8. Bölüm: ●Takip ●
İyi okumalar♥️
💦
"Bugün okula gitmek hiç istemiyorum."
Tabağında kalan son parça peynir dilimi ile oynayan Berin dalgınca kafasını kaldırıp annesine doğru baktı.
"Dün gece için izin verdiğime beni pişman etmeye mi çalışıyorsun Berin?"
Annesi kızının tavrına anlam veremeyerek dikkatlice yüzüne baktı.
"Sınavlarının olduğunu ve asıl sınava sadece bir iki ay kaldığını unutuyorsun galiba. Ne demek okula gitmek istemiyorum?"
İç çekerek gözlerini hemen yanındaki pencereden dışarıya doğru kaydırdı Berin. Hafiften çiseleyen yağmurun camda bıraktığı damlalara, dünün aksine karanlık gözüken bulutlara doğru baktı.
"Baksana, bugün hava bile modunda değil gibi... Ayrıca ilk sınavlarımın yüksek olduğunu ve her gün düzenli bir şekilde ders çalıştığımı tekrar söylemem gerekiyor sanırım. Ben sınavların farkındayım anne. Sadece..."
Kelimeleri tam olarak toparlayamadı. Sessizliğe geri dönerken yağmuru izlemeye devam etti. İçindeki huzursuzluk sanki camdaki su damlaları gibi yağmuru izledikçe akıp geçiyor gibiydi.
"Dün akşam iyi geçmedi mi?"
Annesi ona daha uysal yaklaşmayı denedi. Kızının uzaklara kayan bakışları ve durgunluğu fark edilmeyecek gibi değildi.
"Sayılır. Ama bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."
"Sürekli bunu söyleyerek kaçamazsın. Biliyorsundur umarım. Elbet konuşmak zorunda kalacaksın."
Berin annesinin laflarını kafa sallayarak geçiştirirken didiklediği peynirden çatalını çekerek ayağa kalktı.
"Madem öyle kaçışımız yok... Bari derse geç kalmayayım."
Berin hazırlanıp evden çıktıktan sonra kiremit rengi hırkasının şapkasını kafasına geçirdi. Hızlı adımlarla durağa doğru ilerlerken yağışlı ama soğuk olmayan havanın içeriden daha güzel gözüktüğünü düşündü. Şapkanın açıkta bıraktığı sarı saç uçları çoktan ıslanmıştı.
Üzerinde hissettiği yoğun bakışlarla istemsizce kafasını sol tarafa doğru çevirdi. Durakta bulunan iki üç kişinin arasında siyah kapüşonlu hırkasının arasına gizlenmiş olan adamın dik bakışları ile karşılaştı. Adam fark edildiğini anladığında toparlanarak gözlerini kızın üzerinden geri çekti.
Durağa yaklaşan otobüsle birkaç kişi hareketlendi. Berin de onlara ayak uydurarak otobüse bindi ve dikkatini çeken kişiye bakmamak için en arka tarafa doğru ilerledi. Yerine oturduğu an hemen karşısında tekrar onu görerek gözlerini cama doğru çevirdi. Fakat onun bakışlarını üzerinde hissediyordu. Normal bir zamanda bu gibi bir durumda karşı cinsin senden hoşlandığını ya da etkilendiğini hissedersin. Berin ise şu an sadece gerginlik hissediyordu. Bu bakışlar dosthane hisler onda uyandırmamıştı.
Hava kapalıydı. Sicim gibi yağmaya başlayan yağmur otobüsün camına hızlıca vururken birkaç dakika sonra otobüs tamamen durdu. Berin ne olduğunu anlamak için dışarıya daha dikkatli bir şekilde baktı. Okuluna birkaç dakikalık mesafe kalmıştı ve ders başlamak üzereydi. Yol ise şu an tamamen trafik nedeniyle tıkanmıştı. Ayağa kalktı. Stop düğmesine basarak ani aldığı kararla otobüsten indi. Okula gitmek için yağmurun altında hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.
