmek istiyorum. Her şey kolayca olsun istiyorum. Onu kabul edin istiyorum." Masaya vurduktan sonra konuşmaya başlamıştı. Ne benim ne de annesinin korkusunu fark etmiyordu. Kafasının içindekiyle yüzleşiyordu, annesini kafasının içindekini görmeye ikna etmeye çalışıyordu. "Babam o salonda olduğunda her şeyden uzaklaştığını mı sanıyor?" dedi sesinin salona kadar gideceğinden emin olarak. "Paranız yerin dibine batsın! Kininiz, egonuz, o saçma arkadaşlıklarınız! Düğünü nasıl yapıyorsanız yapın. Dilan'ın misafirleri için en önden ve en özenli masalardan yer ayırın, başka bir şey istemiyorum. O gün ikimiz de orada olacağız. O zamana kadar eve gelmeyeceğim. Aramayın beni."

Ayağa kalkıp bana baktı. Çantamı alıp adımlarını bir iki adım geriden takip ettim. Evin avlusundan çıkana kadar tek başına yürüyormuş gibiydi. Arabanın önüne geldiğinde durup bekledi. Sesli bir nefes alıp gökyüzüne baktı. Arkasında öylece durup baktım onun savaştan yeni çıkmış haline. Bana dönüp anahtarı uzattı. "Sen sürebilir misin?"

Anahtarı elinden aldım. Yolcu koltuğuna oturup başını cama yaslayana kadar onu izledim. Gözlerini kapatıp olası bir konuşmadan kaçındığını anladığımda şoför koltuğuna geçtim. Arabayı çalıştırırken nereye süreceğime dair bir fikrim yoktu. Evin olduğu ağaçlık alandan çıkıp yola sürdüm.

"Seninle bir denizin kıyısında, soğuk ve nemli kumda yürümek istiyorum. Gözlerimi denizin dalgaları ve sende tutmak istiyorum. Ellerini sımsıkı tutup biri ayırana kadar bırakmamak istiyorum." Gözleri kapalı, başı cama yaslıyken söylemişti bunları. "Dilan, nikahı şimdi yapalım mı? Sonra da deniz kıyısında bir yere gidelim."

Arabayı sürerken normalde yoldan başka bir yere bakamasam da sözlerinin üzerine dönüp bir süre ona baktım. Hâlâ aynı şekilde duruyordu.

"Ciddiyim Dilan."

"Farkındayım. Düşünüyorum."

"Düşünmeden öylece yapsak ya..." dedi bana dönerek.

"İnsan düşünen bir varlıktır."

"Dilan bırak şu tanımları."

"Ben bir öğrenciyim Emir Bey, günüm tanımlarla geçiyor."

"Doğru ya, sen daha okuyordun değil mi?" Güldü bunu söyledikten sonra.

"Komik mi? Beğenmeyen almasın."

Koltukta hareket ettiğini fark edince ne yaptığına baktım. Benden tarafa dönmüştü. "Dilan, konuyu değiştirme lütfen. Gidelim, bir kere olsun başkaları olmadan yaşayalım."

"Tamam," dedim kendime bile şaşarak. "gidelim."

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top