Okula çıkan sokağa saptığında arkasında bir çift ayak sesi daha duyar gibi oldu. Yavaşlayıp aniden arkasını döndüğünde duvar köşesine hızlıca saklanan siyah hırkalı birini varla yok arası fark etti. Az önce onu gözetleyen kişi tarafından takip edildiği hissine kapılarak adımlarını daha çok hızlandırdı. Telaşlanmamak için direnirken arkasından gelen adımlarının suda çıkarttığı sesle daha çok gerildi. Arkaya bakmamak için kendini zorladı. Köşeyi dönerken merakına yenilerek arkasına bir bakış attı. Fakat sokak bomboştu. Tedirginliği bir anlığına azalırken önünü döner dönmez biriyle sert bir şekilde çarpıştı. Kollarını saran eller ile istemsizce dudaklarından bir çığlık kaçtı.
"Aybars!?"
Şaşkınca aralanan gözleri mavi gözlerle buluşunca derin bir nefes aldı.
"Beni korkuttun."
Aybars yağmurdan ıslanmış uzun saçlarını geriye savururken ondan bir iki adım uzaklaştı.
"Neden bu kadar korktun?"
Sesi yağmurun eşliğinde daha bir boğuk çıkmıştı. Berin tekrar omzunun üzerinden arkasına bir göz attı.
"Ben şey sandım..." söyleyeceği şeyin sadece kendi kuruntusu olma ihtimali olduğunu hatırlatarak duraksadı. "Her neyse." Tekrar ona geri döndü ve "sen burada ne arıyorsun?" Diye sordu.
Aybars kızın meraklı bakışlarına ve ona bir şeyler sormasına karşılık istemsizce sırıttı. Normalde birinin ona hesap sorar gibi konuşması pek yaşanan bir durum değildi. Bu kızın garipliği de buydu. Onum varlığından tamamen habersiz biriydi Berin.
"Tesadüf diyelim. Okula gitmiyor musun?"
Berin geç kalmak üzere olduğu dersini hatırlayarak tekrar hareketlendi.
"Evet. Ve sanırım geç kalacağım."
Aybars geçmesi için ona izin verirken onunla birlikte hareketlendi. Berin onun da yanında yürümesiyle şaşkınca "Sende mi geliyorsun?" Diye sordu.
"Bir şey konuşmamız gerekiyor."
Aybars'ın sesi sakindi. Berin ilerlemeye devam ederken "Ne konuda?" Diye sordu. Aybars onu yavaşça kolundan kavrayıp yağmurun da geçtiği yanlarındaki binanın kapı altına doğru çevirdi. Berin ne olduğunu anlamayarak kaşlarını çattı. Ona hesap soracakken Aybars'ın da yağmurdan kaçmak için onun dibine girdi ve yakınlığı ile kızı affalattı.
"Ne oluyor?"
Kafasını hafiften yukarıya doğru kaldırdı Berin. Aybars ile aralarında çok az santimler vardı. Aybars gözlerini indirip kıza dik dik baktı.
"Dün gece bir şeyler oldu. Fark ettiğin gibi."
Berin gözlerini kırpıştırdı. "Evet. Yani hayır. Bir şey anladığım söylenemez. Neler oluyor Aybars? Okula gitmem gerekiyor geç kal-"
"Sana ait olmayan bir şey buldun mu?"
Aybars net bir dille onun sözünü kesti. Berin birkaç saniye içinde onun neyden bahsettiğini anladı ve eli otomatik olarak çantasına doğru kaydı. Fakat iç güdüleri onu duraksattı. Kafasında kurduğu planda onu geri vermek vardı. Fakat bu kadar erken olmaması gerekiyordu.
"Neden soruyorsun?"
Aybars kızın ona soru ile karşılık vermesine sinirlendi. Kendine hakim olmaya çalışarak direkt gözlerine bakmaya devam etti.
"Önemli. Berin."
"Evet. Buldum." Berin çantasından bulduğu şeyi çıkarıp ona vermeyi düşündü fakat düşündüğü şeylerin tam tersini yapıyordu. "Peki bu sana mı ait?"
"Öyle denebilir."
"Bu net bir cevap değil."
Aybars Berin'i n ona karşı gelmesiyle duraksadı. Kafasını hafiften yana yatırıp ona doğru baktı.
"Önemi var mı?" Dedi sinirini bastırmaya çalışırken.
"Önemli olduğunu söyleyen sendin." Dedi Berin hafiften gülümseyerek. Aybars tepkisiz kaldı. Kızın ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu. Berin onun tepki vermemesiyle hareketlendi.
"Okula geç kalıyorum."
Yanından geçerken Aybars'ın onu bileğinden tutmasıyla geriye doğru döndü.
"Berin."
Berin şaşkınca ona doğru bakarken Aybars o an kızın arkasındaki bir noktaya doğru kaydırdı gözlerini.
"Aybars ne yapıyorsun?"
"Güvende olmazsın." Dedi Aybars karşı tarafa bakmaya devam ederek. Berin kafasını çevirip arka tarafa baktı fakat sokak bomboştu.
"Aybars bileğimi bırak."
Aybars hızlıca kızın dediğini yaptı. Berin onun hareketlerine sinirlenerek daha fazla yanında durmak istemedi ve hızlıca ondan kaçar gibi uzaklaştı. Berin ondan istediği tepkiyi almıştı. Elinde bulundurduğu şeye başka kimlerin ihtiyacı olduğunu görmek istiyordu. Tehlikeli de olsa.
💦
"Projenin son teslim tarihi iki gün sonrasına. Tarihleri kontrol etmeyi unutmayın. Bahane kabul etmiyorum bu defa."
Hocanın sesi ile düşüncelerinden sıyrıldı Berin. Ders başladığından beri bir türlü odaklanamıyordu. Aklı Aybars'ın ona davranışındaydı. İstediği şeyi ona vermemekte hata yaptığını düşünüyorken bir yandan ona böyle davranmasına kızgındı.
"Nereye gidiyorsun?"
Karşısına dikilen Kerem ile birkaç saniye duraksadı. Onun yüzüne bakıp göz devirirken cevap vermeden yoluna devam etmeyi denedi. Geçen gün Kerem'in ona davranış şekli, o yanındayken Merve'ye bakması hoşuna gitmemişti. Olanları tekrar hatırlayınca sinirlendi. Bugün çevresindeki erkekler onu fazlasıyla sinirlendiriyordu.
"Hey." Dedi Kerem, Berin yanından geçmek için hareketlendiği an önünü keserek. "Bir soru sordum."
"Senin için bir önemi var mı Kerem?"
Berin bıkkınlıkla ona karşılık verdi. Gözlerini kaldırıp Kerem' e baktığında onun sinirli olduğunu fark etti.
"Yine onun yanına mi gideceksin?"
"Ne?"
Kerem sinirden daha çok saçmalar gibi sertçe ona tekrar sordu.
"O Aybars denilen adamın yanına." Dedi tek nefeste. "Ne zaman benden kaçsan onun yanına gidiyorsun Berin. Onunla aranda ne var senin?"
"Kerem saçmalama."
Berin onu yana ittirmeyi deneyip kendine yol açtı. Kerem ile o şu an saçma sapan konuşurken uğraşmak istemiyordu. Sınıftan uzaklaşıp okulun kütüphanesine doğru giderken bir yanı saçma olarak adlandırdığı şeyin aslında doğru olduğunu düşündü. Ne zaman Kerem ile aralarında bir sorun yaşasa kendini gerçekten de Aybars'ın yanında buluyordu. Ve başına daha büyük sorunlar açılıyordu.
İnsanların arasından geçip kütüphaneye girdi. Projesi için birkaç gün kalmıştı ve o tamamen ne yapması gerektiğini unutmuş gibiydi. Son birkaç gündür yaşadığı olaylar onu derslerinden uzaklaştırmıştı.
Kitap rafları arasında dolaşıp ihtiyaç duyduğu şeyleri alarak boş masalardan birine yerleşti. Saçlarını ensesinde toparlayıp kendini tamamen derse odaklamak için hazırlandı. Fakat hisleri buna izin vermedi.
Biri tarafından uzun bir süre izlediğinizde beyniniz bunu algılar, sizi uyarırdı. Berin de şu an o hissi yaşıyordu. Oturduğu masada kafasını hafiften kaldırıp direkt karşı masasına doğru baktı. Üzerine dikilmiş bir çift göz vardı. Huzursuzlukla ürperdi. Bu gözler ona yabancı gelmemişti. Sabah gördüğü ve onun tarafından takip edildiğini düşündüğü kişinin ta kendisine aitti.
Çocuk hiç çekinmeden gözlerini onun üzerinde gezdiriyordu. Berin tedirginlikle yerinde kıpırdadı. Ayağa kalkıp oradan çıkıp gitmek istedi. Fakat bu hareketiyle ona korktuğunu açıkça belli edecekti.
"Senin sorun ne!?"
Yanına oturan kişi ile ürkerek yerinden sıçradı. Kafasını hızla çevirip ona, Atakan' a doğru baktı.
"Asıl senin sorunun ne?" Dedi uzun bir nefes alıp vererek. "Kütüphanedeyiz." Sesi kısık çıkmıştı. Aynı şeyi Atakan'dan da bekliyordu fakat o bunu hiç önemsiyor gibi durmuyordu.
"Sende sana ait olmayan bir şey var. Onu almam gerekiyor."
Berin kaşlarını çatarak onun yüzüne baktı. "Ne dediğini anlamıyorum. Ayrıca lütfen masamdan kalkar mısın?"
"Gitmemi mi istiyorsun?"
Atakan sert bir tavırla ona doğru döndü. Fazla yüksek çıkan sesinden dolayı arka masalardan birkaç kişi ona tepki gösterdi. Sessiz olması istendiğinde bunu görmezden gelerek direkt Berin ile ilgilendi.
"Evet. İnsanlar da bunu istiyor anlaşılan."
"O zaman bana usb yi ver. Buradan gitmem üç saniyemi alır."
Berin onun neyden bahsettiğini anladığında arkasına yaslandı. "Seni Aybars mı gönderdi?"
"Sana hala inanamıyorum. Ne yaptığının farkında bile değilsin."
Berin sinirlenerek eşyalarını topladı.
"Pekala. Sen gitmiyorsan ben giderim."
Hızlıca ayağa kalktı. Gitmeden önce son kez karşı masaya doğru baktı. Fakat az önceki çocuk orada yoktu. Kafasını çevirip hızlı adımlarla kütüphaneden çıktı.
"Neye bulaştığından ya da kimlerle takıldığından haberin bile yok."
Atakan'ın sesi ile duraksayıp arkasını döndü. Atakan sinirliydi. Fakat kendine hakim olmayı başarıyordu. Ona doğru küçük adımlarla yaklaştı. Gözlerini onu huzursuz etmek isteyerek gözlerine dikti.
"Aybars onu senden senin ruhun duymadan bile alır. Seninle konuşmayı deniyorken ona karşı gelmen gerçekten çok komik."
"Bu konuda seni ilgilendiren nokta ne onu anlamadım?"
"Bilmiyorsun sanmıştım." Atakan onun sorusunu duymazdan gelerek aynı şekilde kendi bildiğini okumaya devam etti. Aralarında birkaç mesafe kala durduğunda Yüzüne yerleştirdiği alaylı bir gülümseme ile "biliyorsun bence." Dedi. Atakan artık Berin'in bir şeyleri isteyerek yaptığını seziyordu. Berin ona sormak istiyordu fakat konuşmanın bitmesi için bunu yapmadı. Atakan ise o sorsa da sormasa da konuşmaya devam etti.
"Onun motorun binen ilk kişi olmanın ayrıcalığından dolayı sana bir şey yapamayacağını düşünüyorsan, buna çok fazla güvenme."
"Neyden bahsettiğini anlamıyorum. Ama dediğim gibi. Bu konuda seni ilgilendiren bir nokta yok. O yüzden karışmana da gerek yok."
Berin arkasını döndü. Fazlasıyla gerilmişti. Atakan'ın alaycı kahkahasını duyar duymaz istemsizce tekrar durdu.
"Sen seni hiç alakadar etmeyen konulara karışıp sana ait olmayan eşyaları saklayabiliyorsun ama başkaları buna karışamıyor öyle mi?"
Berin sinirle arkasını döndü ve ona doğru yürüdü.
"Bana ait bir şey değil evet. Ama size ait de değil. Bir şeylerin olmasını istiyorsanız gizemli takılmak yerine açıkça konuşmanız gerekiyor. Net bir açıklama olmadığı sürece benden bir şey alamazsınız. Şimdi git bunu Aybars'a kelimesi kelimesine ilet."
Aynı hızla arkasını döndü ve hiç duraksamadan hızlı adımlarla koridorda ilerledi. Atakan kızın arkasından bir süre daha baktı. Cebinde titreyen telefonunu çıkartarak direkt açtıve kulağına dayadı.
"Kız hala aynı. Konuşmak işe yaramıyor. Ve sanki... Bilmiyorum Aybars fakat bu kız bir şeylerin peşinde. Israrla vermiyor USB'yi."
Telefonun diğer ucunda Aybars vardı. Berin'in giderek bu işi inada bindirmesi artık sinirleri bozuyordu. Yapması gereken işler vardı. Ve şu an Berin ona engel olan bir bariyer gibiydi.
"O zaman gidip kendim alırım."
Telefonu sinirle kapattı. Okulun önünden ayrılıp sokağa doğru ilerledi. Dinen yağmurun ardından motoruna atlayıp yola koyuldu.
💦
Evin kapısına yorgun adımlarla varıp zili bir kez kaldı Berin. Kapalı hava onu daha çok yormuş gibiydi. Gün içinde yaşadığı şeyleri düşünmekten başının ağrıdığını hissetti.
Annesinin kapıyı açması ile hiç oyalanmadan içeriye girdi.
"Selam. Babam eve döndü mü?"
İçeri girip dökülürken yorgun bakışlarını annesinin donuk yüz ifadesinde gezdirdi.
"Evet geldi." Diyerek kızına cevap verdi. "O da içeride. Salonda."
"Tamam. Ben çok yorg... Bir dakika." Berin cümleyi yeni idrak etmişti. "O da içeride derken? Başka kim geldi ki? Yoksa amcamla birlikte mi geldi?"
"Evet. Amcan da burada. Ama tek misafirimiz o değil." Annesi sesini alçaltarak kızına doğru vücudunu eğdi. "Misafirinin geleceğini neden haber vermiyorsun Berin? Üstelik babanın emrivaki olaylardan hoşlanmadığını da biliyorsun. Neler oluyor yine sana?"
"Anne ne diyorsun ben hiçbir şey anlamıyorum."
"Arkadaşın geldi." Dedi kadın sakin kalmaya devam ederek. "Akşam yemeği için onu davet etmişsin. Nedense bizim haberimiz yok. Birkaç dakika önce öğrendik."
Berin şaşkınlıkla dudaklarını araladı. "Arkadaşım mı geldi?" İşaret parmağını kendine doğru çevirdi. "Onu akşam yemeğine davet etmişim. Ben?"
Ne olduğunu anlamadan telaşla içeriye girdi. Salona adımını atar atmaz gördüğü manzara ile donakaldı Berin.
Ikili koltuklarda amcası ve babası oturuyordu. Koltuğun hemen çaprazında ve onun tam karşısında oturan kişiyi gördüğü an neye uğradığını şaşırdı. Aybars evindeydi. Ve tam karşısında duruyordu. Göz göze geldikleri anda yüzünde oluşan ifadesi tanıdıktı. Gözlerindeki yanmaya başlatan ateş yaklaşan tehlikenin ilk çınlamaları gibiydi.
Berin neye uğradığını şaşırmıştı. Kan akışının hızlandığını hissediyordu. Vücudu karıncalanmıştı. Aybars babasının ve amcasının yanında oturuyordu. Ve amcası ona bir hayli keyifli şekilde hararetle bir şeyler anlatıyordu.
"Aybars?" Dedi şaşkınlıkla haykırırcasına. Odadaki tüm bakışlar onun üzerine döndü o an. Berin gerginlikle titredi. Babasına bakmak istemiyordu fakat göz ucuyla tepkisini görmek için baktı. Ve anında gözlerini gerçi çekti. Babası bir hayli kızgındı ve merakla onun gelmesini bekliyor gibiydi.
"Hoş geldin Berin."
Aybars iğneleyici bir sesle konuştu. Ve sanki ona inat yapıyormuş gibi tekli koltukta daha çok yayılır vaziyete geçti.
"Biraz geç kaldın. Beni yemeğe çağırıp kendin gelmemeyi mi planlıyordun yoksa?"
"Aybars biraz konuşabilir miyiz?"
Aybars bir tepki vermeden Berin'in amcası araya girdi. Adam çakırkeyif vaziyetteydi. Sırıtarak Berin'e bakıp "arkadaşının motoru da varmış. Çok havalı! Ve kocaman. Kesinlikle hayalimdeki gibi." Dedi. Berin elini alnına vurup bağırmamak için kendini zorlarken gözlerini Aybars'ın üzerine doğru kaydırdı.
"Dünden beri nasılsın?" Dedi Aybars onun damarına basmaya devam ederek. Berin olduğu yere çakılı kalmış gibiydi. Gözlerini babasına doğru çevirdi. Adamın ona attığı ters bakışla işlerin giderek kesiştiğini anladığı. Aynı zamanda hemen yanında duran annesi de gerilmişti. Kızının gizlice dışarı çıkmasına izin veren oydu. Ve bu ortaya çıkarsa eşi ile büyük bir kavgaya tutuşurdu.
"Aybars. Biraz gelir misin?" Diye tekrar sordu Berin. Aybars kızın tamamen köşeye sıkıştığından emin olduğunda keyifle ayağa kalktı. Üzerini düzeltip ona doğru türüdü. Berin ona yol gösterircesine odadan çıkıp ardından dış kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açıp dışarı çıktıklarında köşeye doğru yürüyerek ailesinden tamamen uzaklaştı.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun!?"
Sınırlı bir şekilde Aybars'ın üzerine yürüdü. Aybars ise hiç etkilemeyerek rahatlığını korudu.
"Seninle arkadaşçılık oynuyorum." Dedi omuz silkerek.
"Buradan hemen git! Amacın Ne? Seni buraya ben çağırmadım. Ne yapmaya çalışıyorsun?"
"Beni buraya sen çağırdın Berin."
Aybars tane tane üzerine basarak konuştu. Berin sinirden başka bir şey hissedemiyordu.
"Atakan'a vermen gereken şeyi verseydin şu an burada olmazdık. Ama beni buraya getiren sen oldun. Ben de gelip tatlı ailenle tanışayım dedim. Gerçi baban biraz tatsız duruyor ama..."
"Buradan git Aybars. Daha fazla saçmalamadan git. Sen ne yaptığını sanıyorsun ki!? Ne hakla?"
"Gitmemi istiyorsan çok basit." Kıza bir adım daha yaklaştı Aybars. Onun gözünün önüne düşen saça doğru uzandı ve parmak uçları ile buluşturdu. Saçı yavaşça kulağının arkasına atarken gözlerini onun gözlerinden ayırmadı. Berin birkaç saniyeliğine de olsa sinirinin dindiğini hissetti o an.
"Bana ait olan şeyi ver Berin. " dedi kendini yavaşça geri çekerken. Berin onun çekim alanından sıyrılırken köşeye sıkıştığını gerçek anlamda hissetti.
"Ve bende buradan gideyim."
Yapacak başka bir şeyi kalmamıştı. Aybars'ın ailesi ile konuşması demek sonunun geldiği demekti. Ki ailesi ile oturması bile başlı başına büyük bir işti. Bu riski göze alamazdı. İstemese de bunu kabul etmek zorundaydı. Ona gerçekten yenilmişti.
"Pekala." Dedi yutkunarak. "Sen kazandın. İstediğin şeyi sana vereceğim."
💢
2.5k lik bir bölüm oldu. Yine az evet ama olayların gidişatından daha da artacağını anlarsınız diye umuyorum. Umarım beğenirsiniz. Ve son olarak küçük bir ricam var. Larakterler hakkında olan yorumlarınızı belirtmenizi istiyorum. Yanı nasıl biri olduğunu, ne yapacağını ya da hikayede nasıl bir etken olacağını düşündüğünüz şeyleri yazmanızı istiyorum. Teşekkürler!
Berin
Aybars
Kerem
Nilay
Atakan
Merve
Grup çetesi. (Mesela bu grup hakkında daha çok ne okumak istersiniz?)
Ve yeni ortaya çıkan kısa rollü gizemli çocuk?
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top